Britanya'da Muhafazakarlar genel seçimi kaybetmeye mi çalışıyor?

Başbakan ne zaman köşeyi dönmeye çalışsa yeni bir engele çarpıyor gibi görünüyor

Başbakanın kaybettiği popülaritesini geri kazanmaya yönelik her girişiminde aynı şey yaşanıyor (Reuters)

En zorlu düşünce deneylerinden biri, halihazırdaki kamuoyu yoklamalarının seçim sonucunun ne olacağını göstermediğini varsaymak ve şu soruyu sormaktır: "Daha mı yüksek yoksa daha mı düşük?" Boris Johnson'ın tecrit sırasında Downing Sokağı'nda gerçekleşen partilerinin ayyuka çıktığı 2021 sonunda İşçi Partisi anketlerde öne geçtiğinden beri bu soruya verdiğim yanıt, İşçi Partisi'nin genel seçimde daha düşük bir farkla önde olacağı yönündeydi. Ama bazen merak ediyorum.

İşçi Partisi'nin yüzde 19 puandan daha az bir farkla kazanacağını düşünmek için nedenler halen geçerli. Bunlardan biri, İşçi Partisi hükümetinin liderlerinin Muhafazakarlarla çalışmak üzere ayrıldığı 1931'den bu yana hiçbir partinin ya da partiler koalisyonunun bu kadar büyük bir farkla kazanamamış olması. Bu sefer o kadar çarpıcı bir şey olmadı.

Bir diğeriyse seçimlerin bir hükümet seçimi, kamuoyu yoklamalarınınsa bir şikayet fırsatı olması. Hükümetler seçim yaklaştıkça aradaki farkı azaltma eğilimindedir; Keir Starmer kimseyi heyecanlandırmıyor ve falan filan.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Yine de Rishi Sunak'ın tehlikeyi atlatmak için her girişimi, bir engele kafa üstü çarpmasıyla sonuçlanıyor. Daha da kötüsü, Sunak genellikle doğru şeyi yapmaya çalışıyor gibi görünüyor ve yine de (a) ciddi konularla siyasetçilik oynuyormuş ve (b) beceriksizmiş gibi görünmeyi başarıyor.

Bu hafta net sıfırı yeniden düzenlemesi son derece önemli bir andı. Konuşması, hükümetin iklim değişikliği politikalarının maliyeti hakkında dürüst olmadığında dair önemli bir noktaya işaret ediyordu. Bu sadece Boris Johnson'a değil, Hazine'nin eğitim harcamalarını iki katına çıkarmasına izin vermemesi nedeniyle mirasını 2050'ye kadar net sıfır olarak belirleyen Theresa May'e yönelik sivri bir eleştiriydi. Bu haklı bir eleştiri olabilir ancak 13 yıldır iktidarda olan Muhafazakar Parti'ye pek güven aşılamıyor.

Sunak, düşük ila orta gelirli kişileri net sıfır maliyetlerinden korumak istemekte haklı. Ancak "Bu siyasetle ilgili değil; bu, uzun vadede ülke için doğru olanı yapmakla ilgili" protestosunun içi boştu. Sunak, yeni benzinli otomobillerin satışının yasaklanacağı tarihi 5 yıl ertelediğini açıkladı. Ancak neredeyse hemen ardından, bunun çok az fark yaratacağını söyledi:

2030'a kadar, satılan otomobillerin büyük çoğunluğunun elektrikli olmasını bekliyorum.

Nitekim ertesi gün, 2030'a kadar yeni otomobil satışlarının yüzde 80'inin elektrikli olması gerekeceği açıklandı. Yani Sunak'ın duyurusu pazarın yaklaşık yüzde 20'sine hitap ediyor. Belki bu önemli bir parça ancak başbakanı, "uzun vadede ülke için doğru olanı yapan", gerçekleri söyleyen bir azizden ziyade, kendisiyle muhalefet arasına bir sınır çizmeye çalışan çaresiz bir politikacı gibi gösteriyor.

Kamuoyunun Sunak'ın tarafında göründüğü doğru, zira yasağın ertelenmesini destekleyenlerin sayısı karşı çıkanlardan daha fazla ve Sunak, İşçi Partisi'ni, 2030 başlangıç tarihini yeniden tesis edeceklerini söylemeye iterek tuzağa düşürdü (yine de Starmer seçimden önce 2035'i sessizce kabul ederse şaşırmam). Ancak kamuoyu prensipte net sıfırı da destekliyor ve tutarsızlığa ve beceriksizliğe karşı.

Sunak sadece doğalgaz kombisi yasağı tarihini kaldırmış olsaydı, muhalefet de aynı safta yer alacaktı ve Sunak'ın net sıfır arayışında pragmatik davrandığı iddiası daha inandırıcı olacaktı.

Bunun yerine, ayrıştırıcı bir meseleyi seçti, mesele sızdı, otomobil endüstrisinin bazı kesimleri belirsizlikten şikayet etti ve duyuru amatörce göründü. Sunak bu konu üzerinde sadece siyasetçilik oynamakla kalmadı, üstüne bu oyunu kaybetti. 2034'te yeni bir benzinli araba alabilecekleri için rahatlayan seçmenlerden elde ettiği her kazanç, Sunak'ın net sıfırdan vazgeçtiğini düşünenler arasında kayboldu.

Sadece bu da değil, Sunak "7 kutu" hikayesiyle de kendini alay konusu haline getirdi. Geri dönüşümün haneler tarafından 7 kutuya ayrılmasını zorunlu tutmayacağını (ki yasanın neyi zorunlu tuttuğuna ilişkin bazı şüpheler var) söylemek yerine halihazırda devam eden planları "durdurmuş" gibi davrandı. Yine siyasetçilik oynamak ve kaybetmek.

Başbakanın kaybettiği popülaritesini geri kazanmaya yönelik her girişiminde aynı şey yaşanıyor. En son fikir, gençlerin sigara içmesini yasaklamak. Sunak elektrikli araba satın alma üzerine "bu seçimi yapan siz tüketiciler olmalısınız, hükümet sizi buna zorlamamalı" görüşüyle taban tabana zıt bir şekilde, sigara satın alma yaşının her yıl yükseltilmesini ve böylece bugünün gençlerinin asla sigara satın alamamasını sağlayarak Yeni Zelanda'nın eski başbakanı Jacinda Ardern'i taklit etmek istiyor.

Ondan önceki konu, (yine) 18 yaşına kadar zorunlu matematikti. Ondan önceyse HS2'nin bir sonraki aşamasının iptal edilmesiydi (o olayda da The Independent'a haber sızdırılmıştı) ve halen kamuoyunda tartışılıyor. Yine kararını veremeyen bir hükümet. Ondan önce, Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Servisi (NHS) bekleme listelerinin azaltılması da dahil bu yıl için 5 hedef vardı. Sunak bu hedefi yakalayamamasında grev yapan doktorları suçlarken, seçmenler de doktorların grev yapmasından onu sorumlu tutuyor.

Sunak'ın hedeflerinden biri olan enflasyonu yarıya indirme hedefine ulaşıldığında, eğer ulaşılırsa, halkın bunu fark edeceği doğru. İnsanlar kendilerini maddi olarak daha iyi hissetmeye başlaması büyük bir fark yaratabilir ancak Sunak yetkinlik ve tutarlılık duygusunu yeniden tesis edemediği sürece bu hiçbir işe yaramaz ki bu da partizanca siyasi avantajlar uğruna ayrıştırıcı konular peşinde koşmakta daha üstü kapalı olmak anlamına gelir.

Ben hâlâ Muhafazakarlarla İşçi Partisi arasındaki farkın seçimlere kadar kapanacağını düşünüyorum ancak Sunak kaybetmeye çalışmaya devam edecekse bilmelidir ki, oy çokluğuna dayalı seçim sistemi korkutucu bir abartı motorudur. Kim Campbell'ın partisinin iktidardan iki sandalyeye düştüğü 1993'te Kanada Muhafazakarlarının yaşadığı hezimet, çoğunluğun oyunu esas alan bir sisteme tabi olup rağbet görmeyen her liderin korkulu rüyası olmalıdır.



https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Onur Bayrakçeken

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU