İsrail'in planı açık, dünya ise belirsizlikte ilerliyor

Suçun geri kalan aşamalarının gerçekleşmesini önlemek için dünya hâlâ bir şeyler yapabilir

Fotoğraf: Said Khatib/AFP

Gazze'de savaşın başlamasının ve binlerce Filistinlinin katledilmesinin üzerinden yarım yıldan fazla zaman geçmesine rağmen, Gazze halkına yönelik öldürme ve işkence makinesi, hiç duraksamadan, öldürme ve yaralama oranlarında bir düşüş görülmeden faaliyetlerine devam ediyor.

7 Ekim 2023'te yaşananlar şok edici olsa da en büyük şok, her türlü ihlale aynı anda sahne olan bu vahşi savaşın devam etmesidir.

Burada soru şu: İsrail'in planı açık mı?

Bu soruyu, uluslararası pozisyonların İsrail planının netliğine uygun kararlar alma konusundaki tereddüdü karşısında gündeme getiriyoruz.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu savaşta ölenlerin yarısından fazlası çocuklar ve kadınlar.

Ayrıca bu savaşta bir çocuk hastanesi bombalandı.

İnsani yardım konvoyuna saldırı düzenlendi.

Bu savaşta, aşağılama ve öldürme amacıyla açlık bir silah olarak kullanıldı.

Toplu mezarlardan, ondan önce de Filistinlilerin yerinden edilmesinden bahsetmeye başladık.

Dolayısıyla tüm bu çok açık eylemler, İsrail'in toprağın tamamını istediğini ve yerinden etmek, aç bırakmak ya da öldürmek gerekse de Gazze'yi Filistinlilerden boşaltmaya kararlı olduğunu teyit ediyor.

Zira tüm bu mekanizmalar tek bir hedefe götürüyor ve tamamen açık bir plana hizmet ediyor.

İsrail'in hedeflerini teyit eden şey onun eylemleri ya da açık söylemi değil, durumun mantığıdır; İsrail'in savaş sonrası için bir senaryo oluşturmadığı çok açık.

Yani savaşın ardından sadece İsrail var ve onun planına göre bir Gazze ve Gazze halkı olmayacak.

Açıkçası savaşın ilk günlerinden itibaren tüm bunlar ortadaydı ve İsrail bunu sözleriyle ve eylemleriyle dile getirdi.

Ancak planın aşırı netliği nedeniyle dünya aşırı belirsizlikten daha az belirsizliğe geçiş yaptı, yani belirsizlikte yavaş yavaş bir aşamadan diğerine geçti.

Elbette konunun karmaşık, bağlamların iç içe geçtiğinin bilincindeyiz ve bu da yeni bir şey değil.

Çünkü İsrail'in tarihi, dünyanın kendisiyle olan ilişkilerini karşı çıkmayı zorlaştıracak kadar karmaşık hale getirme üzerine kuruludur.

İsrail, tarihi boyunca, kendisiyle çıkarları temel, aktif ve güçlü derecede etkili olan ülkeler için kendisinden vazgeçmeyi imkansızlaştıracak derecede acı verici hale getirmeyi bilmiştir.

Bu, yeni dünya nesiller boyunca bir insan hakları kültürü oluştururken, kadın ve çocuklara yönelik şiddet ile mücadele için çabalar biriktirirken, açlık ve yoksulluk olmadan sürdürülebilir kalkınmayı tesis ederken, bir halka karşı suç işlenmesini, kadın ve çocukların öldürülmesini, toprağın gerçek sahibinin yerinden edilmesini, toplu mezarları kabul etmek anlamına mı geliyor?

Özümüzden intikam alma ve insanlığın kendi kendine zarar verme aşamasına girdik.
 


Halklar, büyük güçlerin İsrail'e karşı tarafsız olmamalarını gönülsüzce kabul ettiler ve birçoğu, Filistin halkına yönelik ihlallerine ve zulmüne rağmen İsrail'in şımartılmasını zorlukla yutabildiler.

Ancak işler onun ekonomik ve mali alan, seçim çevreleri ve İsrail ile çıkarı olan ülkelerdeki kamuoyu oluşturucuları arasındaki nüfuzuna tamamen teslim olma ve önem verme noktasına varması kabul edilemez.

Tarih boyunca elitlerin mücadelelerini yerle bir edecek, dünyanın gelecek planlarını alt üst edecek, dünya düşünürlerinin kültür ve değer temelli, insanlara ve haklarına zafer kazandıracak bir değişim yaratmak için üzerinde çalıştığı kavramların sembolizmine zarar verecek noktaya kadar varmasına izin verilemez.

Tüm bunlar bir tür belirsiz bir çılgınlığı temsil ediyor.

Şu anda yaşananlar bir kısır döngü gibi. Şu andan itibaren savaşın İsrail'in çok açık ve net planına göre devam ettiğini de vurgulamakta fayda var.

Bu savaş uzadıkça, doğal olarak ölü sayısı arttıkça ve yıkımın boyutları büyüdükçe, bu savaşa katılanların listesi de genişleyecek ve sadece İsrail ile sınırlı kalmayacak.

Evet, tarih acımasızdır ve gelecek, şimdiki zamandan daha acımasızdır.

Sessiz kalma, muğlak tutum ve Güvenlik Konseyi'ndeki etkili ülkelerin ölümlerin devamını engelleyecek net bir plan ortaya koyamaması, bunların hepsi tarihe geçecek.

İsrail'in Ekim ayından bugüne kadar yaptığının Filistin davasını bir bütün olarak kan ile silmek olduğunu söylersek abartmış olmayız.

Savaşı bütünüyle radikal ve iki halkın bir arada yaşama sorununa yönelik her çözümü ortadan kaldıran, toprak ve hak sahibini öldüren, yerinden eden bir savaş.

Gazze'de yaşananlar şok edici ve savaş makinesinin durdurulamaması, acil ateşkesin sağlanamaması ise daha da şok edici ve acı verici.

Suçun geri kalan aşamalarının gerçekleşmesini önlemek için dünya hâlâ bir şeyler yapabilir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU