Burhan-Hamideti görüşmesinin ertelenmesinden sonrası ne?

Halk direnişine yönelik seferberlik kampanyalarının etrafındaki tartışma ne olursa olsun, şu aşikâr ki, bunun etkileri olacak ve belki de mevcut savaştaki hesaplarda pek çok dengeyi altüst edecek

Fotoğraf: AFP

Sudan için her açıdan felaket olan 2023 yılı, iki konuyla ilgili geniş çaplı bir tartışmanın ortasında sona eriyor.

Birincisi, Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) El-Cezire vilayetine ve yönetim merkezi olan Vad Medeni'ye girmesiyle açıkça artan seferberlik ve silahlı halk direnişi çağrıları.

İkincisi ise Afrika Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi'nin (IGAD) arabuluculuğunda Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile HDK Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) arasında ateşkes anlaşmasına varmak ve savaşın nasıl bitirileceğini konuşmak amacıyla bir toplantı yapılmasına ilişkin duyuruyla alakalı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu iki konu birbiriyle bağlantılı çünkü savaşı durdurma olasılığı taşıyan müzakerelerin yapılması, kaçınılmaz olarak, El-Cezire vilayetine girdikten sonra savaş bölgesini doğu ve güneyde Sennar ve El-Kadarif vilayetlerine doğru genişleten HDK'nin ilerleyişini durdurmaya yönelik seferberlik hareketlerinin ivmesi ile halkın direniş çağrılarının azalmasını sağlar.

Ancak bu savaşla ilgili birçok meselede olduğu gibi "vadedilen" toplantı da, yapılacağı söylenen anın son saatlerine kadar bir çatışma, belirsizlik ve şüphe konusu olarak kaldı.

Bu, savaşın pek çok aşamasında olduğu gibi doğru bilgi ve resmi açıklamaların yokluğunda insanların kafasının karışmasına yol açtı.

IGAD ülkelerinin 9 Aralık'ta Cibuti'de yaptığı acil zirvenin ardından duyurulduktan sonra bu toplantıyla ilgili belirsizlik ve şüpheler devam etti.

Orgeneral Burhan, ateşkesin sağlanmasına yönelik Cidde müzakereleri boyunca hükümetinin uyduğu şartlarla ilintili olarak HDK'nin vatandaşların ev ve mahallelerinden ve sivil hizmet kurumlarından çekilmesi karşılığında toplantı yapmayı kabul etti.

Toplantı duyurulduğunda, HDK Komutanı ile Kenya Devlet Başkanı William Ruto arasında gerçekleşen bir telefon görüşmesinde IGAD ülkelerinin HDK Komutanı'nın onayını aldığı söylendi.

Bu da aylardır kamuoyu önüne çıkmayan ve çeşitli tarafların öldüğünü kesin bir dille iddia ederken kendi güçlerinin, 'güvenlik' sebeplerinden ortaya çıkmasa da yerinde olduğunu ve operasyonları yönettiğini vurguladığı Hamideti'nin akıbetiyle ilgili yaygın spekülasyonlar ışığında insanların ilgisini çekti.

Böylece toplantı meselesi, sadece bazıları buna ateşkese ulaşma umudu bağladığı için değil, aynı zamanda ateşkes sağlanırsa Hamideti hakkındaki spekülasyonlara son vereceği için de Sudan konseylerinde ve forumlarında geniş çaplı tartışmalara neden olmaya devam etti.

Bana göre, sadece HDK Komutanı'nın aylardır ortalarda gözükmemesinden ötürü değil, aynı zamanda Burhan'ın belirlediği talepler yerine getirilmeyeceğinden ötürü toplantıya karşı duyulan şüpheler yerindeydi.

Ne de olsa, temel şart olarak HDK'nin sivillerin evlerinden ve sivil kurumlardan çekilmesi, imzalanan taahhütlere ve Suudi Arabistan ile ABD'nin Cidde platformunda gösterdiği büyük çabalara rağmen sağlanamamışken, savaşın genişleyip El-Cezire'ye sıçradığı ve diğer eyaletleri de kapsayacak şekilde genişletilmesine yönelik hazırlıkların yapıldığına dair işaretlerin olduğu bu aşamada, bunun uygulanmasını beklemek güçtü.

"Vadedilen" toplantının bugünkü tarihinde gerçekleşmeyeceğinin doğrulanması, ancak dün geç saatte geldi ve erteleme gerekçesi olarak HDK Komutanı'nın Cibuti'ye ‘teknik nedenlerden ötürü' ulaşamaması gösterildi.

Bu da toplantının etrafını saran belirsizliği artırdı ve onu her türlü sürprize açık hale getirdi.

Önümüzdeki ocak ayında bir toplantının yeniden koordine edileceğine dair göstergeler belirsizliğini koruyor.

Bu da bence şu anlama geliyor ki, toplantı IGAD'ın duyurduğu şekilde yani yüzyüze yapılmayacak.

Eğer toplantı yapılırsa bu düzeyde değil daha düşük bir düzeyde heyetlerle yapılacak.
 


Toplantının yapılamaması, halk direnişi için seferberlik çağrılarının devam edeceği ve Darfur'da, Hartum'da ve son olarak El-Cezire'nin büyük bir kısmında yaşananların başlarına gelmemesi için kendilerini korumak isteyen vatandaşlar arasında yankı bulacağı anlamına geliyor.

Birinci Piyade Tümeni kuvvetlerinin ani ve gizemli bir şekilde geri çekilmesinin ardından Vad Medeni şehrinin düşme şekli, birçok vatandaşın kararsızlığını gidermiş ve onları kendi bölgelerini savunmak için silaha sarılmaya ikna etmişti.

Sosyal medyada dolaşan birçok videoda, seferberlik çağrılarının, ordu liderliğinin desteğinin ortasında, geniş çaplı bir yanıt bulduğu ortaya çıktı.

Dikkat çeken nokta, savaş dönemi boyunca yaşanan bölünme ve kutuplaşmanın halk seferberliğine de sıçraması.

Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri'nin (ÖDBG) liderleri ve "savaşa hayır" savunucusu gruplar seferberlik kampanyalarına karşı olduklarını açıkladılar.

Bunun savaşı uzatarak ülkenin bölünme riskini artıracak kapsamlı bir iç savaşa ve silahlı kaosa dönüşme ihtimaline kapı açacağını belirttiler.

HDK de bu safta yer aldı. Bu hafta yaptığı açıklamada sivillerin silahlandırılması olarak tanımladığı durumu kınadığını duyurdu.

Eski rejimin destekçilerini ve askeri istihbaratı, bu silahlanmanın arkasında olarak "ülkeyi parçalamaya çalışmakla" suçladı ve bu planın uygulanmasına müsaade etmeyeceğine söz verdi.

Şu ana kadar şu anlaşılmıştır ki, El-Cezire vilayetinde yaşananlardan sonra, diğer eyaletlere yönelik çatışma çemberinin genişlemesi ve HDK'nin bazı üyelerinin alenen kuzey ve doğu vilayetlerine ilerleme tehdidinde bulunduğu video kliplerin yayılmasıyla, kendi eyaletlerinin de tehdit altında olduğunu hisseden halk güçleri bu muhalif seslerden etkilenmedi.

Seferberliği destekleyenler ayrıca Darfur'da yaşanan etnik temizlik ve Masalit gibi belirli kabileleri hedef alan katliamlara da dikkat çekiyor.

Uluslararası düzeydeki geniş çaplı kınamalar bunların olmasına ve tekrarlanmasına engel olmadı.

Dolayısıyla bu, bu kabilelerin ve Batı Sudan'daki diğer kabilelerin bazılarının, halk direnişinin canlarını korumak için önlerindeki en ideal yol olduğunu düşünmelerini sağladı.

Halk direnişine yönelik seferberlik kampanyalarının etrafındaki tartışma ne olursa olsun, şu aşikâr ki, bunun etkileri olacak ve belki de mevcut savaştaki hesaplarda pek çok dengeyi altüst edecek.

Yeni yıl ile birlikte savaş belirleyici aylarına girecek. Ya savaşın kapsamı büyüyecek ya da bitişe doğru hızlanacak.

Ben bitişe doğru hızlanmasının daha muhtemel olduğunu düşünüyorum çünkü kimse büyüyen bir halk dalgasının kuvvetini küçümseyemez.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU