Dış borçlar ile derecelendirme kuruluşlarının puanlamasıyla nasıl seyrediyor?

Prof. Dr. Mete Gündoğan Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Kredi derecelendirme kuruluşlarını biliyorsunuz; bunlar, zaman zaman ülkelerin kredi notunu açıklıyorlar.

Bu notlara göre de ülkelerin ihraç ettiği kıymetli kağıtların değeri ortaya çıkıyor. 

Bu derecelendirme kuruluşlarının verdiği notlara göre tahvil bono fiyatları belirleniyor, yani piyasası oluşuyor. 

Uluslararası yatırımcılar da bu notlara göre yatırım yapılıp yapılamayacağına karar veriyorlar.

Bu derecelendirme kuruluşlarından üçü oldukça meşhur: Moody's, S&P ve Fitch
 


Bunların verdiği notlar farklı olsa da anlamları birbirine yakındır.

Örneğin, derecelendirme kuruluşlarının verdiği şu notlar o ülkenin batık olduğunu gösterir:

  • Moody's için: C
  • S&P için: D  
  • Fitch için: DDD 

Tabii, kendi içlerinde artış kademeleri vardır.

Yine de bu kademeleri genel olarak iki gruba ayırabiliriz:

Yatırım yapılabilir düzey ve Yatırım yapılamaz düzey.

Tabi kendi içinde de her kademenin anlamı vardır:

Aşırı riskli, spekülatif, orta not, yüksek not ve prime gibi.

Yatırım yapılabilir düzeyler şu notlardan başlar:

  • Moody's: Baa3
  • S&P: BBB-
  • Fitch: BBB-

Prime düzeyler şu notlardır:

  • Moody's: Aaa,
  • S&P: AAA
  • Fitch: AAA

Tabi prime düzey bir tahvil aynı zamanda kredi almak için yüzde 100 teminat anlamına da gelir. Onun için önemlidir.

Şimdi biz bu notlandırmayı olabildiğince sayısallaştırarak bir ölçek oluşturduk. 

Örneğin batık olan kademeye "0" dedik. 

Sonra her kademe artışına "1" puan ekledik. 

Örneğin Moody's için "B2" notuna "7" dedik. 

Bu aynı zamanda S&P için "B";

Fitch için de "B"ye karşılık geliyor.  

Bu "B" notu, ülke kredi notunun çok spekülatif olduğunu ve yatırım yapılamaz düzeyde olduğunu gösteriyor. 

Yani bizim ölçeğimize göre "7" notu. Yatırım yapılabilir düzey 12'den başlıyor. 21 puan ise prime düzeye karşılık geliyor.

Tabi burada derecelendirme kuruluşlarının da kendi aralarında nitelik farkı var. Ama biz bu nitelik farkını ele almadık.

Şunu merak ettik:

Acaba Türkiye'nin borçları ile derecelendirme kuruluşlarının puanlaması nasıl bir seyir izlemiştir?

2001 üçüncü çeyreğinden 2022 üçüncü çeyreğine kadar nasıl bir grafik ortaya çıkıyor: 
 

 

Bu grafikten görüyoruz ki 2002'den itibaren 10 yıllık bir süreçte dış borçlanmamız arttıkça kredi notlarımız da artmış.

Not artmış ve yatırım yapılmış. Tersi de denilebilir. Yatırım yapılmış notlar artmış. 

Yani not yükseldiği için kolay dış borç yapılıyor olabilir. Ya da dış borç buldukça derecelendirme kuruluşları notumuzu yükseltiyor olabilir.

Burada kredi notları 2013 yılına kadar nispeten düzenli olarak artıp yatırım yapılabilir düzeyin eşiğine ulaşmış.

Ancak o eşikten daha üst bir seviyeye hiç çıkmamış. 2016 yılına kadar bu seviyede durmuş. Ondan sonra da sürekli düşmüş. 

Tabi not artışı demek 2013 yılına kadar borçlanma maliyetlerimizin de düşük olması demektir.

2013-2016 yılları arasında dış borçlanmalarımızda bir iniş-çıkış yani artış ve azalış görüyoruz. Yani bir çeşit bocalama gözüküyor. Bir belirsizlik başlamış. 

2016 yılından itibaren ise kredi notumuz düşmeye başlamış. Fakat kredi notumuzun sürekli düşmesine rağmen borçlanmamızdaki artış devam etmiş. 

İşte burada da borçlanma maliyetlerimizin çok arttığını görüyoruz. 

2013-2016 arası siyasi spekülasyonları ve ardından 15 Temmuz Darbe Girişimi'nin maliyetlerini de buradan rahatlıkla okuyabiliyoruz. On milyarlarca dolarlık maliyetlerden bahsediyoruz.

Son olarak bu grafikten ilginç bir görünümü de paylaşmak istiyorum.

Bakan Mehmet Şimşek'in iki döneminde de dış borç yapma konusunda çok istekli olduğunu görüyoruz.

Özellikle ikinci döneminde, 2015'de, yatay seyreden dış borcu zirveye taşımış. 

Yine en çok şaşırdığımız şey Bakan Şimşek sanırım derecelendirme kuruluşları tarafından sevilmiyor! 

Şöyle ki;

Bakan Şimşek her ne kadar her iki döneminde de dış borç yapmış olsa da İlk döneminde derecelendirme notları sabit kalmış. Ama görevden ayrıldıktan sonra yükselmiş.

İkinci döneminde ise göreve geldikten sonra ülkenin kredi notları düşmeye başlamış. 

Halbuki efsane nedir?

Uluslararası finans kuruluşları Bakan Şimşek'i sever.
 

O işin başına gelirse, finansman bulmada zorlanmayız. 

Lakin grafik bu efsanenin tam tersi olduğunu gösteriyor. Bakan Şimşek ile birlikte kredi notlarımız da düşmüş.

Yani borçlanma maliyetlerimiz artmış.

Bunu da ilginç bir not olarak dikkatlerinize sunuyorum. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU