Washington ve Vatikan: Trajik savaşı durdurma çabası

General Milley'in ziyareti, 1981'in başlarında üst düzey bir ABD yetkilisinin Vatikan'a yaptığı ziyaretleri ve bu gizemlerle örtülü ziyaretleri takip eden düzenlemeleri mi anımsatıyor?

Fotoğraf: Reuters

Geçen günlerde yaşanan olayların ivmesi ortasında, pek çok kişi büyük önem ve anlam taşıyan, geçen yüzyılın 80'li yıllarının başında başlayan ve komünizmin çöküşüne yol açan etkili ve başarılı iş birliğini yeniden canlandıran önemli bir sahneye dikkat etmedi.

21 Ağustos Pazartesi günü Papa Francis, kabul ettiği ABD Genelkurmay Başkanı General Mark Milley ile Ukrayna savaşı krizini ve barış umutlarını tartıştıkları bir görüşme yaptı.

Milley, Katolik inancına sahip, aşırıcılığa veya radikalizme kaçmadan tüm dini törenlerde dini ritüellerini yerine getiren muhafazakar Amerikalı generallerden biri olarak biliniyor.

Sözcüsü Albay Dave Butler'a göre Milley, toplantının ardından kendisine eşlik edenlere ziyaretin kendisi için çok şey ifade ettiğini söyledi.

Papa Francis'in Ukrayna'da özellikle siviller arasında yaşanan can kayıplarından derin endişe duyduğunu da sözlerine ekledi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bilhassa uzun süredir konuşulan Ukrayna karşı taarruzunun başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından, Rusya-Ukrayna savaşı sahnesinin absürtlüğünün artık herkes için rahatsız edici olduğu kesin.

Dahası sahne neredeyse uğursuz bir şekilde daha kötüsünü müjdeliyor. Bundan şüphe duyanlar varsa, eski Rusya devlet başkanı ve Ulusal Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitri Medvedev'in açıklamalarını gözden geçirebilir.

Medvedev ülkesinin Gürcistan'daki ayrılıkçı Güney Osetya ve Abhazya bölgelerini ilhak etmeyi düşündüğünü söyledi.

Rusya sanki çatışma çemberini genişletip, NATO'yu coğrafi olarak daha uzak bir çatışmaya sokarak ileriye kaçıyor.

Çarlardan günümüze Rusya'nın giriştiği savaşların tarihi hakkında bilgi sahibi olanlar bilir ki, Rusya genellikle her savaşın ardından coğrafi yüzölçümünü genişletmiştir.

Bu da savaşın devam etmesi durumunda özellikle Avrupa'nın gelecek felaketlerden çok zarar göreceği anlamına geliyor.

Sam Amca'ya gelince, özellikle Cumhuriyetçiler arasında ABD için bir vekalet bataklığına dönüşmek üzere olan bu mali ve askeri kan kaybına devam etmeyi reddeden pek çok sesin olduğu bir sır değil.

General Milley'in Papa Francis'i ziyareti, komünist lider Joseph Stalin'in Şubat 1945'teki Yalta Konferansı'nda söylediği tarihi sözü hatırlatıyor:

Papa'nın kaç askeri tümeni var?

Evet, Papa 12. Pius'un o zamanlar Yalta Konferansı'na katılmasına izin verecek askeri birlikleri yoktu.

Ancak ruhani halefi Papa 2. John Paul'un 1978'de görevi devralmasından itibaren sahip olduğu etki, komünist blokta harikalar yaratacaktı.

Bu okumanın odak noktasını oluşturan soru şu:

ABD Genelkurmay Başkanı'nın Vatikan ziyareti bir protokol ziyareti midir?


Her ne kadar Vatikan, toplantıyı Papa'nın gündemine almış ve ikisi arasında gerçekleşen görüşmelerin ayrıntılarını vermemiş olsa da durum kesinlikle bundan çok daha fazlası.

Buradan, Washington ve Brüksel'in itibarını kurtarmak, tökezleyen barışın ya da en azından ateşkesin yollarını döşeyerek sonunda krizi sona erdirecek bir anlaşmaya varmak için, Washington'un Vatikan'ın Moskova ile Kiev arasındaki diplomasisini aktifleştirmesini tercih edeceği sonucunu çıkarmak çok kolay.

Aslında Francis, Ukrayna krizinde başından beri uzakta durmadı. Mart 2022'de Rus Patriği 1. Kirill ile "video konferans" yoluyla gerçekleştirdiği toplantı, ulusların ve halkların hâlâ ortak hafızasında saklı.

Francis, Çar Putin'in kalbine çok yakın ve Rus Ortodoks Kilisesinin başı olan Rus din adamına kendilerinin "siyasetin hizmetkarları" değil, "Tanrı'nın hizmetkarları" olduklarını anlatmaya çalıştı.

Ancak 40 dakika boyunca Kirill, eski Sovyet dönemlerinin katı diliyle yazılmış bir manifestoya benzeyen elindeki yazılı bir kağıt parçasını okumaya devam etti.

Papa Francis ateşkesi sağlamak ve masum sivillerin ölümünü durdurmak için çaba göstermekten çekinmedi.

Bu nedenle, kendisinden sonra haleflerinden biri olmaya aday olan özel elçisi İtalyan Kardinal Matteo Zuppi'yi Ukrayna'da barışı, insani yardımı ve Ukraynalı çocukların ülkelerine geri gönderilmesini görüşmek, belki de savaşan tarafları aynı masada buluşturarak krizi sona erdirmek için ortamı hazırlama, siyasi kartları düzenleme amacıyla Kiev, Moskova ve Washington'a gönderdi.

Vatikan, bu bağlamda tarafsız, sahip olduğu bilinen "ahlaki ikna gücü" sayesinde kabul edilebilir bir taraf olarak görünüyor.
 


Vatikan'ın Ukrayna krizini durdurma bağlamında başkentler arasında mekik dokuma çabaları, Vatikan'ın merkezindeki kaynaklara göre, Kardinal Zuppi'nin bu bağlamda Çin'in desteğini almak için Pekin'e de gitme planları, Vatikan'ın, ABD'nin onayı ve isteksiz de olsa, Rusya'nın kabulüyle sunduğu bir tür barış planı gibi görünüyor.

Rusya'nın isteksiz de olsa bunu kabul ettiğini söyledik, çünkü Moskova ve çevresinde ekonomik koşullar sıkıntılı ve dolar kuru yaklaşık 100 rubleye ulaştı. Bu da Moskovalılar için hayatı tamamen zorlaştırıyor.

General Milley'in ziyareti, 1981'in başlarında üst düzey bir ABD yetkilisinin Vatikan'a yaptığı ziyaretleri ve bu gizemlerle örtülü ziyaretleri takip eden düzenlemeleri mi anımsatıyor?

Bu konu hakkında söylenecek çok şey var ama görünen o ki, Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) direktörü William Casey'nin başkan Ronald Reagan dönemindeki ziyaretlerine benzer bir tabloyla karşı karşıyayız.

Amerikalı gazeteci Stephen Cole'un CIA'in tarihine ilişkin "Hayalet Savaşları" adlı dosyasında yazdığına göre, Casey de tam bir Katolikti ve New York'un Rhode Island bölgesinde bulunan Cizvit Tarikatı'nın bir öğrencisiydi.

Buna ek olarak, Reagan'ın kendisi de Katolik kökenliydi, ancak kendisini Amerikan toplumuna muhtemelen seçimlerle ilgili nedenlerden dolayı Protestanlığın Presbiteryen mezhebinin bir mensubu olarak tanıtmıştı.

Biden, kürtajı desteklediği için neredeyse aforoz edilecek, muhafazakar olmayan bir Katolik olabilir, fakat muhafazakar bir Katolik olan General Milley ve barış yanlısı Papa Francis'in varlığında, şu ya da bu şekilde Ukrayna'ya uzanan yeni bir yol var gibi görünüyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU