Savaş ve karmaşanın ışığında yeni Sudan haritası

Gözlemciler, Ulusal Kongre Partisi’nin saf dışı bırakılması ve askeri yönetimin devam etmesi beklentileri konusunda bölünmüş durumda

Sudan savaşında ilk kurşunu kimin sıktığı hakkındaki soruşturma, İhvan ve el-Beşir'in adamlarının peşini bırakmıyor / Fotoğraf: AFP

Çeşitli siyasi, profesyonel, toplumsal varlıkları ve İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) gibi İslami hareketleri içeren Sudan devrimci güçleri grupları arasında karşılıklı suçlama sesleri yükseldi.

Bu gruplar, içlerinde, Sudan Ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında nisan ayı ortasından bu yana cereyan eden savaşın ilk kıvılcımını çakan eski rejimin unsurlarını barındırıyor.

Sudan'da süren savaş yüzünden, binden fazla sivil hayatını kaybederken ülke sınırları içinde ve dışında yaklaşık 4 milyon insan yerinden edildi.   

Askeri yapılanma üzerinden siyasi kazanımlar elde etmek için Sudan savaşının devam etmesi çağrısında bulunanlarla ilgili sosyal medyada dolaşan tartışma bitmiyor. 

Peki gözlemciler, toplumun siyasi, entelektüel ve sosyal ayrımları açısından savaşlar ve bu savaşlara eşlik eden karmaşıklıklar ışığında Sudan'ın yeni gerçekliğini nasıl görüyorlar?  

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Kardeşlik revizyonu 

Sudan Milli Ümmet Partisi lideri Urve es-Sadık, "Eski rejimin liderlerinin ve üyelerinin parti cepheleriyle ve İhvan hareketinin çeşitli bileşenleriyle ordu etrafında toplanmadığı açık. Bu oluşumlar, siyasi çıkarlarını gerçekleştirmek ve otoriter hedeflerine ulaşmak için devlete karşı şantaj uyguluyorlar" dedi.

Sadık, "Müslüman Kardeşler, savaşı durdurmak için değil, savaş lehine gerekli seferberliği desteklemek için elinden gelen her şeyi yapıyor. Çatışmayı körükledikleri için çatışma durduktan sonra hiçbir siyasi denkleme dahil olmayacaklar" şeklinde konuştu. 

"İlerleyen zamanlarda herhangi bir kurumun savaşın patlak vermesini soruşturması halinde, Müslüman Kardeşler'in dosyalarına suçlamada bulunacağını" diyen Sadık, "Tabi ki de böyle bir durumla karşı karşıya kalmak istemiyorlar. Kendilerine zulmetse bile, gizli ellerinin gücü kontrol etmesi şartıyla, o hâkim güçle beraber olurlar" ifadelerini kullandı.

Sadık, açıklamalarına şu cümlelerle devam etti:

Nisan 2019'da eski Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir rejimini deviren Sudan devrimini destekleyen siyasi güçler olarak bizler, Müslüman Kardeşler'in siyasi varlığını tasfiye etmek istemiyoruz. Pek çok ülkede benzer akımların yaşandığı örnekler var. Siyasi sahnede ilerleyen zamanlarda kendisine koltuk ayırabilir. Türkiye'de Fazilet Partisi ismiyle kurulup daha sonra Refah Partisi ve en sonunda da Adalet ve Kalkınma Partisi adını alan siyasi oluşumlar Müslüman Kardeşler'in siyasi bir revizyonu gibidir. Aynı şekilde Abdulfettah Moro ve Raşid el-Gannuşi'nin partisi Tunus'taki revizyona bir örnektir. Bunlar gibi mevcut aşırılıklarından taviz veren başka gruplar da siyasi sahnede yerini almıştır.


Sadık, "Bu İslamcı grup daha sonra seçime katılmak isterse de ona hoş geldin sefalar getirdin deriz. Siyasi yelpazenin bir parçası olarak ondan izole edilemeyecek problemler var. Bunlar ortak kader, milli sabiteler vs. olarak sıralanabilir. Tüm bu meseleler, halkın siyasi bir sürece dönmesi durumunda yapılacak anayasal konferansta tartışılacaktır. Ancak bu durumda, vatanın çıkarları doğrultusunda yetkili devletin tasfiyesinden ve partizanlarının ayıklanmasından önce ulusal kurumlar içinde herhangi bir geçiş çalışması yapılamaz" diyerek sözlerine devam etti.

Bir devlet sisteminin yasa dışı yollarla sahip olunan fonlardan arındırılmasının yanı sıra yurt dışına kaçırılan tüm varlıkların ve yağmalanan paraların geri iade edilmesi zorunluluğunu savunan Sadık, "Bunlar gelecekte Müslüman Kardeşler için bir koltuk ayırabilecek adımlardır" dedi. 

Sadık sözlerini şöyle sürdürdü:

Aksi takdirde manevralar ve her türlü siyasi eylemi bastırma operasyonları olacaktır. Şimdi kaçınılmaz olarak onlar, yani Müslüman Kardeşler, savaşın devam etmesi için seferberlik yoluyla herhangi bir çözüme veya uzun vadeli ateşkese ulaşılmasını engelliyorlar.


Milli Ümmet Partisi lideri, "Bütün bu yaşananların gerçekleşmesinde Sudan Silahlı Kuvvetleri'nin bir dahli yok. Ordu yönetimi bunu desteklemez veya denetlemez. Bu yaşananların ardında Müslüman Kardeşler örgütünün unsurları var. Müslüman Kardeşler, aşırılık yanlısı örgütlerin en tehlikelilerinden. İktidarda kalabilmek için ülkeyi bölmeyi ve parçalamayı planlayan Müslüman Kardeşler yüzünden Sudan iç savaşa sürüklenecek" diyerek sözlerini tamamladı.


Savaşın başlaması  

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Sudanlı yazar Cemil Fadıl, "Mevcut savaşın gerçeklerinin, bu savaşı ateşlemek ve uzatmak için geçmiş devrik rejimin tugaylarının elini ortaya çıkardığına inanıyorum. 3 Temmuz 2019'da gerçekleşen ve 200'e yakın kişinin hayatını kaybettiği Genel Komutanlık katliamındaki şehitlerin kanını satmakla suçlanan sivil devrim güçlerini asıl zora sokan mesele, el-Beşir rejimi ve ülkeyi otuz yılı aşkın bir süredir yöneten Müslüman Kardeşler örgütü liderleriyle tekrar bir araya gelmeyi kabul ederse düşeceği utanç durumudur" dedi.

Fadıl, sözlerine şöyle devam etti:

Sivil güçlerin, Müslüman Kardeşler rejiminin unsurlarıyla Afrika gözetiminde ortak bir diyalog oturumuna katılmak için herhangi bir öneriyi kabul edebileceğini düşünmüyorum. Kanaatimce bu davetin kaderi, Birleşmiş Milletler'in (BM) Sudan'daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu (UNITAMS), Afrika Birliği (AfB) ve Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesi'ni (IGAD) içeren üçlü mekanizma tarafından gerçekleştirilen toplantının kaderinden farklı olmayacaktır. Ancak şu anki koşullar o zaman olduğundan daha karmaşık gözüküyor.


El-Beşir'in partisinin unsurlarıyla yapılacak herhangi bir anlaşmaya veya pazarlığa sivil güçlerin dahil olma ihtimalini de yok sayan Fadıl, "Çünkü kaderi eninde sonunda başarısızlık olacak, Sudan halkının çoğunluğunun duyguları ve iradesiyle çatışacak" dedi.
 


Yanlış suçlama

Ayrıca, Sudan üniversitelerinde medya alanında uzman akademisyen Seyfeddin Hasan el-İvad, "Sudan'da sivil güçler arasındaki karşılıklı suçlamaların demokratik bir atmosfere yol açmayacağına ve gerekli siyasi özgürlüğü sağlayamayacağına" inanıyor.

"Bunun nedeni, bu güçlerin tahammülsüzlükleri ve birbirleriyle iş birliği ve koordinasyon eksikliğidir" diyen el-İvad,şöyle devam etti:

Bu ülkenin köhne demokratik sistem ile köhne askeri yönetim arasında sıkışıp kaldığı kısır döngüden ve içinde bulunulan karanlık tünelden çıkmak için birleşmesi, uzlaşması ve el ele vermesi gerekiyor.


El-İvad, "Demokratik geçişin yeniden tesis edilmesi ve seçimlere giden geçiş döneminin geri kalanının tamamlanması, popüler ve uluslararası bir taleptir. Ama bunun olması için geçiş döneminin bir veya iki yıl olması gerekiyor ve ardından seçimler yapılıyor. Ulusal Kongre Partisi'ni izole etmenin mantıklı ve adil olmadığını düşünüyorum çünkü bu yaklaşım siyasi istikrarı olumsuz etkileyecektir. Ulusal Kongre Partisi çeşitli kanallardan isim değiştirip siyaset arenasına girebilir, bu nedenle hoşgörülü olmakta fayda var" dedi.

İslamcı hareketi herhangi bir anlaşmaya veya siyasi sürece giden yolu kapatmak için ordu etrafında toplanmakla ve savaş çıkarmakla suçlamanın doğru ve geçersiz olmadığına dikkat çeken el-İvad, "Bunun kanıtı, bugün tüm dünyanın bu savaşı başlatanın isyancı HDK ve onun siyasi kuluçka makinesinin Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) olduğuna ikna olmasıdır" diye belirtti.

El-İvad "Orduyu desteklemek için düzenlenen genel seferberliğin en büyük katılımcısının İslamcı hareket olduğu doğrudur. Ancak HDK'nin isyanı sonrasında başlatılan bu seferberliğe çok sayıda sivil gücün mensupları da katılıyor" şeklinde konuştu.

"Siyasi rekabet ve hoşgörüsüzlük nedeniyle Sudan'da sivil yönetimin hoş karşılanmadığını ve özellikle Sudan ordusunun HDK'ye karşı zafer kazanmasının ardından önümüzdeki dönemde askeri yönetim çağrısına ihtiyaç duyulmaya devam edileceğini" ileri süren el-İvad, "Askeri yönetim iki veya üç yıllık bir süre devam edebilir ve ardından sağlıklı bir demokratik geçişe yol açan genel seçimler dönemi gelebilir" diye ekledi.


Vatandaşların uyarısı

Sudan siyasi meseleleri uzmanı Ahmed Ömer Hoceli, "Aralık devrimini destekleyen tüm sivil güçler, Ulusal Kongre Partisi'ni herhangi bir siyasi eyleme katılmaktan dışlamayı kabul etti. Ancak bu partinin kapandığı ve gelecekte herhangi bir katılımının olmayacağı, üyelerinin ve liderlerinin başka partilere ve bloklara devredilebileceği herkesçe biliniyor" ifadelerini kullandı.

Hoceli "Ulusal Kongre Partisi'nin savaşa katıldığına ilişkin suçlamalara gelince, gerçek şu ki, ordu tüm Sudanlıları seferber etmiş ve bu parti unsurları vatan, inanç ve mülkiyeti savunma çağrısına yanıt vermiştir. Ancak savaş çıkarma suçlaması, HDK ve destekçileri ÖDBG'nin gerçekleştirmek istedikleri darbeyi gizlemek istedikleri siyasi ve anlamsız bir suçlamadır" dedi.

İnsani ve maddi açıdan büyük kayıpların azaltılması tüm Sudanlıların talebi olduğundan, savaşın durdurulmasının gerekliliği konusunda herhangi bir görüş ayrılığı bulunmuyor.

Ama sorun, anlaşmanın doğası ve şartları açısından nasıl olacağıdır. Sahadaki en güçlü tarafın, duruma hâkim olan ve siyasi kazanç elde etme şansı daha yüksek olan taraf olduğu her zaman bilinir.

 

 

Independent Arabia

DAHA FAZLA HABER OKU