Cibranlı Halid Bey Seküler miydi?

Altan Tan Independent Türkçe için yazdı

Miralay Cibranlı Halit Bey, Kürt siyasetçileri ve entelektüelleri arasında en önde gelenlerden biri. 

1882 yılında babasının Cibran aşiret reisi olduğu Varto'da doğdu, ilk eğitimini Varto'da tamamladı.

Ardından Sultan Abdülhamid'in Arap, Kürt ve Arnavut ileri gelenler için İstanbul'da kurduğu, çocuklarını okuttuğu aşiret mektebine gitti ve büyük bir başarı göstererek harp okuluna terfii edebilen birkaç öğrenciden biri oldu. 

Yani sıradan bir alaylı asker değil, harp okulundan mezun, Filistin cephesinde, Rus cephesinden büyük kahramanlıklar gösteren, miralay rütbesine, albay rütbesine kadar yükselen bir Kürt aydını.

Cibranlı Halit Bey'i bu kadar öne çıkaran en önemli mesele, onun 1923'ten sonra Mustafa Kemal'in önderliğinde başka bir yola doğru evrilen Türkçülüğe ve dini sosyal hayattan çıkarmaya yönelik Ankara'daki iradeye karşı durmasıdır.

Hem islami kimliğiyle hem Kürt kimliğiyle bu olan bitenlere karşı bir örgütlenmeye gitmesi ve Azadi Kürt Örgütü'nü kurmasıdır. Azadi, özgürlük demek. 

Onunla ilgili elimizde çok fazla bir belge yok.

Ama son dönemlerde 2 önemli belge ortaya çıktı. 

Bunlardan biri, Cibranlı Halit Bey'in hem amcazadesi hem de kız kardeşinin eşi (eniştesi) ve harp okulundan arkadaşı Binbaşı Kasım Bey'e 1923 yılı içerisinde yazdığı 5 adet mektup.

Peki, bu 5 adet mektup nasıl ortaya çıktı? 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu 5 adet mektup, Şeyh Said'in yargılanıp 46 arkadaşıyla birlikte idama mahkûm edildiği Diyarbakır Şark İstiklal Mahkemesi'nin evrakı arasında çıktı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yayımlandı. 

Bunları meclise sunan da Binbaşı Kasım'ın ta kendisi.

Binbaşı Kasım, Cibranlı Halit Bey'in hem amcazadesi hem de eniştesi olduğu gibi, aynı zamanda da Şeyh Said Efendi'nin bacanağı.

Şeyh Said Efendi'yi, Muş, Varto, Abdurrahman Paşa Köprüsü'nde yakalayıp devlete teslim eden de bu Binbaşı Kasım'ın bizzat kendisi. 

Erzurum Kongresi'nden sonra Cibranlı Halit Bey'in ve Şeyh Said Efendi'nin bütün çalışmalarını devlete ihbar eden kişi.

Onların yanında ama Mustafa Kemal'e sürekli bilgi ve belge aktaran biri.

İşte bu kişinin mektupları devlet kayıtlarından çıktığı için çok önemli bir belge olarak önümüzde.

m.jpg

İkincisi ise, yine Cibranlı Halit Bey'in kardeşi Ahmet Bey'in oğlu eski Muş Milletvekili Dr. Mehmet Emin Sever'in, Cibranlı Halit Bey'in hayatıyla ilgili yazdığı kitap.

Bu kitap da resmî belge kaydı taşımasa bile, bizzat birinci elden aile fertlerinin, yakın çevredeki ileri gelenlerin; sözlü tarihi dediğimiz aktarımların önemli belgeleri var. 

Tabii burada hakkını vermek lazım, Mehmet Emin Sever Bey güzel bir çalışma yapmış. 

Cibranlı Halit Bey'in aile yaşantısı, özel hayatı, çocuklarıyla ilgili anıları olmak üzere birçok yönünü anlatmış, eline sağlık. 

Ancak orada maalesef "keşke olmasaydı" diyeceğimiz birkaç şey var. 

Bunlardan en önemlisi geleni ise şudur;

Mehmet Emin Sever Bey'in neden ihtiyaç duyduğunu bilmediğimiz bir şekilde, kitapta en az 4, 5 sefer Cibranlı Halit Bey'in seküler bir kişiliğe sahip olduğunu anlatması.

Tabii bu asla böyle değil. 

Hatta Mehmet Emin Sever Bey'in yazdıkları bile bunun tersi yönünde belgeler sunuyor. 

"Seküler" ne demek? 

Sık sık kullandığımız "seküler" ifadesinin sözlük anlamı ne? 

Siyasetteki anlamı ve halk arasındaki anlamı ne?

"Seküler" kısaca, hayatında dini değerleri değil; akıl, pozitivist yönleri esas alan; yemesi içmesi, yaşantısı ve hayatını dine göre değil, din dışı değerlere göre düzenleyen kişi veya düzenleyen akım, demek. 

Peki, Mehmet Emin Bey'in iddia ettiği gibi Cibranlı Halit Bey hakikaten seküler miydi? 

Mehmet Emin Bey'in kendi kitabından örnekler verirsek; yine olduğu gibi anlatmış, bunları gizlememiş;

Cibranlı Halit Bey, 2 tane akaid kitabını Kürtçeye çevirmiş, 

Akaid; itikat, inanç, dinin esas temel kaideleri demek. Ve Cibranlı Halit Bey bunları Kürtçeye çevirmiş.5 vakit namazında niyazında bir insan. 

Cibranlı Halit Bey, Kasım Bey'e yazdığı mektupta Şeyh Said Efendi'nden bahsederken, "Ben onun hadim'ul efkâriyim. Nezdindekilerle hem efkâr" diyor.

Yani "Ben efendinin fikirlerinin hizmetçisiyim. Yanındakilerle de aynı fikirdeyiz" diyor. 

Bunları mektubunda açık bir şekilde yazıyor. 

Dediğim gibi 5 vakit namazını kılıyor, daha cumhuriyet kurulmadan evvel 1923'teki mektuplarında (bunlar Mehmet Emin Sever Bey'in kitabında da var) açıkça Mustafa Kemal ve arkadaşlarını kastederek, "Bunların şu anki durumlarına bakma, din perdesi altında, dini kullanarak iktidara gelmek istiyorlar. Güç ellerine geçtiği anda da hükümdarlıklarını ilan edecekler. Seni de beni de yaşatmayacaklar, temizleyecekler" diyor.

Yine başka bir yerde "Bunların bütün amacı dinsiz bir hükümet kurmaktır. Dini ortadan kaldırmaktır" diye yazıyor.

Yine bahsettiğimiz o 5 mektubun başka bir yerinde çok açık ve net olarak şunu söylüyor;

Benim başım, dinim ve milletim için feda olsun.


Azadi Cemiyeti'nin lideri Cibranlı Halit Bey'in fikrini kısaca özetlersek;

Ankara'da hilafet kaldırıldıktan, din dışı bir yola gidildikten, Türkçülük yapılmaya başlandıktan sonra Cibranlı Halit Bey, çok açık ve net bir şekilde şunu söylüyor:

Türk mefkuresi benim için muhaldir. 


Yani; "Türkçülüğün peşinden gitmek benim için imkansızdır." 

O tarihten sonra net bir şekilde, Kürtlerin kendi dini ve milli çizgileri içerisinde ayrı bir cumhuriyet, ayrı bir siyasal yapı kurmaları gerektiği fikrini savunuyor.

Süleymaniye'de Şeyh Mahmut Berzenci'nin, Simko'nun ve İkinci Seyyid Taha'nın yürüttükleri bağımsızlık mücadelesinin desteklenmesi gerektiğini söylüyor.

Özetle dini inancı muhkem, (tam kuvvetli, güçlü), Müslüman, dindar bir kişi ve aynı zamanda da Kürt milli meselelerini, Kürtlerin meşru haklarını dört dörtlük savunan bir insan. 

Buna seküler demek ki mümkün mü… Mümkün değil. 

Aynı şekilde ısrarla birçok yerde "Azadi hareketi modern bir hareketti" diyor. 

Modernlik de tartışmalı bir kavram; modernlik ne demek? 

Ama seküler olmadığı kesin.

Cibranlı Halit Bey, dindar, muttaki ve Müslüman, aynı zamanda bir Kürt milliyetperver. 

Tabii onu daha Şeyh Said Efendi'nin hadisesi başlamadan evvel, 20 Aralık 1924'te Piran'daki hadiseden yaklaşık 50 gün önce tutuklayıp Bitlis'e götürüyorlar. 

Şeyh Said Efendi'nin yakalanmasında 1 gün önce de alelacele, yanındaki arkadaşlarıyla beraber Bitlis'te idam ediyorlar, öldürüyorlar. 

Bugüne kadar onun mahkeme kayıtları açıklanmadı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Biliyorsunuz, Şeyh Said Efendi'nin mahkeme kayıtları açıklandı, yayımlandı. Biz de bu köşede içeriğini anlattık, yazdık.

Muhtemeldir ki orada da müthiş savunmalar ve müthiş belgeler çıkacak ortaya.

Genelkurmay arşivinde olduğu iddia ediliyor. 

Hadi yayımlayın, görelim bakalım hiçbir şey yoksa yoktur. 

Varsa da neler var onları da görelim. 

Allah bütün mazlum ve mağdurlara rahmet eylesin.

Cibranlı Halit Bey ve arkadaşlarına da rahmet eylesin.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU