Hayvani gıdalardan alınan proteinler, vücut için, vegan ve vejetaryen diyetteki proteinlerden daha değerli

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta anlatıyor

Fotoğraf: Unsplash

Vegan ve vejetaryen beslenenler yedikleri gıdalarda hayvani gıdalarla beslenenlerinki kadar protein olduğunu zannederler.

Oysa bu doğru değil ve yeni yapılan bir araştırmayla hayvani gıdalarda bulunan proteinle, bitkisel gıdalardaki proteinin birbirine eş değer olmadığı açık ve net olarak gösterildi.
 


Bu araştırma 30'u genç, 25'i yaşlı olan kişiler üzerinde yapıldı.

Bir grubun diyetlerine işlenmemiş, yağsız domuz eti ve çırpılmış yumurta eklendi. 

Diğer gruba ise bir çeşit siyah fasulye, barbunya gibi ve taze badem dilimleri ilave edilmiş bir diyet verildi.

Daha sonra bu kişilerin kanlarında 6 saate kadar saatte bir esansiyel amino asitler ölçüldü. 

Amino asitler bilindiği gibi proteinlerin yapı taşlarıdır.

Amino asitlerin yan yana gelmesiyle birbirleriyle birleşmeleriyle daha büyük moleküllü peptitler ve proteinler oluşur. 

Biz bir proteini yediğimiz zaman, -bu et olabilir, bakliyat da olabilir, her ikisinin de protein vardır- bunlar bağırsaklarımızda aminoasitlere ayrılır ve bu şekilde kana geçer ve oradan da bütün vücuda dağılırlar.

Şimdi bu araştırmanın ortaya koyduğu sonuç şu:

Hayvani gıdalarla beslenenlerde kandaki amino asitlerin biyoyararlılığı bitkisel gıdalarla beslenenlere göre daha yüksek.

Bu ne demek? 

Hayvani gıda yiyenler, bundaki proteinlerden çok daha fazla istifade ediyorlar. 

Buna karşılık, aynı protein miktarları olsa bile, bitkisel gıdalarla yani sebze, bakliyat, kuruyemiş gibi gıdalarla beslenenlerde biyoyararlılığı o kadar fazla olmuyor.

Biyoyararlılık basitçe şöyle demek:

Diyelim ki iki tane hap var; birisi A firmasının birisi B firmasının. Her ikisinin içinde de 100 miligram bir kimyasal madde var. Hakikaten ikisindeki de eşit. 

Eğer bunların biyoyararlılıkları farklı ise, siz bu ilacı içtikten sonra her ikisinden aynı etkiyi alamayabilirsiniz. 

Bu şu demek; içtiğiniz ilacın içinde 100 gram olan kimyasal maddenin kanda ne kadar bulunduğu işte biyoyararlılığı ile ifade ediliyor. 

Çünkü ilacın yapılması sırasında geçirdiği fiziksel işlemler, konan katkı maddeleri, bunun bağırsaklarda çözülmesi, emilmesi farklı olabiliyor. 

Evet, baktığınız zaman her iki hapta da 100 miligram aynı kimyasal madde var. Fakat birisinin etkisi ötekine göre çok farklı. 

İşte aynı durum burada da geçerli. Siz işte fasulye yiyerek, nohut yiyerek, sebze yiyerek;

Öteki kişi ise et yiyerek, süt içerek, yumurta yiyerek, yoğurt, ayran, peynir, tereyağı gibi hayvani gıdalar yiyerek protein alıyor. 

Ama her ikisinin bu gıdadaki proteinden faydalanma oranları birbirinden çok farklı.

Şimdi bir gıdada ne kadar protein, karbonhidrat veya yağ bulunduğu kadar bunun hangi kompozisyon içinde bulunduğu da çok önemli.

Bakın son yıllarda yapılan çok önemli bir yanlış şu. 

İnsanlar mesela balık yemiyor, balık yağı içiyor, Omega-3 hapı içiyor. 

Ve kendini balık giymiş gibi zannediyor. 

Oysa tabiata baktığımız zaman tek başına bulunan bir Omega-3 şeklinde bir şey yok. 

Bu ancak deniz ürünlerinde var, balıkta var, karideste var veya işte ceviz de var, keten tohumunda vesaire. 

Fakat Omega-3 bu ürünlerde belirli bir kompozisyon içinde var. Başka proteinler var, karbonhidratlar var. 

Başka yağlarla beraber, başka minerallerle beraber, başka antioksidanlarla beraber bulunuyor.

Dolayısıyla hiçbir zaman balıkla alınan Omega-3'ün, hap olarak alınan Omega-3'le aynı etkiyi yapması mümkün değil. 

Aynı şey vitaminler için de geçerli. 

Tek başına bir C vitamini almak veya başka bir vitamini almak onun gıdalarla alındığı zamanki kadar etkili olmasını sağlamıyor. 

Şimdi bu araştırmadan çıkarmamız gereken sonuç özellikle şu. 

Bir kere insanlar hem etoburdur hem otoburdur. 

Yani hem hayvani gıdaları hem bitkisel gıdaları mutlaka makul miktarlarda yemek gerekir. 

Tek başına birisiyle beslenmeyi ve asla sağlığımız için sıhhatimiz için doğru bulmuyorum.

Her ikisini de yemek lazım.

Özetin özeti;

Eğer aklınız varsa, sofranızda mutlaka hayvani gıdalar bulunmalıdır.

Eğer aklınız kıtsa, sizin hayvani gıdalar daha çok ihtiyacınız var demektir.

Çünkü kafanızın çalışması ancak bu şekilde mümkün olabilir.

Bu da işin esprisi.

 

 

Kaynak: 

https://www.mdpi.com/2072-6643/15/13/2870
Makale: Effects of Consuming Ounce-Equivalent Portions of Animal- vs. Plant-Based Protein Foods, as Defined by the Dietary Guidelines for Americans on Essential Amino Acids Bioavailability in Young and Older Adults: Two Cross-Over Randomized Controlled Trials

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU