MGK toplantısında Rusya-Ukrayna çatışması

Dr. Mehmet Perinçek Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Geçtiğimiz gün gerçekleşen MGK toplantısı sonrası yapılan açıklamada Rusya-Ukrayna çatışmasına dair şu noktalara dikkat çekildi:

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın gidişatı ve müteakip aşamalarda bölgemize yönelik muhtemel etkileri etraflıca ele alınmış; Karadeniz'de gerginliğin tırmanmasının kimsenin menfaatine olmayacağı ifade edilmiştir. Tüm taraflara, gecikmeksizin müzakere masasına oturma ve savaşa son verme çağrısında bulunulmuş; tahıl anlaşmasına geri dönülmesinin muhtaç ülkelerdeki muhtemel olumsuzlukları önleyeceği ve gıda istikrarına katkı sağlayacağı vurgulanmıştır.


Akamete uğratılan İstanbul görüşmeleri

Açıklamadan Ankara'nın arabuluculuk rolüne tekrardan soyunacağı anlaşılıyor. Daha önceki girişimler, ABD'nin Buça'daki provokasyonuyla boşa çıkarılmıştı.

Geçen günlerde Putin'in de tekrardan onayladığı İstanbul müzakerelerinde oluşturulan zemin, Batı'dan gelen savaş kışkırtmalarıyla dinamitlenmişti.

Hatta bu durumu Türkiye'den üst düzey yetkililer de açık bir şekilde dile getirmiş ve bazı NATO ülkelerinin barış istemediğini söylemişlerdi.


Washington'un Kiev üzerindeki egemenliği

Washington'un Kiev üzerindeki etkisi yadsınamaz bir gerçek. Hatta etkisinden de öte irade tamamen Atlantik'in karşı kıyısının elinde.

O halde Türkiye'nin ara buluculuğunun başarı kazanmasının tek bir şartı var. Savaşı kışkırtan ve barışı engelleyen Batı'nın Kiev üzerindeki hâkimiyetinin kırılması.

İşte ancak böyle bir hedefle arabuluculuk bir anlam taşıyabilir ve somut sonuçların alınmasını sağlayabilir.

Arabuluculuk zaten Batı planları çerçevesinde düşünülüyorsa, baştan ölü doğmuş olacaktır. Rusya, buna yanaşmayacağı gibi Türk-Rus ilişkileri de zarar görecektir.


Batı, Ukrayna'yı ortada bırakabilir

Peki, Kiev üzerindeki Batı egemenliğini azaltabilmenin zemini var mı? 

Ukrayna, karşı saldırısından hiçbir hissedilir sonuç elde edemedi. Oysa Zelenskiy, silah ve finans desteğinin savaştaki durumu radikal bir şekilde değiştirebileceğini söylemişti.

Ancak Batı'nın her türlü desteğine rağmen, Ukrayna'nın cephede ilerleyemediği görüldü.

Diğer taraftan Ukrayna'ya verilen silahların bir kısmının karaborsaya düştüğü ve hatta Avrupa'da yasadışı bir şekilde satıldığı ortaya çıktı. Bunla ilgili Batılılar dahi raporlar hazırladılar, müfettişler görevlendirdiler.

Ayrıca Avrupa kamuoyunda Ukrayna'ya yapılan ekonomik yardımlara yönelik eleştiriler günden güne artıyor. Avrupa'nın içinde bulunduğu ekonomik kriz, Ukrayna'ya destekten dolayı Rusya'yla ilişkilerin bozulması ve enerji alanında yaşanan sorunlar, üstüne de bir de kaynakların Kiev rejimine aktarılması Avrupalıları daha da fazla rahatsız etmeye başladı. 

Avrupalılar içinde Ukrayna'daki iktidara giden paraların kendi ceplerinden çıktığını düşünenlerin sayısı artıyor. Avrupa'nın ABD planları için bedel ödediği fikri daha da yayılıyor.

İşte bu koşullarda Ukrayna'nın Rusya karşısında zafer kazanamayacağı anlaşılınca Batı'nın Kiev'i ortada bırakması işten bile değil. Ukrayna için de işte o zaman barış masasına oturmak kaçınılmaz olacak.


Arabuluculuk neye hizmet etmeli?

Türkiye de arabulucu rolünü o takdirde Ukrayna sorunundan bütün bu olayların sorumlusu Batı'nın elini uzak tutmak için oynayabilir.

Tabii Rusya'nın da bunu kabul etmesi gerekecek. O halde bunun Azak taburu komutanlarını iade ederek, para bulmak için NATO politikalarına teslim olarak mümkün olmayacağını da göz önünde bulundurmak gerekecek.


Tahıl Koridoru'nun mantığı ve uygulaması

Tahıl koridoruna gelince… Anlaşmanın faydalı ve gerekli olduğu konusunda şüphe yok.

Ancak anlaşmanın pratiğinin mantığına aykırı olmaması gerek. Anlaşmanın amacı, MGK bildirisinde ifade edildiği üzere muhtaç ülkelerde yaşanabilecek gıda krizini engellemek. 

Ancak şimdiye kadarki uygulama, bunun tam tersi yönde olduğunu gösteriyor. Afrika, bu anlaşma çerçevesindeki tahılın ancak yüzde 3'ünü edinebilmiş. 

Batı'da ise gelen tahılın bir kısmının hayvan yemi olarak kullanıldığı da ortaya çıktı. Batılı firmalar, Ukrayna tahılını da tam kontrol altına almış durumda.

Batılı güçlerin bu anlaşmayı salt kendi çıkarları için kullandıklarına dair bir şüphe yok.


Türkiye'nin hatırı

Rusya, bu konuda çok defa serzenişte bulundu. Üstüne üstlük kendisine verilen sözler de yerine getirilmedi. Ama her seferinde biraz da Türkiye'nin hatırına anlaşmayı uzattılar.

Ancak Azak taburları ve ardından hükümette aşırı NATO'cu eğilimlerin tekrar hortlaması Moskova açısından Türkiye'nin hatırına uzatacak bir durumu da ortada kaldırdı.


Karadeniz'de Batı için güvenlik üretmek

Tahıl Koridoru Anlaşması'nın ortadan kalkmasıyla Atlantik cephesinde Karadeniz üzerinden kışkırtma planları da tekrar canlandı.

Burada Türkiye ve Rusya'yı karşı karşıya getirmek de en önemli amaçlardan biri. 

NATO'nun 4400 sayfalık Rusya planı, Türkiye tarafından son zirvede onaylandı. (Konuya dair bkz. Mehmet Perinçek - Following NATO, the Turkish government might turn "Izmir from a tourist destination into a military target for Russia")

Üstüne Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Avusturya'daki bir konferansta NATO konusunda konuşurken Türkiye'nin Batı için güvenlik üretmesi gerektiği tezini dile getirdi.

BOP eşbaşkanlığı döneminden kalan bu tezi uzun süredir hükümet yetkililerinden duymuyorduk.

NATO'culuk yapılacaksa dahi NATO'nun Türkiye'nin güvenliğini sağlamadaki öneminden ya da NATO'yla birlikte Türkiye'nin bölgeye barış ve huzur getireceğinden vs. bahsedilirdi. 

Türkiye, kendi için de değil, Batı için güvenliği kime karşı, nerede üretecek? Türk Ordusunu Rusya'nın üzerine sürmek mümkün değil.

Ancak bu söylemlerle Karadeniz'deki kışkırtmalara kapıyı açarsınız, çeşitli "oldubitti"lerle karşı karşıya kalırsınız.


Batı ve Rusya'yla kurulan ilişkinin biçimi belirleyici olacak

Sadece bu söylemlerle bile Tahıl Koridoru Anlaşması'nın yenilenmesini ya da Türkiye'nin arabuluculuk iddiasını imkânsız hale getirirsiniz.

O sebeple Ankara'nın Batı ve Rusya'yla kurduğu ilişkilerin biçimi, Türkiye'nin Rusya-Ukrayna arasında arabuluculuk iddiasının ve Tahıl Koridoru Anlaşması'nın geleceğini de belirleyecek.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU