"Büyük bölünme" Sudan'daki silahlı hareketleri parçalıyor

Gözlemciler, savaşın kaçınılmaz olarak Cuba Barış Anlaşması'nın uygulanmasını tüm yönleriyle etkileyeceği konusunda uyarıda bulundu

Silahların dilinin Sudan'daki silahlı hareketlere de sirayet edeceğinden endişe ediliyor / Fotoğraf: AFP

Cuba Barış Anlaşması'nı imzalayan en büyük silahlı hareket olan Adalet ve Eşitlik Hareketi'ni geçen hafta başında vuran büyük bölünme, benzer hareketlerde yaşanan parçalanmışlık durumuna dikkat çekti.

Sahada Sudan ordusu ve Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmalar sürerken daha önce Çerçeve Anlaşması ile ortak noktada anlaşmaya varan Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) Merkez Konseyi ile Demokratik Blok arasında yaşanan gerilim birçok hareket içinde de tekrarlandı.

Mustafa Tambur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Hareketi ve diğer bazı hareketler orduya destek verdiklerini beyan ettiler.  Mustafa Kureyşi liderliğindeki Temazuc Hareketi ise HDK'ye bağlı kaldı.

Sudan Kurtuluş Hareketi de Temazuc Hareketi de Cuba Barış Anlaşması'nın imzacı tarafları arasında yer alıyor.

Öyleyse bu dağınıklık, birçok hareket içinde kendini göstermeye başlayan bölünme ve yapısal parçalanma durumunu besliyor mu?


Kışkırtma operasyonları

Hareketlerin, mevcut Sudan savaşına ilişkin pozisyonlarının yansımalarının çok yakın olduğu bir zamanda, Cuba Barış Anlaşması'nı imzalayan en büyük silahlı hareket olan Adalet ve Eşitlik Hareketi lideri Cibril İbrahim'in, başta siyasi sekreter Süleyman Sandal, müzakere dosyaları yetkilisi Ahmed Lisan, Kordofan bölgesinden sorumlu kişi Adem İsa, organizasyon ve idareden sorumlu sekreter yardımcısı Muhammed Hüseyin Şeref olmak üzere 4 üst düzey yöneticiyi görevden almasıyla hareket içinde keskin bir bölünme yaşandı. 

Adalet ve Eşitlik Hareketi Medya Direktörü Yardımcısı Hasan İbrahim Fadl, hareketin liderlerinin görevden alınma kararının bir iç soruşturma komitesine tabi tutulduktan sonra tüzük ve yönetmeliklere dayanılarak alındığını söyledi.

Fadl, görevden alınan liderlerin hareket içinde etkili olduklarını ve uzun mücadeleleriyle tanındıklarını, ancak hareketin bir kurum olarak her şeyin üstünde kaldığını beyan etti.

Fadl, kurumsallaşmaya ve hareketin yeteneklerini korumaya bağlılığın kutsal bir hedef olduğunu vurguladı.

Görevden alınan Adalet ve Eşitlik Hareketi liderlerinin yönetim kurulu üyeliğinden muaf tutulmasının nedenleriyle ilgili olarak yapılan açıklamada, muafiyet kararının Özel Komite'nin raporuna dayandığı tekrar hatırlatıldı.

Bu raporda, görevden alınan grup, hareketin organlarına karşı kışkırtma kampanyaları yürütmek ve kendilerine karşı olan siyasi güçler ve ittifaklarla faaliyetler ve toplantılar yapmakla suçlanıyordu.


Gizli bağlantılar 

Adalet ve Eşitlik Hareketi tarafından oluşturulan Özel Komite'nin raporunda, Sudan içinde ve dışında bir dizi üyenin, görevden alınan liderlerin hareket içinde köklü reformlar gerçekleştirme bahanesiyle kendileriyle temasa geçtiğini söylediği belirtildi.

Fadl, geçen hafta başında aynı grubun, Merkez Konsey ya da Çerçeve Anlaşması'nı imzalayan sözde güçlerin toplantılarına katılmak üzere Etiyopya'nın başkentine geldiğine dair Addis Ababa'dan teyitli bilgi alındığına dikkat çekti.

Fadl'a göre, Adalet ve Eşitlik Hareketi Yürütme Ofisi üyelerinin çoğunluğu, komitenin bu konudaki raporunu tartıştıkları esnada, bu grubun yaptıklarının temel sisteme aykırı olduğunu ve hareketin tüm hedeflerini uygulamakla görevlendirilen başkanının yetkilerini ihlal ettiğini düşündüler.

Komitelerin ve delegasyonların oluşturulması da buna bir örnektir. Fadl, hareketin kurumsallığının üzerinde hiç kimsenin olmadığını belirterek hesap verebilirlik ve kararlılığın önemine dikkat çekti.


Zayıflık ve kırılganlık

Bu bağlamda, silahlı hareketler uzmanı Muhammed Musa Badi, savaş sonrası sonuçların kaçınılmaz olarak Cuba Barış Anlaşması'yla tüm Sudan'a yayılacağını tahmin ediyor.

Durum sadece bununla da sınırlı kalmayaca, hareketlerin kendi iç yapılarına kadar uzanacaktır ki bu da Devrimci Cephe'de ortaya çıkan, bir grup çelişkili bloğu geride bırakıp karşılıklı ilişki ve ittifaklarda beklenen büyük bir değişiklik anlamına gelmektedir. 

Badi'ye göre tarafsızlık pozisyonunun hareketler tarafından ilan edilen savaş üzerinde etkisinin olmaması, içinde bulundukları zayıflık ve siyasi kırılganlık durumundan kaynaklanıyor.

Çünkü hareketler, sahneyi tek başına ve ittifaklara girmeden etkileyebilecek siyasi eylem araçlarına sahip olamadı.

Bu nedenle önümüzdeki dönemde Adalet ve Eşitlik Hareketi içinde yaşananlara benzer şekilde daha fazla yatay ve dikey bölünmelerin yaşanması bekleniyor.

Badi, şu ifadeleri kullandı:

Hiç şüphesiz, geçtiğimiz Nisan ayının 15'inde savaşın patlak vermesinden sonra kendisinden önce gelen her şeyin yerini alacak ve siyasi sahnede meydana gelecek değişim, nihai siyasi süreci yani Çerçeve Anlaşması'nı dışlamayacaktır. Anlaşmayı imzalamayan diğer hareketlerin katılımıyla barış süreci tamamlanacak ve pek çok açıdan Sudan 2020 Cuba Barış Anlaşması da bundan etkilenecektir.


Siyasi ayrışma 

Konuyla ilgili olarak konuşan güvenlik işleri uzmanı Murteza İbrahim Hüseyin, "Savaş konusunda tarafsız olan barış hareketlerinin konumunu, ne kadar bilgelik elbisesi ile örtmeye çalışırlarsa çalışsınlar tutarlı bir tavır yakalayamayacaklar. Çünkü Sudan Egemenlik Konseyi'ndeki en üst düzey bakanlıklara, hatta bölge ve eyalet düzeyindeki yerel yönetimlere kadar iktidara ortak oldular" dedi.

Hüseyin, HDK'nin isyan ettiği bir otoriteyi temsil etmesine rağmen bu konumu nasıl tutarlı olabilir? sorusunu sordu. 

Hüseyin'e göre hareketler, iktidarda olmak istedikleri halde savaşta olmak istemedikleri için siyasi bir bölünme durumu yaşıyorlar.

Bu etik olmayan bir konumdur. Yönetimdeki hareketlerin liderlerinin üstlendiği veya Sudan Egemenlik Konseyi ve yürütme makamlarındaki bakanların, yöneticilerin ve valilerin üstlendiği sorumluluklar açısından tutarlı değil.

Hüseyin, hareketlerin konumları ile duruşları arasındaki bu büyük çelişki duygusunun, hareketlerin kendi bedenlerinin koridorlarında genişlemeye başladığını ve şimdi onların içindeki düzeltme ve bölünme eğilimlerini besleyen ve güçlendiren şeyin de bu olduğunu kaydetti.

Çünkü üst düzey ve orta düzey liderlerin çoğu, sadece oportünizmi ifade eden manevi baskıyı ve gri duruşu hissetmeye başladı.

Ancak hareketlerin mevcut liderleri, ara liderlikleri ve tabanları arasında her geçen gün artan huzursuzluğun farkına varmadılar.

Hüseyin'e göre hareketler, Darfur vatandaşlarının gözü önünde savaşın her günü ciddi bir şekilde sarsılıyor ve itibarlarını aşındırıyor.

İnsanlar yerinden edilirken ve öldürülürken, hareketler tarafsızlığa bağlı bir konum izliyor.

Sonuçları ve gerekçeleri ne olursa olsun, meselenin sadece ordunun sorumluluğuyla bağdaşmayan tek başına bir mesele olduğu dikkate alınmalı.

Çünkü tarafsızlık, yönetici olarak vatandaşını korumak ve güvence altına almakla yükümlü olduğu temel görevlerini yerine getirmek değil.


Çoğulluk ve karışıklık

Yüksek Stratejik Araştırmalar Akademisi Danışmanı Tümgeneral Mutasım Abdulkadir, Darfur'da veya Mavi Nil'de, silahlı hareketleri saha gücüne ve halk desteğine sahip olmamakla suçladı.

Abdulkadir, "Bu nedenle, Cuba Barış Anlaşması'ndan önce bile herhangi bir etkili siyasi eylemden yoksundular. Bununla birlikte, tüm bu hareketler ve örgütler güç ve zenginlik kazanımları elde etmek için Hartum'a dönüşlerinden şu veya bu şekilde fayda sağladı" dedi.

Abdulkadir, sözlerini şöyle sürdürdü:

Elbette böyle bir yapı, ilmî temellere ve tabandan gelen, bölgelerinin ve vatandaşlarının dert ve meselelerini ele alan bir yapılanma değildir. Dolayısıyla koalisyonların çıkmazını ve karmaşasının, bölünmelerinin ve çokluğunun sırrını temsil eden mücadelenin gerçek öncüleri olmayı başaramadı ve başaramayacak.


Abdulkadir, bu hareketlerin kitlelerinden uzaklaştıklarının en büyük kanıtlarından birinin, Darfur bölgesindeki sivillerin maruz kaldığı ve halen de olmakta olan ihlallere karşı savunma ve hatta sözlü kınama yapmamaları olduğuna işaret etti.

Abdulkadir, "Bu hareketlerin liderleri her zaman hem içeride hem de dışarıda kişisel kazanımlar elde etmeye çalıştılar. Zavallı entelektüel oluşumu, siyasi derinliği ve zenginlik ve güç kazanımları karşılığında bu tür liderlerle başa çıkmayı kolaylaştıran bir milliyetçilik duygusunun yokluğunu eleştirdiler" dedi.
 


Hareketler savunur ve saldırır

Darfur'daki Silahlı Mücadele Hareketleri Müşterek Gücü, Sudan Egemenlik Konseyi üyesi ve Sudan Ordusu Başkomutan Yardımcısı Korgeneral Yasir el-Ata'nın 'savaşa karşı barış antlaşmasını imzalayan silahlı hareketlerin liderlerinin tarafsız tutumlarına yönelik eleştirilerine' yanıt verdi.

Darfur'daki Silahlı Mücadele Hareketleri Müşterek Gücü, el-Ata'nın söylemini, hareketleri bu saçma savaşa taraf olmaya sürüklemek istediği bir manevra olarak nitelendiren bir bildiri yayımladı.

Bildiride, herkesi kucaklayan, herkese saygı duyan, Sudanlıların statüsünü ve onurunu yükselten bir ülke inşa etmek amacıyla 20 yıldır mücadele ettikleri milli bir davaları olduğu hatırlatıldı.

Darfur'daki Silahlı Mücadele Hareketleri Müşterek Gücü Medya Komitesi Başkanı Binbaşı Ahmed Hüseyin Mustafa, silahlı mücadele hareketlerinin bağlı kaldığı tarafsızlık konumu sayesinde, gıda, ilaç, insani yardım ve ticari konvoyların hem Darfur'a hem de Kordofan'a ulaşmasının sağlandığını bildirdi.

Mustafa, Korgeneral el-Ata'nın sözlerine sert tepki göstererek "Neden o ve ordu mensupları, el-Cuneyne halkını silahlı kuvvetlerin gözleri önünde yaşanan aşağılanmadan korumadı?" diye sordu.

Darfur Bölgesi Başkanı Minni Arko Minavi, ateşkes müzakerelerinde önemli rol oynayabileceklerini gerekçe göstererek, Darfur hareketlerinin Cidde platformu müzakerelerine katılmasını talep etti.

Minavi, X platformundaki (eski adıyla Twitter) hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, "Silahlı mücadele hareketleri için güvenlik düzenlemeleri süreci savaş nedeniyle aksıyor. Ancak bu hareketlerin Darfur'daki ortak güç aracılığıyla güvenliği sağlamada oynadıkları rol, onu Cidde ateşkes müzakerelerinde önemli bir unsur haline getiriyor" dedi.

Sudan ordusu ile HDK arasında Hartum'da çıkan savaşın Darfur'a sıçraması, bir milyondan fazla kişinin bölgeden kaçmasına neden oldu. 

Sudan savaşı yaklaşık 3 bin kişinin ölümüne ve 4 milyondan fazla kişinin yerinden edilmesine neden oldu.

Hem Darfur'da hem de çatışmaların dinmediği Sudan'ın başkenti Hartum'da ağır bir insani krizi geride kalırken savaş beşinci ayına giriyor.

 

 

Independent Arabia

DAHA FAZLA HABER OKU