Büyük Etiyopya Rönesans Barajı, çökme riskiyle mi karşı karşıya?

Uzmanlar, barajın etrafında çökme endişelerini dile getirildi. Bazı isimlerin abartılı bulduğu bu endişeleri Addis Ababa Hükümeti de "politik" olmakla itham ediyor

Etiyopya, baraj inşaatının muhtemel tehlikelerine ilişkin söylemlerin abartılı olduğunu düşünüyor (Rönesans Barajı resmi internet sitesi)

Journal of Enviromental Research Letters dergisi Büyük Etiyopya Rönesans Barajı'nın, bilhassa çevresel düzeyde faydaları ve risklerine dair uzun bir araştırma yayımladı.

Mısır ve Sudanlılar başta olmak üzere uzmanlar on yılı aşkın bir süredir bu konuda uyarıda bulunuyorlar. 

Söz konusu iki ülkedeki resmi makamlar, inşaatın mühendislik açısından doğurabileceği muhtemel tehlikelerin yanı sıra, bölgede doğal afet meydana gelmesi halinde yüzleşilecek başka sonuçlardan kaçınmak adına, barajın inşası ve işletmesine ilişkin teknik meselelerde bağlayıcı bir anlaşmaya varmaya çalıştı. 

MENAFAN internet sitesi geçen hafta uzman mühendislerin hazırladığı bir araştırma yayımladı. Araştırmaya göre baraj, "çöküşüne sebebiyet verebilecek çevresel tehlikelere maruz kalmış durumda".

Üstelik "projenin, yeryüzündeki en büyük fay hatlarından biri olan Büyük Rift Vadisi'ne bitişik olmasına bakılırsa depremler, söz konusu risklerin en küçüğü değil."

Kaliforniya'daki Orange ilçesinde yer alan Chapman Üniversitesi'nde uzaktan algılama ve yer sistemi bilimleri profesörü olan Abbas Şiraki'nin ifadesiyle;

Etiyopya, sismik bakımdan Afrika'nın en aktif ülkesi. Son beş senede en az 4,0 ilâ 5,3 şiddetinde beş deprem yaşadı. Baraj ile rezervuarının kısmen, içbükey tarafı göle bakan kemerli bir fay üzerinde yer alması da onu zayıflatarak çöküşe meyilli hale getirmekte.


Siyaset ile bilim arasında

Colorado Boulder Üniversitesi'nde jeoloji profesörü olan Roger Pelham da özellikle aşağı havzadaki iki ülkede bazı siyaset ve bilim çevrelerinin tekrarladığı endişeleri hafifletiyor.

Rönesans Barajı'nın, Nübye, Somali ve Arap tektonik plakalarının etkileşimde bulunduğu ıraksak plakaların bir parçası olan Afar Üçgeni'nin kesişim noktasının yaklaşık 500 kilometre batısında yer aldığını söyleyen Pelham, yaklaşık 200 kilometrelik bir mesafeden sonra büyük depremlerin gerçekleşmesinin nadir olduğunu düşünüyor. 

Profesör, açıklamasının devamında, plaka sınırları boyunca depremlerin sık olmakla beraber oldukça küçük olma eğiliminde bulunduğunu, zira yeryüzünün kabuğunun başka yerlere göre çok daha sıcak olmasından ötürü büyük yıkıcı depremleri kaldıramayacağını belirtti.

"Batılı olanların da dahil olduğu bazı araştırma merkezlerinin yayınladığı uyarıların arkasında siyasi hedeflerin olduğunu" dile getiren Etiyopya Başbakanının baraj konusundaki danışmanı Arkavi Berhi de barajın inşaatına ilişkin muhtemel tehlikelere dair senaryoları abartılı buluyor.

Berhi'ye göre söz konusu araştırma merkezleri, Etiyopya'nın konumunu etkilemeye çalışan bazı siyasi rejimlerin tutumlarından etkileniyor. 

Çeşitli araştırma merkezlerinin yayımladığı araştırmaların, barajın konumlandığı bölgenin tabiatı hakkında kesin bilgilerden yoksun olduğunu, üstelik Avrupa'nın en önemli araştırma merkezlerinden biri tarafından hazırlanan mühendislik detaylarına da hâkim olmadığını söyleyen Berhi, sözlerine şunları ekledi:

Bir bütün halinde projeye dair yeterli ve detaylı bilginin olmadığı bir durumda bu araştırmalar, isabetsiz görünüyor.


Ayrıca "ülkesinin, egemenlik kapsamında olduğu için Etiyopya'nın milli güvenliğine ait kaygılarla ister siyasi ister bilimsel yabancı kesimlere projenin detayları hakkında bilgi vermeyi reddettiğini" öne süren Berhi, "Mısır, Yüksek Baraj projesinin inşaatı esnasında ne Nil havzasındaki ülkelere ne de başkasına projenin detayları hakkında bilgi verdi.

Siyaset ve güvenliğe ilişkin gerekçelerle yabancı herhangi bir tarafı barajın işletmesine ortak da etmedi" ifadelerini dile getirdi ve ülkesinin de şu an tam olarak bunu yaptığını söyledi. 


Baraj ve sismik faaliyet

Kahire Üniversitesi Jeoloji Profesörü Hişam el-Askerî, kendisinin halihazırda Büyük Etiyopya Rönesans Barajı'nın doğal ve jeolojik riskleri hakkında araştırmalar yürüttüğünü belirterek, "barajın konumunun tektonik olarak aktif olduğunu ve aşırı basıncın arıza kaymalarına sebep olabileceğini" dile getirdi. 

El-Askerî'ye göre, bir baraj rezervuarı gibi devasa bir su kütlesi inşa ederseniz bu, yeryüzü kabuğuna oldukça büyük bir baskı uygulanmasına sebep olarak kayma hadiselerinin ve depremlerin yaşanmasına sebep olabilir.

Pelham da "Kariba ve Asvan barajlarının ilk kez doldurulduğunda olduğu gibi depremlerin aslında su barajı projelerinden kaynaklanmış olması oldukça muhtemel. Bununla birlikte riskleri hâlâ nadir" ifadeleri ile prensipte aynı görüşü paylaştı.  

Araştırmacılar iklim değişikliği ile artması beklenen şiddetli yağışlardan kaynaklanan ani seller veya beklenmedik su akışlarının suları, barajın kaldıramayacağı seviyelere çıkarabileceğine ve bunun da hapsolmuş alüvyonu çökme ya da dökülmeye daha fazla maruz bırakabileceğine dikkat çekiyor.

Nitekim son 40 yılda Sudan ve Etiyopya'daki barajlar siltasyona karşı kapasitelerinin neredeyse yarısını kaybetti. Mısır'ın yayınladığı raporlar da heyelanlarla sellerin baraj için başka tehditler oluşturduğuna işaret ediyor. 

Mavi Nil'in kaynağı, Etiyopya yaylalarında deniz seviyesinden 1.788 metre yükseklikte bulunan Tana Gölü'dür ve nehir, baraja yakın olduğu noktalarda dik ve bazen istikrarsız kıvrımlardan geçer. 

Abbas Şiraki'nin açıklamasında yer alan ifadeye göre, "Etiyopya temmuz, ağustos ve eylül aylarında şiddetli yağışlara sahne olur ve günlük su akışı ortalama 600 milyon metreküpü aşar."


Fayda ve risklerin hesabı

Journal of Enviromental Research Letters dergisindeki araştırmacılara göre Büyük Etiyopya Rönesans Barajı, Mısır için sadece kötülük kaynağı değil.

Nitekim Yüksek Baraj'ın önündeki alüvyon miktarını azaltmak suretiyle barajın ömrünün uzamasına katkıda bulunabilir. 
Aynı zamanda Sudan için de birçok yarar sağlayabilir.

Bunlar arasında hiç de azımsanmayacak olanı da Rönesans Barajı'nın vadettiği sel ve kuraklık etkilerinin azaltılması ve Nil Nehri çevresinin, güneş enerjisinin mevcut olmadığı duruma kıyasla daha iyi korunacak olmasıdır.

Böyle bir durumda Sudan, kirliliğe sebep olan fosil yakıtları güneş ve rüzgâr enerjisiyle değiştirebilecektir. 
 

Araştırmacılar, Büyük Etiyopya Rönesans Barajı’nın Mısır için sadece olumsuzluk doğurmayacağını belirti (Rönesans Barajı resmi internet sitesi).jpg
Araştırmacılar, Büyük Etiyopya Rönesans Barajı’nın Mısır için sadece olumsuzluk doğurmayacağını belirti (Rönesans Barajı resmi internet sitesi)

 

Brüksel Üniversitesi'nde enerji uzmanı olan Sebastian Sterle, konuya ilişkin yayınladığı bir araştırmada, özellikle doldurma zamanlaması ve daha sonra işletme yollarına ilişkin teknik konularda bir çerçeve anlaşmaya varılması halinde, barajın inşasında Sudan ve Mısır dahil olmak üzere Nil havzasındaki ülkelerin ortak faydaları bulunduğunu belirtti.

Sterle, şu açıklamada bulundu:

Etiyopya, uzun vadede hidroelektrikten daha ucuz hale gelecek olan hidroelektrik-güneş-rüzgâr enerjisi karışımından oluşan elektrik üretiminden yıl boyu faydalanacak ve böylece kendisini Doğu Afrika'daki en büyük enerji ihracatçısı konumuna yerleştirecek.


Mısır'ın da Büyük Etiyopya Rönesans Barajı'ndan, medya ve siyaset çevrelerinde dillendirildiği kadar bir zarar görmeyeceğini söyleyen Sterle, zira Kahire'nin kurak yıllarda eskisine nazaran daha fazla su alabileceğini, hatta Yüksek Baraj çalışmasını bugüne oranla bu kadar büyük bir değişikliğe uğratmak zorunda kalmayacağını sözlerine ekledi.


Anlaşma ihtiyacı

Arkavi Berhi, ülkesinin, mevcut krizi aşmak için aşağı havzadaki iki ülkeyle bir anlaşma ihtiyacı duyduğunu belirtmekle birlikte anlaşmaya konu olabilecek konuların, kaynak ülkesinin ayrıcalıkları ile ulusal güvenlik meselesi kapsamında sayılan sözde teknik meseleleri değil, aralarındaki ortak faydaların niteliğini merkeze alması gerektiğinin altını çizdi. 

Açıklamasına araştırma merkezlerinin yanı sıra proje yürütücüsü İtalyan şirket ile sorumlu Etiyopyalı tarafın bu meseleleri on yılı aşkın bir süre önce çözdüğünü söyleyerek devam eden Berhi, muhtemel herhangi bir tehlikeden etkilenecek ilk taraf olması dolayısıyla ülkesinin, ulusal güvenliği konusunda kayıtsız kalmasının mümkün olmadığını savundu. 

Bazı kesimlerin Etiyopya'yı ulusal projesini gerçekleştirmekten alıkoymak için doğal ve çevresel tehlikeler adı altında sistematik olarak propaganda kampanyası yürüttüğünü iddia eden Berhi, açıklamasını şu ifadelerle sonlandırdı:

Ülkesindeki hükümet, tüm Etiyopyalıların milli rüyası olan bu projeyi gerçekleştirmek için yola devam ediyor.

 

DAHA FAZLA HABER OKU