Vilnius'a giderken: Ankara'nın NATO zirvesi öncesindeki hamleleri ne anlama geliyor?

Litvanya'nın başkentinde yapılacak zirvede Ukrayna ve İsveç'in olası üyelikleri en önemli gündem maddeleri olarak görülüyor

Zirve için alınan güvenlik önlemleri kapsamında Vilnius'taki havalimanına Almanya'ya ait Patriot hava savunma sistemleri yerleştirildi (AA)

Ukrayna'daki savaş 500. gününü geride bırakırken, NATO liderleri 11-12 Temmuz'da Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta bir araya gelecek.

Belarus ve Rusya'ya sadece bir saatlik uçuş mesafesinde gereçekleştirilecek zirvede ana gündem maddesinin de Ukrayna savaşına verilen destek ve Kiev'in olası NATO üyeliği olması bekleniyor.

İsveç'in Türkiye'nin onayını bekleyen üyelik sürecinin de zirvenin önemli gündem maddelerinden biri olması bekleniyor.

Zirve öncesinde NATO başkentlerinde diplomatik hareketlilik seviyesi artarken, Ankara'dan da zirve öncesi peş peşe hamleler geldi. 

Ukrayna lideri Volodimir Zelenski'yi İstanbul'da konuk eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna'nın NATO üyeliğine açık destek verirken, İsveç'in üyeliğine itirazını sürdürdü.

Zirve öncesi Ankara-Washington hattında son üç günde üç telefon görüşmesi yapıldı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın ABD'li mevkidaşıyla yaptığı iki görüşmenin arasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la ABD Başkanı Joe Biden da bir görüşme gerçekleştirdi. 

6 Şubat depremlerinden hemen sonra yapılan telefon görüşmesini hariç tutarsak, uzun süre sonra ilk kez görüşen iki liderin gündeminde İsveç'in NATO üyeliğinin yanı sıra, Türkiye'ye yapılması planlanan F-16 satışı ve Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği gibi konular da vardı.

Vilnius'taki NATO zirvesinden öne çıkan başlıkları ve Ankara'nın zirve öncesindeki hamlelerini uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. Dr. Ahmet Kasım Han ve Türkiye'nin eski NATO Daimi Temsilcisi Mehmet Fatih Ceylan'la konuştuk.

nato
Geçen yıl Madrid'de yapılan zirvede Finlandiya ve İsveç'e üyelik daveti yapılmıştı (Reuters)


Ukrayna'nın NATO üyeliği mümkün mü?

Ukrayna'nın NATO üyeliğinin kolaylaştırılmasına ilişkin tartışmaların, Vilnius zirvesinin çözüm bulunması en zor sorularından biri olması bekleniyor.

Bazı ittifak üyeleri Ukrayna'nın üyelik için verdiği sözleri yıllar önce tuttuğunu ve üyelik için adım atmanın Doğu Avrupa'da Rusya'nın hareket alanını kısıtlayacağını savunurken, ittifakın bir bölümüyse böyle bir adımın savaşın yayılmasına neden olabileceğinden endişe ediyor.

Zirve öncesinde bu tartışmayla ilgili kesin olan tek şey Ukrayna'nın Vilnius'tan NATO üyesi sıfatıyla ayrılmayacağı.

Ancak tartışmaların odak noktasını Ukrayna'ya üyelik için bir yol haritası sunulması ve üyelik yolundaki bazı engellerin kaldırılması seçenekleri oluşturuyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İttifakın doğu kanadını oluşturan Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya, Çekya, Slovakya, Romanya ve Bulgaristan gibi ülkeler Ukrayna'ya üyelik için bir yol haritası sunulmasını öneriyor. Bunun yanı sıra, Ukrayna'nın NATO üyeliği için uygulanan Üyelik Eylem Planı'ndan muaf tutulmasını ve üyelik yolunun kolaylaştırılması isteniyor.

Washington ve Berlin ise Ukrayna'nın üyeliği konusunda somut bir adım atmaktan kaçınıyor. Bunun en önemli nedeniyse savaşın ne kadar süreceğini öngörmenin mümkün olmaması.

ABD Başkanı Joe Biden da dün yaptığı açıklamada, "Ukrayna'yı bir savaşın ortasındayken NATO ailesine almak konusunda bir fikir birliği olduğunu düşünmüyorum" ifadelerini kullanmış ve Ukrayna'yı üyeliğe almanın "Rusya'yla savaş" anlamına geleceğini söylemişti.

Ukrayna'nın olası üyeliğiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Türkiye'nin eski NATO Daimi Temsilcisi Mehmet Fatih Ceylan, "Geçen sene Madrid'de hem Finlandiya hem İsveç'e davet yapıldı NATO'ya katılın diye. Böyle bir davet çıkmaz ama bir takım güvenlik garantileri verileceği uzun süredir konuşuluyor, tartışılıyor, analiz ediliyor. Tabii bu güvenlik garantilerinin yönü, kapsamı ne olacak? Bunu ancak ya zirve bildirisinde yahut da Ukrayna'ya ilişkin muhtemeldir ki ayrı bir bildiri yayınlanacaktır diye düşünüyorum. Orada bunları göreceğiz. Ama özü itibariyle yine NATO'nun kurumsal anlamda değil ama üyelerinin hem askeri hem maddi yardımlarının daha da güçlendirilmesi kararının çıkması kuvvetle muhtemel" ifadelerini kullandı.

Konuyla ilgili Independent Türkçe'ye açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Ahmet Kasım Han ise şöyle konuştu:

Ukrayna'nın NATO üyeliği diye bir madde NATO'nun gündeminde yok. Bu sadece Türkiye’nin tavrıyla nihayetine erdirilecek bir şey değil. Zaten Amerikan tarafı böyle bir olasılığın olmadığına dair açıklamalar yapıyor. Sahadaki koşullar buna elverir durumda değil. NATO'nun halihazırda çatışma içinde olan bir ülkeyi üyeliğe kabul etmesi mümkün değil. Bu nedenle böyle bir gündemin ilerleyeceğini ve konu teşkil edeceğini düşünmüyorum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ukrayna lideri Zelenski'yle yaptığı görüşmenin ardından Ukrayna'nın NATO üyeliğine destek açıklaması yapmasını değerlendiren Han, "Bu durum, daha ziyade Türkiye'nin kendi öncelikleri ve İsveç bağlamında gerçekleşmekte olan pazarlıklarla ilgili pozisyon almasıyla ilişkili. İsveç konusunda karşılaşması muhtemel olan baskıyı kırmak isteyen Türkiye'nin NATO gündemine kendini angaje etme kararlılığını gösteren bir hamle. Türkiye'nin diğer alanlarda oynadığı rolü ve NATO politikalarına ilişkin söyleyecek sözü olduğunu göstermek için aldığı bir tavır diyebiliriz" diye konuştu.

Ankara'nın zirve öncesi hamleleri ne anlama geliyor?

Vilnius'taki zirvede gözleri Türkiye'nin tutumuna çevirecek en önemli başlık İsveç'in olası NATO üyeliği olacak.

Baltık bölgesinde ittifaka dahil olmayan tek ülke olarak kalan ve üyelik için Türkiye'nin onayını bekleyen İsveç'in Vilnius'taki zirveden NATO'nun 32. üyesi olarak çıkması beklenmiyor.

Uzmanlar Ankara'nın vetosunu kaldırması durumunda dahi süreci tamamlamak için yeterli vakit olmadığını vurgularken, Ankara'dan da İsveç'e karşı bir yumuşama sinyali gelmiş durumda değil.

Son olarak Vilnius'a hareket etmeden önce bir açıklama yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye'yi AB'nin kapısında 50 yılı aşkın süredir bekletenlere buradan sesleniyorum, Türkiye'nin önünü açın biz de İsveç'in önünü açalım" ifadelerini kullandı.

Erdoğan'ın hemen ardından bir açıklama yapan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de, Türkiye'nin AB üyeliğini desteklediğini söyledi. Ancak Stoltenberg'in bu konudaki desteği, temenniden öte bir anlam taşımıyor.

Pazartesi akşam yapılacak Erdoğan-Stoltenberg-Kristersson görüşmesine dikkat çeken Mehmet Fatih Ceylan, "İsveç'in üyeliği konusunda ben hep seçimler sonrasında bir formül bulunabileceğini düşünenlerdendim. Ama gelişmeler o yönde cereyan etmedi. Ancak tabii bir formül bulma ihtimali bitmiş değil. Bugün biliyorsunuz üçlü bir görüşme olacak NATO Genel Sekreteri, Cumhurbaşkanı ve İsveç Başbakanı arasında. Orada da arayışlar sürecektir muhakkak bir formül bulmak için" diye konuştu.

Türkiye'nin İsveç'i üyeliğine bu zirvede onay verebileceğini belirten Ceylan şu ifadeleri kullandı:

Türkiye'nin İsveç'in üyeliğine bu zirve vesilesiyle yeşil ışık yakacağını düşünüyorum ben. Şu an NATO'nun 31 üyesinden sadece ikisi İsveç'e onay vermedi. Burada Türk yöneticilerin şunu düşünmesi lazım. Ben 29 üyeyi karşıma alacak mıyım, almayacak mıyım? Tüm ülkeleri ilgilendiren bir konunun önünü kapatacak mıyım kapatmayacak mıyım? Bunun kararının verilmesi lazım.

Washington'dan gelen açıklamalar İsveç'in üyeliğiyle ilgili sorunun kısa süre içinde çözüleceğini söylese de, Prof. Dr. Ahmet Kasım Han Türkiye'nin konuyu daha büyük bir pazarlığın parçası haline getirmek istediğine çekiyor.

Türkiye'nin İsveç konusunda Batı'dan büyük bir baskı görebileceğine ifade eden Han, "Türkiye başka bir şey yapmaya çalışıyor. Bunu gerçekleştirirken de ekstra baskı görmeme gayretinde. Tabii, bu söylediklerim işler bütünüyle Türkiye’nin istediği gibi yürüyecektir anlamına gelmez. Amerikalılar ve diğerleri o kadar ağır bir baskı koyabilirler ki, Türkiye buna direnemeyebilir. Özellikle Türkiye'nin içinde bulunduğu iktisadi kırılganlığı da hesaba katarsak, bu noktada direnmek karar alıcılara gereksiz bir maliyet gibi gelebilir. Ama neticede buradan bir taviz çıkar mı? Çıkmaz diyemem ama Türkiye'nin o tavizi vermemek için elinden geleni yaptığını rahatlıkla söyleyebilirim" diye konuştu.

Türkiye'nin İsveç'in NATO üyeliğinden farklı gündemleri olduğunu belirten Han, "Çok ağır bir baskı altında kalırsa Türkiye'nin tutumunu değiştirmeyeceğini söyleyemeyiz. Çünkü Türkiye bunu daha önce yaptı. Ama yapmamaya çalıştığı açık. Türkiye'nin İsveç'le ilgili başka bir gündemi var. Bence İsveç'in NATO üyeliği Türkiye'nin temel odağı değil. İdeal senaryoda Türkiye'nin odağı Batı'yla bir büyük pazarlık yapmak" ifadelerini kullandı.

Ankara'nın İsveç'e uyguladığı vetoyu bir koz olarak kullanma arayışında olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Han şunları söyledi:

Bu büyük pazarlığın içinde AB üyeliği var, Türkiye'nin son dönemdeki yalnızlaşmışlığının sona erdirilmesi var, ekonomik olarak Batı ülkeleri tarafından desteklenmesi var, siyasi bakımdan yabancılaşmanın sona ermesi var. Türkiye yeni bir denge kurulmasını arzu ediyor. İsveç vetosu da bu büyük pazarlığın bir anahtarı. Eğer bunu beceremezse Türkiye, o zaman Washington'la daha küçük bir “büyük pazarlık” yapma arzusunda. Orada da savunma işbirliğinin öne çıktığı bir çerçeve söz konusu.

Rusya'nın da Ankara'nın NATO zirvesi için attığı adımların farkında olduğunu belirten Prof. Dr. Ahmet Kasım Han, "Türkiye'nin hamlelerinin belli bir çerçevesi var. Bu çerçevenin bir tarafı İsveç konusunda kendi üzerinde kurulabilecek baskıyı hafifletmek için yapılan bir dizi hamle. Ben son dönemde olup biteni bu bağlamda değerlendiriyorum. Ruslarla ilişkilerimizin, Azov komutanlarının Ukrayna’ya iadesi gibi bu arada olup bitenler nedeniyle bozulacağını, ya da ekonomi alanında kimilerinin kaygı duyduğu gibi Rusya'nın gaz borcunu bir anda tahsil etmeye girişeceğini de hiç düşünmüyorum. Ruslar da durumun farkındalar bence. Azov Taburu'yla ilgili Kremlin'den yapılan açıklamaya bakarsanız, doğrudan Türkiye'nin sorumlu tutulmasından ziyade, Batılı ülkelerin Türkiye'nin üzerinde kurduğu baskıya dair bir tespit var" dedi.

NATO zirvesinde öne çıkan diğer gündem maddeleri

- Güvenlik garantileri

Üyelik konusunda yol almak isteyen Kiev yönetiminin üzerinde durduğu bir diğer seçenek de müttefiklerden güvenlik garantisi ve askeri desteğin süreceğine yönelik garantiler almak olacak. 

Ancak Ukrayna yönetimi Fransa'nın da desteklediği bu formülün, üyeliğin alternatifi olarak görülmesini istemiyor. 

Haziranda AB ülkeleri Ukrayna'ya ilk kez benzer güvenlik taahhütlerinde bulunmuştu ancak bunun sahadaki karşılığının ne olacağıyla ilgili belirsizlik sürüyor.

- 300 bin askerlik yeni savunma planı

NATO'nun Vilnius'taki zirvesindeki en dikkat çekici konulardan biri Soğuk Savaş'tan bu yana ilk kez güncellenmesi planlanan bölgesel askeri planlar olacak.

Yeni savunma planı özetle NATO ülkelerinin tehdit algısını Rusya ve benzeri bir düşmanla savaşmak üzerine kurguluyor ve halihazırda 40 bin olan asker sayısını 300 bine çıkarmayı hedefliyor.

- Asya-Pasifik'te yeni odak

Vilnius'ta yapılacak zirveye AP4 ülkeleri olarak da adlandırılan Yeni Zelanda, Avustralya, Japonya ve Güney Kore liderleri de katılacak.

Zirvede NATO'yla AP4 ülkeleri arasında, "Çin ve Rusya'dan gelecek bölgesel tehditlere karşı" dayanışma amacıyla yeni işbirliği alanlarının tartışılması bekleniyor.

Ancak AB ülkeleriyle ABD'nin Çin konusunda aynı tutumu sergilemekten uzak görüntüsü bu başlıktaki görüşmelerden nasıl bir sonuç çıkacağını belirsiz kılıyor.

 

Yararlanılan kaynaklar: AFPGuardian, Euractiv, RFE/RL, Kyiv Post, Foreign Policy

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU