Hayvancılıkta alarm zilleri çalıyor, duyan var mı?

Prof. Dr. Mete Gündoğan Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Bundan yaklaşık 4 sene önce, Ağustos 2020 tarihinde Independent Türkçe'deki köşemizde "Kurban tedarik zinciri ve ekonomi" başlıklı bir yazı kaleme almıştım. 

Söz konusu yazıda, ülkemizde kesilen kurbanları ve eğer bunların tedarik zincirini iyi değerlendirilebilirse, buradan, verimli bir şekilde yaklaşık 4 milyar dolarlık bir ekonomik hacim elde edebileceğimizi yazmıştım. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

O zamandan bu yana 4 yıl geçti. 

Bırakın kurban tedarik zincirinin yönetilmesini, şu anda geldiğimiz hayvancılık açısından hayvan ithalatı açısından içler acısı bir noktaya ulaştı. 

O yazımdan sonra kısa bir zaman içerisinde, hatırlarsanız, marketlerde etiket koşturarak, polisiye tedbirlerle gıda enflasyonunun temel sebebinin süt olduğu kanaatine varılmış ve süt fiyatları maliyetinin altında üreticilerden alınmaya ya da üreticiler, maliyetinin altında süt satmasına zorlanmıştı.

Şimdi böyle bir durumda üretici maliyetinin altında sütünü niçin satsın? 

Satmaz. Onun yerine inekleri kesime gönderir. 

İneklerin kesime gitmesi ise başka bir tehlikenin ortaya çıkmasına sebep olur, o da et ihtiyacının dışarıdan karşılanması tehlikesi.
 


İşte bunlar, ardışık olarak birbiri üzerine gelince bugün ulaştığımız noktada artık bizler.
et ve canlı hayvan ithalatında dışarıya bağımlı hale geldik. 

Eğer şimdi doğru düzgün bir planlama yapılırsa en azından 2 sene sonra et ve canlı hayvan ithalatının sonlandırabileceğiz.

Eğer bu yapılmazsa, yabancı hayvan üreticilerine para ödemeye devam edeceğiz. 

Bakın gelmiş olduğunuz nokta budur.

Tarım Bakanlığı ya da Et ve Süt Kurumu bu işin planlamasında şaibelerle hareket ediyor ya da bu işi beceremiyor.

Siz hem löp et ithal etmeye çalışıyorsunuz hem besilik hayvan ithal etmeye çalışıyorsunuz hem de kasaplık hayvan ithal etmeye çalışıyorsunuz; içerideki hayvan sayısı da süratle düşüyor.

Şimdilik 2 yıl dışarıya bağımlıyız ama eğer bu işler bir an önce derlenip toparlanmazsa, bir takvime, bir açık şeffaf, bir stratejiye bağlanmazsa, bu 2 yıl, 4 yıl ya da 5 yıla uzarsa kesinlikle ve kesinlikle 5 yıllık bir planlamayı hiçbir gelecek hükümet yapmaz. 

Herkes 5 yıl içerisinde çünkü hesap verecek. 

"E siz yapacaksınız, çalışmanızı 5 yıl sonra başka bir hükümet bunun verimini alacak" düşüncesiyle bu işe ciddi bir şekilde el atmaz. 

Yani et üretiminde, hayvan üretiminde çok kredi bir noktaya ulaştık ve bu noktada yapılması gereken iş ineğin, keçinin, koyunun desteklenmesi ve ithalatın da çok planlı, programlı bir şekilde bunların hepsinin entegre bir şekilde yapılmasıdır. 

Bakın geçen sene 2023 yılında yaklaşık bir buçuk milyar dolar et ve hayvan ithalatına para ödemişiz. 

Bu yıl da aynı parayı ödeyeceğiz.

3 milyar dolar eder. 

Önümüzdeki sene de ödeyeceğiz. 

Toplamda 4 buçuk milyar dolar eder.

Yazıktır, günahtır… 

Biz 4 sene önce, "Yahu bu kurban tedarik zincirini ekonomiyle bağlayın. 4 milyar dolarlık bir ekonomik hacmini siz kullanın" derken, şu anda mecburen 4, 4 buçuk, 5 milyar doları dışarıya vereceğiz.

Ve bu planlamayı bir an önce akıllı bir şekilde yapmazsak, bu planlamayı bundan sonra yapamaz hale geleceğiz.

Çünkü hayvancılık işi aynı zamanda bir kültür işidir.

Siz sadece hayvanları kaybetmekle kalmıyorsunuz, bu işi yapacak olan insanların da sektörden çekilmesini sağlamış oluyorsunuz. 

Bu bizi Afrika ülkelerine döndürür.

Ben Afrika ülkelerine gittiğimde o verimli topraklarda tarım yapılmadığını gördüm.

Bunun nedenini sorduğumda, tarım yapabilecek insanların tarımdan çekildiğini söylediler. 

Yani tarım yapma işi de hayvan yetiştirme işi de bir kültür işidir. 

Eğer bu kültüre sahip olan insanları da küstürüp sektörden çekilmelerine vesile olursanız, bu işi yapacak insan bulamazsınız. 

Dolayısıyla bu ithalata artık bundan sonra devamlı mecbur kalırsınız. 

Çok kritik bir zamandayız.

Bu tarım ve hayvancılık, ithalat işi adeta milli güvenlik meselesine dönüşmüş durumda. 

Buna bir an önce en üst seviyeden el atılması ve şeffaf bir şekilde halkın da bilgilendirilerek yönetilmesi gerekiyor.

Bakın bu kadar çok uzmanımız var. 

Ziraat fakültelerimiz var.

Yığınla bu işleri filan hocalarımız da var…

Ama gizli kapaklı kapalı kapılar ardından spekülatiflere mahal verecek şekilde bu işler yapılırsa, bu işin sonu çok çok daha büyük tehlikelere hüsrana çıkacaktır. 

Bizden şimdiden hatırlatması.

Bir rakamı daha bu rakamların yanında zikretmek istiyorum. 

Bakınız, geçen sene biz İHA, TİHA, SİHA ürettik ve sattık.

Biliyor musunuz; geçen sene bu yüksek teknoloji ürününü dünyada şampiyon olduğumuz, ürünü sattığımız ekonomik hacim 1 buçuk milyar dolardır.

Siz 1 buçuk milyar dolar o kadar çalışıp yüksek teknoloji ürün üretiyorsunuz, satıyorsunuz; savaş arazilerinde dolaşıyorsunuz, stratejik sıkıntılarla karşı karşıyasınız, ama onun yanı sıra, 1 buçuk milyar dolar İHA ve SİHA'dan gelirken, normal vatandaşımızın üretebileceği bu zamana kadar üretmiş olduğu ineği, keçiyi, koyunu idare edemiyorsunuz.

1 buçuk milyar dolar dışarıya ithalat için para veriyorsunuz. 

Bu yıl da vereceksiniz, önümüzdeki yılda vereceksiniz…

Bu ipin ucu kaçarsa bundan sonra bu işi yapmak için insan dahi bulamayız ve bu bir milli güvenlik sorunu haline dönüşüyor. 

Başta Sayın Cumhurbaşkanının olmak üzere, yetkililerin bu konuya ivedilikle el atması ve bu konuyu şeffaf bir şekilde bütün uzmanların da takip edebileceği şekilde halletmesi gerekiyor. 

Takibinin de sivil örgütler tarafından yapılması gerekiyor.

Kritik bir noktaya geldik.

Umarım bu kritik nokta artık herkesin uyanmasına ve bu işin halolması için gerekli adımların atılmasına vesile olur, sebep olur.

 

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU