Fransa Nijer'de marjinalleştirilirken, ABD dümenin başına geçti

Washington ve Roma da Paris gibi darbeye şaşırdılar ancak meseleyi oldubittiye getirerek orduyla hemen ilişki kurdular

Fransa hâlâ Nijer'deki askeri ve diplomatik varlığını sürdürüyor / Fotoğraf: AFP

Fransız Haber Ajansı AFP, Nijer'deki iktidardaki askeri konseyin, Niamey'deki Amerikan ve Alman büyükelçilerine ülkeyi terk etmeleri için 48 saat süre tanıdığını iddia etti.

Bu iddialar öfke ateşini alevlendirdi. Ancak ajans daha sonra geri adım attı ve paylaşımlarını sildi.

ABD Dışişleri Bakanlığı ise Nijer'deki mevkidaşının, internette dolaşan ve bazı ABD'li diplomatların ülkeden ayrılması çağrısını içeren mesajların bakanlık tarafından yayınlanmadığını kendisine bildirdiğini söyledi.

Nijer'deki askeri cunta, Batı Afrika ülkesi ile eski sömürgeci güç arasındaki ilişkiler kötüleştiği için daha önce Fransız büyükelçisi Sylvain Eteh'e 48 saat içinde ülkeyi terk etmesi talimatını vermişti.

Nijer'deki askeri yetkililer, Fransız büyükelçisinin perşembe günü saat 10.30'da yapılması planlanan görüşmeye katılma talebine yanıt vermediğini ifade ederek kararlarını gerekçelendirdiler.

Büyükelçi Sylvain Eteh bir yıl önce Nijer'de göreve başlamıştı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Fransa Dışişleri Bakanlığı ise önceki gün yaptığı açıklamada büyükelçi Eteh'in meşru Cumhurbaşkanı Muhammed Bazoum tarafından onaylandığını ve ordunun taleplerinin hiçbir yetki gücü olmadığını bildirdi.

Nijer'in 26 Temmuz'da askeri darbeden bu yana Paris'e yönelik eylemlerine bir yenisi daha eklendi.

Bazı gruplar, terörle mücadelede düzenli orduya yardım etmek üzere 2013'ten bu yana Afrika ülkesinde bulunan Fransız kuvvetlerinin Nijer’den ayrılmasını talep etti.

Nijer Ulusal Kurtuluş Konseyi Sözcüsü ve Gençlik ve Spor Bakanı Albay Ahmedov Abdurrahman, 3 Ağustos'ta Fransa ile 1977-2020 yılları arasında imzalanan beş askeri işbirliği anlaşmasının iptal edildiğini duyurdu.

Nijer ilişkilerin bu denli kopmasını "doğaçlama davranışlar ve Paris'in mevcut duruma tepkisi" ile gerekçelendirdi. 

Fransa'nın buna tepkisi çok gecikmedi. Paris, "Yalnızca Niamey'deki meşru yetkililerin, Fransız kuvvetlerinin Nijer merkezli Afrika Sahel bölgesindeki varlığını çerçeveleyen yasal metni veto etme yetkisine sahip olduğunu" belirtti.

11 Ağustos'ta Fransız kuvvetlerinin ülkeden çekilmesi çağrısında bulunan ve Rus bayraklarının da dalgalandırıldığı gösteriler düzenlendi.

Protestocular teröristlere karşı yürütülen savaşın sonuç vermediğini düşünüyor.

Şu sorular gündeme geliyor:

Nijer'in yeni talebinin boyutları neler?

Uyarı Fransız büyükelçisiyle sınırlı mı kaldı yoksa Paris, meseleye Batılı büyükelçileri de kapsayacak şekilde başka ve daha geniş bir boyut vermeye mi çalıştı?


Fransa mı, yoksa tüm Batı mı?

Siyasi işler uzmanı ve Fransa merkezli Avrupa Öngörü ve Güvenlik Enstitüsü Başkanı (IPSE) Emmanuel Dupuy’a göre, Nijer'de dizginleri devralan askeri konsey ortak bir konumda değil. General Abdurrahman Tiani'yi çevreleyen gruplar arasında zıtlıklar var.

Dupuy, "Bazıları tüm Batı ülkelerine odaklanmak istiyor. Ancak benim kanaatim Paris'in hem Mali hem de Burkina Faso'da tanık olduğu diğer örnekler göz önüne alındığında, Fransız büyükelçisinin akreditasyonunu geri çekme tehdidi kararı abartılı bir nitelik kazandı. Nijerya ordusunda fikir birliği yok. Genelkurmay Başkanı Salifu Modi, ABD'lilerle istişarede bulunuyor ve onların ülkeden ayrılmasını istemiyor. ABD büyükelçisinin itimatnamesini yeni aldığını hatırlatmakta fayda var. Diğer yandan Tiani'nin etrafında ortak bir Batı karşıtı cephe izlenimi vermek için tüm Batılı büyükelçilerin ayrılmasını isteyen radikal bir grup da var" dedi.

Diplomatik açıdan bakıldığında, bir mesaj verildiğinde mesajı alanların emirleri yerine getirmesi zorunlu olmaz diyen IPSE Başkanı, "ABD'liler Fransızlarla aynı konumda değil. Dolayısıyla Batılı ülkeler arasındaki konumlar da uyumlu değil. ABD, İtalya ve Almanya orduyla müzakere etme isteklerini dile getirirken, Paris hala meşruiyeti destekleyen tutumunda ısrar ediyor. Bu tutumu benimseyen tek ülke Fransa'dır ve darbecilere karşı tavır alarak her türlü müzakereyi ve uzlaşmayı reddeder, diğer Avrupa ülkeleri ise devrik Cumhurbaşkanı Muhammed Bazoum'un göreve geri dönüşüne ihtimal olmadığı konusunda hemfikir. Avrupa ülkeleri, geçiş aşaması ve geçiş sürecini kolaylaştıracak hususlar üzerinde anlaşmaya varma olasılığını göz önünde bulunduruyor, ABD’lilerin ise meselelere yaklaşımı farklı. Ne pahasına olursa olsun Nijer'deki askeri üslerini korumak istiyorlar" diye konuştu.

Fransa'nın tutumunun sertleştiğini ve Cumhurbaşkanı Bazoum'a bağlılığın arttığını belirten Dupuy, şunları söyledi:

Darbenin dış müdahaleden kaynaklanmadığı ve Fransız varlığını hedef almadığı açıklığa kavuşsa da bazı soru işaretleri hala mevcut. Darbe daha ziyade eski Cumhurbaşkanı Muhammed Issoufou ile onun devrik selefi Mohamed Bazoum arasındaki iç hesaplaşmaların bir sonucu olarak geldi. Ancak Paris, ikincisinin ‘seçilmiş’ olması sembolizmine bağlı kalıyor. Öte yandan Paris için en önemli husus, Barkhane'ye bağlı güç aracılığıyla Fransız varlığını sürdürmektir. Ülkede 15'ten fazla Fransız şirketi kalmadı.
 


Yanlış yön

Nijerya siyasi meseleleri uzmanı Emmanuel Dupuy, Fransa'nın orduya ilişkin katı tutumunun, bir miktar esneklik gösteren diğer ülkelerin tutumlarıyla karşılaştırıldığında Paris’in yanlış yönde olabileceğini "ancak önceki konumlarıyla tamamen tutarlı olduğunu" belirtti. 

Dupuy sözlerine şöyle devam etti:

Cumhurbaşkan Emmanuel Macron, tutumunu belirli olaylara göre değil, anayasal bağlama saygı duyulan bir ülkede Fransız varlığının devam etmesi ilkesi doğrultusunda belirliyor.

Meşruiyetin ihlali durumunda Paris pozisyonunu değiştiremezken, ABD’liler ve İtalyanlar gerçekçilik ilkesini benimseyerek daha sofistike davrandılar. Fransa tek taraflı müdahale edemez çünkü uluslararası hukuku ihlal edemez. Bu nedenle, ECOWAS'a BM kararı alması için baskı yaptı. Paris marjinalleşmiş durumda ve Avrupalılar da ne olursa olsun bu krizde rol sahibi olmak istemiyor.

Çözüm Fransa'nın elinde değil. Avrupalılar Paris üzerinden çözüm istemiyor. Dümeni ABD'liler yönetiyor ve bu, ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşlerden Sorumlu Müsteşarı Victoria Nuland'ın 7 Ağustos'ta Nijer'de darbenin liderleriyle bir araya gelmesinde görüldü. Krizin ortasında yeni bir büyükelçi atamak da ABD'nin dümenin başına geçtiğine işaret ediyor.


Emmanuel Dupuy sözlerini şöyle sürdürdü:

Fransızlar bir tuzağa düştüler ve kendilerini dışlanmış buldular. Çözüm onların elinde değil. Paris onlarca yıl önce pek çok fırsatı kaçırdı çünkü Afrika kıyısında olup bitenlerin dinamiklerini anlamadı. Olanları idrak edememek ve tahmin yürütememek sadece Fransızlarla sınırlı değildi, ABD'liler ve İtalyanlar da darbe karşısında şaşkın bir halde. Ancak meseleyi oldubittiye getirerek işin içinden çıktılar. Farklı bir yaklaşıma ve orduyla diyalog kurma becerisine sahiplerdi, fark da bu.


Fransız büyükelçisine gönderilen mesajın siyasi süreci hızlandırmayı amaçladığını söyleyen Emmanuel Dupuy sözlerini şöyle tamamladı:

Olanların bir miktar baskı yarattığı görülebilir. Bunun sonuçları arasında Avrupalı tarafların çelişkilerinin açığa çıkması da yer alıyor. Darbecilerin amacı da bu. Kötüleşen ekonomik durum, darbeci güçler tarafından yaptırımların kurbanı olduklarını göstermek için kullanılacaktır. Ekonomik açıdan zor durumda olan Burkina Faso, Nijer'e yardım teklifinde bulunuyor!

 

 

Independent Arabia

DAHA FAZLA HABER OKU