Hilafet bayrağı: Peygamber devrinde kullanılan sancak yeşil miydi ve üstünde hilal var mıydı? (1)

Faik Bulut Independent Türkçe için yazdı

İstanbul'da 1 Ocak 2024'te düzenlenen "Şehitlerimize Rahmet, Filistin'e Destek, İsrail'e Lanet" yürüyüşünde üzerinde "kelime-i tevhid" yazılı bayrak taşıyan kişiye saldırılmasıyla başlayan "hilafet bayrağı" tartışmaları giderek hilafet-cumhuriyet düellosuna dönüştü. 
 

Ankara Barosu, İstanbul Galata Köprüsü'ndeki yürüyüşte hilafet bayrağı açanlar hakkında suç duyurusunda bulundu.jpg
Ankara Barosu, İstanbul Galata Köprüsü'ndeki yürüyüşte hilafet bayrağı açanlar hakkında suç duyurusunda bulundu

 

İki ayrı uçtan iki örnek verelim:

Laik kesimden gazeteci-yazar Soner Yalçın makalesinde, "Bugünlerde ülke gündemine 'hilafet isteriz' söylemi sokuldu!.. Halifelik merkezli din-iktidar ilişkisi özünde ilahiyatın değil, siyasetin konusudur!" 1 diyerek hilafet bayrağı açanları eleştiriyordu.

Türk-İslamcı Büyük Birlik Partisi'nin Genel Başkanı Mustafa Destici de İstanbul'da gerçekleştirilen yürüyüşün ardından elinde Tevhid bayrağı olan bir kişiye yumruk atılmasıyla ilgili açıklama yaptı ve şöyle dedi:

Buradan açıkça ilan ediyoruz. Biz ne ay yıldızlı al bayrağımızdan vazgeçeriz, ne de Tevhid bayrağımızdan geçeriz.
 

Tevhid bayrakları, 5 Ağustos 2018.jpg
Tevhid bayrakları, 5 Ağustos 2018

 

Destici'nin basın toplantısında Türk bayrağı ve "Kelime-i Tevhid" yazılı bayrak açıldı. 2

Bu konudaki tartışmalar yeni değil, geçmişe dayanıyor, öyle ki:

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Zonguldak'ın Kozlu ilçesinde yaptırılan Kavaklık Camisi'nin inşaatına Tevhid bayrağı asılmıştı. Tevhid bayrağının varlığını hazmedemeyenler önce 'Hilafet bayrağı dikildi' söylemi ile Kozlu Kaymakamlığını, ardından Zonguldak Valiliğini harekete geçirerek cahil cesaretlerini ve İslamofobilerini yeniden gösterdiler. 3
 

Bazı göstericilerin elinde Tehvid Bayrakları-5 Ağustos 2018_.jpg
Bazı göstericilerin elinde Tehvid Bayrakları, 5 Ağustos 2018

 

Tevhid bayrağı İslam'ın en temel kaidesinin ilanından ibaret olan bir işarettir. Bu sebeple tevhid bayrağını hedef alanlar bir şekilde İslam'la sorunu olan kimselerdir. Özellikle IŞİD'in bu bayrağı kendisi için sembol olarak kullanmasından sonra Türkiye'de sol-Kemalist çevreler tevhid bayrağı üzerinden büyük bir yaygara kopartıyor.

Urfa Balıklıgöl'de İsrail'i protesto etmek için toplanan Hizb-ut Tahrir mensuplarına kadir gecesinde açtıkları siyah tevhid bayrakları ve protesto esnasında yaptıkları açıklamalar sebebiyle valilik tarafından soruşturma açılmış. Grubun şeriat çağrısında bulunduğu iddia edilirken bunun da suç unsuru teşkil edip etmediği merak konusu. 
4
 

Üzerinde Kelime-i Tevhid yazılı siyah renkli IŞİD bayrağı.jpg
Üzerinde Kelime-i Tevhid yazılı siyah renkli IŞİD bayrağı

 

Hilafet bayrağının anlamı nedir?

Hilafet bayrağı, yeşil bir zemin üzerine beyaz bir hilal ve yıldızdan oluşur. Yeşil, İslam'ın sembolik rengi olarak kabul edilirken, hilal ve yıldız İslam'ın inançlarını temsil eder. Hilal, yeni başlangıçları ve büyümeyi, yıldız ise İslam'ın ışığını ve yolunu temsil eder. 

Yeşil zemine sahip bu bayrağın üstünde Arapça 'La ilahe illallah, Muhammedün Resullullah' yazmaktadır ve 'Allah'tan başka ilah yoktur, Muhammed Allah'ın resulüdür' anlamına gelmektedir.
Hilafet bayrağı, İslam dünyasındaki farklı gruplar tarafından farklı şekillerde yorumlanabilir. Bazıları için bu bayrak İslam'ın birliği ve gücünü temsil ederken, diğerleri için Osmanlı İmparatorluğu'nun geçmişini ve mirasını temsil etmektedir.

Hilafet bayrağı açmak yasak mıdır?

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 26. maddesine göre 'düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti' kapsamında, hilafet bayrağını açmak Türkiye'de yasak değildir. Ancak, hilafet bayrağının açılması, bazı durumlarda suç teşkil edebilir.

Örneğin Hilafet bayrağı, bazı terör örgütleri tarafından da kullanılmaktadır. Bu nedenle, terör örgütü propagandası yapmak amacıyla açılması, suç teşkil edebilir.

Hilafet bayrağı, bazı gruplar tarafından, diğer grupları kin ve düşmanlığa tahrik etmek amacıyla kullanılmaktadır. Bu nedenle, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek amacıyla açılması, suç teşkil edebilir.

Hilafet bayrağının açılması, kamu düzenini bozacak şekilde olursa, suç teşkil edebilir.
 5
 

Osmanlının Cihad ilanı 14 Kasım 1914, İstanbul. Tehvid Bayrağı bulunmuyor. .jpg
Osmanlı'nın cihat ilanı, 14 Kasım 1914, İstanbul. Tehvid bayrağı bulunmuyor

 

Hilafet bayrağı, İslamiyet'in siyasi ve dini liderliğini temsil eden bir kavram olarak bilinmektedir. Fakat bu bayrağın anlamı ve yasal durumu hakkında çeşitli sorular bulunmakta. 6
 

Hilafet bayrağı hakkında bir haber-yorum.jpg
Hilafet bayrağı hakkında bir haber-yorum

 

İslami kesimden Gazeteci-yazar D. Mehmet Doğan, Türkiye Yazarlar Birliği sitesinde konu hakkında "Bayrak okuma kılavuzu!" başlıklı bir yazısında şunlar söyleniyor:

Bir 'hilafet bayrağı'dır gidiyor. Atatürkçülüğü benimsemek iddiasında olanlarda koyu bir cehalet ve idrak kaybı var. Bayrağımızın neyi temsil ettiğini bilseler, onu da yasaklamaya kalkarlar. Kısaca ifade edelim: Bayrağımızda kelime-i tevhid sembolize edilmiştir. Hilal Allah'tır, yıldız Muhammed!

Hilâlin İslâm'ın sembolü olmasının arka planında 'Allah' lafzı ile 'hilâl'in ebced değerinin eş olması vardır. Bayrağımıza Allah yazmadık, onu bir sembolle ifade etmek için hilâli yerleştirdik. Sonra da yıldızı ekledik, peki neden? Eğer biraz eski yazı bilinirse, yıldızın 'Muhammed' yazısının stilize edilmiş şekli olduğu kolaylıkla keşfedilebilir.

Bayrağımızda Allah ve Muhammed var! Biz bunu sembollerle anlattık. Suudiler ne yaptılar? Bayraklarına kelime-i tevhid yazdılar! Netice olarak aynı şeydir: Biz sembollerle konuşan bir medeniyetin varisiyiz, Suudilerin medeniyet denilince tüyleri diken diken olur!

Velhasılı kelam: Bayrağımız İslâm tarihinin ortaya çıkardığı güçlü bir timsaldir. O ay yıldızıyla Türk bayrağıdır, Arap bayrağıdır (Cezayir, Tunus bayraklarına bakın) başka Müslüman toplulukların bayrağıdır (Pakistan ve Malezya bayraklarına bakın). Velhasıl Müslüman bayrağıdır!
 7
 

D. Mehmet Doğan,  üstünde hilal ve yıldız olan her bayrağın Müslümanları temsil ettiği görüşünde.jpg
D. Mehmet Doğan, üstünde hilal ve yıldız olan her bayrağın Müslümanları temsil ettiği görüşünde

 

BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan tarihçi ve yazar Necdet Sakaoğlu, "Osmanlı Devleti'nin ilk resmi bayrağı, III. Selim'in padişahlığı zamanında Nizam-ı Cedid'in (Yeni Düzen) getirdiği bir yenilik olarak 18'inci yüzyılın sonundan itibaren kullanılmaya başlandı" diyor ve ekliyor:

Osmanlı padişahlarının halifeliği hiçbir zaman bayrak, sancak ya da tuğrayla temsil edilmedi. Hilafet bayrağı diye halifelik makamını temsil eden bir bayrak hiçbir zaman kullanılmadı. Halifeliği temsilen bir bayrak olmadığı gibi halifenin bayrak çekme gibi bir görevi de bulunmuyor. 

Yavuz Sultan Selim'e ait olduğu düşünülen Topkapı Sarayı Müzesi Envanter kayıtlarında bulunan kırmızı sancakta, ortasında 'Allah' ve 'Ya Burhan' yazan bir Zülfikar'ın yanı sıra Fetih Suresi ve kelime-i tevhid de bulunuyor. 

Ortasında Zülfikar olan, yine 'kelime-i tevhid' ve fetih suresi yazılı, dört halifenin isimlerinin de bulunduğu yeşil sancak ise Barbaros Hayrettin Paşa sancağıydı ve Deniz Müzesi bünyesinde.

Son olarak yeşil zemin üzerine kelime-i tevhid yazılı ve Zülfikar bulunan bayrak, Suudi Arabistan'ın resmi bayrağı olarak kullanılıyor.
 8
 

Tarih araştırmalarıyla bilinen Necdet Sakaoğlu, Hilafet Bayrağı yoktur diyor_.jpg
Tarih araştırmalarıyla bilinen Necdet Sakaoğlu, "Hilafet bayrağı yoktur" diyor

 

Tarihçi yazar Murat Bardakçı da konuyu köşe yazısına taşıdı.

Bardakçı, hilafet bayrağının ne olup olmadığını detayları ile okuyucularına aktardı: 

Hilâfet bayrağı diye bir bayrak yoktur, hiçbir zaman mevcut olmamıştır! Ekran üstadlarının, köşe yazarlarının, sosyal medya kahramanlarının ve kerametleri kendilerinden menkul allâmelerin yazıp söylediklerinin tamamı yanlıştır, hayalîdir ve uydurmadır!

Üzerinde kelime-i tevhidin yazılı olduğu bayrak hilâfet bayrağı değildir, zira söylediğim gibi eski halifeler de, bu unvanı taşıyan Osmanlı hükümdarları da hilâfet makamını sembolize eden bir bayrak kullanmamışlardır.

 

Gazeteci yazar Murat Bardakçi, hilafet bayrağı diye bir şey olmadığını söylüyor. .jpg
Gazeteci yazar Murat Bardakçı, hilafet bayrağı diye bir şey olmadığını söylüyor

 

Tarihçi yazar Prof. Dr. Erhan Afyoncu, sosyal medya hesabında şu ifadeleri kullanıyor:

Hilafet bayrağı diye bir bayrak yoktur. Halifelik hangi devlette ise hilafeti temsil eden bayrak da o devletin bayrağıdır. Osmanlı döneminde hilafeti temsil eden bayrak Türk bayrağı idi. 9
 

Prof. Dr. Erhan Afyoncu, hilafet bayrağı yoktur diyor_.jpg
Prof. Dr. Erhan Afyoncu, "Hilafet bayrağı yoktur" diyor

 

Biz günlük tartışmaları bir kenara bırakarak Peygamber dönemi ve sonraki yüzyıllarda yaşamış olan Müslüman toplumlarda hangi sancak ve bayrakların kullanıldığı hakkında tarih bilgileri sunacağız.

Mesela o devirlerde tevhid bayrağı, "Livâ-ül Hamd Sancağı" diye tanımlanır.

Sözlükte "övmek" anlamına gelen hamd ile "sancak, bayrak" mânasındaki "livâ" kelimesinden oluşan "livâü'l-hamd", İslâm literatüründe, kıyamet gününde hesabın başlamasından önce herkesin sıkıntıda bulunduğu bir sırada Hz. Muhammed'in müminlerin altında toplanacağı sancağını ifade eder. 10
 

Farklı bir Kelime-i Tevhid bayrağı.jpg
Farklı bir Kelime-i Tevhid bayrağı

 

Bir başka örnek daha:

Hamd sancağı, Hz. Peygamber'e ait olan hususi özelliklerdendir. Bir rivayete göre diğer peygamberlerde bulunmayan, yalnızca Hz. Peygamber'e ait olan bu sancak altında Âdem(a.s)'den kıyamete kadar bütün müminler toplanacaklardır. 11
 


Tarihi bilgilerin arka planını verirken ana kaynağımız 2004 yılında Konya Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde yardımcı doçent olarak çalışan (şimdi Profesör Doktor unvanlı) Mehmet Bahaüddin Varol'un kaleme aldığı "İslam Tarihi'nin İlk İki Asrında Simge Renkler ve Siyasi Anlamları" başlıklı makale olacaktır. 

Aynı makalede, günümüzdeki tarikat-cemaat ağırlıklı dini kesimlerin İslamiyet'i temsil eden ana rengin "yeşil" olduğuna dair genel kanaatin tersine siyah ve beyaz simgelerin kullanıldığını görmekteyiz. 12

Yazarın tespitinden hareketle önce genel bir çerçeve çizelim: 

Hz. Peygamber'in genel olarak hayatı ve uygulama örnekleri göz önüne alındığı takdirde simgesel anlamda özel bir şekil ya da renge vurgu yapılmadığı görülür. Bu çerçevede hadis ya da tarih kaynaklarına giren birtakım örnekler kişisel ve bölgesel anlamdaki tavsiye ve bilgiden ibarettir.

Bu açıdan Hz. Peygamber ve Râşid Halifeler (dört halife) dönemlerine ait olmak üzere siyâsî-fikrî ya da dînî bir anlam taşıyan herhangi bir rengin olmadığını söylememiz yanlış olmayacaktır.

Hz. Peygamber'in vefatından sonra ortaya çıkan siyâsî-fikrî mücadeleler içerisinde her grup kendi kimlik ve varlığını şekillendirirken bu çerçevede simgesel anlamda söylem ve görüntülere vurgu yapmıştır.


Prof. Dr. M. Bahaüddin Varol, tespitini şöyle örneklendiriyor:  

Bu süreçte ortaya çıkan Hâricîler 'Lâ hükme illâ Lillâh' şiarını benimsediler. Şîa'yı oluşturacak fikrî yapılanmalardan kaynaklı 'Mehdî', 'Vâsî' kavramlarını kullandılar.

Ehl-i Beyt adına harekete geçen gruplar ise 'Talebü bi Demi'l-Hüseyn' (Hz. Hüseyin'in intikamının alınması) ve Ehl-i Beyt Zürriyeti kaynaklı 'er-Rızâ min Âl-i Muhammed' (Âl-i Muhammed'den razı olma) gibi söylemleri sözlü simgeler haline getirdiler.  

Yine bu süreçte bazı fırka ve grupların belli renklere vurgu yapıp onlara bazı anlamlar yükleyerek simge haline getirdikleri görülür.


Bugün bile üstünde hararetle tartışılan soru şudur:

İslam Peygamberi hangi rengi tercih ediyordu?

Cevabını aynı makalede bulabiliyoruz: 

Genel olarak Hz. Peygamber dönemi incelendiği zaman herhangi bir renge özel bir anlam yüklenerek simge haline getirildiği görülmez. O günkü Arap toplumunun örfünde yerleşik olan giyim-kuşam haricinde Hz. Peygamber'in özel bir giysi tercihi de söz konusu değildir.

Burada sadece başa giyilen bir başlık ve etrafına sarılan sarığı ayırmamız gerekecektir. Zira Arap kültüründe başın örtülmesi hem erkek hem de kadınlar için yaygın bir uygulama olmakla birlikte Hz. Peygamber'in bu başlığa sarık sarması farklı bir uygulamayı göstermektedir.

Şemâil (Hz. Muhammed'in dış görünüşünü anlatan eserler-F.B.) kaynaklarının verdikleri bilgilere göre bu sarığın renginin siyah veya beyaz olabildiği anlaşılmaktadır. Bunun haricinde gerek giyimde gerekse günlük kullanılan eşyalarla ilgili olarak herhangi bir renk vurgusuna rastlanmaz.

Genel olarak o dönemdeki dış giyim 'Ridâ' diye isimlendirilmekte, bunun da farklı renklerde olduğu ifade edilmektedir. Bu çerçevede Hz. Peygamber'in de farklı renklerde ridâsının bulunduğu belirtilmektedir.

 

Farklı renkteki Tevhid Sancağı.jpg
Farklı renkteki Tevhid Sancağı

 

Tartışmalı bir konu daha: Asrı Saadet döneminde sancak veya bayrak sayılabilecek simgelerin rengi!

Prof. Dr. M. B. Varol'un bu konuda ulaştığı bilgiler şöyle: 

Günlük yaşamdaki bu genel görüntünün yanında, tarih kaynaklarına ve rivayetlerine renk olgusunun yansıdığı konu olarak bayrak ve sancaklar dikkatimizi çekmektedir.

Özellikle askerî faaliyetler içerisindeki bu uygulamanın kaynağı yine Arap örfüdür. Askerî birlik ya da ordunun birlikteliğini ve gücünü simgeleyen bu bayrak ve sancaklar için sabit bir renk ya da şekil yoktur.

Arap dilindeki ifadesi ile 'Râye' ve 'Livâ' ile bunların özelliklerine değinen Kettânî, Hz. Peygamber döneminde bunların farklı renklerde olduklarına işaret etmektedir.

Bu çerçevede onun verdiği bilgiler, ağırlıklı olarak siyah rengin kullanıldığını vurgularken aynı şekilde beyaz ve sarı renklerin de bayrak ve sancaklar için kullanıldığını ortaya koymaktadır.


İlk sancağın kullanılma hikâyesi de hayli ilginçtir:

Hz. Peygamber'in ilk defa olarak sancak kullanması Mekke'den Medine'ye hicret ederken Medine'ye girişi esnasında olmuştur.

Nakledilen bilgilere göre Hz. Peygamber'i yakalamak üzere yola çıkarılan ve yolda ona yetişen, ancak yanındakilerle birlikte Müslüman olan Büreyde, Medine'ye gireceği esnada Hz. Peygamber'e: 'Medine'ye yanında bir livâ (sancak) olmadan girme' diyerek, başındaki başlığı çıkarıp bir mızrağa bağlamış ve Hz. Peygamber'in önünde yürüyerek Medine'ye girmiştir.

 

Siyah Tevhid (râye) bayrağı .jpg
Siyah Tevhid (râye) bayrağı 

 

O dönemde belli bir ölçüt ve kural konulmadığı için sancaklarda renk kullanımı da değişkendir:

"Örneğin İbn Sa'd, Bedir savaşında farklı kişilere farklı sancakların verildiğini ifade ederken bunların renklerini söz konusu etmez. İbn Hişâm ise aynı harpte sancağı Mus'ab b. Umeyr'in taşıdığını ifade ederken bunun renginin de beyaz olduğunu vurgulamaktadır.

Uhud Harbi'nde Hz. Peygamber'in sancağının siyah olduğu nakledilirken; Mekke fethi günü Hz. Peygamber'in siyah bir başlık giymiş olması ve sancağının da siyah olması rivayetlere konu olmuştur. 

Ashâbdan bir kişinin Hz. Peygamber'in sarı renkli bir sancağa sahip olduğunu bildiren bir ifadesi de dikkatimizi çekmektedir. Mekke fethi günü Hz. Peygamber'in her kabile ve grup için birer sancak verdiği aynı uygulamanın Huneyn günü de yapıldığı bildirilirken bu sancakların renkleri hakkında bilgi verilmemektedir.

Bu konudaki detay bilgilere geçmeden önce tarihî rivayetlere özellikle renk vurgusuyla yansıyan bir hadiseyi burada ifade etmemiz yerinde olacaktır: Bedir Harbi'nde Müslümanlar arasında bazı meleklerin bulunduğu ve onlara yardım ettiği bilgisi rivayetlere yansırken, bunlardan özellikle Cebrail'in sarı bir sarıkla, diğer meleklerin ise beyaz sarıklarla Müslümanlar arasında yer aldıkları ve onlara yardım ettikleri vurgulanmaktadır.

Nakledilen rivayetlerde bayrak ve sancak kelimeleriyle karşılanan râye ve livâ kelimelerine bağlı olarak farklı renklerin söz konusu edildiği dikkatimizi çekmektedir. İbn Hişâm Bedir Harbi'nde livânın beyaz, râyenin ise siyah olduğunu ifade ederken; İbnü'l-Cevzî de Hayber günü livânın beyaz olup Hz. Ali'ye verildiğini, râyenin ise siyah olduğunu belirtmektedir.

Aynı şekilde Amr bin el-Âs'ın görevlendirildiği Zâtü's-Selâsîl seriyyesinde (müfrezesinde), Hz. Ali'nin de Tay kabilesinin putunu yıkmakla görevlendirildiği seriyyesinde kendilerine beyaz bir livâ ve siyah bir râye verildiği ifade edilmektedir. 

Hz. Âişe'den nakledilen bir rivayette Hz. Peygamber'in Mekke'ye girerken livâsının beyaz, râyesinin ise siyah olduğu haber verilmekte yine (Medineli) Benî Kaynuka Yahudileri üzerine gidilirken râyenin bulunmadığı vurgulanırken livânın ise beyaz olduğu ifade edilmektedir."


Peki, ilk Müslümanların aynı amaçla kullandıkları ayrı renklerdeki livâ ile râye arasındaki fark nedir? 

İslam dünyasının tanınmış son dönem din bilgini ve avukat Muhammed Hamidullah'a (1908-2002) göre:

Livâ kelimesi asıl bakımından 'sarılıp dürülen şeye' işaret eder ki, açılıp göstermeye ihtiyaç duyulmadığı zamanlarda bağlanmış olduğu bir nevi mızrağın üzerine sarılan kumaş parçası anlamındadır. Râye kelimesinin kökü ise 'görmek'tir ki kendisinin ya da düşman ordusunun bulunduğu yeri gösterir. 

'Bayrak' kelimesini ifade etmek üzere Arapçada eş anlamlı bazı kelimeler de vardır. Fakat Rasûlüllah'ın hayatıyla ilgili bilgi veren eserlerde bu kelimeler yoktur. Bunların renk ve şekli, idareci ya da ordu komutanın tercihine bağlıdır.


Prof. Dr. M. B. Varol, İslam Peygamberinin askeri faaliyet sırasında simgeleri nasıl kullandığına, mesela sancak/bayrak üzerine "hilal" olup olmadığı hususunda da bilgi veriyor: 

Hz. Peygamber döneminde ordu ve savaş düzeni içerisinde önemli bir yere sahip olan râye ve livâ uygulamasında özel bir renk ya da şekle yönelik bir tercihin olmadığı görülmektedir. 

Bu da bize bunların o andaki fonksiyon ve anlamıyla kullanıldığını, bunlara yönelik özel bir anlam verilmediğini göstermektedir. 

Nitekim bu dönemdeki bazı râyeler üzerinde kullanıldığı iddia edilen hilâl şeklinin de bir ara kullanıldığını, ancak kalıcı olmadığını görüyoruz. 

Yine benekli ya da çizgili kumaştan olduğu ifade edilen râye de daha sonraki dönemlerde görülmemiş veya rivayetlere konu olmamıştır.


Râye ve livâ denilen sancaklar hakkında farklı bir kaynakta şunlar yazılı: 

Rayê (siyah sancak) bir arşına bir arşın (yani eni ve boyu 90+90 santimetre) ölçüsündeydi. Peygamber'in aynı boyutta kullandığı yün râye, el Ukab (Arapçada Toz, Duman ve Kartal Takımyıldızı) diye isimlendirilmiştir.

Sa'd b. Mâlik, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve sellem) elçi olarak geldi, Resulullah ona kavmi için siyah bir râye verdi. Râye'de beyaz bir hilal vardı. Sa'd b. Mâlik,  Mısır fethine katılmış olup orada soyundan kimseler bulunmaktaydı. İslâmî râye'deki hilal şeklinin menşei de böylece anlaşılmış olmalıdır. 13

 

Devam edecek...

 

Kaynaklar:

1. Sözcü gazetesi, 4 Ocak 2024
2. Sol haber ve Ege'nin Sesi, 4 Ocak 2024
3. haksozhaber.net, 25 Ağustos 2021
4. haksozhaber.net, 29 Nisan 2022
5. www.akdenizgercek.com.tr, 8 Ocak 2024
6. www.orduyenidonem.com.tr, 3 Ocak 2024
7. www.yeniakit.com.tr, 4 Ocak 2024
8. https://www.bbc.com/turkce/articles/c3gyrr968pzo, 9 Ocak 2024
9. https://www.haber7.com/guncel/haber/3380410-hilafet-bayragi-gercekten-var-mi-tarihciler-tartismalara-son-verdi. 4 Ocak 2024
10. Bkz. TDV İslam Ansiklopedisi, Lisânü'l-ʿArab, "ḥmd" md.
11. İslam ve İhsan sitesi, 22 Mart 2019, Mübarekfürî, Tuhfetü'l-Ahvezî, Beyrut, cilt IV, s.130.
12. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/184407
13. https://www.alikarahoca.net/-peygamberimizin-sancak-ve-bayraklar.html, 8 Şubat 2010)

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU