Tekaddum-Hamideti buluşması: Umut için girişilen bir macera

Bu toplantı barışa ulaşma olasılığına bir pencere ya da bu duvarda bir gedik açtı

Sudan eski Başbakanı Abdullah Hamduk (sağda) ve HDK Komutanı Muhammed Hamdan Daklu (solda) Addis Ababa'da tokalaşırken / Fotoğraf: X

Sudan siyaset sahnesinde geçtiğimiz haftanın en önemli olayı, savaşa karşı çıkan Sivil Demokratik Güçler Koordinasyonu (Tekaddum) adını taşıyan sivil cephenin Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) ile toplantısıydı.

Hızlı Destek Kuvvetleri lideri altı aydan uzun bir süredir ortadan kaybolmasından bu yana ilk kez Sudanlı bir siyasi grupla görüldü.

Toplantıyı ve sonuçlarını tartışmaya başlamadan önce, kesinlikle tartışmalı bir toplantı olduğunu ve insanların bu konuda destekçiler ve muhalifler olarak ikiye bölünmüş olmasının tamamen anlaşılabilir olduğunu söyleyebiliriz.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Tartışma ve anlaşmazlık HDK destekçileri veya karşıtları arasında değil.

Aynı şekilde Hızlı Destek Kuvvetleri'nin demokrasiden ve sivil dönüşümden yana olduğunu düşünenler ile bunların birçok suç işlemiş, yeryüzünden silinmesi gereken kabile milisleri olduğunu söyleyenler arasındaki bir tartışma da değil.

HDK'nın tanımlanması konusunda tam bir fikir birliğine varıldığına ve bu savaş sırasında işledikleri suçlar ve ihlaller konusunda da bir oy birliğine varıldığına eminim.

Tartışma, Tekaddum liderlerinin Hızlı Destek Kuvvetleri lideriyle görüşmesinin ülke çıkarına ve barışa faydası olup olmadığı etrafında dönüyor. Bu en önemli soruydu.

Toplantıya itiraz edenler arasında Hızlı Destek Kuvvetleri'nin yaptığının bir askeri darbe ve iktidarı ele geçirme girişimi olduğunu, tolere edilemeyecek kadar büyük suçlar işlediğini, bu nedenle tek çözümün, ortadan kaldırılıncaya kadar ona karşı savaşın sürdürülmesi olduğunu düşünenler de vardı.

İtirazcılar arasında yukarıdaki tanımlamaya katılmanın yanı sıra Sudan çatışmasına çözüm bulmak için çalışan ülkelerin arabulucu ve liderlerinin Hızlı Destek Kuvvetleri liderleriyle yaptıkları toplantıların mazur görülebileceğine ancak herhangi bir Sudanlı tarafın bu konuda mazur görülemeyeceğine inananlar da bulunuyor.

Bunlara göre Hızlı Destek Kuvvetleri ile görüşenler, liderine hak etmediği bir meşruiyet kazandırdıkları için ağır bir vatana ihanet suçu işlemişler demektir.

Öte yandan toplantıya destek verenlerin büyük bir kısmı savaşı ilk günden itibaren reddeden ve durdurmak için çabalayanlardan oluşuyor.

Hızlı Destek Kuvvetleri'nin niteliği veya işledikleri suçlar konusunda belki de aynı fikirde olmayan, ancak 9 ay süren savaşın sadece Sudan'da yaşamın her alanında sürekli bir yıkımla sonuçlandığına inanlar da var.

Sudan ordusunun gücünün korkunç bir biçimde gerilemeye devam etmesi ve bunun da Hızlı Destek Kuvvetleri'ni askeri olarak ortadan kaldıramayabileceğine işaret etmesi nedeniyle müzakere yoluyla savaşı durdurmaya çalışmanın daha iyi olacağını düşünüyorlar.

Savaşın devam etmesinin daha fazla suç ve ihlale zemin yaratılması anlamına geldiğine, dolayısıyla suçları durdurmanın ilk adımının savaşı durdurmak olduğuna, ardından soruşturma, yargılama ve tazminat aşamalarının geldiğine inanıyorlar.

Tekaddum'un liderleri ve üyeleri için Hamideti ile görüşmek ve tokalaşmak kolay bir iş miydi?

Ben öyle düşünmüyorum, çünkü çoğu ve belki de hepsi genel olarak savaştan, özellikle de onların ve akrabalarının evlerine baskın düzenleyen, arabalarını ve mülklerini yağmalayan, doğrudan veya dolaylı olarak kendilerine bağlı olanları öldüren Hızlı Destek Kuvvetleri'nin yaptıklarından etkilendiler.

Tekaddum içerisinde Hızlı Destek Kuvvetleri'nin ordu komutanlığı ile ittifak halinde onlara ve hükümetlerine karşı darbe yaptığı ve onları hapse attığı Sivil Demokratik Güçler Koordinasyonu Başkanı Dr. Abdullah Hamduk ile bazı eski bakanları ve yetkilileri de var.

Dolayısıyla, mesele kişisel hesaplar ve kayıplarla ölçülseydi, belki çoğu buluşmayı ve tokalaşmayı reddederdi, ancak zor anlarda, insanlar kendileriyle aynı fikirde olsun ya da olmasın, ulusun çıkarına olduğuna inandıkları bir şey sundular.

Politikacı, risk alan ve etrafındaki insanlar aynı fikirde olmasa bile doğru olduğuna inandığı zor bir kararı alan kişi olarak tanımlanır.

Elbette, verdiği kararın hatalı olduğu açıkça ortaya çıktığında bunun bedelini ödemeye de hazır olmalıdır.

Bana göre Tekaddum liderliğinin yaptığı da bu çerçeveye giriyor; ülkeyi kurtarmak için büyük fedakarlıklar yapmak, birçok haksızlığı aşmak, pek çok ithama, hatta hakarete ve ihanet ile suçlanmaya katlanmak. Savaşı durdurma çabaları başarılı olursa ödülleri de budur.

Bu adım başarısız olursa veya olumsuz sonuçlara yol açarsa da bunun bedelini gelecekleriyle ve siyasi projeleriyle ödeyecekler.
 


Belki kendi adıma, bu aşamada çatışmanın taraflarından herhangi biriyle yürütülen siyasi süreçte ayrıntılara girilmemesi, siyasi diyalogların diğer siyasi grupların geniş katılımıyla tamamlanması için, tarafların birbirleriyle ve kendi aralarındaki müzakerelerin savaşı durdurmaya yönelik sahadaki askeri adımlarla sınırlı olması gerektiğini düşünüyorum.

Bu toplantılarda Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) bileşeninin ağırlıkta olmasını, sivil toplum katılımının genişletilmesi fikrinden bir geri adım atma olarak görebiliriz.

Keza Darfur, Cezire ve Sudan'ın doğusu ile kuzeyinde savaş tehdidi altındaki diğer bölgelerde savaştan en çok etkilenen toplumsal bileşenleri de dahil etmeyi ihmal etme olarak düşünebiliriz.

Ancak bunlar tartışılabilir, karşılıklı görüş alışverişinde bulunabilir gözlemlerdir ve atılan adımın önemini azaltmaz.

Bu toplantı barışa ulaşma olasılığına bir pencere ya da bu duvarda bir gedik açtı.

Bunu tamamlamak büyük bir çaba, vizyon ve daha geniş bir ufuk gerektiriyor.

Sudan halkının beklentileri için bir umut var.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU