Chomsky: Faşizm günümüzdeki aşırı sağı tanımlamak için doğru kavram olmayabilir

Dünyaca ünlü Amerikalı akademisyen Noam Chomsky "İyimser olmak için nedenlerimiz var" dedi

Amerikalı dilbilimci ve tarihçi Noam Chomsky dünyanın önemli entelektüelleri arasında yer alıyor (AFP)

Jacobin’in teorik ve stratejik tartışmalara yer verdiği Catalyst dergisinin yeni cildinde John Nichols, dünyaca ünlü Amerikalı akademisyen Noam Chomsky’le günümüzdeki aşırı sağ üzerine röportaj yaptı. Çocukluğunda II. Dünya Savaşı yıllarında yükselen faşizm dalgasına tanık olan Chomsky bu dalgayı günümüzün aşırı sağıyla kıyasladı. Chomsky faşizm kavramının bugünlerde çok geniş bir ölçekte kullanıldığının altını çizerek, günümüz aşırı sağını nitelemek için faşizmin uygun olmayabileceğini söyledi. 

Batılı iş çevrelerinin ve ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 1937’de Hitler’i ılımlı olarak tanımladığını anımsadığını belirten Chomsky dönemin önemli ABD’li diplomatlarından George Kennan’ın ABD’ye “Bu adamlara karşı çok sert olmamalıyız” dediği notunu hatırlattı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Chomsky ayrıca, faşizmin yalnızca korkunç bir şey olmadığının aynı zamanda belirli bir ekonomik ve politik tarza işaret ettiğinin altını çizdi. Günümüzde sağın en aşırı örneğinin Brezilya’da bulunabileceğini belirten Chomsky ABD iç siyasetine ve Demokrat Parti’ye dair de görüşlerini aktardı.

John Nichols’ın Noam Chomsky’le yaptığı röportajda önce çıkan başlıklar şu şekilde:

Faşizmin belirli bir ekonomik ve politik tarzı var: Açıkçası "faşizm" kelimesini kullanmakta bir miktar çekimserim. Kavram günümüzde geniş anlamlara gelecek şekilde kullanılıyor. Berbat olan her şeyi tanımlamak için faşizme gönderme yapılıyor. Fakat faşizm 1930’lu yıllarda gerçekten belli bir anlam taşıyordu. Doğrusu liberal düşünüşün dahi o dönemde faşizme dair ılımlı bir takdir taşıdığını hatırlamak önemli. Örneğin Roosevelt gerçek bir faşist olan Mussolini’yi "hayranlık uyandıran İtalyan beyefendisi" şeklinde tanımlamıştı. Faşistler işçi hareketini, sosyal demokrasiyi ve komünist solu ezmekte başarılı oldu. Ve bu da Batılı düşüncenin hayli lehine bir durumdu. Batılı iş çevreleri ve ABD Dışişleri Bakanlığı 1937’de Hitler’i ılımlı olarak tanımlıyordu ve o dönem ABD’nin Berlin Konsolosluğu’nda görev yapan George Kennan ABD’ye "Bu adamlara karşı çok sert olmamalıyız" diye yazıyordu. Faşizm yalnızca korkunç bir şey değildi, belirli bir ekonomik ve politik tarzı vardı. Güçlü bir devlet toplumun tüm kesimlerini kontrol ediyordu. Egemen bir devlet kontrolü altında şirketler çalışıyor ve emek de tüm bu sistemin bir alt parçası gibi işliyordu. Bugün faşizm olarak adlandırdığımız şey bu değil.

Bolsonaro’nun politikaları yerli halkı yok etmek ve ülkeyi tamamen satmak: Sanırım Brezilya şu an dünyadaki en aşırı örnek. Ülke şu an yeni Devlet Başkanı Bolsonaro’nun elinde. Bildiğiniz gibi Brezilya’da korkunç bir askeri yönetim vardı: İşkence, cinayet... Bolsonaro askeri yönetime övgüler düzüyor. Devlet başkanının politikaları temel olarak yerli halkı yok etmek ve ülkeyi tamamen satmak. Ekonomi Bakanı Paulo Guedes, Pinochet rejimi altında Şili’de çalışmış, Chicago Üniversitesi neoliberalizmi yanlısı biri. Ve kendisinin de belirttiği gibi hedefi her şeyi özelleştirmek ve tüm ülkeyi yabancı yatırımcılara satmak. Bolsonaro’nun seçilme biçimi de hayli dikkat çekici. Bunu önemsemeliyiz. Çünkü gelecek seçimimizde bunun gibi daha fazla şey göreceğiz. Bu bir tür deneyim. (Brezilya seçimlerinde) yaptıkları ilk şey seçimi kazanacak kişinin peşine düşmek oldu. Anketlere göre bu kişi Lula da Silva’ydı. Silva, Dünya Bankası’nın Brezilya’nın Altın Dönemi olarak adlandırdığı, yoksulluğun önemli düzeyde azaldığı, azınlıklara eğitim olanaklarının sağlandığı süreçte devlet başkanıydı. O yüzden Silva’ya yapılan şey onu 25 yıl hücre hapsine mahkum etmek oldu. Bolsonaro inanılmaz bir sosyal medya kampanyasıyla seçimleri kazandı. Pek çok Brezilyalıya göre sosyal medya tek “bilgi” kaynağı. WhatsApp’ı biliyor musunuz? İşçi Partisi’yle ilgili en akıl almaz yalanlar, çarpıtmalar ve uydurmalarla dolu. Bunlar cevap verebileceğiniz tarzda suçlamalar değil. Bunların sadece iğrenç, çirkin ve iftira olduğunu bilirsiniz.

İyimser olmak için nedenlerimiz var: ABD'de Demokrat Parti içinde yükselen bir grup demokrat sosyalist mevcut: Bernie Sanders, Alexandria Ocasio-Cortez, Rashida Tlaib ve diğerleri. Gerçek şu ki uzun zamandır ilk kez demokratik-sosyalist söylemin yükseldiğine tanıklık ediyoruz. ABD’nin entelektüel ve kültürel açıdan yalıtılmış bir ülke olduğunu akılda tutmalıyız. Dünyanın geri kalanında sosyalist normal bir terim. Komünist normal bir terim. İnsanlar komünist olabilir ve Komünist Parti seçimlere katılabilir. Sosyalist olmak yalnızca bir tür modern insan olmak demek. ABD’deyse sosyalizm lanetli bir kelime. Bernie Sanders, Ocasio-Cortez gibi siyasetçiler Demokrat Parti’yi eski haline getirmeye çalışıyor. Ciddi bir öneri olan Ocasio-Cortez’in Yeşil Yeni Anlaşması’nı ele alalım. Bir yıl önce belki de dikkate alınmayacak bu öneri şu anda gündemde. Çok fazla zamanımız yok ancak aktif ve kendini adamış insanlar dünyayı değiştiriyor. Bu da iyimser olmamızın nedeni.

 

 

Independent Türkçe için derleyen: Esra Güngör

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU