Hilafet bayrağı: İslam tarihinde kimler hangi renkteki sancakları kullandılar? (2)

Faik Bulut Independent Türkçe için yazdı

Aslı "Liva'ül Hamd" olan "Kelime-i Tevhid Sancağı" ve hatalı biçimde kullanılan "hilafet bayrağı" konusunun tartışmasına, İslam tarihinde kullanılan renkli sancaklar üzerinden devam edeceğiz.  

Görülecektir ki, "hilafet bayrağı" denilen ve yeşil zemin üzerine kelime-i tevhid ibaresi yazılı olan bir veya üç hilalli sancakların peygamber dönemindekilerle hiçbir ilgisi yok.
 

Kimi İslami kesimlere göre Kelime-i Tevhid bayrağı böyledir.jpg
Kimi İslami kesimlere göre Kelime-i Tevhid bayrağı böyledir

 

Bunlar yüzyıllar sonra icat edilmiş yöresel sancaklar. Dolayısıyla İslam dünyasını temsil etmekten de uzaklar. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ayrıca "hilafet bayrağı", genel olarak 1953 yılında Kudüs'te kurulmuş olan ve hilafet devleti kurmayı amaçlayan Hizb'ul Tahrir (İslam Kurtuluş Partisi) isimli örgütün o tarihten bugüne geleneksel sloganı ve simgesi haline getirilmiştir.

O halde sorumuz şu: Peygamberlik öncesi, esnası ve sonrasında Arap toplumunda tercih edilen renkler neler?

Ayrıntılı yanıtını yine Prof. Dr. Muhammed Bahaüddin Varol'un bahsi geçen makalesinde bulabiliyoruz:

"Arap toplumunda çöl hayatının ortaya çıkardığı sosyal yaşam içerisinde hâkim renk siyah olmuştur. Hz. Peygamber'in vefatından sonra uzun bir süre onun hayatındaki gibi devam etmiş yani herhangi bir renk ya da şekle vurgu yapıldığı görülmemiştir. 

Emevî idaresinin de Abbâsîlerde görüldüğü gibi bir renk vurgusu olmamıştır. Ancak İslâm coğrafyasının birçok bölgesinde (genelde beyaz giyinen-FB.) Emevî idaresine karşı duyulan rahatsızlık giderek artmış, ekonomik ve siyasi faktörlerin tesiriyle de önlenemez bir hal almıştır. 

Siyah rengi kendisine simge olarak seçip bütün propagandasını bununla sürdüren ve başarıya ulaşan Abbâsî Devleti'nin kurulmasına kadar geçen sürede onların dışında bazı hareketlerin de siyah renge referans yaptıklarını görüyoruz. 
 

Prof. Dr. M. Bahaüddin Varol, Peygamber ve sonrası döneminde kullanılan sancaklarla renklerini yazmıştı.  .jpeg
Prof. Dr. M. Bahaüddin Varol, Peygamber ve sonrası döneminde kullanılan sancaklarla renklerini yazmıştı

 

116/734 Horasan merkezli olarak ortaya çıkan Hâris bin Süreyc isyanı bu yönüyle rivayetlere konu olan ilk siyasi isyan hareketi olmuştur. Kaynaklar onun, uzun yıllar süren bu hareketi esnasında siyah rengi taraftarları arasında simge olarak kullandığını haber vermektedir.

(Alman ilahiyatçı ve oryantalist) Julius Wellhausen, siyaha vurgu yaparak ortaya çıkan ilk hareket olması yönüyle, Abbâsîlerin siyahı simge olarak seçmelerinin kaynağının Hâris bin Süreyc hareketi olduğu kanaatindedir.

Yine bu süreçte Hâricîlerden iki grubun isyanlarında siyah rengi simge olarak kullandıklarını görüyoruz. Bunların ilki 119/737 yılında isyan eden Behlûl el Hâricî, diğeri ise 129/747 yılında Mekke'de isyana girişen Ebû Hamza el Hâricî'dir. Ebû Hamza taraftarlarıyla birlikte toplandığı Arafat'ta mızraklarının uçlarına siyahlar sarıp harekete geçmiştir.

Siyah rengi siyasal bir simge olarak ortaya çıkarıp İslâm Tarihi'ne mal eden en önemli hareket hiç şüphesiz Abbâsî hareketi olmuştur.
 

Siyah Tevhid (râye) bayrağı.jpg
Siyah Tevhid (râye) bayrağı

 

Sonraki süreçte, bazı Abbâsî karşıtları da farklı bir rengi özellikle de beyazı isyanlarında simge olarak kullanmışlardır. Beyaz giysilere bürünmek bu süreçte isyanı simgeleyen bir anlam taşımıştır.

Bu konuda Belâzürî, Ehl-i Beyt zürriyetinden Zeyd b. Ali'nin isyanıyla bağlantılı olarak ortaya çıkan onun oğlu Yahyâ b. Zeyd isyanı ve onun öldürülmesi hakkında bilgi verdikten sonra, Horasan bölgesindeki Emevî valisi Nasr bin Seyyâr'ın komutanı Selm bin Ahvez'in onu öldürüp cesedini de Cüzcân şehrinin kapısına astırdığını haber vermektedir. 125/743 yılında olan bu hadiseden sonra Ebû Müslim ortaya çıkıncaya kadar bu ceset orada asılı kalmıştır.
İşte Belâzürî, Ebû Müslim'in, Yahyâ'nın intikamını almak üzere harekete geçtiğini ve siyah giysiler giyerek siyah sancakları kaldırdığını haber vermektedir. Siyah rengin simge olarak ilk ortaya çıkışının da burada olduğunu vurgulamaktadır. 

Taberî de siyahın ortaya çıkışını gizli yürütülen Abbâsî propagandasının aleni hale gelip Ebû Müslim Horasânî'nin harekete başladığı anda olduğunu ifade etmektedir.

Rivayete göre 129/747 yılında Abbâsî hareketinin yöneticisi durumundaki İbrâhim b. Muhammed, Horasan'a iki bayrak göndermiş ve bu bayraklar yüksek direklere asılarak etraftaki insanlar tarafından görülmesi sağlanmıştır. Bu bayraklar dikilirken Ebû Müslim'in: 'Kendileriyle savaşılanlara ve zulmedilenlere savaş için izin verildi. Allah onlara yardım etmeye kadirdir" ayetini okuduğu bildirilmiştir. 

Rivayetin devamında bu daveti kabul edenlerin siyahlar giydiği ve bunların 'gölge' adı verilen bu bayraklarla ilgili olarak 'bulut'un yeryüzünü kapladığı gibi Abbâsî daveti de yeryüzünü kaplayacak, yeryüzü hiçbir zaman 'gölge'siz kalmadığı gibi Abbâsî halifesinden de uzak kalmayacak diye birtakım yorumlar yaptıkları anlatılmıştır. 

Bu konudaki rivayetinde Zehebî de siyah giyme âdetini ilk başlatan kişinin Ebû Müslim olduğunu haber vermektedir. 

Bu rivayetler bize siyah sancakların ve siyah giysilerin, propagandanın aktif mücadeleye dönüştüğü 129/747 yılında kullanılmaya başladığını göstermektedir.

Ancak Dîneverî'nin naklettiği bilgiye göre; Muhammed b. Ali'nin 125/743 yılında vefat ettiği haberi Horasan'a ulaştığında tüm Abbâsî taraftarları siyahlara bürünmüşler, üzüntülerini siyah elbiseler giyerek göstermişlerdir. Onlardan ilk siyaha bürünen ise Nesâ şehrinin ileri gelenlerinden ve Huzâa'nın mevlâsı Hureyş olmuştur. Ondan sonra Kahtabe bin  Şebîb ve diğer halk siyaha bürünmüşlerdir.

Müellifi meçhul 'Ahbâru'l-Abbâs' isimli eserde ise tam olarak zamanı verilmemekle birlikte İbrâhim bin Muhammed döneminde bu tercihin yapıldığı belirtilmektedir.

Abbâsî davetinin o dönemdeki lideri İbrâhim bin Muhammed, Ebû Hâşim'e şöyle demiştir: Üç milyon yıldız sizin davetinizle şereflenip davetiniz tüm beldelere ulaştığında, siyah bizlerin ve taraftarlarımızın rengi olacak. Çünkü Hz. Muhammed'in ve Hz. Ali'nin sancakları siyah idi. Bunun için sizin sancağınız ve elbiseleriniz siyah, sloganınız da 'Yâ Muhammed Yâ Mansûr' olacak." 
 

Şam'ul İslam Hareketi'nin Tevhid Bayrağı.jpg
Şam'ul İslam Hareketi'nin Tevhid Bayrağı

 

Esasında Abbâsîlerin siyah rengi tercih etmelerinin daha farklı gerekçeleri de olmalıdır:

  1. Hz. Peygamber ve Hz. Ali'nin sancaklarının renkleri siyah idi. Yine Hz. Peygamber Huneyn günü Abbâs'a siyah renkli bir sancak vermişti. 
  2. Hz. Dâvûd A.S. Câlût ile karşı karşıya geldiğinde sancağı siyah idi ve zafere ulaşmıştı. 
  3. Abdulmuttalib, Zemzem kuyusu konusunda Kureyş ile tartışmaya giriştiğinde kura çekiminde onun rengi siyah idi. Bu kurada Kureyş kabilesini beyaz, Kâbe'yi de sarı renk temsil ediyordu. 
  4. Uhud Savaşı'nda bazı ashâbın siyah renkli elbiseler giydikleri nakledilmiştir.
     
Yeniçağ gazetesinin haberi.jpg
Yeniçağ gazetesinin haberi

 

Siyah rengin seçilişini sadece Hz. Peygamber'in sancak renginin siyah olmasına bağlanması ve bu simge ile dinsizlik ve adaletsizlikle mücadele arasında bir bağlantı kurulmasının yalnız başına bu konuyu izah etmekte yetersiz kalacağı aşikârdır.

İslâm Tarihi'nde bir renkle anılan en önemli hareket hiç şüphesiz Abbâsî hareketi olmuştur. 'Müsevvede', 'Râyâtü's-Sûd' (Kara Sancak) gibi tabirler bu hareket için tanımlayıcı tabirler olarak rivayetlerdeki yerlerini almışlardır. 

Gerek halife ve vezir, gerekse taşradaki idareciler giyimlerinde siyah renge ağırlık vermişler, bu yönüyle siyah, resmiyet ifade eden bir unsur olmuştur.

Fethedip ele geçirdikleri yerlere ilk olarak yaptıkları şey kendi hâkimiyetlerini simgeleyen siyah sancak dikmek olmuştur. 
 

 

Müslüman Arap toplumunda beyaz rengin tercih edilme sebebini de Prof. Varol'un ayrıntılı makalesinde okuyabiliyoruz: 

"Hz. Peygamber'in sancak renklerinden olan beyaz, saf, temizlik, sadelik gibi ifade ettiği evrensel anlamlar yönüyle daha çok kullanım alanı bulan bir renk görünümündedir. Beyazın askerî birlikler içerisinde sancak rengi olarak kullanımının daha sonraki dönemlerde de devam ettiğini görüyoruz. 

Ortaçağ İslam tarihçisi Ya'kûbî, Hâlid bin Velîd'in fetihlerinden bahsederken onun beyaz bir bayrak taşıdığını ifade etmektedir. 

127/745 yılında Cezîre bölgesindeki Hâricîlerden olan Saîd bin Behdel, Emevî idaresine karşı başkaldırdığında taraftarlarından beyaz elbiseler giymelerini ve başlarına beyaz bir işaret takmalarını istemiştir. Onun bu isteğinin, taraftarlarının birbirlerini tanımalarına matuf bir uygulama olduğu anlaşılmaktadır.

Ortaçağ bilgini İbnü'l-Esîr, Emevîlerin son dönemlerinde Ca'fer bin Ebû Tâlib neslinden Abdullah bin Muâviye'nin Kûfe'de isyan edip daha sonra Horasan'a gittiğinde beyazlar giyerek bu isyanı simgesel anlamda belirgin hale getirdiğini ifade etmektedir.

Abbâsîlere karşı isyancıların beyaz rengi tercih etmelerinin, Emevîlerin simge renginin beyaz olduğu şeklindeki düşünceleri ortaya çıkardığından hareketle Fârûk Ömer bu tercihin Emevî taraftarlığından değil, Abbâsî karşıtlığından ortaya çıktığını ifade ederek şöyle bir tespit yapmıştır:

'Tüm İslâm coğrafyasında Abbâsî karşıtları Emevî taraftarı değildi. Beyaz rengi tercih eden Hâricîler hem Emevîlere hem de Abbâsîlere karşı mücadele içerisinde idiler. Yine isyanlarında beyaz rengi kullanan Ehl-i Beyt zürriyetinin de Emevî taraftarı olduğunu söylemek mümkün değildir!' 

Özellikle Hâricî kimlikleriyle tanınan Cezîre halkı 132/750 yılında Abbâsîlere karşı beyazlar giyerek isyan etmişlerdir. Bilgin İbn Kesîr, bu süreçte Karkisya halkının da beyazlar giyip Abbâsîlere karşı tavır aldıklarından haber vermektedir.

Tarihî rivayetlerde 'Beyyeda' ya da 'Tebyîd' şeklinde ifade edilen beyazlara bürünme isyan hareketleri içerisinde Abbâsîlere karşı en ciddi tavrı sergileyen Ehl-i Beyt zürriyetinin de kullandığı bir simge olmuştur. 

Bazı Ehl-i Beyt zürriyeti isyanlarında herhangi renk vurgusu rivayetlere yansımamış ise de diğer bazılarında beyazın simge olarak kullanıldığına dair bilgiler söz konusudur." 
 

Diyarbakır surlarına asılmış Kelime-i Tevhid bayragı .jpg
Diyarbakır surlarına asılmış Kelime-i Tevhid bayragı

 

Günümüz dindarları ile tarikatların baş tercihi sayılan yeşil rengin, ilk Müslüman toplumundaki yeri ve önemi neydi? Bu noktada da Prof. M. B. Varol'un makalesine başvuracağız:

"Yukarıda ifade etmeye çalıştığımız simge renkler siyah ve beyazın aksine yeşil, gerek Hz. Peygamber gerekse daha sonraki süreçte bu amaçla kullanılan bir renk değildir. 

Yeşil renkle ilgili bu duruma işaret eden din bilgini Fârûk Ömer (Buhûs isimli eserinde-F.B.),  Osmanlıda kullanılan yeşil sancağın kaynağının Hz. Peygamber'in yeşil renkli sancağı olduğunu savunan bazı görüş sahiplerini eleştirerek 'Hz. Peygamber'in yeşil renkli sancağının olduğunu nakleden herhangi bir rivayetin olmadığına' dikkat çekmektedir. 

Her ne kadar ilk dönemlerde yeşil renkli sancağın olmadığı ifade edilmişse de münferit anlamda bazı kullanımlar rivayetlere konu olmuştur. 

Kerbelâ hadisesi öncesinde Hz. Hüseyin adına Kûfe'de faaliyet gösteren Müslim bin Akîl harekete geçip Kûfeliler etrafına toplandıklarında (isyan önderi) Muhtâr es-Sekafî yeşil bir sancak, Abdullah bin Nevfel ise kırmızı bir sancakla onun yanında yer almıştır.

Diğer taraftan Mısırlı devlet adamı ve din bilgini Kalkaşendî'nin bir rivayeti bize yeşilin Emevîlerin simge rengi olduğunu haber vermektedir. Benî Umeyye'nin yeşil renkli elbiseler giydiğini ifade eden bu bilgiyi destekleyen diğer bir bilgi İbn Kesîr'den gelmektedir…

Ancak Emevîler için bir yeşil renk vurgusu olmuş olsa idi bu bir-iki rivayetle sınırlı kalmaz, Abbâsîlerdeki siyah olgusu gibi birçok kaynak ve rivayete yansımış olurdu. Aynı şekilde herhangi bir kaynakta yeşil rengin Ehl-i Beyt'i simgelediğine dair bir bilgi de verilmemektedir. 
 

Kelime-i Tevhid bayrağı şeklindeki yeşil renkli sancak tasarımı ülkeden ülkeye değişebiliyor.jpg
Kelime-i Tevhid bayrağı şeklindeki yeşil renkli sancak tasarımı ülkeden ülkeye değişebiliyor

 

Yeşil rengi siyasi alanda gördüğümüz en belirgin olay Abbasi halifesi Me'mûn dönemidir. 198/814 yılında hilâfete geçen Me'mûn'un hilâfete geliş sürecinin kendinden önceki Abbâsî halifeleriyle karşılaştırıldığında oldukça problemli olduğu görülür.

Kendisinin ve çevresinin yeşillere bürünmesi, bu konuda tüm merkezlere emirler göndererek bunu yaygınlaştırması sonucudur. Ancak onun bu konudaki uygulamasının uzun süreli olmaması onun bu uygulamalarında samimi olup olmadığıyla ilgili tartışmaların çıkmasına neden olmuştur.
 

Yeşil renkli Hilafet Bayrağı son 150 yılın icadı sayılır.jpg
Yeşil renkli Hilafet Bayrağı son 150 yılın icadı sayılır

 

Nitekim Ali bin Mûsâ'nın zehirletilerek öldürüldüğü ve yeşil renk uygulamasının da kısa bir süre sonra sona erdirildiği dikkate alınacak olursa, bunlarda samimi olmayıp siyasi çıkar amaçlı uygulamalar olduğu yönündeki kanaat ağır basmaktadır. 

Me'mûn'un Ali er-Rızâ'ya (sekizinci İmam Rıza-F.B.) veliaht olarak biat almasıyla eşzamanlı ortaya çıkan siyahları bırakıp yeşillere bürünme, yeşiller giyme politikasıyla ilgili kaynaklarda herhangi bir somut neden zikredilmemektedir. Zira o güne kadar yeşilin Ehl-i Beyt'i ya da Ehl-i Beyt zürriyetini ifade ettiğine dair herhangi bir bilgi yoktur. 

İslâm Tarihi'nin ilk iki asrında yukarıda ifade ettiğimiz siyah, beyaz ve yeşil kadar olmasa da diğer bazı renklerin simgesel anlamda kullanıldıklarına dair rivayetler söz konudur. Bu çerçevede ilk ifade edeceğimiz renk kırmızıdır.

Hz. Peygamber döneminde farklı renkleri zikredilen onun sancak renkleri arasında göremediğimiz kırmızının, nakledilen bir rivayetle Benî Süleym'in sancak rengi olduğunu anlıyoruz.

Hz. Peygamber çevre kabileleri tebliği esnasında kendisine gelen Benî Süleym'den bir grupla görüşmüş ve onları İslâm'a davet etmişti. Onlar da İslâm'ı kabul etmişler ve daha önceki kırmızı sancaklarını kullanmayı devam ettirmeyi istemişler, Hz. Peygamber de onlara müsaade etmiştir.

Kırmızı renge bir anlam yüklenerek kullanılmasının diğer bir örneğini yine Hz. Peygamber döneminde görmekteyiz. Bedir ve Uhud gibi birçok çarpışmaya katılan Ebû Dücâne'nin cesaretine işaret etmesi yönüyle başına kırmızı bir şerit bağladığı ve bu şekilde savaş alanında çarpıştığı rivayetlere konu olmuştur.

Kırmızı renkli sancak kullanımının daha sonraki dönemlerde de devam ettiği görülmektedir. Hz. Ömer dönemindeki bir seferden bahseden Vâkıdî, ordunun toplanmasından sonra Saîd b. Âmir'i çağırıp ona uzun saplı bir kırmızı sancak verdiğini nakletmektedir.

Yine diğer bir rivayete göre Kûfe'de Müslim bin Akîl'e destek veren Muhtâr es-Sekafî yeşil bir sancak, Abdullah bin Nevfel ise kırmızı renkli bir sancak ile onun yanında yer alıp ona destek vermişlerdir.

Emevîlerin son halifesi olan Mervân bin Muhammed'in niçin verdiği belirtilmemekle beraber ordusunun bir bölümüne 'Muhammera' (kırmızılar/kızıllar) ismini verdiğini görmekteyiz.
 

Barbaros Hayreddin Paşa'nın donanma sancağı. Köşelerinde dört halifenin adları yazılı.jpg
Barbaros Hayreddin Paşa'nın donanma sancağı. Köşelerinde dört halifenin adları yazılı

Abbâsîlerin iktidara gelmesinden sonra ise özellikle Emevî taraftarlarından Süfyânîlerin isyan hareketlerinde kendilerine kırmızı rengi simge edindikleri bildirilmektedir. Bu süreçte Cürcân merkezli bazı isyan hareketlerinde yine kırmızının simge olarak kullanıldığı nakledilmiştir. 

İbn Kesîr aynı bölgede isyancı Babek hareketine nispet edilen ve Abbâsîlerin siyah rengine karşı kırmızı rengi simge edindikleri için kendilerine "Muhammera" denilen bu grubun 180/796 yılında, Ömer bin Muhammed adında bir zındık liderliğinde isyan ettiklerini ve bunların tümünün halife Hârûn Reşîd tarafından gönderilen ordu eliyle yok edildiklerini haber vermektedir.
 

Kelime-i Tevhid işlemeli Osmanlı sancağı.jpg
Kelime-i Tevhid işlemeli Osmanlı sancağı

 

Bu süreçte kırmızı renkten ayrı olarak rivayetlerde yerini bulan diğer bir renk ise sarı renktir. Hz. Peygamber döneminde onun sancak rengi olarak zikreden bazı rivayetleri araştırmamızın başında ifade etmiştik.  

İbn Hacer el-İsâbe'de, Mezîde el-Asariyye'nin özgeçmişini vererek, 'Resulullah (sav) Ensara (Müslüman Medine ahalisine) râyeler bağladı (çektirdi) ve onları sarı renkte yaptı.' demektedir.

Vâkıdî, sarı rengin daha sonraki süreçte de sancak renkleri arasında yer aldığını ifade etmektedir. Horasan'da Emevî idaresine karşı isyan eden Hâris b. Süreyc'in taraftarlarının Emevî ordusu ile girdikleri bir çatışmada, ellerinde bir sarı sancak olduğu haberi Vakıdî'nin verdiği bu bilgiyi desteklemektedir.

762 yılında Medine'de Abbasi yönetimine başkaldıran Muhammed Nefsü'z-Zekiyye'nin isyan ettiği günün gecesinde sarı bir cübbe ve sarı bir fes ile görüldüğü ifade edilmektedir. 

Sarı renge yapılan diğer bir vurguyu biz 200/815-816 yılında yine Ehl-i Beyt zürriyetinden Hüseyin b. Hasan'ın Kâbe'nin örtüsünü değiştirmesinde şahit olmaktayız.

O, hac mevsiminin sona ermesinden sonra Kâbe'ye oturmuş ve Abbâsîleri simgeleyen siyah örtüyü çıkararak üzerinde Ebu's-Serâyâ'nın isminin yazılı olduğu sarı bir örtü örtmüştür. İsyanını simgeleyen bu hareketten sonra da siyah örtüyü parçalatarak taraftarları arasında dağıtmıştır.

Bu rivayetler bize diğer renkler gibi sarının da siyasi amaçlar için simge haline getirilip kullanıldığını göstermektedir."
 

ensonhber.com sitesine göre hilafet bayrağı.jpg
ensonhber.com sitesine göre hilafet bayrağı

 

Osmanlı padişahları arasında Peygamber Sancağı'nı siyasi/dini maksatlarla kullanan üç padişahtan söz edilebilir: Üçüncü Mehmet, İkinci Mahmut ve İkinci Abdülhamit.

Bu sembolden yararlanma yoluna giden (1596 yılında) ilk padişah Üçüncü Mehmet'tir.

Viyana hayali ile hareket eden Sultan Üçüncü Mehmet dini motiflerden yararlanma yoluna gitti. Bilhassa sınır boylarına yapılan harekatlarda Yeniçerilerin düzensiz tavrını bastırmak için 'Siyah Sancak'ı bir motivasyon aracı olarak değerlendirdi.

(Mehmed Mazlum Çelik,
Independent Türkçe,
4 Kasım 2023)

 

Viyan'a kuşatmasında Osmanlı ordusu farklı zeminli bayrak ve sancaklarla görülüyor. Ressam August Querfurt tablosu .jpg
Viyana kuşatmasında Osmanlı ordusu farklı zeminli bayrak ve sancaklarla görülüyor, Ressam August Querfurt tablosu

 

Ardından İkinci Mahmut gelir. 1826'da Yeniçeri Ocağı dağıtılırken Sancak-ı Şerif açılarak siyasi-dini bir başarı elde etme yoluna gidilmiştir.   

"Alem-i Nebevî" olarak da bilinen bu sancağın Osmanlı yönetiminin elinde güçlü bir siyasi araca dönüşmesi Sultan İkinci Abdülhamit sayesinde olmuştur. Onun pan-İslamizm politikası da bu siyasi-ideolojik fikriyatın ürünüdür. 

29 Ekim 2023'de Cumhuriyetin 100. yılı kutlamalarına katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın arkasındaki sembollerden biri de Siyah Sancak idi. Anlaşılan Erdoğan, simgesel bir yolla kamuoyuna mesaj vermekteydi.  
 

Cumhurbaşkanı ve Devlet Erkânı'nın arkasında sancaklardan biri siyah idi.Fotoğraf-tccb.gov_.tr_.jpg
Cumhurbaşkanı ve Devlet Erkânı'nın arkasında sancaklardan biri siyah idi / Fotoğraf:tccb.gov.tr

 

Tarihi arka planı aydınlatan bilgiler ışığında  "Hilafet Bayrağı" adı verilen sancağın sonraki yüzyılların icadı olduğu söylenebilir. 

Anlaşılan gerek Kemalist laik kesimlerin gerekse İslamcı çevrelerin, birbirlerini 'cahillik' ile suçlayıp malumatfuruşluk taslamak yerine, hem halifelik ve laiklik meselesini hem de 22 yıllık AKP iktidarının Türkiye'yi getirdiği bu ortamı dini söylemler/kavramlar üzerinden değil, siyasi-ideolojik düzlemde tartışmalarında yarar görmekteyiz.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU