2024'e girerken Türk dış politikası (2)

Gülru Gezer Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Geçen haftaki yazımda 2024 yılında Türkiye'nin Ukrayna-Rusya savaşı çerçevesinde oynayabileceği role, Kafkaslar'da kalıcı barışa olabilecek katkısına, rekabet alanına dönen Orta Asya'da diğer güçlerle yapabileceği işbirliğine, Asya'nın artan önemi karşısında ilişkilerini nasıl geliştireceğine ve Ortadoğu'daki değişen dengelerde nasıl konumlanması gerektiğine değinmiştim. 

Bu hafta, Türkiye'nin kırılgan bir yapıya sahip olan Balkanlar'la olan ilişkilerine, ilerleme kaydedilmesi istenilen ama karşılıklı irade eksikliği olduğu görülen Türkiye-AB ilişkilerine, Yunanistan ve Kıbrıs meselesine, ABD'yle derin güven bunalımının aşılması için atılması gereken adımlara, uluslararası sistemin yetersizlikleri karşısında Türkiye'nin kendisini nasıl konumlandırması gerektiğine, kuzey-güney ile doğu-batı arasında köprü görevi gören bir ülke olarak enerji ve ticaret koridorları rekabetini avantajına nasıl çevirebileceğine yönelik görüşlerimi paylaşacağım. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Risk ve fırsatları bir arada barındıran Balkanlar

2023'te Kosova-Sırbistan gerginliği ile Bosna-Hersek'te iki entiteden biri olan Sırp Cumhuriyeti (Republika Srpska) yöneticilerinin ayrılıkçı söylemleri bölgeye damgasını vurdu.

Türkiye tarihi ve kültürel bağları olan bu bölgeyle ilişkilerini geliştirmeye devam ederken, sorunlara tarafsız yaklaşarak diyaloğu teşvik eden yaklaşımını sürdürdü. 

Kosova-Sırbistan gerginliğinin en üst seviyeye ulaştığı bir noktada, Kosova'daki NATO misyonu KFOR komutasının Türkiye'ye devredilmesi ve Türk askerinin bölgeye konuşlandırılmasının taraflarca memnuniyetle karşılanması Türkiye'ye duyulan güvenin bir tezahürüydü. 

Buna ilaveten, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçimler sonrasında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen yemin törenine Kosova, Bosna Hersek, Bulgaristan, Karadağ ve Kuzey Makedonya'dan Cumhurbaşkanı düzeyinde katılınması Türkiye'nin bölgede geçmişten bu yana görmekte olduğu itibarın bir göstergesiydi. 

Enerji alanında Rusya'ya büyük ölçüde bağımlı olan bölge ülkelerinin Ukrayna savaşının etkisiyle alternatif arayışları çerçevesinde Türkiye 2023'te Bulgaristan, Romanya, Moldova ve Macaristan'la doğalgaz ihracat anlaşmaları imzalayarak enerji merkezi olma yolunda önemli adımlar attı. 

Türkiye'nin önümüzdeki süreçte olası gerginliklerin azaltılması yönünde arabuluculuk rolünü üstlenmeye, bölgenin kalkınması yönünde bölge ülkeleriyle ilişkilerini derinleştirmeye ve enerji işbirliğini artırmaya devam etmesi yararına olacaktır.

Balkanlar Avrupa'ya açılan kapıdır, bu çerçevede Türkiye'nin AB'yle Balkanlar konusunda işbirliği yürütmesi de çıkarına olacaktır. 


AB: Ne seninle ne de sensiz

2023 yılında Türkiye-AB ilişkilerinde bazı kıpırdanmalar olsa da taraflar arasında sorunlu olarak görülen konularda hiçbir ilerleme kaydedilemedi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Vilnius'ta düzenlenen NATO Devlet/Hükümet Başkanları Zirvesi'ne gitmek üzere ülkeden ayrılmadan önce yaptığı basın toplantısında ABD Başkanı Biden'la gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Türkiye'nin AB üyelik sürecini gündeme getirdiğini belirtmesi ve bu bağlamda Türkiye'nin AB'ye üye olma iradesini yeniden dile getirmesi seçimler sonrasında Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir sayfa açılması umudunu doğurdu. 

AB Komisyonu da Ukrayna savaşıyla birlikte jeostratejik konumu nedeniyle önemi artan Türkiye'yle ilişkilerin mevcut parametreler çerçevesinde ilerleyemeyeceğine kanaat getirip her yıl yayımladığı Türkiye raporuna ilaveten Türkiye-AB ilişkilerinde önümüzdeki süreçte hangi alanlarda adım atılması gerektiğine ilişkin "AB-Türkiye Siyasi, Ekonomik ve Ticari İlişkilerinin Durumu" başlıklı ikinci bir rapor hazırladı.

Tavsiye niteliğindeki bu raporun 14-15 Aralık Devlet/Hükümet Başkanları Zirvesi sırasında kabul edilmesi öngörüldü, ancak gündeme alınmayarak ilkbaharda düzenlenecek zirveye bırakıldı. 

Raporda ticaretten inovasyona farklı konularda gelişme kaydedilmesi ve sorunlu konuların yapıcı bir şekilde ele alınabilmesi için yüksek düzeyli diyalogların yeniden tesisi, vize süreçlerinin kolaylaştırılması amacıyla üye ülkelerle istişareler yapılması ve Türkiye'nin yerine getirmesi gereken kriterler konusunda destek verilmesi, düzensiz göç ve terörle mücadele konusunda işbirliğinin artırılması ve gerektiğinde Türk Dışişleri Bakanının gayrıresmi formattaki AB Dışişleri Bakanları toplantılarına davet edilmesi gibi konularda önerilere yer verildi.

Raporda, ayrıca Türkiye'nin AB üyelik sürecinin kırılgan olduğuna değinilmekte; insan hakları, Türkiye'nin Kıbrıs politikası, Hamas konusunda AB'yle olan görüş ayrılığı gibi konular üyelik süreci önünde aşılması gereken engeller olarak sıralandı. 

Brüksel'de bir Ankara yorgunluğu olduğu kadar, Ankara'da da Brüksel yorgunluğu var.

Diğer taraftan, AB Türkiye'nin birincil ticaret ortağı ve halkın yarısından fazlası Türkiye'nin AB üyelik sürecini destekliyor.

AB de değişen dünya dengeleri nedeniyle Türkiye'yi kaybetmek istemiyor. Burada önemli olan Türkiye'nin tam üyelik dışında hiçbir ilişkiye razı olmamasıdır.

Ancak, müzakereler yeniden rayına girene kadar AB'yle gümrük birliği, vize serbestisi, göç gibi konularda eş zamanlı süreçler işletilmelidir. 

Önümüzdeki dönemde Türkiye'nin AB'ye üye olma kararlılığını ortaya koyarak, 2000'li yılların başında olduğu gibi kapsamlı reform sürecine yeniden dönmesi ve AB müktesebatına uyum konusunda ilerleme kaydetmesi önemlidir.

Bu durum, Brüksel'deki olumsuz havanın dağılmasına ve Türkiye'nin Batı'yla olan ilişkilerinin de düzelmesine katkı sağlayacaktır. 


Türkiye-ABD ilişkileri 

2023 yılında Türkiye-ABD ilişkilerinde olumlu yönde bir değişiklik olmadı.

İki ülke arasındaki derin güven bunalımı sürdü. Gazze'deki savaşla birlikte iki ülke gündemindeki sorunlu konulara Filistin-İsrail meselesi de eklenmiş oldu.

2023 yılında ABD'nin PYD/YPG'ye süregelen desteği ilişkileri zehirleyen konuların başında geldi. 

Türkiye, İsveç'in NATO üyeliğine yönelik adım attı, buna mukabil ABD F-16'ların satışı konusunda Kongre'ye resim bildirimde hala bulunmadı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iki sürecin eş zamanlı yürütülmesi konusunda Biden'la vardığı anlaşılan mutabakat çerçevesinde, yeni yılda Kongre'nin açılmasıyla ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Kongre'ye resmi bildirimde bulunması, akabinde TBMM'nin de İsveç'in katılım protokolünü onaylamasıyla gereğinden fazla uzayan bu süreç de tekemmül ettirilmiş olacaktır.

Burada kilit konu F-16'ların Türkiye'ye ne zaman verileceğidir. ABD'nin Türkiye'yi daha fazla oyalamıyarak uçakları vermesi ilişkilerin de düzelmesi yönünde önemli bir adımı teşkil edecektir. 

2024 yılında teröre verdiği desteği sonlandırması yönünde ABD'ye kararlı mesajlar verilmeye devam edilmelidir.

Gazze savaşıyla birlikte bölgedeki gerginlik ve istikrarsızlıktan en fazla yararlanmak isteyecek olan taraflar terör örgütleridir.

Bu bağlamda yeniden Ortadoğu'ya çekilmek istenen ABD'nin artık terör örgütleriyle değil, müttefikleriyle hareket etmesi kendi çıkarına olacaktır. 

ABD-Çin rekabeti bağlamında, ABD'nin Ortadoğu'da, Kafkaslar'da, Orta Asya'da ve hatta Afrika'da Türkiye'yle işbirliği yapabileceği düşünüldüğünde, Türkiye'nin heba edilemeyecek bir ortak olduğu aşikardır. 

ABD'nin mevcut politikalarını yürütmekte ısrarcı olması halinde ise, Türkiye'nin Rusya başta olmak üzere başka ülkeler ve coğrafyalarla ilişkilerini ilerletmesi kaçınılmaz olacaktır. Bu durum da yine ABD'nin yararına olmayacaktır. 

ABD'de 2024 yılındaki Başkanlık seçimlerinde Biden'ın yeniden kazanması halinde ilişkilerde büyük bir değişiklik beklemek gerçekçi değildir.

Öte yandan, öngörülemez davranışlara sahip Trump'ın yeniden başkan olması da Vaşington-Ankara hattında köklü değişiklikler yaratmayabilir, aksine yeni krizlere de sebebiyet verebilir.

Her hâl ve kârda Türkiye'nin ABD'yle diyalog kanallarını açık tutarak kurumsal bazda ilişkilerini sürdürmesi iki ülke gündeminde örtüşen konuların ele alınması açısından önemlidir.  


Yunanistan ve Doğu Akdeniz

6 Şubat depremleri ve iki ülkede düzenlenen seçimler sonrasında Türk-Yunan ilişkilerinde yeniden olumlu bir döneme girildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın aralık başında Atina'ya gerçekleştirdiği ziyaret çerçevesinde imzalanan Atina Bildirgesi ilişkilerin yapıcı bir seyirde ilerlemesi için atılmış önemli bir adımdı.

Temennimiz bundan sonra ikili ilişlilerin pozitif gündem üzerinden ilerletilmesidir. Ancak iki taraf arasında Ege sorunları ve Batı Trakya Türk Azınlığı'nın durumu başta olmak üzere çözüm gerektiren konular bulunmaktadır.

Kıbrıs sorunu ise Türkiye'nin AB üyelik sürecini ve Doğu Akdeniz'deki istikrarı doğrudan etkilemektedir. 

Türkiye'nin AB'yle ilişkileri canlandırma yönündeki açıklamalarına karşılık, Yunanistan'ın söylem değişikliğine giderek Ankara'nın Brüksel'le iyi ilişkiler tesis etmesinin yolunun Atina'dan geçtiğini savunması da ayrıca not edilmesi gereken bir husustur. 

2024 yılında Türkiye Ege'de ve Doğu Akdeniz'de de hem kendi çıkarlarını hem de KKTC'nin çıkarlarını uluslararası hukuk temelinde aynı kararlılıkla müdafaa etmelidir. 

Öte yandan, Kıbrıs'a iki yıl aradan sonra 6 aylık bir görev süresi olan BM Genel Sekreteri'nin Şahsi Temsilcisi atandı.

Türkiye'nin bir yandan KKTC'nin tanınırlığı yönünde adım atmaya devam etmesi, diğer yandan da KKTC'yi olası bir müzakere sürecinde, Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesi şartıyla, yapıcı rol oynaması amacıyla teşvik etmesi adada adil ve kalıcı barışın tesisi açısından gereklidir. 


Enerji

Ukrayna savaşı ve Rusya'ya uygulanan yaptırımlar nedeniyle üçüncü ülkelerin alternatif kaynak arayışına girmeleri Türkiye'nin hem transit ülke hem de kaynak ülke olarak önemi 2023 yılında arttı.

Türkiye yıl içerisinde birçok ülkeyle akdettiği anlaşmalarla enerjide ticaret merkezi olma yolunda adımlar attı. 

Türkiye'nin LNG terminalleri, doğalgaz depolama tesisleri ve yüzer depolama ve gazlaştırma üniteleri (FSRU) enerji arzı güvenliği bağlamında Türkiye'ye avantaj sağlamaktadır.

Türkiye'nin bu imkanlara yenilerini ekleyerek ve kaynak çeşitliliğine giderek önümüzdeki dönemde kilit ülke olma konumunu konsolide etmesi özellikle Batı'yla olan ilişkilerinde stratejik bir avantaj sağlayacak, ayrıca Rusya'ya olan bağımlılığını da azaltacaktır. 

Öte yandan, Doğu Akdeniz havzasının dünyada en hızlı ısınan bölge olduğu düşünüldüğünde, Türkiye'nin yeşil dönüşümü bir öncelik haline getirerek gerekli adımları gecikmeksizin atması önemlidir. 


Yeni ticaret yolları

Türkiye nasıl enerji alanında bir merkez haline gelme yönünde adımlar atıyor ise, jeostratejik konumunun yarattığı avantajla aynısını ticaret yolları için yapmalıdır.

Karadeniz'den Akdeniz'e uzanan hattın merkezinde yeralması, Orta Koridor ve Kuşak Yol Girişimi'nin uyumlaştırılması, Basra Körfezi'nden Türkiye'ye ulaşacak Kalkınma Yolu Projesi ve er ya da geç açılacak olan Zengezur Koridoru'nun Londra'yı Pekin'e bağlayacak bir hattın parçası haline gelecek olması Türkiye'nin bağlantılığını artıracak ve dünya ulaşım ağlarındaki konumunu pekiştirecektir. 

Türkiye'nin bu amaç doğrultusunda gerekli fiziki ve finansal yatırımları yapması, buna ek olarak etrafında oluşan diğer koridorları kendi üzerinden bölgedeki diğer ticaret yollarına bağlamanın yollarını araması Türkiye'nin sürdürülebilir kalkınmasına katkı sağlayacak, merkezi konumunu daha da ön plana çıkartacaktır.  

Kurallara dayalı uluslararası düzenin işlerliğini yitirdiği, bazı ülkelerin uluslararası hukuku yok sayarak ve kötü örnek teşkil ederek dünyanın tümünün istikrarsızlığa sürükledikleri bir dönemde Türkiye'nin dış politikada atacağı her adımın farklı yansımaları olabilecektir.

Türkiye çok yönlü bir denge politikası izlediği oranda değerlidir ve bu sayede kendine azami kazanç elde edebilir.

Türkiye'nin bu doğrultuda 2024 yılında, hiç değilse kendi etrafındaki tehditleri asgariye indirebilmek amacıyla, bölge ülkeleriyle ilişkilerini pekiştirmeye devam etmesi, yeni gerginliklerin/çatışmaların çıkmasını engellemesi, mevcut çatışmalarda çözümün bir parçası haline gelerek bu doğrultuda aktif rol oynaması ve son olarak da ABD-Çin arasında yaşanmakta olan rekabette kendini doğru şekilde konumlandırması önemlidir. 

 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU