G-20 Zirvesi: Tek Dünya, Tek Aile, Tek Gelecek

Gülru Gezer Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

G-20'nin 18. Zirvesi 9-10 Eylül 2023 tarihlerinde Hindistan'ın başkenti Delhi'de "Tek Dünya, Tek Aile, Tek Gelecek" temasıyla düzenlendi.

Sembolizm içeren ve Ukrayna konusunda uzlaşı sağlanan Zirve'de iklim değişikliği, sürdürülebilir ve kapsayıcı kalkınma, cinsiyet eşitliği, teknolojik dönüşüm ve dijital kamu altyapısı, 21'nci yüzyılın uluslararası kuruluşları ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için hızlandırılmış süreç gibi konular ele alındı, taraflar çeşitli taahhütlerde bulundu. 


Kritik zirvelerin ardından düzenlenen G-20 toplantısı 

Geçtiğimiz haftalarda günümüz sınamaları karşısında İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan uluslararası düzenin işlevselliğini kaybetmekte olduğunun ve küresel güneyin giderek ön plana çıktığının daha da belirginleştiği toplantılar düzenlendi.

Bunlardan belki en önemlisi 22-24 Ağustos 2023 tarihlerinde Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde düzenlenen BRICS Zirvesi'ydi. 

Zirve'de oluşuma taraf olan Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika çok uzun zamandır tartışma konusu olan BRICS'in genişlemesine yönelik tarihi bir kararla Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, İran, Etiyopya ve Arjantin'in üyeliğine yeşil ışık yaktı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Böylelikle bazı kesimlerce G-7'ye rakip teşkil ettiği savunulan oluşum çok daha güçlü bir alternatif blok olarak ortaya çıktı. 

Bilahare, Kenya'nın başkenti Nairobi'de Birinci Afrika İklim Zirvesi düzenlendi. Yaklaşık 1,4 milyar nüfusu temsil eden 54 Afrika ülkesinin kabul ettiği deklarasyonda, küresel finansal mimarisinin tamamen elden geçirilmesi yönündeki talep yinelendi, yatırım ve iklim finansmanının önünü açması için Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası'na çağrıda bulunuldu.

Kısacası küresel finansal sistem içerisinde Afrika'ya daha fazla söz hakkı verilmesi istendi. 

G-20 Zirvesi küresel güneyden gelen bu kuvvetli mesajların sonrasında gerçekleşti. Hindistan yıl boyunca küresel güneyin sesi olarak, güney yarım kürenin karşı karşıya kaldığı zorlukları toplantıların gündemine taşıdı.

Nitekim Delhi Zirvesi'nde de Hindistan Başbakanı Narendra Modi benzer mesajlar verdi. 

Hindistan'ın çabalarıyla ve diğer ülkelerin desteğiyle 55 ülkeyi temsil eden Afrika Birliği'nin Avrupa Birliği'yle aynı konumda G-20'ye katılması bu bağlamda önemli bir gelişmeydi. 

İlaveten, liderler imzaladıkları bildiride çok taraflılığın yeniden canlandırılması ve uluslararası finansal kuruluşlarının reformu gibi konularda da adımlar atılması yönünde karar aldılar.

Tabiatıyla bunun ne derece uygulamaya yansıtılacağını zaman gösterecektir. Zira, IMF ve Dünya Bankası reformu uzun süredir gündemde olan konulardır. 

Bu hususlara ek olarak, Zirve çerçevesinde Modi, dünya genelindeki bağlantı ve sürdürülebilir kalkınmaya yeni bir yön vereceğini ifade ettiği Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru'nun oluşturulması yönünde Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Avrupa Birliği, Fransa, İtalya, Almanya ve ABD'nin mutabakata vardığını açıkladı. 

Öte yandan, Rusya, Çin ve Meksika Devlet Başkanları'nın Zirve'ye katılmaması G-20'nin etkinliğinin sorgulanmasına da neden oldu.


Ukrayna yine gündemde

Ukrayna Krizi'nin patlak vermesinden bu yana G-20 Toplantılarında ve Kasım 2022'de dönem Başkanı Endonezya'nın evsahipliğinde düzenlenen Bali Zirvesi'nde diplomatik teamüle pek uygun olmayan ilginç gelişmeler yaşanmıştı.

ABD ve müttefikleri Rusya'nın G-8'den çıkartıldığı gibi G-20'den de çıkartılması gerektiğini savunmuş, Rus temsilcilerin yaptıkları konuşmalar esnasında Batılı ülkelerin temsilcileri salonu terk etmiş, hatta Bali Zirvesi'nde geleneksel hale gelen G-20 Aile Fotoğrafı dahi çekilememişti. 

Bali Zirvesi bildirisinde de Ukrayna konusundaki fikir ayrılığı metne yansımış, bu bağlamda bildiride birçok ülkenin Rusya'yı kınadığı ifadesi yeralmış, bazı ülkelerin de yaptırımlar konusunda farklı görüşlere sahip olduğu şerhi düşülmüştü. 

2023 dönem başkanı Hindistan yaşanan bu tecrübelerin tekrarlanmaması ve yıl boyu düzenlenecek toplantılar ile Delhi Zirvesi'nin sorunsuz bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için yoğun bir diplomatik çaba sarfetti. 

G-7 üyesi ülkeler yıl içerisinde düzenlenen toplantılarda Rus yetkililerin konuşmaları esnasında salondan ayrılmadı, ancak Rus temsilcilerin de olduğu aile fotoğraflarına katılmayacaklarını açıkladı. 

Benzer bir durumun Delhi Zirve'sinde yaşanmaması için, Hintli yetkililer akıllıca bir formül geliştirdi.

Klasik aile fotoğrafının çekilmesindense Gandi'nin anıtı başında tüm katılımcılarla bir resim çekildi.

Bu sayede G-7 üyesi ülkeler Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'la aynı fotoğraf karesinde yer almaya itiraz etmemiş oldu. 

Zirve bildirisine yönelik taraflar arasındaki görüş ayrılığı ise Zirve'nin başladığı ilk gün ancak aşılabildi.

Üzerinde mutabık kalınan metinde bir önceki Zirve'ye kıyasla Rusya'ya yönelik daha yumuşak bir uslüp benimsendi.

Metinde, "BM Şartı uyarınca, tüm devletler herhangi bir devletin toprak bütünlüğüne, egemenliğine veya siyasi bağımsızlığına karşı toprak edinimi için güç kullanma tehdidinden veya güç kullanımından kaçınmalıdır. Nükleer silahların kullanılması veya kullanma tehdidi kabul edilemez" ifadesi yeraldı. 

Tahıl Koridoru Anlaşması konusunda ise Türkiye'nin çabaları takdir edilirken, "Tahıl, gıda ürünleri ve gübrenin Rusya ve Ukrayna'dan derhal ve engellenmeden teslim edilmesini sağlamak için bunların tam, zamanında ve etkili şekilde uygulanması çağrısında bulunuyoruz… Bu, özellikle Afrika'da olmak üzere gelişmekte olan ve en az gelişmiş ülkelerdeki taleplerin karşılanması için gereklidir" denildi.

Böylelikle bildiride; Rusya kınanmamış, Rusya nükleer silahların kullanılmasının ya da kullanılması tehdidinin kabul edilemez olduğu görüşünün altına imzasını atmış, tahıl koridoru anlaşması bağlamında ise hem Ukrayna hem de Rusya'ya yönelik engellerin kaldırılması talebi dile getirilmiş oldu. 

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov toplantıların gündeminin "Ukraynalaşmasını" engellediklerini belirterek, Zirve'yi bir başarı olarak nitelendirdi.

Zirve bildirisini değerlendiren Ukrayna Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Oleg Nikolenko ise, "G-20 açısından gurur duyulacak bir durum olmadığı" yorumunda bulundu. 

Bali Deklarasyonu'nda Rusya'ya yönelik daha sert ifadeler yeraldığı yönündeki bir soruya  Hindistan Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar'ın "Bali Bali'ydi. Yeni Delhi ise Yeni Delhi. Aradan bir yıl geçti ve bu zaman zarfında çok şey oldu" şeklinde yanıtını vermesi dikkat çekiciydi. 


"Bharat" tartışması 

Hindistan'ın iki resmi isminden biri olan "Bharat"ın zirve davetiyelerinde, programında, oturma kartlarında ve Modi'nin konuşmalarında yeralması dikkat çeken bir diğer husustu. 

Modi'nin ülkeyi sömürgeci geçmişinden koparmak ve yaklaşan seçimler öncesinde Hint milliyetçiliğini pompalamak amacıyla böyle bir harekette bulunduğu iddia ediliyor. 

Bharat isminin uluslararası arenada da kullanılması meselesi hem toplumu hem de siyasi partileri ikiye bölmüş vaziyette.

Halkın bir kısmı "India" isminin İngilizlerden önce de kullanıldığını ve tarihlerinin bir parçası olduğunu söylüyor.

Siyasette ise, Modi'nin partisi olan Bharatiya Janata Partisi'nin (BJP) dışında hiçbir parti bu adımı desteklemiyor.

INDIA adı altında toplanmış olan muhalefet bloku "Hindistan Ulusal Kalkınma Kapsayıcı İttifakı" ise, bu adımın kendilerine karşı olduğunu savunuyor ve karşı çıkıyor. 
 


Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın temasları

Cumhurbaşkanı Erdoğan Delhi Zirvesi marjında sekiz ülkenin lideriyle, AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve Dünya Bankası Başkanı Ajay Banga'yla biraraya geldi. Erdoğan ayrıca MIKTA liderler toplantısına katıldı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan ziyaretinin ilk gününde Japonya Başbakanı Fumiyo Kişida'yı kabul etmesi önemliydi zira bir sonraki gün Japon Dışişleri Bakanı Yoshimasa Hayashi Kiev'i ziyaret etti.

Erdoğan-Kişida görüşmesinde Tahıl Koridoru Anlaşması'nın yeniden canlandırılması ele alındı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan Zirve hitamında düzenlediği basın toplantısında ABD Başkanı Joe Biden'la da ayaküstü bir görüşme yaptığını açıkladı.

İki liderin gündeminde ABD'nin Türkiye'ye vermekte direndiği F-16'lar vardı.

Başkan Biden'ın İsveç'in NATO üyeliğini dile getirmiş olması, katılım protokolünün TBMM'den geçmeden ABD'nin F-16 satışına yeşil ışık yakmamakta kararlı olduğuna işaret ediyor.

Demek ki mesele sadece ABD Kongresi'nden kaynaklanmıyor. Biden Yönetimi de meseleyi yokuşa sürüyor. 

Hindistan'ın benimsediği "Tek Dünya, Tek Aile, Tek Gelecek" anlayışı her zamankinden daha önemli.

Ancak halihazırda dünya giderek istikrarsızlığa sürükleniyor. Afrika'da darbe üstüne darbe yaşanırken, Hint-Pasifik'te sular ısınıyor.

Ukrayna savaşının ise 2024'e uzayacağı anlaşılıyor. ABD başta olmak üzere Batı'nın artık dünyanın hızla değiştiğine, çok kutupluluğun ve çok taraflılığın işbirliği ve ortak anlayış olduğu müddetçe kendilerine tehdit teşkil etmeyeceğine ikna olmaları halinde dünyamızda büyük bir aile olarak ortak geleceğimizin daha iyi olması için birlikte çalışılması mümkündür. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU