A'dan Z'ye Güneş enerjisi: Olanaklar, sorunlar ve yatırımlar

Uzmanlar, Türkiye'de güneş enerjisinin daha da yaygınlaşması için mevzuattan kaynaklanan sorunlar, kapasite problemleri ve TL'deki değer kaybı gibi bir dizi karmaşık durumun çözüm beklediği görüşünde

Yenilenebilir enerji küresel çapta karbon emisyonlarını azaltmada önemli bir "silah" olarak görülüyor (Independent Türkçe / Midjourney)

İcadından bu yana geçen 184 yılda Güneş panellerinin uygulanabilir hale gelmesi ve geniş çapta yaygınlaşması için gereken teknolojik gelişmelerin önemli bir kısmına ulaşıldı.

Uluslararası Enerji Ajansı'na göre, Güneş enerjisi dağıtımına günde 1 milyar dolardan fazla para harcanıyor. Türkiye ve dünyada Güneş enerjisi giderek daha pratik, uygun fiyatlı ve yaygın hale geliyor. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) ve Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) yayımladığı 2023 raporuna göre de yenilenebilir enerji sektöründeki en büyük istihdam kaynağı Güneş enerjisi.

Nitekim iklimbilimciler Güneş başta olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarının, Dünya'nın yaşanabilir bir yer olmaya devam etmesi için de elzem olduğunu söylüyor.

Yine de insanlık, fosil yakıtları tamamen terk ederek Güneş'e ve diğer yenilenebilir kaynaklara geçişi henüz başarabilmiş değil.

Söz konusu durumun aslında çok çeşitli nedenleri var. Bunların başında Güneş enerjisi teknolojisinin gelişmeye devam etmesi gerekliliği ve hükümetlerin ya da özel girişimcilerin yatırımlarının daha da hızlanması zorunluluğu geliyor.

Ayrıca uzmanlar, Türkiye'de güneş enerjisinin daha da yaygınlaşması için mevuzattan kaynaklanan sorunlar, kapasite problemleri ve Türk lirasının değer kaybetmesi gibi bir dizi karmaşık durumun da çözüm beklediği görüşünde.

Güneş enerjisi nedir, nasıl çalışır?

Güneş enerjisi kabaca yıldızın ışığından elde edilen elektrik enerjisi veya termal enerjiye deniyor. Güneş panelleri, yıldızdan gelen foton adlı temel parçacıkları absorbe etmek üzere silikon gibi yarı iletken malzemelerden oluşan fotovoltatik (PV) hücreler içeriyor.

Fotonlar panel tarafından absorbe edildiğinde doğru akım (DC) elektronları serbest kalıyor ve hücre içindeki akışı devrelere yönlendirebilen bir elektrik akımı oluşturuyor. Daha sonra alternatif akım (AC) elektriğe dönüştürülmek üzere invertörlere yollanıyor ve evlere ya da işyerlerine dağıtılmak üzere şebekeye iletiliyor.

Güneş panelleri açık alanlar veya çatılar gibi bol güneş ışığı alan her yere yerleştirilebiliyor. Paneller ne kadar çok ışığa maruz kalırsa, elektrik, ışık ya da ısı üretim potansiyeli de o kadar fazla oluyor.

Güneş enerjisinin avantajları

Güneş panellerinin en çok dile getirilen avantajları kısaca şu şekilde sıralanabilir:

Yenilenebilir enerji kaynağı olması: Fosil yakıt, enerji üretmek için yakıldığında atmosfere zararlı yan ürünler salarken, güneş enerjisi, fosil yakıt kullanımını ve insanların çevre üzerindeki etkisini en aza indirmede önemli rol oynayabilir.

Elektrik faturasını azaltma potansiyeli: Enerji fiyatlarının artmasıyla birlikte tüketicilerin güneş enerjisine geçerek aylık elektrik faturalarında önemli miktarda tasarruf edebileceği düşünülüyor. Zira elektriğin fiyatı son 10 yıldır devamlı artıyor ve yakın gelecekte düşmesi de pek beklenmiyor.

Enerji bağımsızlığı: Tamamen güneş enerjisine dayalı bir ev, özellikle gündüz saatleri dışında enerjiyi korumak için bir güneş pili sistemiyle desteklendiğinde, tamamen şebekeden bağımsız çalışma kapasitesine sahip. Bu da güneş sistemlerini elektrik kesintileri sırasında avantajlı kılıyor. Güneş panelleri, yalnızca kurulu olduğu yapıların şebekeden bağımsızlığını sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda Türkiye gibi enerji fakiri ülkelerin petrole ve dolayısıyla dış ülkelere bağımlılığını da ortadan kaldırma potansiyelini barındırıyor.

Mülkün değerini artırması: ABD Ulusal Yenilenebilir Enerji Laboratuvarı'na göre, güneş panelinin elektrik faturalarından düşürdüğü her bir dolar, mülkün değerinin 20 dolar artması demek. Ayrıca güneş panelli evler, diğerlerine göre yüzde 4 daha yüksek fiyata satılıyor.

Çeşitli kullanım alanları olması: Güneş enerjisi çok yönlü bir sistem. Yalnızca evlere ve cihazlara değil, aynı zamanda uzak, şebeke dışı bölgelere, uydular ve tekneler gibi şebekeden güç aktarmanın pratik olmadığı veya imkansız olduğu yapılara da enerji sağlayabiliyor.

Teknolojinin gelişmesiyle fiyatların düşmesi: Güneş enerjisinin ilk günlerinden bu yana teknoloji muazzam biçimde gelişti ve her geçen gün yeni ilerlemeler kaydediliyor. Bu da Güneş enerjisinin her yerde uygulanmasıyla maliyetleri düşürüyor ve panelleri daha erişilebilir hale getiriyor. Ayrıca pek çok ülkede teşvik programları da hayata geçirildi.

Güneş enerjisinin dezavantajları

Pek çok teknolojik sistemde olduğu gibi Güneş enerjisi de avantajların yanında dikkate değer dezavantajlara sahip. Kısaca şu şekilde sıralayabiliriz:

Kurulum maliyeti: Yukarıda bahsi geçen tüm ilerlemelere rağmen eksiksiz bir güneş kurulumu halen büyük bir gider kalemi. Örneğin ABD'deki ortalama bir tüketici (herhangi bir teşviki veya vergi kredisini hesaba katmadan) ortalama bir ev için komple güneş enerjisi kurulumuna yaklaşık 18 bin dolar ödüyor. Yine de uzmanlar, bu maliyetin elektrik faturasından edilecek tasarrufla hafifletilebileceği görüşünde. Forbes'un araştırmasına göre, tüketiciler genellikle 6 ila 10 yıl içinde yatırımın karşılığını alabiliyor.

Türkiye'de kurulum ve bakım maliyeti: Genellikle evler için ortalama bir güneş paneli boyutu 3-5 kW arasında oluyor. Shift Delete'nin hesaplamasına göre bir ev için verimli bir güneş paneli sisteminin maliyeti yaklaşık 50 bin TL'den başlıyor ve ihtiyaca göre 200 bin TL’ye varabiliyor.

Güneş enerjisi sistemlerinde paneller, inverterler, taşıyıcı çerçeveler, bataryalar ve AG ekipmanları gibi sistem parçaları, genellikle üretici garantisi altında oluyor. Piagrid.com'a göre de evlerde kurulan sistemin bakım maliyetinin en baştaki kurulum ücretine oranı, yüzde 2'yi geçmiyor.

Alan kısıtlamaları: Güneş panelleriyle ilişkili kablolar yer kaplıyor. İhtiyaç duyulan panel sayısına bağlı olarak, özellikle daha az alana sahip yerleşim yerlerinde kurulum için yeterli alan bulmak da zor olabilir.

Depolama pahalılığı ve zorluğu: Güneş pilleri, panellerin ürettiği fazla enerjiyi depoladığından, sistem için çok önemli. Ancak pilin tipine ve boyutuna bağlı olarak maliyetli olabilirler. Bu sistemler, güneş panelleri tarafından üretilen elektriği daha sonra kullanmak üzere depolamak için kullanılıyor. Bunlar batarya sistemleri, volanlar veya pompalanan hidro sistemler olabilir. Gece veya bulutlu günler gibi güneş ışığının düşük olduğu dönemlerde enerji sağlama gerekliliği için bu sistemler elzem.

Taşıma zorluğu: Bu türden bir sistemi söküp taşımak zor, zaman alıcı ve pahalı olabilir. Dolayısıyla kurulacağı yapıların kalıcı olması gerekiyor. Bu yüzden de genellikle eklendikleri yapıya veya mülke yapılan bir yatırım olarak görülüyor.

Açık denizden uzaya

Güneş panelleri sadece yapıların çatı, duvar veya pencerelerinde değil, denizler üzerinde ve hatta uzayda da inşa edilebilir.

Açık deniz üzerine kurulu fotovoltatik paneller popülerliğini artırırken, uzmanlar geniş yüzölçümüne sahip olmayan ülkeler için bu yapıların alternatif olabileceğini vurguluyor.

Deniz ve karadaki sistemlerin ardından araştırmacılar uzayı da bir çeşit güneş tarlasına çevirmeyi hedefliyor.

Kısa süre önce ABD'deki Pensilvanya Eyalet Üniversitesi'nden bir ekip, insan saçından bin kat daha ince katmanlar kullanan ve piyasadaki güneş pilleriyle kıyaslanabilir miktarda güneş ışığını emen paneller geliştirmişti. Ekip bu son derece hafif panelleri uzaya göndermek istiyor.
 

uzayda güneş.jpg

Uzayda gezegene güç sağlamak üzere kurulabilecek bir güneş paneli böyle görünebilir (Artemis İnovasyon Yönetimi Çözümleri)


Birleşik Krallık'taki Surrey Uzay Merkezi ve Cezayir Uzay Ajansı'ndan mühendisler de uzayda güneş enerjisi çiftliklerinin kurulmasının mümkün olabileceğini gösteren bir çalışmaya imza atmıştı. Panellerin nasıl enerji üreteceğini ve uzayın zorlu koşullarına nasıl dayanabileceğini hesaplamak için yörüngedeki bir uyduyu 6 yıl boyunca takip eden ekip, uzayda ticari bir güneş tarlası kurmanın mümkün olabileceği sonucuna varmıştı.

Güneş enerjisinde verimlilik tartışmaları

Verimlilik derecesi, bir panelin güneş hücrelerinin güneş enerjisinin ne kadarını kullanılabilir elektriğe dönüştürdüğüyle ilgili. Daha verimli güneş panelleri, aynı miktarda güneş ışığı verildiğinde diğerlerine göre daha fazla elektrik üretiyor.

Halihazırda piyasadaki en verimli güneş panellerinin verimi yüzde 22'nin üzerinde. Bu da güneş ışığından elde edilen mevcut enerjinin yüzde 22'den fazlasının kullanılabilir enerjiye dönüştürüldüğü anlamına geliyor.

Ancak tüm güneş panelleri bu rakama ulaşmıyor. Ayrıca bu oranlar, genellikle konutlarda kullanılan güneş panellerine ait. Ticari ve hizmet ölçeğindeki uygulamalar için tasarlanan deneysel teknoloji ve paneller daha da verimli olabilir.

Şimdiye kadar güneş pilinde elde edilen en yüksek verimlilik oranı yüzde 47,6. Bu orana Haziran 2022'de akademik bir araştırma sırasında ulaşılmıştı.

Güneş paneli kapalı havada çalışır mı?

Güneş panelleri yağmurda çalışmaya devam etse de üretim, havanın açık olduğu günlerdeki kadar yüksek olmayabilir. Paneller, bulutlu havalarda maksimum çıkışın en az yüzde 30 ila 50'sini, yoğun yağmurlu havadaysa yaklaşık yüzde 10 ila 20'sini üretebilir. Bu açıdan havanın açık olduğu günlerde elde edilen enerjinin depolanması için Güneş pilleri şart.

Bunun yanı sıra paneller kışın da çalışmaya devam ediyor. Soğuk hava, güneş panellerinin verimliliğini etkilemiyor ancak biriken kar ve günlerin kısalması gibi diğer faktörler, panellerin gün boyunca ürettiği enerji miktarını azaltabiliyor.

Ancak ABD'deki Toledo Üniversitesi'nden bir ekip, biriken karın güneş panellerinin verimliliğini etkilemeden kayarak dökülmesini sağlayan bir kaplama şeridi geliştirmişti.

 

güneş paneli kar.jpg

Güneş panellerinin alt kenarındaki bu şerit, biriken karın güneş panelinden kayarak dökülmesini sağlıyor (Toledo Üniversitesi)


Gece üretim yapan paneller de geliştiriliyor

Bilim insanlarının bir hedefi de gece çalışan paneller üretmek.

Geçen yıl Standford Üniversitesi'nden araştırmacılar, 24 saat yenilenebilir enerji üretimine imkan tanımak için radyatif soğutma adı verilen işlemi kullanan fotovoltaik pil icat etmişti. Bu cihaz, açık gecelerde güneş pillerinin yüzeyinden dış uzaya kızılötesi ışık halinde yayılan ısıdan yararlanarak enerji üretiyordu.

Malzeme türleri 

Halihazırda üç ana güneş paneli türü mevcut. Bunların her biri ışığı farklı oranlarda enerjiye dönüştürüyor. Monokristal paneller, yüzde 17 ila 22 oranında verimli. Halihazırda kullanımdaki en verimli paneller oldukları biliniyor. Polikristal paneller de genellikle yüzde 15 ila 17 verimli. İnce film güneş panelleriyse nispeten verimsiz kalıyor. Genellikle ticari tesislerde kullanılıyorlar ve yüzde 10 ila 13 oranında verimliler. Halihazırda kurulan güneş panellerinin çoğu monokristal veya polikristal hücrelerden oluşuyor. 

Güneş panelinde "mucize" malzeme: Perovskit

Bu arada bilim insanları güneş panellerinin verimliliğini büyük oranda artırabilecek bir malzeme üzerinde yoğunlaşmış durumda. Perovskit adlı bu madde, çoğu zaman "mucize malzeme" diye anılıyor. Bu malzeme, Güneş panellerini daha hafif ve daha esnek olan yeni nesil ultra verimli paneller hale getirebilir.

ABD'deki Kuzey Karolina Eyalet Üniversitesi'nde malzeme bilimi profesörü Aram Amassian, "Perovskit malzemelerini silikon güneş pili teknolojilerine entegre etmeye yönelik ilgi var. Bunu yapmak, panellerin verimliliklerini yüzde 25'ten yüzde 40'a çıkarabilir" diyor.

9 Kasım'da Çinli güneş teknolojisi firması Longi'den bir ekip, silikon-perovskit tandem güneş pilinde yüzde 33,9 verimliliğe ulaşarak dünya rekoru kırdı.

Ayrıca Çin'de bir girişim, perovskitten yapılan ultra verimli güneş panellerinin üretimine başlamaya hazırlanıyor. Renshine Solar adlı girişim, bu yaz Jiangsu eyaletinde bir üretim hattı kurmak için devletle anlaşma imzaladı.
 

peroskvit güneş paneli.jpg

Işığı silikondan daha iyi emmesine rağmen, perovskitin daha önce ticari güneş pillerinde kullanılamayacak kadar dengesiz olduğu düşünülüyordu (AP)


Sürdürülebilirlik tartışmaları

Çoğu uzmana göre Güneş enerjisi, arzı sınırlı olan ve yakıldığında atmosfere zararlı sera gazları salan fosil yakıtlardan kesinlikle daha sürdürülebilir.

Öte yandan Güneş enerjisinin sürdürülebilirliğinde de sınırlayıcı faktörler var. Öncelikle bu teknolojiyi üretmek için gereken hammaddeler zor bulunuyor, üretim sırasında sera gazları yayılıyor ve panellerin imha sürecinin çevre üzerindeki etkisi var.

Güneş enerjisi teknolojisi, birçok tüketici ve endüstriyel elektronik cihazda bulunan çevreye zararlı maddelerin bir kısmını içeriyor. Bu nedenle bunların uygun şekilde imha edilmesi kritik önemde. Halihazırda güneş panelleri için geri dönüşüm seçenekleri de sınırlı kalıyor.

Yine de şebeke elektriği yerine Güneş enerjisi kullanımının, üretim sürecindeki emisyonları ve karbon ayak izini 4 yıllık kullanım içinde dengeleyebildiği düşünülüyor. Ayrıca güneş panelleri cam, metal ve silikondan yapıldıkları için nihayetinde geri dönüştürülmesi mümkün. Öte yandan büyük ölçekte geri dönüşüm gerçekleştirmeye yetecek altyapı halihazırda mevcut değil.

"2,5 milyar panel atık dağına dönüşecek"

Ortalama bir Güneş paneli yaklaşık 25-30 yıl boyunca performansını koruyabilir. Bu sürenin sonunda panel hâlâ elektrik üretebilir ancak verimlilikte ve enerji üretiminde düşüş yaşanabilir.

Uzmanlar, milyarlarca panelin önünde sonunda imha edilmesi ve değiştirilmesi gerekeceğini söylüyor.

Avustralya'daki New SouthWales Üniversitesi'nde güneş paneli geri dönüşümünde uzman olan Dr. Rong Deng, "Dünyada bir terawatt'tan fazla Güneş enerjisi kapasitesi kurulu. Hem çatıları hem de Güneş enerjisi çiftliklerini sayarsanız, 2,5 milyar kadar panel olabilir" diyor.

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı direktör yardımcısı Ute Collier, "Geri dönüşüm zincirlerini şimdi çalıştırmazsak, 2050'ye kadar ülkeler bir atık dağına dönüşecek" dedi.

Kısa süre önce Güneş panellerinin tamamen geri dönüştürülmesine adanmış dünyanın ilk fabrikasının Fransa'da resmen açılması bir nebze olsun umut yaratmıştı.

ROSI adlı bu fabrika, gümüş ve bakır gibi değerli malzemeler de dahil olmak üzere panel bileşenlerinin yüzde 99'a kadarını çıkarıp ve yeniden kullanılabilir hale getireceğini söylüyor.

Deneysel çözümler: Organik Güneş panelleri

Güneş panellerinin malzemeden kaynaklanan çevresel etkilerine karşı deneysel çözümler de mevcut. Bunların başında daha çevre dostu bileşenlere sahip organik Güneş panelleri (OGP) geliyor.

OGP'ler ince katmanlı, yarı iletken organik malzemelerden oluştuğundan, geleneksel silikon bazlı güneş panellerinden daha hafif ve esnek.

Burada kullanılan malzemeler daha çevre dostu ve silikon Güneş pillerinden bin kat ince. Bu da çok daha ucuz olma potansiyeli taşıdıkları anlamına geliyor. Ayrıca yarı şeffaf olduklarından OGP'ler sadece yapı malzemelerinde değil, pencerelerde de kullanılabilir.

Ancak bunların verimlilik oranları halen daha düşük. Hong Kong Politeknik Üniversitesi araştırmacıları, mayıs ayında bu panellerden ancak yüzde 19,3 verimlilik elde etmeyi başarabilmişti.

Termik santraller ve güneş enerjisi

Başta termik santrallerde işlenen kömür olmak üzere fosil yakıtlar, iklim krizinin bir numaralı sorumlusu olarak görüldüğünden bunlar yerine yenilenebilir enerjiye geçişin önemi sıkça vurgulanıyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Özellikle Türkiye söz konusu olduğunda çevre aktivistleri bu vurguyu sürekli yapıyor. Zira halihazırda devam eden İkizköy direnişi konuyu gündemde tutuyor.

Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’de yaklaşık 4 yıldır Akbelen ormanını korumak için mücadele veren köylüler, Yeniköy Termik Santrali'nin kapatılmasını istiyor.

Çevre aktivistleri ve yerel halktan insanlar, Zonguldak Ereğli'de kurulan 4. termik santrale karşı da direnişe geçmişti. Benzer şekilde Afşin-Elbistan A ve B santrallerinin yer aldığı Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde kömüre karşı uzun süredir devam eden mücadelede Güneş enerjisi öne çıkarılmaya çalışılıyor.

Termik santral ve Güneş enerjisi karşılaştırmasında sıkça değinilen başlıklarsa şu şekilde:

Kömür yenilenemez: Türkiye'de şirketlere alım garantisi veriliyor

Termik santrallerde elektrik üretmek için kömüre ihtiyaç duyulduğundan termal enerji yenilenemeyen bir enerji kaynağı. Güneş enerjisiyse Güneş var oldukça kullanılabilir.

Öte yandan Türkiye'de enerjinin yüzde 30'undan fazlası kömürden üretiliyor. Ülke genelinde aktif 34 kömürlü santral mevcut.
 

termik santral.jpg

Termik santrallerin ardından Elbistan ovasında üç ila 10 derece sıcaklık artışı yaşandı (Independent Türkçe)


Ancak verilere göre termik santrallerin operasyon maliyeti çok fazla. Bu yüzden de şirketlere 2015'ten beri alım garantisi veriliyor. Bu kapsamda 2016-2021 arası 12, 27 milyar TL harcandı ve bunların bir kısmı da vergilerden karşılandı.

Ayrıca uzmanlara göre Türkiye, termik santrallerde kullandığının iki katı kadar kurulu güce sahip. Ancak buna rağmen işlevsiz santraller kapatılmıyor.

Kömür sahaları güneş panelleriyle donatılırsa…

duygu kutluay.jpg

Duygu Kutluay

Diğer yandan bir araştırmaya göre, kömür sahaları güneş panelleriyle donatılırsa 6,9 milyon hanenin elektriği karşılanabilir. Kömürün Ötesinde Avrupa (Europe Beyond Coal), Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe), Greenpeace Akdeniz, WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ve önde gelen bir dizi çevre örgütünün hazırladığı raporda güneş enerjisinden sağlanacak elektrik üretimiyle yıllık 12,4 milyon ton karbon emisyonunun önüne geçilebileceği ifade edildi.

Independent Türkçe'ye konuşan Fosil Yakıtların Ötesi kampanyacısı Duygu Kutluay, "Raporumuz  Kemerköy ve Yeniköy santrallerinin tahrip ettiği alanların 764 megavatlık güneş santrali potansiyeli olduğunu gösteriyor" diyor.

Öte yandan Kutluay'a göre bu, tüm madenlerin güneş panelleriyle donatılması gerektiği anlamına gelmemeli.

Muğla Milas bölgesinin güneş başta olmak üzere yenilenebilir enerji potansiyelinin çok yüksek olduğunu vurgulayan aktivist, sözlerini şöyle sürdürüyor:

Ve güneş, rüzgar gibi yenilenebilir enerjinin en güzel yanı, fosil yakıtlara kıyasla çevreye bir zararları olmaması ve farklı arazi kullanımlarıyla uyum içinde planlanabilecek esnekliğe sahip olması.

Türkiye'nin kurulu gücü ve potansiyeli

Türkiye'de güneş enerjisi konulu ilk ulusal kongre 1975'te İzmir'de düzenlendi. İlk pasif güneş enerjisi uygulaması da Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) bünyesinde yine 1975'te yapıldı.

Bugün 78 ilde farklı ölçekte Güneş enerjisi santrali mevcut. PV enerjisi kurulu gücü de Ekim 2023 itibarıyla 11 bin 025 MW'a ulaştı.

Türkiye coğrafi konumu sayesinde Güneş enerjisi potansiyeli yüksek bir ülke olarak kabul ediliyor.

Konya, 1722,2 MW’la en yüksek kurulu güce sahip şehir. Onu 520,5 MW kapasiteyle Ankara, 435,1 MW’la Gaziantep, 414 MW’la Şanlıurfa, 392,4 MW’la Kayseri ve 338,8 MW’la İzmir takip ediyor.

Kahramanmaraş 286 MW, Afyonkarahisar 264,2MW, Antalya 262,2 MW ve Manisa da 259,8 MW’la kurulu gücü en yüksek ilk 10 şehir arasında yer alıyor.

Türkiye’nin 35 ili 100 MW ve üzeri, 23 iliyse 10 ila 100 MW arasında güneş enerjisi kapasitesine sahip. Rize, Hakkari ve Artvin'deyse güneş enerjisi santrali yok.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın hazırladığı Türkiye Güneş Enerjisi Potansiyeli Atlası'na (GEPA) göre, ortalama yıllık toplam güneşlenme süresi 2 bin 741 saat olup ortalama yıllık toplam ışınım değeri de 1527,46 kWh/m2.

"Yeterli bir hedef değil"

Kutluay, Türkiye'nin de son yıllarda tıpkı diğer ülkeler gibi güneşe yatırımını hızlandırdığını vurguluyor. Ancak ona göre hedefler yeterince yüksek değil.

"Türkiye kurulu gücünü yeni enerji planında 2035'e kadar 52,9 GW’a yükseltmeyi planlanlıyor" diyen Kutluay, şöyle ekliyor:

Bu Türkiye gibi yüksek güneş potansiyeli olan bir ülke için iddialı bir hedef değil.

 


"Depremden sonra yeniden inşa süreci büyük önem taşıyor"

Kutluay ayrıca, Kahramanmaraş başta olmak üzere deprem bölgelerinin yeniden inşasında güneş enerjisini göz önünde bulundurmak gerektiğini vurguluyor.

Kahramanmaraş’ta deprem sonrası yeniden inşa sürecinde, sivil toplum kuruluşlarının da önerisi doğrultusunda, halkın tercihleri ve katılımıyla yenilenebilir enerji odaklı bir kent kurulabilir.

Türkiye'nin ilk güneş takip sistemli tarım GES'i açıldı

Güneş enerjisi termik santrallerin kurulu olduğu bölgelerde toprağın verimsizleşmesi tehlikesini önlemek için de teşvik ediliyor. Zira termik santraller, yeraltı sularının yerlerinin değiştirilmesi veya kurutulmasıyla çiftçileri son derece olumsuz etkiliyor.

İklim aktivistleri bu noktada tarımda da güneş enerjisinin kullanımını teşvik etmeye çalışıyor. Kısaca "tarım GES" adı verilen bu sistemler, tarım alanlarında kuruluyor ve yenilenebilir enerji üretimi sağlarken, aynı zamanda bu alanların verimliliğini de artırıyor.

Türkiye'nin ilk güneş takip sistemli tarım GES'iyse ekim ayında Ankara'da kuruldu. Kurulu gücü 122 kilovat pik olan "Ayaş Tarım GES" adlı bu projenin benzerleri Bursa ve Kayseri'de de hayata geçirilecek.
 

ilk tarım gesi.jpg
Ayaş'tasantral yüksekliği 3,5 metre, panellerin konumlandırılması ise doğu-batı yönelimli, tek eksenli ve güneş takibi olacak şekilde tasarlandı (AA)


Elektrikli araçlarda güneş: "İzmir şartlarında iki senede kendini amorti ediyor"

Güneş enerjisi Türkiye ve dünyada elektrikli araç sahiplerinin de giderek daha çok düşündüğü bir kaynak. Çok sayıda şirket güneş enerjili şarj istasyonu kurulumuna başlamışken, bireysel ölçekte çabalar da göze çarpıyor.

Örneğin, İzmir'in Urla ilçesinde yaşayan girişimci Enis Fakioğlu, evine elektrikli aracı için şarj istasyonu kurarak ilgi çekmişti. TRT'ye konuşan girişimci, "Öncelikle elektrikli şarj istasyonumuzun montajı yapıldı, arkasından güneş enerji sistemimizin montajı yapıldı. Ev tipi istasyon, yaklaşık 7 saatte bataryayı 0’dan 100'e kadar getirebiliyor. Bununla da kullanıcısına 250 km'lik menzil veriyor" ifadelerini kullanmıştı:

Aracı şarj etmek için yaklaşık İzmir şartlarında 8 ila 10 kw'lık kurulu güneş enerjisi gerekiyor. Bunun maliyeti 10-12 bin dolar civarında artı KDV. Sadece benzin ve dizel maliyetiyle karşılaştırdığınız zaman yaklaşık iki senede kendini amorti ediyor.

Türkiye'de güneş enerjisi girişim ve yatırımlarının durumu

Türkiye'de son dönemde güneş enerjisi alanında yatırım ya da üretim yapmak isteyen birey ve kuruluşlar da göze çarpıyor. Ancak sektör içinden uzmanlara göre, bu alana yatırım yapmak ve güneş enerjisi girişimi kurmak düşünüldüğü kadar kolay değil.

Enerji danışmanı ve iş insanı Yasin Akdere'ye göre girişimcileri zorlayan faktörler arasında sıklıkla değiştirilen mevzuatlar ve kapasite yetersizliği var.

Independent Türkçe'ye konuşan Akdere, konuyla ilgili güncel tartışmaların başında lisanssız yatırımların belirsiz akıbetinin geldiğini belirtiyor.

Lisanslı / lisanssız yatırımlar

Lisanslı ve lisanssız yatırımlar arasındaki fark kabaca şu şekilde: Lisanssız güneş enerjisi sistemi kurulumlarında, başvurusunu eksiksiz yapan gerçek veya tüzel herhangi bir kişi üretimi üstlenebiliyor. Ayrı bir statü kazanımına veya lisans benzeri belgeye gerek duyulmuyor. Elektrik ihtiyacının fazla olmadığı veya üretimin sınırlı olacağı koşullarda lisanssız santrallere yönelmek daha makul görülüyor. Öte yandan lisanssız GES'lerle en fazla 5 MW'a kadar elektrik üretimi yapabiliyor. Lisans almak içinse 5 MW'ın üzerinde üretim yapılması gerekiyor. 

Lisanslı elektrik üretim projelerinde lisans süresi 49 yıl olarak belirlenmiş durumda. Bunlar Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından belirlenen alanlarda santral kurulumu için yapılan bakanlık ihalelerinin kazananlarına yönelik. 

Lisanssız projelerde devletin sunduğu alım garantisi 10 yılla sınırlı tutuldu. Lisanssız projeler, bireylere küçük çaplı güneş enerjisi üretme hakkı tanımış ve bunların 10 yıl sonra serbest piyasaya verilmesi şart koşulmuştu.

Birçok lisanssız kurulumun akıbeti belirsiz

yasin akdere.jpg
Yasin Akdere

Lisanssız üretim uygulamasının 2017'ye kadar yaygın uygulandığını belirten Akdere, "Lisanssız kurulumların süresi 10 yılda bitiyordu ama anlaşmalarına göre 13 sene civarında bir satış şansları vardı" ifadelerini kullanıyor.

"Bireysel gruplar, yani bir kişi kendi güneş sahasını geliştirebiliyordu. 5MW'ye kadar bunu yapma hakkı vardı. Ama bu durum, parça parça ve küçük küçük tarım arazilerini yok eder duruma gelmişti ve devlet 2017 itibarıyla bunu sürdürülebilir görmeyerek lisanssız kurulumları kaldırdı" diyen Akdere, süreci şöyle açıklıyor:

Lisanssız kurulumlar artık sadece bireysel alanlarda geçerli oldu. Örneğin, ben kendi evime kurmak istediğim zaman geçerli. Ya da sanayiciysem ve sanayici olarak ihtiyacım varsa o zaman geçerli.

Öte yandan iş insanına göre bu düzenleme doğru şekilde anlaşılamadı ve işler epey karıştı. Zira yatırımcılar bu kez de kendi çatılarını bir yatırım alanı olarak görmeye başladı:

Bu kez yatırımcı, çatısındaki alan kadar kurulum yapmaya başladı. Hükümet de birkaç yıl sonra şöyle dedi: 'Siz böyle bir şey yapmışsınız ama bizim böyle bir yasamız yok. Ben bu kurulumları cezalandıracağım. Sizin yatırım amaçlı çatıranıza kurduğunuz güneş üretimlerinizi artık bedava alacağım.'

Bu noktada yatırımlarının "çöp olmasını" istemeyen girişimcilerin, ellerindeki santralleri başkalarına devretmeye başladığı biliniyor.

Bunun yanı sıra Akdere, halen 10 yılı dolmamış lisanssız kurulumların da olduğunu ve bunların akıbetinin belirsizliğini koruduğunu vurguluyor:

Şu an 10 yıllık santrallerin süresi dolmuş değil. Dolduğu zaman ne olacağını kimse bilmiyor, açıklanan bir şey yok.

TL'deki değer kaybı YEKA'ları vurdu: "Yatırımcının şüpheleri var"

Bu arada lisanslı kurulumların yatırımcıları için de YEKA adlı bir uygulama mevcut. "Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları" anlamına gelen bu uygulamada devlet, kamu taşınmazları veya özel mülkiyet alanlarında büyük ölçekli YEKA alanları ilan ediyor ve sonra bu alanlar ihalelerle yatırımcılara tahsis edilerek işletilmesi sağlanıyor.

Şimdiye dek birçok kez düzenlenen YEKA ihaleleri, rakamlarla "1,2,3,4 veya 5" diye anılıyor.

Akdere, "YEKA 4'e kadar devletin şirketlere verdiği fiyatlar makuldü. Ama YEKA 5'ten sonra doların yükselmesiyle yatırımcı firmalar için bu uygun olmamaya başladı" diyor:

En son yayımlanan YEKA'da bu fiyatlar yaklaşık yüzde 20 oranında artırılmaya çalışıldı ama halen yatırımcının şüpheleri var.

Depolamalı lisans alanları derde çare oldu mu?

Bugün özellikle Türkiye piyasasında enerji depolama sektörünün altın çağını yaşadığına dair görüşler mevcut. Buna göre yatırımcılar, giderek daha çok depolama alanına yöneliyor.

Akdere hükümetin de bununla paralel olarak son dönemde depolamalı lisans kurulumları adlı bir uygulama çıkardığını belirtiyor.

"Bunu aslında YEKA'ya alternatif olarak çıkardılar" diyen Akdere, "Şimdiye dek 36 bin MW depolamalı lisans başvurusu kabul edildiği söyleniyor. Bu çok büyük bir rakam. 300 bin MW civarı da bekleyen başvuru var" ifadelerini kullanıyor.

Ancak trafolarda bu kadar kapasite yok. Başvuru yapanlardan para da alındı ve yasa gereği paraları geri verilmeyecek. Süreç başlarken neden bir sınır koyulmadı? Yüzlerce başvuru yapıldı ve en son baş edilemeyeceği anlaşılınca sistem kapandı.

Kapasite sorunları: "Uzun süredir kapasite açılmıyor"

Akdere ayrıca, sanayicilerin rekabet gücünü artırmak için bazı yeni düzenlemelere gidildiğini de belirtiyor:

Şu anki sistemde sanayicinin eğer bir MW tüketimi varsa bunu 2 MW olarak kurup artanı devlete satabiliyor. Ama çatısında yer yoksa (diyelim ki 1 MW tüketiyor ama çatısında 500 KW'lik yer var) gidip Türkiye'nin herhangi bir yerinde araziye kurulum yapıp mahsuplaşabiliyor. Bu uygulama yaklaşık iki senedir var.

 

güneş paneli tilki.jpg
Üretimde fiilen şebeke elektriği kullanıldığı için lisanssız kurulumda sanayicinin şebekeye verdiği elektrik, tükettiği elektrikten düşülüyor. Buna mahsuplaşma adı veriliyor (Fosil Yakıtların Ötesi / Barbaros Kayan)


Akdere, "Bu uygulama, yeterli alanı olmayan bir sanayici için piyasada rekabet gücünü arttırabilecek bir şey" diyor. Ancak bu kez de kapasite sorunlarının baş gösterdiğini ekliyor:

Siz bu depolamalı lisansları 36 bin megavat olarak dağıttığınız zaman zaten sistemdeki bütün kapasiteleri doldurmuş oluyorsunuz. Yani trafoda kapasite olacak ki sanayici ona bağlanabilsin. Peki şimdi kurmak isteyen sanayici hangi kapasitede başvuru yapabilir? Şu an kapasite yok. Devlet aylardır kapasite açıklamıyor. Çünkü depolamada bunu dağıttınız.

Güneş enerjisinde son dönemde yanlış adımlar atıldığını vurgulayan iş insanı şöyle ekliyor:

Depolamanın ne kadar uygulanabilir olduğu da tartışılır şu anda. Çünkü depolamanın maliyetten yüksek olduğu dönemden geçiyoruz.

"Lisanslarını abartılı fiyatlara kiralayanlar var"

Akdere tüm bu problemlerin sonucunda lisans kiralama gibi bir para kapısının da ortaya çıktığı görüşünde. Tüm bu başvuru süreçlerini tamamlayan yatırımcılar, aldıkları lisansları abartılı fiyatlara başkalarına kiralamaya başlamış.

Bu durumu tıpkı ruhsatını yasadışı şekilde başkalarına kiralayan esnaf veya doktorlara benzeten iş insanı şöyle diyor:

6 MW üretim lisansı için 1 milyon dolar isteyen var.

Küçük sermayeli girişimci ne yapmalı?

Akdere mevcut uygulamaların küçük yatırımcıyı ve sanayiciyi destekler nitelikte olmadığını düşünüyor.

'Ben 10 MW kuracağım, 50 MW kuracağım' gibi büyük çaplı bir proje geliştirmek isteyenlerin işi zor görünüyor. Küçük boyutlu girmek istiyorsanız bir sektör var, evet. Öztüketim için girilebilir. Onun dışında proje geliştirme değil de kurulum firması olarak sektöre girilebilir.

Öte yandan iş insanına göre sektör de halihazırda daralmış durumda. "Güneş paneli fiyatları ciddi oranda düştü, talep azaldı" diyen Akdere, bunu şöyle açıklıyor:

2021 ve 2022'de talep pik yapmıştı, şimdi bir anda azaldı. Yurtdışında malzemelerin maliyetleri düştü. Avrupa Birliği, Çin'den çok ciddi ürün çekmiş, Çin de üretime yüklenmişti. Avrupa talebi bir anda kapayınca Çin'in elinde mal kaldı. Şimdi bunu ucuza elden çıkarıyorlar. 2021-2022 Türkiye'de sektör için hızlı bir zamandı.

Dünyada hangi ülkeler önde gidiyor?

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı'nın (IRENA) istatistiklerine göre Güneş enerjisi dağıtımında lider olan ilk 5 ülke sırasıyla şu şekilde:

Çin: Güneş paneli kurulu kapasitesi açısından endüstrinin hakimi Çin. Ülkenin kümülatif kurulu Güneş enerjisi kapasitesi 2022'de 392,43 GW'a ulaştı. Çin böylelikle küresel pazarın yüzde 37,5'ine hakim oldu. Öte yandan Çin aynı zamanda küresel emisyonların toplam yüzde 27'sini üretiyor ve en fazla sera gazı salan ülke konumunda.

ABD: Listede Çin'den sonra gelen ABD'nin kümülatif kurulu gücü 110,1 GW. 2022'de Güneş enerjisi, ABD'nin yeni elektrik üretim kapasitesinin yaklaşık yüzde 46'sını temsil eder hale geldi. Diğer yandan ABD de küresel emisyonların yüzde 11'ini üretiyor ve en fazla sera gazı salan ikinci ülke.

Japonya: 78,83 GW'lık toplam kurulu kapasitesiyle dünya çapında üçüncü sırada yer alan Japonya, Aralık 2022'de, başkent Tokyo'daki tüm yeni evlerin Güneş enerjisine uygun şekilde inşa edilmesini öngören bir düzenlemeyi kabul etti. Bu evlerin hepsine Nisan 2025'e kadar Güneş panelleri kurulacak. Japonya küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 2'sinden sorumlu.

Almanya: Avrupa'nın en büyük ekonomisi olan Almanya, kurulu güneş enerjisi kapasitesi açısından 4. sırada yer alıyor. Almanya'nın kapasitesi 2022 sonunda 59,37 GW, 2023 sonunda da 66,55 GW'a ulaştı. Ülke, 2035'e kadar tüm elektrik ihtiyacını yenilenebilir kaynaklardan temin etmek gibi iddialı bir hedef belirledi.

Hindistan: Geniş bir Güneş enerjisi potansiyeline sahip olan Hindistan'ın toplam kurulu kapasitesi 2022 sonunda 62,80 GW'a ulaştı. Ülkenin kapasitesinin 2023' biterken, 79,07 GW olacağı tahmin ediliyor. Hindistan, Avrupa Birliği'yle birlikte yüzde 7 oranında sera gazı salıyor. En fazla sera gazı salımı yapan ülkeler arasında üçüncü sırada.

Kurulu Güneş enerjisi kapasitesinde önde gelen bu ilk 5 ülkeyi de sırasıyla Avustralya (26,7 GW), İtalya (25 GW), Brezilya (24 GW), Hollanda (22,5 GW) ve Güney Kore (20,9 GW) izliyor.

"Kimsenin mağdur edilmediği bir geçiş mümkün"

Uluslararası Enerji Ajansı, Çin, ABD, Hindistan ve Avrupa'da artan arzın etkisiyle, dünyadaki güneş paneli üretim kapasitesinin 2024'te katlanarak artmasını bekliyor.

Sadece Avrupa Birliği'ne yönelik tahminler, Rusya ve Ukrayna Savaşı öncesinde göre yüzde 37 daha yüksek. Nitekim savaş nedeniyle kötüleşen enerji krizi de ülkeleri yenilenebilir kaynaklara yöneltiyor.

Kutluay, Türkiye ve dünyada hazırlanacak düzenlemelerle yenilenebilir enerji sistemlerinin hem yapım aşamasında hem de geri dönüşümde çok daha çevre dostu haline gelebileceğini dile getiriyor.

Fosil kaynakların hızla terk edilmesi ve yenilenebilir enerjiye geçişin en iyi şekilde sağlanması çağrısını yineleyen Kutluay, sözlerini şöyle noktalıyor:

Dünyada yapılan tüm çalışmalar, adil geçiş planlamasıyla kömürden çıkışın istihdam açısından bir sorun yaratmayacağı ve kimsenin mağdur edilmeden, tam tersine fayda sağlayarak bu geçişin sağlanabileceğini gösteriyor.

 

DAHA FAZLA HABER OKU