Mısır'da yeni bir devrimin temelleri atılıyor, üstelik bu kez Tahrir Meydanı'nın çok ötesine yayılacak

Gaddar siyasi baskı ve tasarruf programları son dönemdeki küçük çaplı protestoları tetikliyor. Bu protestolar, sebeplerine eğilinmediği müddetçe katlanarak çoğalacak

Her şey 20 Eylül Cuma günü başladı. Mısır genelinde on binlerce kişi Abdulfettah Sisi'nin görevden alınması çağrısıyla sokağa çıktı.

100 milyonluk nüfusa kıyasla çok fazla bir sayı değilse de birçoklarını şaşırtan bir olay, özellikle de 2016'dan bu yana toplu gösterilerin olmadığı bir ülke olduğu düşünüldüğünde.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Sisi'nin, demokratik yollarla seçilmiş Başkan Muhammed Mursi'yi 2013'te askeri bir darbeyle görevden uzaklaştırmasından sonra Mısır'da protestolar yasaklandı. Gösterilere sıfır tolerans yaklaşımı, zor altında kayıplara ve işkencelere, yasağı delenler içinse giderek daha da uzayan hapis cezalarına sebebiyet verdi.

Bu tutukluların binlercesi Mısır hapishanelerini dolduruyor, yüzlerce internet sitesi yasaklı ve hükümet muhalefeti tamamen ezmeyi amaçlayan ağır bir baskı altında ülke basınının neredeyse tümünü kontrolü altında tutuyor.

Sisi'nin baskı dolu pençesi, son birkaç yıldır Mısırlıları en hafif muhalefeti dahi kamuya açık biçimde dile getirmekten men etmede başarılıydı. Böylece, kitleleri sessiz ve itaat altında tutarken, konumunu tahkim edebiliyordu.

Ancak son iki cuma farklı oldu. Medyada doğru biçimde tanımlandığı üzere "nadir" ve "ufak" gösteriler anlamlı. Birçok Mısır şehri genelinde "Kahrolsun Sisi!" ve "Hemen terket!" benzeri sloganlar duyuluyor.

Ne kadar sınırlı ve dağınık da olsa bu mitingler, uzun yıllar iktidarda kalan diktatör Mübarek'i alaşağı ettikleri Arap Baharı'ndan 8 yıl sonra Mısırlıların bir tür uyanış yaşadığını gösteriyor. Uzun bir ekonomik zorluk ve siyasi kısıtlamalar döneminden sonra şimdi öfkelerini dışa vuracak yeni bir fırsat buldular.

Bu kez, 2011 Mısır devriminin merkez üssü Kahire'deki Tahrir Meydanı'nda olması gerekmiyor, Mısır'ın herhangi bir yeri müsait. Tahrir, ülke genelinde çeşitli mahallelere, kasabalara ve şehirlere doğru genişliyor.

Ama neden? Hayal kırıklığı son yıllarda, özellikle de hükümetçe dayatılan tasarruf önlemleri nedeniyle birikerek arttı. Mısır, halk arasında hiç de popüler olmayan ekonomik önlemler pahasına, IMF'yle 12 milyar dolarlık (yaklaşık 70 milyar TL) kredi içeren 3 yıllık bir reform programının sonuna yaklaşıyor.

Program kapsamında Sisi hükümeti Mısır Poundu'nun değerini düşürürken, temel gıda ve hizmetlerin fiyatını arttırdı, yakıt, elektrik ve bazı gıda maddelerinin sübvansiyonları düşürüldü.

 

 

Ekonomistler ve yatırımcılar artan büyüme rakamlarını, düşen enflasyonu, azalan borç ve bütçe açığı oranlarını övmekte aceleci davrandı. Oysa ki makro ekonomik göstergelerin kadar gelir artışı ve daha iyi yaşam şartlarına dönüştürülmesine şimdiye kadar başarısız olundu. Devalüasyon ve sübvansiyon kesintileri fiyatları hızla artırırken nüfusun neredeyse üçte birini yoksulluğa itti.

Temmuz'da yayımlanana resmi istatistikler, tasarruf tedbirleri sonrasında Mısırlılar'ın yüzde 33'ünün yoksulluk sınırın altında yaşadığını gösteriyor. Bu oran, 2015'te yüzde 28'di. Dünya bankasıysa, Mısır'daki yoksul oranının yüzde 60'a yakın olduğun belirtiyor.

Şiddetli tasarruf tedbirleri ve yüksek yaşam maliyetiyle mücadele eden Mısırlılar için hayat sadece daha da zorlu bir hal aldı. Buna muhaliflere karşı sürdürülen baskı da eklendiğinde, Mısır'ın kaynayan ekonomik ve siyasi kazanının patlamaya ne denli yakın olduğunu görmek kolay.

Küçük ölçekli ancak beklenmedik bu gösteriler, sürgündeki Mısırlı işadamı Muhammed Ali'nin Başkan Sisi ve orduyu kamu fonlarını yaygın biçimde israf etmekle suçladığı videoların yayılmasıyla tetiklendi. İnternette yapılan protesto çağrıları Mısır kamuoyunun bam teline dokununca, ekonominin büyük oranda ordu tarafından kontrol edildiği ülkedeki yolsuzluk iddiaları üzerine tartışmaları yeniden alevlendirdi.

Muhammed Ali sadece bir kıvılcımdı. Şimdiyse korku duvarları yıkıldı. Sokak yürüyüşleri cuma günü devam etse de etmese de artık her an patlamaya hazırlar. Öfkeli, yoğun bir baskıyla karşılaşsalar bile...

Mitinglerin başlamasından sonra Mısırlı yetkililer Sisi yönetiminin en büyük toplu gözaltı dalgasını başlattı. Eski mahkumların yanı sıra avukatlar, gazeteciler, siyasetçileri içeren ve hatta çoğu gösterilerde yer almayan iki bine yakın kişi tutuklandı. Haber sitelerine ve sosyal medya kanallarına erişim kısıtlandı. Hükümet yanlısı bazı medya platformları göstericileri "İslamcılar" veya "teröristler" şeklinde niteleyerek itibarsızlaştırmaya çalıştı.

Ancak halk yine de sokağa çıkmayı sürdürüyor. Sisi'nin demir yumruğu bir zamanlar sahip olduğu güçte değil.

Geçen Cuma halkına güvence verme yönünde gergin bir çabaya girişen Sisi, Mısırlılara "Hiçbir şeyden endişe etmeyin" dedi. Ancak herkesten daha çok endişe duyan kişi bizzat kendisi. Gösteriler, iktidara gelişinden bu yana otoritesine karşı çıkılan en açık meydan okumayı ortaya koyuyor.

Özellikle yeni saraylara ve ordunun gücünü sağlamlaştıracak mega projelere milyar dolarlar harcanırken ekonominin iyi olduğunu iddia etmek halkın öfkesini dindirmeyecek. Başkan Sisi'nin şunu öğrenmesi lazım: Halkı sokağa döken hüsran ancak ekonomik zorluklar ele alınırsa dinebilir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU