Riyad-Tahran hattında yeni diplomasi: Pekin'den Tel Aviv'e jeopolitik domino etkisi

Umut Berhan Şen Independent Türkçe için yazdı

İran ve Suudi Arabistan arasında yeniden başlayan diplomatik ilişkiler ve iki ülke arasındaki dostluk havası neredeyse bütün Ortadoğu ülkelerini memnun etmiş durumda. Tabii bir ülke hariç; İsrail.

Geçen nisan ayında İran ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi için bazı adımlar atılmış ve nihayetinde İran, Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'ta büyükelçiliğini açmıştı.

İki ülkeden de çok sayıda devlet görevlisi, diplomat ve üst düzey yetkili bu açılışa katılmıştı.

Açılışta İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Ali Rıza Bikdali törende bir konuşma yapmıştı ve bu konuşmada önemli bir güne tanıklık ettiklerini belirterek, şunları da söylemişti:

İnşallah bölge istikrar, refah ve gelişimi adına güçlü bir iş birliğine doğru ilerleyecek. Diplomasi ülkeler arasında ortak bir anlayış geliştirmek için iletişimin en iyi yoludur.


Bikdali'nin bu açıklaması son derece önemli ve Ortadoğu'da artık kartların yeniden dağıtıldığının da göstergesi.

Elbette İran ile Suudi Arabistan arasında başlayan bu yeni dönemin jeopolitik açıdan uyumlaştırıcısı ve arabulucusu da esasen Çin Halk Cumhuriyeti oldu.  

Artık Çin'in Ortadoğu ve Avrasya'daki jeopolitik gücü de anlaşılmış oldu. 

Hiç kuşkusuz, İran ve Suudi Arabistan arasında yeniden tesis edilen diplomatik ilişkiler Çin'in bölgedeki gücünü, ekonomik ve politik olarak etkisini de gözler önüne serdi.

Ortadoğu'da artık yeni bir oyun kurucu var. Bu oyun kurucunun adı da Çin Halk Cumhuriyeti.

Elbette İran ve Suudi Arabistan arasında geçmişten gelen siyasal ve mezhepsel bazı ihtilafların ciddi bir arka planı var.

Siyasi ideolojiler ve yönetişim açısından iki ülke birbirinden son derece farklıydı.

İran'ın dini lideri malum Şii bir fakih aynı zamanda ve İran rejiminin kurucusu, Ayetullah Humeyni İslam'a aykırı olduğuna inandığı monarşiye ideolojik olarak karşıydı aslında.

Suudi Arabistan'ın monarşisi ise İran'daki gibi devrimci değil. Muhafazakar bir nitelik taşıyordu. Müesses İslam nizamını korumaya yönelikti.

Suudi Arabistan dini liderleri İslam şeriat yasasını ihlal etmediği sürece krala mutlak itaatinin verildiği monarşiyi çok uzun süre desteklemişlerdi. 

Bugün geldiği bir noktada ise aslında artık bu doktrin farklılıklarından doğan ihtilafın bir kenara atıldığını görüyoruz.

Zira yeni dünya düzenindeki yeni global dengelerdeki gelişmeler artık doktrinsel ve mezhepsel farklılıkları bir kenara bırakıp bir araya gelmeyi gerektiriyor. Bu oldukça net olarak görülüyor.

Suudi Arabistan'da, İran'da ve tabii ki Çin de bunu anlamış görülüyor. Tüm bu gelişmeler aslında Riyad ve Tahran arasındaki bu yakınlaşma İsrail siyasetinde de ciddi bir kırılmaya yol açtı.

Zira Riyad ile Tahran arasındaki diplomatik ilişkilerin başladığının 10 Mart 2023'te duyulması sonrasında İtalya'yı o sırada ziyaret eden İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu haberi alır almaz Naftali Bennett ve liderliğindeki eski İsrail hükümetini tabiri caizse yerden yere vurdu.

Bunun dışında tabii İsrail'de muhalefet bloğundaki eski başbakanlardan Naftali Bennett ise yakın zamanda şu ifadeleri kullandı:

Suudi Arabistan ve İran arasındaki ilişkilerin yenilenmesi İsrail için tehlikeli bir gelişme İran için ise siyasi bir zaferdir. Tahran Riyad anlaşmasıyla Suudi Arabistan'a karşı bölgesel bir koalisyon kurulması çabaları ölümcül bir darbe aldı.


Eski Başbakan Yayır Lapit ise sosyal medya hesabından bir açıklama yaptı yakın zamanda ve şunu şu ifadeleri kullandı:

Netanyahu Suudi İran Anlaşması'ndan ben sorumluymuşum gibi konuşuyor, bunlar hayali ifadeler.


Tüm bu açıklamalara baktığımızda artık İsrail siyasetinde ciddi bir kırılma yarattığını görüyoruz.

Riyad ve Tahran yakınlaşmasını sağlayan kilit ülke hiç kuşkusuz Çin.

Elbette Çin'in yaptığı bu arabuluculuk hamlesi Ortadoğu'da bir domino etkisi yarattı.

Nihayetinde görünen o ki, bu bölgede artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU