Afrika'daki askerler neden iktidara el koymaya eğilimli?

Son 6 yılda dünya 17'si kara kıtada olmak üzere 18 darbeye tanık oldu

Askeri uzmanlar, sivil hükümetlerin ve köklü kurumların eksikliğinde darbelerin Afrika'da devam etmeye devam edeceğini tahmin ediyor / Fotoğraf: AFP

Ordunun siyasete müdahalesiyle ilgili dünyanın en öne çıkan bölgelerinden biri olan Afrika kıtasında askeri darbelerin hızı neredeyse hiç azalmıyor.

Kıtada bağımsızlık sonrası dönemde, altmışlı yıllardan bu yana 200'den fazla darbe gerçekleşti, bu da Afrika ordularının neden iktidarın peşinde olduğu sorusunu akıllara getiriyor.

2017 yılından bu yana, dünyadaki askeri darbelerin en fazla yaşandığı kıta Afrika oldu. Bu dönem boyunca, 18 darbe gerçekleşti, bunlardan biri Myanmar'da olurken, geri kalan 17 darbe Afrika kıtasında gerçekleşti.

Nijer darbesi, Cumhurbaşkanı Muhammed Bazoum'un görevden alınmasının ve ordunun iktidarı ele geçirmesinin ardından, Afrika'da sık sık gerçekleştirilen bir dizi darbenin sonuncusu olarak kaydedildi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Kara kıtadaki bu darbelerin ortak paydası, sahip oldukları muazzam kaynak ve zenginliğe rağmen ekonomik kırılganlık, zayıf büyüme, aşırı yoksulluk ve kötü yaşam standardına sahip ülkelerde gerçekleşmiş olmaları.

1,4 milyar nüfusuyla Afrika kıtası, siyasi, güvenlik ve ekonomik istikrarı olmayan bir yer. Kıta nüfusunun yüzde 55'i yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. 

Nijer, bağımsızlıktan sonra 1966'dan 1993'e kadar sekiz askeri darbeyle sarsıldı. Burundi, tarihinde toplumsal gerilimlerle ortaya çıkan 11 darbeye tanık oldu.

Sierra Leone ise 1967 ve 1968 yılları arasında üç darbeye şahit oldu.

Peki Sahra altı Afrika'da orduların iktidara olan bu açlığı neden kaynaklanıyor?

Askeri uzmanlar, sivil kurumları siyaset kurumlarından ayıran, ordu subaylarını tarafsızlık konusunda eğiten ve değişen siyasi rejimlerin çıkarları yerine devletin çıkarlarını üstün tutan bir askeri doktrin inşa etmenin önemini vurguluyor.


Ordu anayasanın üstünlüğünü savunuyor

Tunus Ordusu'ndan emekli Tuğgeneral Muhtar Bin Nasr, konuyla ilgili Independent Arabia'ya şunları aktardı:

Ordu, ülkenin ulusal güvenliğinin tehdit edildiğini hissederse harekete geçme gücüne ve meşruiyetine sahip örgütlü, disiplinli ve silahlı bir aygıttır. Ordular, siyasi, sosyal ve ekonomik krizlere karşı askeri doktrinine göre farklı tepkiler verir. Bu doktrin, askeri akademiler ve yüksek askeri okullardan aldığı eğitimle şekillenir. Avrupa ve Amerikan akademilerinde uygulanan yaklaşım, ordunun siyasi otoriteye hizmet ettiğini ve demokratik denetime tabi olduğunu vurgulamaktadır. Bu, onları demokrasiye inanan ve anayasa ve yasaya bağlı bir cumhuriyet ordusu haline getirir. Ancak Afrika ülkelerinde, ulusal güvenliğin öncelikli olduğu düşünülerek orduya siyasi meselelere müdahale etme yetkisi verilir, böylece ülkenin güvenliği korunabilir.


Durumun kırılganlığı

Bin Nasr, sözlerine devamla şunlara vurgu yaptı:

Siyasi ve ekonomik durumun kırılganlığı ve özellikle üst düzey askeri liderliklerde siyasi otoritenin ordu üzerindeki üstünlüğüne inanan bir askeri doktrinin yokluğu, orduyu iktidarı ele geçirmeye itiyor. Ordu bunu, ülkenin ulusal güvenliğinin tehdit altında olduğunu değerlendirdiğinde gerçekleştirebiliyor. Ordunun sadakati yalnızca vatan için olmalıdır, Afrika ülkelerinde ise sadakat aşiretlere veya siyasi partilere bağlıdır. Sadakatten başka bağlılığı olmayan güçlü, düzenli ordular oluşturmak için çalışılması gerekmektedir.


Askeri uzmanlar, Sahra Altı Afrika'da askeri darbelerin devam etme olasılığını, köklü sivil yönetim kurumlarının eksikliğine, siyasi istikrarsızlığa ve buna bağlı olarak kötüleşen ekonomik duruma ve güvensizlik ortamına bağlıyor.
 


Siyaset ve ordunun iç içeliği

Askeri tarih konusunda uzmanlaşmış bir üniversite profesörü olan Faysal eş-Şerif, Afrika’daki siyasi istikrarsızlığa ilişkin şu yorumda bulundu:

Siyaset ve ordunun iç içe geçmişliği, Afrika'da darbelerin devam edeceğine işaret ediyor. Birçok ülke, siyasi ve askeri güç arasında bir birleşme halinde yaşıyor. Afrika ülkelerinde ordunun tarafsızlığına dayanan, cumhuriyetin değerleriyle şekillenmiş bir askeri doktrinin bulunmaması temel sorundur.

Bu nedenle, herhangi bir ekonomik veya sosyal kriz durumunda ordu, devletin kritik kurumları olan cumhurbaşkanlığı sarayı, radyo ve televizyon binası ve havalimanları üzerindeki kontrolü aracılığıyla iktidarı ele geçirmektedir.

Sahra Altı Afrika'da gerçekleşen darbeler tarihsel kökenlere dayanmaktadır. Milli devlet yapılarının tamamlanmaması ve askeri ve siyasi alanlar arasındaki etkileşim darbelerin önemli sebeplerindendir.

Nitekim seçilmiş başkan askeri kuruma karşı zayıf görünmekte ve bu durum darbeyi kolaylaştırmaktadır. Herhangi bir ülkedeki ordu, mevcut siyasi düzeni değil, devlet kurumlarını korumakla yükümlüdür, çünkü siyasi düzen değişebilirken, devlet kurumları sabittir.


Askeri doktrin, anayasanın üstünlüğü ilkesini ve askeri kurumun siyasi meselelerden tarafsız olması gerektiğini vurguluyor.

Bu doktrin aynı zamanda ulusal devletin adalet, vatandaşlık, kalkınma, insan hakları, yasa ve kurumlar üzerine inşa edildiği temel taşlar.

 

 

Independent Arabia

DAHA FAZLA HABER OKU