Saraçhane, saray mı oldu?

Özgecan Sırma Independent Türkçe için yazdı

İYİ Parti, seçim kampanyaları kapsamında hazırlattığı "Mecbur Değilsin" yazılı afişlerin asılması için İstanbul, Ankara ve İzmir de şirketlerle ücreti mukabilinde anlaşma sağladı.

Afişler basıldı ancak asılmadı!

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Burak Akburak, bunun üzerine İstanbul da anlaşma sağlanan şirketin yetkilisini aradı.

Burak Akburak'a afişlerin asılmama sebebi olarak, "bir görselde bulunan 'tek adam' söyleminin cumhurbaşkanına hakaret olacağı" ve "hukuka uygun olmadığı" söylenince, Burak Akburak parti hukukçuları ile konuyu istişare etti ve hukuka aykırılık bulunmadığı tespiti ile tekrar bir arama gerçekleştirdi.

Bu sefer kendisine afişlerin asılmasına belediyenin müsaade etmediği söylendi!

İlk etapta sadece "tek adam" söylemi olan afişin asılamayacağı bildirmiş iken, sonrasında 4 afişin tamamının asılamayacağı söyleniyor.

Şirket, istenmesine karşın yazılı bir bildirimde de bulunmuyor. 

Peki şirket, parasını nakit aldığı ve hukuka aykırılık, sözleşmeye aykırılık olmadığı halde basımı dahi gerçekleşmiş afişlere neden sansür uygulasın?

Şirket, istenmesine karşın hala niçin yazılı bir açıklama yapmıyor?

Apaçık şirket İBB ve diğer belediyelerden aldığı talimatı uyguluyor ve belediyeleri zor duruma sokmamak, kendi ticaret ve ihalelerinde sorun yaşamamak adına sessiz kalıyor. 

İfade özgürlüğü, seçim kampanyalarının yapılacağı şartların ve yarışın demokratik şartlarda hukuka uygun alan içerisinde yapılması adına genelde iktidar baskısı, engellemesi gündem olurken bu defa tablo bambaşka bir hal alıyor.

Muhalefetten muhalefete sansür geldi.

Demokrasi naraları atanlar totaliterlere özgü hamleler yaptı.

Hiçbir hakaret içermeyen seçim afişleri, sırf hoşa gitmiyor diye asılmadı.

Saraçhane saray mı oldu? 
 

1.jpg
İYİ Parti’den yapılan açıklamada, partinin Ankara, İstanbul ve İzmir’de billboardlara asmak istediği afişlerin CHP’li belediyeler tarafından engellendiği belirtildi​​​​​​​

 

Parlamenter rejime dönülmesi, ucube sistemin kaldırılması adına bir dönem geniş katılımlı şekilde muhalefet partileri tarafından ittifak yapılmış ise de başarıya ulaşılamamış ve milliyetçi seçmen kitlesinde özellikle CHP-DEM partileri ilişkilerinden duyulan rahatsızlık had safhaya çıkmıştı.

İttifaklar üzerine, taviz veren siyasetin muteber bir sonuç vermediğinin tespiti ve iki kutuplu, iki ittifak arası siyasetin bitirilerek seçmene üçüncü bir yol açması saiki ile İYİ Parti genel istişare kurulu iki kez üst üste "hür ve müstakil" kararlarını aldı. 

İYİ Parti'nin "hür ve müstakil seçime girme" kararından sonra ise oklar İYİ Parti üzerine çevrildi.

Birtakım CHP'li çevreler Ekrem İmamoğlu'na seçim kaybettirileceği söylemleri ile dozu oldukça yüksek eleştiriler yaptı.

İYİ Parti'nin kurumsal kimliği ve ayrı bir siyasi parti olarak demokratik seçimini yapıp, politikalarını desteklemediği bir parti ile yol yürümeyerek kendi adaylarını çıkarması bazı çevrelerde kabul görmedi.

Bütün bu atmosfer, devamında son yaşanan afiş krizine kadar vardı. 

Bir kısım ise gazeteciler dahil olmak üzere ne yazık ki, demokrasinin gereği olan çok partili ve çok adaylı seçim sürecini savunmak yerine sanki muhalif partiler sadece CHP adaylarını desteklemek zorundaymışçasına ve aksi halde yandaş olacakları ithamları ile siyaseti dizayn etmeye çalışıyor.

Bu seçim, sadece yerel bir seçim olmaktan ziyade, Türkiye siyasetinde yeni bir dönemi başlatıyor.

İttifakların sona erip, ittifakların değil siyasi partilerin söylemlerinin ve adaylarının konuşulduğu, muhalefetinde birbirine muhalif olabildiği, milliyetçi seçmenin bir kez daha belirleyici oluşunun görüldüğü, menfaat zemininde demokrasinin kabul gördüğü yeni bir dönem…

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU