Selahattin Demirtaş: Newroz'u değil de, vali ile el ele Nevruz'u kutlasaydım yargılanmazdım

HDP eski Eş Genel Başkanları ve MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişi hakkında açılan Kobane Davası sürüyor

Fotoğraf: Twitter

Davada savunmasına devam eden Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş; "Newroz'u değil Nevruz'u kutlasaydım yargılanmazdım" dedi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Selahattin Demirtaş savunmasında özetle şunları söyledi:

"Çözüm sürecinde iktidar yetkilileri ne övgüler yaptı Öcalan'a"

Öcalan’a “Kürt Halk Önderi” olarak hitap etmek nasıl suçluyu övmek oluyor? Bir kişinin halk tarafından önder olarak kabul edilip edilmediği siyasi eleştiri konusudur, ama yargı konusu olamaz. Ben değil, milyonlarca insan Öcalan’ı Halk Önderi ilan etti.  Abdullah Öcalan Kürt meselesinde önemli bir aktördür, onunla görüşümeden sorun çözülmüyor. Sayın demek de Halk Önderi demek de haktır.  Çözüm sürecinde iktidar yetkilileri, ne övgüler yaptı Öcalan’a. İkiyüzlülüğün daniskası! Ben inandığım için bunları söylüyorum. Öcalan ile İmralı’da görüşürken kendisine "Başkan" dedim. Suçluyorsanız oradan bulup çıkarın, onu yargılayın.  

"Gençleri dağa gönderenler siyaseti tıkayanlardır"

Newroz, Mazlum Doğan’la anılır. Çünkü Esat Oktay işkencelerini Newroz’da protesto etmiştir. Mazlum Doğan’ın işkenceye karşı direnmenin saygıdeğer olduğunu söylemem suçsa bunun tersini savunmak; işkenceyi savunmaktır, Esat Oktay’ı savunmaktır.  Vali ile el ele mangalın üstünden atlasaydım yargılanmazdım. Ben Nevruz’u kutlasam yargılanmazdım. (Ben o ‘W’ ile yazılan ) Newroz’u kutladığım için yargılanıyorum. O zaman Mazlum Doğan’ı anmamızı da suçlama konusu yapmazlardı. Savcıyı rahatsız eden Newroz’un direniş ruhudur. Gençleri dağa gönderen ben değil; savcıların kendisidir, siyaseti tıkayanlardır. Esat Oktay'ı anmak suç olmuyor da Karakoçanlı işkenceler karşı protesto eden bir genci savunmak mı suç? Diyarbakır Cezaevi’ni şimdi müze yapacağız diyorlar. (Hafıza mitini böyle diri tutacaklar) Gültan Kışanak da, Miroğlu da Altan Tan’ın babası da o cezaevinde kaldı. Eğer geçmiş ile yüzleşilecek ise Mazlum Doğan’ ananları değil, işkence edenleri yargılasınlar.

"Bu devlet Kürtlere neden hizmet vermiyor?"

Bizim üzerimizde yargı baskısı kurulması namertliktir. Bir taraf her türlü imkanı kullanacak, ama bir taraf da bütün bunlardan mahrum olacak. Bir de üstüne yargı baskısı kur, tutukla. Hakikat nasıl anlaşılacak?  Bakanlıklara Kürtçe bilen memur alınması gerekiyor. Bunu yapmıyorlar, Kürtçe konuşanı kriminalize ediyor. Türkçe'ye ilişkin onlarca kurum araştırma yapıyor. Niye Kürtçe'ye ilişkin çalışma yapmıyorsunuz? Bu devlet, Kürtlere neden hizmet vermiyor? Babam, annem çat pat bilirdi Türkçe’yi. Biz eğitim dili, medya derken biliyoruz. Ama Kürtçe’yi korumak adına ne tedbir var? Asimilasyon da etkiliyor. Kamu olanaklarında ve kontenjanlarında yer verilmiyor. Bir de kriminalize edilip yargılanıyor. Dil sadece iletişim aracı değil, duygu ifade aracı da. Türk diline dair çalışmalar var ne güzel. Sağlık Bakanlığı, Diyanet Bakanlığı’nın var mı Kürtçe’ye ilişkin bir çalışması? Yok. Biz bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Onu da terör faaliyeti ilan ediyorlar. Biz dile getiriyoruz. PKK’yi dağa çıkaran devletin bu politikalarıdır. Umarım bir süreç başlar da biz de bir parçası olabiliriz.

"Kürdistan Federal Bölgesinde siyaset yapanların çoğu AKP'li, MHP'lidir"

Buradan Irak sınırına gidip Kürdistan Federal Bölgesi ile ticaret yaparlar, hepsi resmi. ‘Kürdistan Federal Bölgesi’ ibaresi ve bayrağı var antetli kağıtlarda. Altlarında yazar da kendi imzalarını atarlar (çoğu da AKP’li MHP’lidir) Gidip ticaret yaparken onlarla Kürtçe konuşurken sorun yok, paralara gelince sorun yok. Ama döndükleri gibi ‘Kürt yoktur’ derler. Gelmiş marşları yok diyorlar. Var, Mahabad'da yazıldı, Şair Dildar yazdı ben değil. Bugün çocuklarınızı gönderdiğiniz okullarda Türk Marşı okutulmazsa cingar koparırsınız. Bu da bizim marşımız, değerimizdir. Ortak değerlerimizi çoğaltalım (sorunu kolaylaştırır). Birbirimizin renklerine, marşlarına, değerlerimize saygı ile çözebiliriz. Bizi bunlardan (anadili savunmak, Kürtçe’yi savunmak) yargılamak değerleri saygısızlaştırmak, hakaret etmek, aşağı görmektir. Bizim vergi verdiğimiz devlet bizi bunlardan yargılamamalı. Bu davaya konu tüm konuşmalar bundan ibaret. Devlette toplumda burdan baksın.

Liderlere canlı yayın çağrısı

Buradan partimizin dediği özgüvenini göstermek içinde çağrı yapmış olayım. Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli, Meral Akşener, Ümit Özdağ kim varsa bir canlı yayında buluşalım. Koşullar eşit olsun. Televizyonlar yayınlansın. Biz düşündüklerimizi anlatalım. İddia ediyorum yayının sonunda herkesi demokratik özerkliği, bizim çektiğimiz acıları anlar. Bir müddet televizyonlarda bunları anlattık. Türkiye biraz nefes aldı. Yanıbaşındaki komşusunun 100 yıldır zulüm gördüğünü 4-5 yıl içinde öğrenen insanlar oldu. İnkılap kitaplarında anlatılmamış. Medya görmemiş. Biz engellenmesek ortalarda Kürdüm Kürdüm diye dolaşmayız. Hep Kürt sorununu konuşuyorsunuz diyorlar, hayır diğer-dertlerimiz- konuştuklarımıza dava açılmıyor onları duymuyorsunuz. Hakim ve savcılar lütfen bizim ekoloji çalışmalarımıza  dava açın onlar da görünür olsun.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU