Profesör Askari: Gazze'nin yeniden inşasında paranın geleceği yer ABD

Independent Türkçe, Gazze Savaşı'nı uzmanlarla konuşmaya devam ediyor. İktisatçı ve uluslararası ilişkiler uzmanı Emeritus Profesör Askari'ye göre İsrail'in en büyük destekçisi ABD yok olmuş Gazze'nin yeniden imarını üstlenebilir

İllüstrasyon: Independent Türkçe

Gazze Savaşı'nın bugün 80. günü.

Uluslararası tepki artıyor. 

Buna karşın ABD, İsrail'i korumaya devam ediyor. 

ABD Başkanı Joe Biden ile İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu bu kez telefonlaştı. 

Biden, İsrail Başbakanı'ndan Gazze'deki sivillerin korunmasını istedi ama ateşkes talebinde bulunmadı.

Netanyahu ise Biden'a ABD'nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ndeki (BMGK) duruşu nedeniyle minnetlerini iletti.

BMGK'da Gazze'de genişletilmiş insani yardımların kesintisiz ve güvenli erişimi için "acil adım atılması" yönündeki karar tasarısı kabul edilmiş ancak ateşkese değinilmemişti.

Son 24 saat içinde ise Mısır'ın Gazze'de "üç aşamalı ateşkes" ve kademeli olarak tüm esirlerin serbest bırakılmasını içeren bir teklifte bulunduğu iddiası ortalıkta dolaşıyor.

Tüm bunlar yaşanırken Emeritus Profesör Hossein Askari ile konuştum.

Askari, Ortadoğu ve İslam dünyasında ekonomik kalkınma alanında uzman bir isim.

Aynı zamanda siyasi, sosyal ve ekonomik reformlarla ilgili etkili kurumlar inşa etmek için bir ölçüt olan İslamilik Endeksleri'nin kurucusu.

İran'da doğan Askari, ilkokul ve ortaokul eğitimini Birleşik Krallık'ta aldı. 

Sonrası yıllardır yaşadığı Amerika Birleşik Devletleri...

MIT'de öğretim görevliliği, ardından Wayne State Üniversitesi, 1982'den 2019'a kadar ise George Washington Üniversitesi...

Askari akademik görevlerinin yanı sıra Suudi Arabistan Maliye Bakanı'nın bir dönem özel danışmanlığını da yürüttü.

Bu görevi esnasında Suudi Arabistan'ı Uluslararası Para Fonu Yönetim Kurulu'nda temsil etti. 
 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)


Askari, İran Ulusal Petrol Şirketi ile Amerikan petrol şirketleri Atlantic Richfield ve Sunoco arasındaki finansal anlaşmazlığın çözümünde, Lahey'deki İran-Amerika Tahkim Mahkemesi'nde de arabuluculuk yapmıştı.

İran asıllı bilim insanının Ortadoğu'da ekonomik kalkınma, İslam ekonomisi, uluslararası finans, ekonomik yaptırımlar konularında yayımlanmış 35 kitabı, 140'ın üzerinde makalesi bulunuyor.

Zaten bu röportajın çıkış noktalarından biri de hem Gazze Savaşı'nın dününü bugününü hem Emeritus Profesör Askari'nin bölgenin ekonomisine ilişkin bakış açısını konuşmaktı. 

Kendisine savaş bittikten sonra Gazze'yi nasıl bir geleceğin beklediğini sordum.

Askari bu soruya yanıt vermenin çok güç olduğunu söyledi. 

Gazze'de artık enkazın temizlenme şansının dahi olmadığını, çok büyük bir kaynak aktarımı gerektiğini, mevcut hiçbir uluslurarası kurumun böyle bir kaynağı olmadığını, paranın ise İsrail'e silah yardımı yapan ABD ve zengin Arap ülkelerinden gelebileceğini ifade ederek...

İnsanlığı içinden geçtiği süreç sadece korkuları, acıyı, öfkeyi, kutuplaşmayı değil artık pek şaşırılmayan çelişkileri de barındırıyor sanki.

"İsrail sadece Yahudi İsrailliler için bir demokrasidir"

Amerika Birleşik Devletleri, İsrail'i sadece en büyük müttefiki değil aynı zamanda Ortaoğu'daki tek demokrasi olarak görüyor. İsrail gerçekten bölgenin tek demokrasisi mi? Yoksa kimilerinin dile getirdiği gibi sadece ayrımcılığı savunan bir apartheid devleti mi?

Bunun oldukça kolay bir soru olduğunu düşünüyorum. Apartheid, farklı insanlara farklı muamele yapılması ve onları farklı kategorilere koymak olarak tanımlanır. Açıkçası İsrail'e baktığınızda bir apartheid devletidir, demokrasi değildir. İsrail'in sadece Yahudi İsrailliler için bir demokrasi olduğunu söylerim. Bir ulus olarak demokrasi değildir. 
 

FOTO 1.jpg

Hossein Askari, George Washington Üniversitesi'nde İşletme ve Uluslararası İlişkiler alanlarında Emeritus Profesör / Fotoğraf: George Washington Üniversitesi


ABD, İsrail'in Ortadoğu veya Batı Asya'daki tek demokrasi olduğunu iddia ettiğinde kendini aptal durumuna düşürüyor. Bugünün dünyasına baktığınızda ABD'nin II. Dünya Savaşı'ndan bu yana herhangi bir zamanda olduğundan daha az popüler olduğunu savunabilirim. ABD'nin en saygın araştırma kuruluşlarından Pew'ün anketlerine baktığınızda ABD gerçekten hiç saygı görmüyor. Ve temelde İsrail dışında hiçbir ülkede sevilmiyor. Elbette İsrail'de neden sevildiği anlaşılır. Ancak Türkiye'de sevilmiyor, çoğu Avrupa ülkesinde sevilmiyor ve Amerika'nın bunu yapması çok üzücü. Dolaylı yanıtladıysam kusura bakmayın ancak sorunuza doğrudan cevap vermek gerekirse evet, İsrail bir aparteid devletidir.

"Gazze'nin yeniden inşasında paranın gelebileceği yer ABD"

Birleşmiş Milletler raporuna göre Gazze'deki savaş ekonomiye ve sivil altyapıya büyük zarar verdib Sağlık ve eğitimdeki yıllar süren görece ilerlemeyi tersine çevirdi. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın Arap Devletleri Bölgesi Direktörü Abdullah ed-Dardari'ye göre çatışma sadece ilk ay içinde Gazze'nin yıllık gayri safi yurt içi hasılasının yüzde 90 ila 100'ünü yok etti. Ve çatışma Gazze'nin nüfusunun yüzde 96'sını yoksulluğa itti. Durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Savaştan sonra Gazze'nin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sorduğunuz soruyu cevaplamak çok zor. Ben Estağfurullah Tanrı değilim, bu yüzden sizinle paylaşabileceğim algılarımı vereyim. Benim düşünceme göre, her ne olursa olsun, Gazze tamamen yok olmuştur. Eve geri dönemezsiniz. Orada hiçbir şey yok. Enkazı bile temizleme şansları yok, çünkü çok kötü bir şekilde harap olmuş durumda. Bu yüzden önceki duruma geri dönemeyiz.  Filistinlilere gerçek bir devlet verildiğini, onlara ihtiyaç duydukları özgürlüğün verildiğini, İsrail'in üzerlerine koyduğu tüm bu ablukaların kaldırıldığını düşünelim. Filistinliler temelde Gazze'de bir hapishanede yaşıyorlar. Diğer taraf da harika değil, sürekli olarak terörize ediliyorlar. Olanları ele almamız gereken tek yolun, hemen iki devletli çözüme başlamak olduğunu düşünüyorum.
 

FOTO 2.jpg

ABD uzay teknolojisi firması Maxar Technologies'in İsrail'in bombardımanı sonrası ekim ayı içinde Gazze çevresindeki ortaya çıkan manzarayı gösteren uydu görüntüleri yayınlamıştı / Fotoğraf: Maxar


Gazze'yi yeniden inşa etmeyi ve iki devletli bir çözümü mümkün kılmayı konuştuğunuzda, gerçekten de çok büyük bir kaynağa ihtiyaç duyulduğu ortada. Bunun için gereken kaynağın nereden geleceğini size söyleyebilirim. İsrail, tüm suçlara rağmen, hiçbir şekilde bir dolar bile bağışlamayacaktır. Bu yüzden, gerçekten Filistin devletini neredeyse sıfırdan yaratmak için Amerika Birleşik Devletleri ve Arap ülkelerinin cebinden büyük bir miktarın ortaya çıkması gerek. Altyapı, yeniden inşa etme... Bu da başka bir sorun. Bu kaynakları nasıl bulacaklar bilmiyorum. Hiçbir kuruluşun böyle bir kaynağı yok. BM hiçbir şeye sahip değil. Bu yüzden para bir yerden gelmek zorunda. Bence taahhütlerin gelmesi gereken tek yer Amerika Birleşik Devletleri, bazı Avrupa ülkeleri ve aynı zamanda bazı zengin Arap ülkeleridir.

"Filistinlilere küçük bir arazi parçası verip "İşte devletiniz" denilen bir çözüm olamaz"

Gerçekten iki devletli çözümüne inanıyor musunuz? Yoksa bu fikir Gazze Savaşı'ndan sonra kesin olarak çöktü mü? Zira kimi bu kaatteyken kimi tek çıkar yolun bu olduğu görüşünü dile getiriyor.

Tarihsel olarak İsrail Oslo Anlaşmaları'nda iki devletli çözüme uydu. Bu Filistinlilere ve Araplara söylenen şeydi. İnsanları nispeten mutlu tutmak için... Ancak ben İsrail'in iki devletli çözümü hiçbir zaman amaçlamadığı kanaatindeyim.
 

FOTO 3.jpg

13 Eylül 1993'te İsrail Başbakanı Yitzhak Rabin, ABD Başkanı Bill Clinton ve Filistin Kurtuluş Örgütü lideri Yasser Arafat Oslo Barış Anlaşması görüşmelerinde / Fotoğraf: Vince Musi, Beyaz Saray Arşivi


İsrail içindeki siyonistlerin hedefinin her zaman her şeyi ele geçirmek olduğunu düşünüyorum: Gazze'yi ele geçirmek, Batı Şeria'yı ele geçirmek ve Filistinliler olmadan bir devlete sahip olmak vs. Ya da Filistinliler oradaysa onları bir köşeye kıstırmak... Ancak bana kişisel olarak iki devletli çözüne inanıp inanmadığımı soruyorsanız, bu benim inandığım tek çözüm. Bu tek insani çözüm. Bu noktada aslında benim için ironik bir şekilde, iki devletli çözümünün yalnızca çözüm olduğunu düşünüyorum.

İki devletli çözüm tam da savaş sonrası konuşulması gereken mi? 

Bakın, sürdürülebilir bir iki devletli çözümü olması gerekiyor. Bir başka deyişle Filistinlilere küçük bir arazi parçası verip "İşte sizin devletiniz" dediğiniz bir çözüm olamaz. 

"Doğu Akdeniz'deki petrol ve doğalgaz devreye giriyor"

İsrail Gazze'nin tamamen Filistinsizleştirilmesini istiyor...

Evet, tanıdığım birçok insan son zamanlarda bunu söylüyor. Sebebi ne mi? Filistinlilerin olmadığı bir Gazze hedefinin ana nedeni elbette Akdeniz'deki muhtemel petrol ve doğalgaz sahaları... Bu başka bir sorun haline gelebilir. İsrail temelde her şeyi istiyor! Elbette ilk olarak İsrail'i suçluyorum. İkinci olarak Amerika Birleşik Devletleri'ni, İsrail'e kör destek verdiği için suçluyorum. Üçüncü olarak Arapları suçluyorum. Ben bir Arap değilim ancak Arapların yetersiz ve gerçekten Filistinlilere hiç destek olmadıklarını düşünüyorum. Onlar bu sorunun ortadan kalkmasını ve özellikle Körfez ülkelerindeki Arapların baş ağrısı olmaktan kaçınmayı istiyorlar.

"Filistin'e en büyük destek veren Müslüman ülke Malezya"

Araplar ve Müslüman ülkeler bu süreçte çaresizler mi yoksa sadece kendi çıkarlarını mı düşünüyorlar? Ve soruma vereceğiniz yanıtla muhtemen ilintili bir ilave: Niye işbirlikçi bir sömürgeci dünyada yaşadığımızı düşünüyorsunuz? 

Eğer Arap ülkelerine bakarsanız, çoğu yabancı desteklere bel bağlıyor. Onlar Amerika'nın kendilerine karşı olası gizli operasyonlarından veya Avrupa ülkelerinin kurallarını altüst etmesinden korkuyorlar. Yapmak istedikleri iktidarda kalmak. Ve bu özellikle Basra Körfezi ülkelerine baktığınızda açık. Petrol halka aittir ancak yöneticiler parayı sanki hepsi onlarınmış gibi hazineden çekebiliyor. Bu, kimseye müdahale etmek istemedikleri ve yabancı güçlerin aslında kurallarını altüst etmesini istemedikleri anlamına gelir. Bu nedenle bu konudan uzak durdular. Bu konuda (Filistin'e) en etkili destek veren ülkenin aslında Malezya olduğunu iddia ediyorum. Malezya, Arap değil ama Müslüman bir ülke ve Malezya'ya bakarsanız tamamen Filistinlilere destek vermiştir. Ancak Ortadoğu'daki Arap ülkelerine baktığınızda çok az şey yapmışlardır. Onlar sadece oradan buradan biraz para vermişlerdir. Ve maalesef çoğunlukla Filistin Yönetimi'ni desteklediler. Tamamen yolsuz olan Filistin yönetimi ve Mahmud Abbas'ı yani...
 

FOTO 4.jpg

ABD Dışişleri Bakanı Blinken ve Filistin Devlet Başkanı Abbas / Fotoğraf: Reuters


Eğer düzgün bir iş yapmış olsalardı Filistinliler bu durumda olmazdı. Ancak İsrail onları kullanabilir. Amerikalılar onları kullanabilir. Mesela Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail ile herhangi bir ilişkisi olan ülkelerin büyükelçilerini geri çağırabilirdi. Bunu yapmadılar. Petrol ve gaz ihracatına ambargo koyabilirler. Hatırlarsanız bu kısmen yapılmıştı. Kral Faysal 1973 savaşı sırasında bunu kısmen yapmıştı. Peki ya bugün? Bana somut adımlar atıldığını söyleyebilir misiniz? Hayır, özellikle şu anda atılmadı. Eminim farkındasınızdır, ABD şu anda silah ve bomba gönderiyor İsrail'e. ABD dünyaya İsrail'in keyfi bombardıman kullanmaması gerektiğini söylüyor. Ancak 7 Ekim'den beri aynı ABD, 907 kiloluk (2000 librelik) bombalardan 100 tane gönderdi. Yine keyfi olarak Gazze'de kullanılan bombaları... Bir Arap ülkesinden, bir Arap yöneticisinden öfke sesi işittiniz mi? Bu bir insani kriz, bu bir felaket. 

"İsrail ve ABD'yi eleştirenlere antisemitik diye etiketlemek bu iki ülkeye zarar verir"

Hem İsrail'in Gazze Savaşı sırasındaki saldırıları/tutumu ve Amerika'nın İsrail'e desteğine dönük eleştiriler koordineli bir şekilde "ırkçı" olarak etiketleniyor mu? Bilhassa bugünlerde ABD'de "antisemitik" etiketi fazlasıyla kullanılıyor mu?

Benim düşünceme göre ABD'de ne yapıldığı çok açık. Amerika'daki Yahudiler, II. Dünya Savaşı'ndaki, Holokost mağduriyet kartını kullanmışlar ve bu nedenle söylenen her şeyi "antisemitik" olarak adlandırıyorlar. Çoğunluk içinde İsrail'in politikalarını eleştirirseniz, siyonizmi eleştirirseniz, sizi "antisemitik" olarak etiketlerler. Bir başka deyişle sizin hiçbir şey söylemenize izin vermezler. Sizi tam orada kapatırlar. Bu çok üzücü. 
 

FOTO 5.jpeg

ABD'de İsrail'in politikalarını eleştiren barış yanlısı Yahudi grupların eyleminden pankartlar: "İsrail saldırganlığı Yahudi değerleriyle bağdaşmıyor", "Bir Yahudi olarak sivillere saldırıları kabul edemem", "Yahudi olarak şiddete karşı durmalıyım", "İsrail'in saldırganlığının tüm Yahudileri tehlikeye attığına inanıyorum", "Gazze kuşatmasını durdurun", "Filistinlilere kendi kaderini tayin hakkı" / Fotoğraf: Jewish Voices for Peace, Wikimedia                  


Zamanla insanlar bunun farkına varıyor ve bu durum (eleştirileri antisemitik olarak niteleme) İsrail için de zararlı, Amerika için de zararlı. En nihayetinde Amerika ve diğer yerlerdeki Yahudilere de zarar verecek diye düşünüyorum. Sorunuza daha doğrudan cevap vermek gerekirse ABD'de antisemitik etiketi çok özgür bir şekilde kullanılıyor. Ne olursa olsun Yahudilerle, siyonizmle ve İsrail'le ilgili bir eleştiri getirdiğinizde bunu antisemitik olarak adlandırıyorlar. 

"ABD'de son 60 yılın en İsrail aleyhtarı duygusu ayyuka çıktı"

Bu da ifade özgürlüğünün kısıtlamaya çalışılması demek ama sanırım yeni bir durum değil...

Hayır, yeni değil. Ancak şu anda Amerika'da bir eğilim noktasında olduğumuzu iddia edebilirim. Şu anda Amerika Birleşik Devletleri'nde, son 60 yılda gördüğüm en büyük anti-İsrail duygusunun ortaya çıktığını düşünüyorum. Bunun temel nedeni Amerika'daki genç insanlar. Çünkü onlar sosyal açıdan daha bilinçli. Ve tarihsel olarak, dünyaya baktığınızda genç insanlar bu tür konularda daha bilinçli olma eğiliminde. Bilirsiniz, tarih boyunca dünyaya baktığınızda genç insanların genellikle bu konularda daha sosyal bilinçli olduğunu görürsünüz. Aslında durum öyle bir hale geldi ki; insanlar bu durumun Başkan Biden'a seçime malolabileceğini söylüyor. Durum işte bu seviyede.

"Hamas terör örgütüyse Netanyahu ve İsrail de terörist olarak tanımlanmalı"

Eğer Hamas'ı terör örgütü olarak kabul edersek ve 7 Ekim'deki sivil kayıplardan onları sorumlu tutarsak, Netanyahu, İsrail hükümeti ve küresel müttefikleri için sizce uygun tanım nedir?

Eğer izin verirseniz biraz geri çekilip önce şunu söyleyeyim. Terör örgütünün uygun tanımının ne olduğunu bilmiyorum. Batı dünyası herkesi terörist olarak adlandırıyor gibi görünüyor ve bu durumda istediklerini yapabileceklerini düşünüyorlar. Bir kişinin terörist olup olmadığına kim karar verir? Bu birinci konu. Sorunuza cevap olarak başka bir yön de var. O da şu: "Yıllar içinde İsrail'in Filistinlilere yaptıklarını nasıl sınıflandırırsınız?" Batı Şeria'ya bakarsanız, orada ne doğru? Yerleşimciler mi? İsrailli Savunma Kuvvetleri insanlara ateş ediyor, Filistinlilerin evlerine dalıyor, sebepsiz yere tutuklamalar yapıyor ve insanları hapishaneye atıyor. Kadınlar, çocuklar ayırt etmeksizin... Benim için bu terörizm anlamına geliyor. Söylemeye çalıştığım şey İsrail'in Filistinlileri benim şahsen terörizm olarak adlandıracağım bir şekilde yönettiği.
 

FOTO.jpg

Kuzey Gazze Şeridi'nde İsrail askeri tarafından diğer Filistinlilerle birlikte gözaltına alınan ve son zamanlarda Kerem Şalom geçişi aracılığıyla serbest bırakılan bir adam. İsrail ve Hamas arasındaki devam eden çatışma sırasında Güney Gazze Şeridi'ndeki Refah'taki El Najjar hastanesinde yaralarının tedavisini beklerken tepki gösteriyor, 23 Aralık / Fotoğraf: Said Khatip, AFP


Sorunuza cevap vermek gerekirse, ne olursa olsun Hamas saldırısı korkunçtu. Bunun korkunç olduğunu inkar etmek mümkün değil. Kadınları, çocukları ve herkese o şekilde muamele etmek utanç verici. Ancak söylemeye çalıştığım şey aslında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin bir açıklamasının tekrarı: 7 Ekim'de ne yaşandıysa, bunun bağlamını da incelemelisiniz. Bu insanlar çok uzun süre acı çektiler ve bu saldırıyı yaptılar. Bu saldırı uygun muydu? Hayır. Hiç kimse o şekilde acı çekmemeli. Ancak anlaşılabilir. Doğru olduğunu söylemiyorum, ancak birinin bunu neden yaptığını anlayabiliyorum. Katılmıyorum, ancak anlaşılabilir. Eğer Hamas'ı terörist bir örgüt olarak tanımlarsanız, o zaman İsrail'i ve Netanyahu'yu terörist olarak tanımlamanız gerektiğini düşünüyorum. İsrail, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne taraf değil olmasına rağmen, Netanyahu'nun yaptıkları herhangi bir tanımlamaya göre savaş suçlarından ibarettir. Buna bir örnek vereyim. Sivillerin güneye gitmelerini söyleyip güvenli olacaklarını söyledikten sonra, onları büyük bombalarla bombaladı. Bu terörizmdir. Bu bir savaş suçudur.

"ABD savaş suçuna ortaklık ediyor"

Rusya da Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) üyesi değil ve UCM'nin kuruluş statüsü olan Roma Statüsü'ne de taraf değil. Bir tutuklama olmasa bile Ukrayna Savaşı sonrası yapılan suçlamalar Rusya Devlet Başkanı Putin'in üzerinde önemli bir leke bırakıyor. Ukrayna sonrası ortaya çıkan vaziyet Gazze sonrası Netanyahu için de geçerli olabilir mi? Gazze'de şahit olduğumuz şey, en azından savaş suçlarına eşit mi? Ve sorumlu olan İsrail haricinde onunla yakın ilişkideki ülkeler de değil mi? 

Size katılmam gerektiğini düşünüyorum. Netanyahu'ya ve İsraillilere destek sağlamış ve onlara rahatlık vermiş herhangi bir ülke de suç ortağıdır. Kesinlikle doğru söylüyorsunuz. Savaş suçlarına suç ortaklığı yapılıyor ve dediğiniz gibi, Rusya, UCM'nin Roma Statüsü'ne imza atmamıştır. Ancak birini, özellikle de Putin'i suçladığınızda, bu sadece Putin için değil, tüm Ruslar için siyah bir leke olur. Bu adam, özgürce seçilmiş olmasa da liderleri olarak seçtikleri bir adam. Ve Rusların bazı eylemleri insanlık suçları ve savaş suçları olarak adlandırıldı. 
 

Adsız tasarım (1).png

Canva'nın metini görsele çeviren yapay zeka robotu Netanyahu ve savaş suçlusu sözcükleri üzerine bu illüstrüsyonu üretti / Görsel: Canva


İsrail'e bu son olayda suç ortaklığı yapmış olan ülkelerin, başta Amerika olmak üzere bu tanımlamadan kaçınması çok zor olacak. Ancak, sizin ve benim dediğimiz gibi, ideal bir dünyada yaşasak da, gerçekçi bir dünyada yaşıyoruz. Kim gidecek ve Netanyahu için UCM'ye başvuracak? Ülkeler korkmuş durumda. Ben Netanyahu için hangi ülkenin UCM'ye "savaş suçlusu" diye başvuracağını bilmiyorum ancak daha güvenli bir dünya istiyorsak, yasaları ve kuralları herkese eşit uygulamalıyız. Çünkü bu şekilde gelecekte aynı şeyi tekrarlamaktan kaçınırız. Ancak sorumluluklarımızı yerine getirmezsek o zaman nerede olacağız? Bu durum sürekli tekrarlanacaktır.

"ABD kaybediyor, Biden da öyle..."

9 Aralık'ta ve Birleşik Devletler, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne ateşkes için sunulan kararı veto etti. ABD tüm dünyaya karşı tek başına mı duruyor? Bu kadar kör bir bakış açısı Amerika ile ilişkilendirilen değerleri nihayetinde yok edecek mi?

Kişisel olarak, şu söylediğinizde haklı olduğunuzu düşünüyorum. Bence Amerika'nın yaptığı, Amerika'yı dünyanın geri kalanından uzaklaştıracak. Çünkü II. Dünya Savaşı'ndan sonra  Amerika dünya genelinde seviliyordu. Amerika ülke olarak hayranlık uyandırıyordu, ancak şimdi Amerika hayranlık uyandırmıyor.
Sadece Müslüman dünyası veya Arap dünyasında değil, her yerde.
İnsanlar bunu televizyonda bile görebiliyorlar. Bu zavallı insanlara karşı bu bombaların nasıl atıldığını görmezden nasıl gelebilirsiniz? Yaşadığımız ikiyüzlü dünyada bir bıçakla birini öldürürseniz terörist dersiniz ancak binlerce kişiyi öldüren bir bomba atarsanız savaşçı dersiniz. Hiçbir sonuç yok. Bu tamamen garip. Benim görüşüme göre, 100'den fazla kişiyi öldüren o bombayı atan kişi, bir bıçakla birini öldüren kişiden daha çok teröristtir. Şunu da ekleyeyim. Yahudilerin Holokost'ta ne kadar acı çektiğini görmeyen biri insan değildir. Onlar acı çektiler. Ancak şimdi Yahudilerin Filistinlilere yaptığı, birçok açıdan aynı imgelere sahip. Hatta Nazilerin Yahudilere yaptıklarıyla aynı. Yani onlara yapılanları tekrar ediyorlar. Bu gerçekten üzücü. Aynı şeyi kendileri yapıyor. Amerika'nın dünya genelinde dostlarını kaybettiğini düşünüyorum.
 

FOTO 8.JPG

ABD Başkanı Biden, Gazze Savaşı'nın henüz başında İsrail Başbakanı Netanyahu'yu ziyaret etmişti / Fotoğraf: AP


Duymuyor olabileceğimiz şey ise ABD'nin de içsel olarak bölündüğü. Amerika Birleşik Devletleri'nde, Filistin'i destekleyenlerle ve İsrail'i destekleyenler arasında yaşanan çatışmalar giderek artıyor. Bu sadece üniversitelerde değil, sokaklarda da gerçekleşiyor. Aile içinde bile yaşanıyor. İnsanlar, Biden'ın izlediği politikayı onaylayamadıkları için bölünüyorlar. 
 

"ABD'nin ateşkesi veto etmesi bir ülkenin ahlaki başarısızlığı"

Peki ABD'nin bu tavrı 2024'teki başkanlık seçimlerini nasıl etkiler?

Amerika Birleşik Devletleri için sonuç olarak, Biden'ın yeniden seçimi kazanamayacağını düşünüyorum. Çünkü yeterince genç insanı aleyhine çevirdi, özellikle Arap oylarının çok önemli olabileceği bazı eyaletlerde. Örneğin Michigan onu desteklemeyecek çünkü insanlar ona karşı olacak. Bu yüzden etkiler dediğiniz gibi sadece küresel değil, aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri içinde de yaşanıyor. Şu anda demokrasi ve hukukun üstünlüğü hakkında konuştuğumuzda ve ülkeye "Uluslararası hukuku ihlal ediyorsunuz" dediğimizde, insanlar bize gülecek. Ve size neden bize güldüklerini söyleyeyim, çünkü İsrail her gün uluslararası hukuku ihlal ediyor. Bu yerleşimler yasadışı. İsrail'in yaptığı yasadışı. Ve İsrail'i kim destekliyor? Amerika Birleşik Devletleri. BM Güvenlik Konseyi kararları, İsrail'i desteklemek için daha çok kullanılıyor. Sanırım vetoyu İsrail'i desteklemek için yaklaşık 35 kez kullandı ABD. Tüm bunların ardından hala "Birleşmiş Milletler önemli" nasıl diyebiliriz? Birleşmiş Milletler'e baktığınızda, en önemli misyonu nedir? Dünya çapında barışı desteklemek, barışı teşvik etmek. Ve dünyada savaşı durdurmak. Ve ABD bunu yani ateşkesi veto eden ülke olduğunda, dünyaya ne diyoruz? Bu bir utanç. Gerçekten, gerçekten bir utanç. Bu ülkenin ahlaki bir başarısızlığı. 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU