Terk edilmenin ve seyahatin dramı: Avusturya'daki Faslı askerlerin çocukları

Karışık kökenleri ve esmer olmaları nedeniyle çeşitli ırkçılığa maruz kalan çocukların sayısı 200 ile 300 arasında değişiyor

Karen Trabel, Avusturyalı annesiyle birlikte, solda ise babası Faslı asker Muhammed Bin Buşayb'in fotoğrafı (Libération arşiv)

"Okuldaki çocuklar bana zenci derdi. O zamanlar bunun nedenini anlayamamıştım. Belki de ben onlardan farklıydım özelliklerimde farklı olduğu için. Köydeki tek siyah kadın bendim. Çocuklar sokakta bana hakaret ederlerdi.

Bu sözler, şu anda Berlin'de yaşayan, Avusturyalı Daniela'ya ait.

Avusturyalı annelerden ve Faslı askerlerden doğan çocuklara Avusturyalılar, farklı özellikleri, basık burunları ve kıvırcık siyah saçları nedeniyle "Nigra" ya da "utanç çocukları" diyorlardı.

Bu farklı özelliklerinin, hayatında bıraktığı izlerle ilgili olarak Daniela, "Cildimin renginin değişeceğini düşünerek eve gider ve ellerimi birkaç kez sabunla yıkardım" dedi.

Daniela, sözlerini şöyle sürdürdü:

Annem bana bunu söylemedi. Dedemin Faslı olduğunu bilmiyordum, ergenlik çağıma geldiğimde bunu keşfettim ama aile içinde bu konuyu konuşmayı reddettiler ve tüm belgelerini yok ettiler. Afrikalı bir askerin çocuğu olmak utanç verici bir şeydi.


Terk edilme ve seyahat dramı

20'li yaşlarındaki Daniela, kökenlerini araştırmanın ve Fas kültürünü öğrenmenin önemini fark edişini ise şu sözlerle anlattı:

Kendime kim olduğumu ve büyükbabamın kültürünün nasıl olduğunu sormaya başladım. Daha sonra Fas'a gittim ve sadece ülkeyi tanımak istedim. O da nereden geldi.. Her ne kadar onu tanımasam da, oradaki aile bireylerimi de tanımıyor olsam da ülkenin kültürünü anlamak için Arapçayı öğrendim.


Faslı bir asker ile Avusturyalı bir annenin ilişkisinden doğduğu için ırkçılığa da maruz kalan Karen Trabel, Vorarlberg şehrinde doğdu.

Babası Muhammed Bin Buşayb, Fransız ordusunda Faslı bir askerdi.

30 Nisan 1945'te, Nazi Almanyası'nın Berlin'de teslimiyetini imzalamasından birkaç gün önce, Fransız ordusu Vorarlberg şehrini işgal etti, askerlerin çoğu Kuzey Afrika'dandı.

Muhammed bin Buşayb, Karen'in annesiyle tanıştı ve aşk hikayeleri onları bir araya getirdi.

Irkçı olmayan aile, kızlarının Faslı bir askerle olan ilişkisini kabul etti.

Muhammed, 1946'da Vietnam Savaşı'na katılmak üzere taşınmadan önce onlarla 8 ay geçirdi.

Onun gidişi ve ondan haber alınamaması üzerine anne evlenmiş ve kocası, Afrikalı özellikleri nedeniyle kızının kendileriyle aynı evde yaşamasına izin vermemiş.

Okulda ırkçılık yüzünden başı dertteydi, sokakta çocuklar ona hakaret ediyordu.

1999 yılında 53 yaşındayken babasını aramak için Vietnam'a gitti ama ondan bir iz bulamadı.

10 yıl sonra, Viyana'da Vorarlberg'deki savaş çocukları konusunda çalışan Fransız gazeteci Morin Picard ile tanıştı.

Vietnam'daki Fransız kuvvetleri hakkındaki bir raporun bir kopyasını almasına yardım etti ve daha sonra babası asker Buşayb'in (Fas 8. Piyade Kolordusu'ndan kimlik numarası 3062) 1950'de Çin'deki Cao Bang yakınlarında kaybolduğu bildirildiğini keşfetti.

Nazilerin teslim olmasının ardından Avusturya ve Almanya, Müttefikler tarafından dört bölgeye ayrıldı.

Vorarlberg, Fransız kuvvetlerinin kontrolüne girdi ve Avusturya 1955'te egemenliğini yeniden kazanana kadar 10 yıl boyunca burada kaldı.
 

Fransa’nın Amiens sokaklarındaki Faslı askerler.jpg
Fransa'nın Amiens sokaklarındaki Faslı askerler / Fotoğraf: Historial de Péronne-AFP

 

Zaferin yüksek maliyeti

Dönemin Avusturya basını, 1946'da kaydedilen doğum oranlarındaki artışı ortaya çıkarmıştı.

Avusturya'nın Der Standard gazetesine göre, askerler arasında doğum sayısı 200 ila 300 civarında düşmanla evlilik dışı çocuk doğurma konusunda büyük bir kargaşaya yol açmıştı.

Evlilik dışı ilişkilerde akerlerin yanı sıra Afrikalılar ve Müslümanlar da var.

Savaştan sonra Avusturya'nın Vorarlberg kentindeki Faslı askerlerin çocukları ve torunları zorbalığın ve dışlanmanın en ağır biçimlerine maruz kaldı.

Gazeteye göre, kendisine "o. çocuğu" diyerek hakaret ettiklerini belirten George Fritz, "Bu beni saldırganlaştırdı" dedi.

Sosyolog Clement Mutombo, Avusturya'da Faslı askerlerin çocukları konusunu araştıran az sayıdaki araştırmacıdan biri ve bu konuyla ilgili "Unutulmuş Çocuklar" adlı bir kitap yayımladı.

"Tecavüz çok nadir görülüyordu" diyen Mutombo, "Bu çocuklar aşk hikayelerinden doğdu" şeklinde konuştu.

Vorarlberg dışında bu konu hakkında çok az kişinin bir şeyler bilmesine şaşırdı ve kitabıyla unutulmuş asker çocukları hakkındaki "tabu"ya ışık tutmaya çalıştı.

Maria Bramendorfer babası hakkında ya da onun Faslı bir asker olduğu hakkında hiçbir şey bilmiyordu.

12 Mart 1946'da doğdu ve üvey babası sosyal damgalanmayı önlemek için onun biyolojik kızı olduğunu kabul ettiği için babasının Avusturyalı olduğuna inanıyordu.

Maria çocukluğunda alay konusu olmuştu ve nedenini bilmiyordu ama gençliğinde tanıdıklarından biri ona babasının Faslı olduğunu söylemişti.

Bunun kendisi için bir şok olduğunu ve büyüdüğünde köklerini öğrenme arzusu hissettiğini, ancak bunun çok geç geldiğini, çünkü annesinin öldüğünü ve babasının nasıl biri olduğunu veya onun hakkında herhangi bir bilgi edinme fırsatını kaybettiğini söylüyor. 
 


Vorarlberg'de görev yapan Avusturya'da psikoloji alanında araştırma yapan Hamid Leşheb, "1945 Sonrası Vorarlberg ve Tirol'deki Faslı Askerlerin Çocukları" başlıklı araştırmasında, bu konunun karmaşık olduğuna, çünkü bu konuda yazılı bir bilgi bulunmadığına dikkat çekti.

Leşheb, araştırmasında yazılı belgelerden ziyade kişisel anlatılara ve deneyimlere güvenerek, araştırmasının amacının "Vorarlberg ve Tirol'ün çağdaş tarihini zenginleştirmek, kolektif şifa ve karşılıklı hoşgörü adına tabu bir konuya ışık tutmak" olduğunu belirtti.

Araştırmada, "Anneler yaşadıkları acı deneyimler nedeniyle kendileriyle geçmişleri arasında psikolojik bir bariyer kurmak zorunda kaldılar" deniliyor.

Annelerin çoğunun yaşananları çocuklarıyla bile konuşmadığına dikkati çekti.

Leşheb, araştırmasında "Babasız büyümeye zorlanan, babası toplum tarafından dışlanan ve küçümsenen çocuklar, anneleri aracılığıyla baba figüründen de vazgeçmek zorunda kaldılar" ifadelerine yer verdi.

1940'ta Paris'in Nazilerin eline geçmesinin, Fransız yetkilileri ülkeyi Nazizm'den kurtarabilecek yeni bir ordu yaratmayı düşünmeye sevk etmesi dikkat çekiciydi.

Afrika kolonilerinden, özellikle Mağrip ülkelerinden gelen gönüllü veya zorunlu askerlerden oluşturulmuştu.

Bu askerler, İkinci Dünya Savaşı'nda Nazizm'e karşı Fransa'nın zaferine katkıda bulunan belirleyici savaşlar yaptılar.

 

 

Independent Arabia

DAHA FAZLA HABER OKU