ABD ile Çin arasındaki gerilim, Washington ile İslamabad arasındaki ilişkileri nasıl etkiler?

ABD, Pakistan ile ilişkilerini Pasifik ve Hint okyanusları Çin'i engelleme girişimi bağlamında ele alıyor

ABD Başkanı Joe Biden ile Çinli mevkidaşı Şi Cinping / Fotoğraf: Reuters

ABD ile Pakistan arasındaki ilişkiler bir kısır döngü içinde dönüyor. İkili ilişkiler şuan sınırlı ve zayıf olsa da küreseldeki son gelişmeler ışığında büyük ölçüde gerçekçi nitelikte. 

ABD ile Pakistan arasındaki ilişkilerin odak noktası olan Afganistan konusu bu ilişkinin en önemli direklerinden biri olmaya devam ediyor.

Ancak Afganistan'ın önemine rağmen ABD, Pakistan ile ilişkilerini Pasifik ve Hint okyanusları Çin'i engelleme girişimi bağlamında ele alıyor.

ABD güçlerinin Afganistan'dan çekilmesi ardından Pakistan'ın Washington için önemi stratejik boyutlar açısından büyük ölçüde azalmıştı. 
 

ABD Başkanı’nın eşi Jill Biden ve Hindistan Başbakanı.png
ABD Başkanı’nın eşi Jill Biden ve Hindistan Başbakanı / Fotoğraf: AFP

 

ABD, Çin ve Pakistan arasındaki ilişkilerin önemi göz ardı edilemez. Ancak bu denklemdeki bir başka faktör ise ABD'nin Pakistan'ın bölgedeki rakibi Hindistan ile arasında Çin'e karşı bulunan güvenlik ilişkisi. Bu ilişki, Washington'un İslamabad ile ilişkisini etkiliyor.


Biden yönetiminin Pakistan'a yönelik politikası

Washington ile Pekin arasında artan gerilimin ortasında, ABD ile Pakistan arasındaki ilişkiler ise artık Washington'un stratejik çıkarlarına dayanmıyor.

Daha ziyade, Pakistan'daki güvenlik ortamını anlamakla sınırlı hale gelmiş durumda.

Başkan Joe Biden yönetimi Pakistan'ın kendi kararlarında özgür olmasını tercih ediyor.

Ancak ABD'nin Pakistan'a karşı kayıtsızlığı, onu mali ve güvenlik ihtiyaçlarını karşılamak için istemeden de olsa Çin'in tarafına itiyor. 

Biden yönetimi, Pakistan ile ilişkisini bürokratik düzeye indirdi. Biden’ın, göreve gelişi ardından, eski Pakistan Başbakanı İmran Han veya sonrasında gelen Şahbaz Şerif ile iletişime geçmemesi, İslamabad ile ilişkilerin yalnızca sorunlarla sınırlı olacağına işaret ediyor. 

Pakistan artık ABD'nin yakın bir müttefiki olmadığının farkında. Ancak aynı zamanda, Güney Asya'daki en büyük ikinci nükleer güç oluşu dolayısıyla ABD'nin bölgedeki çıkarlarından tamamen uzak değil.

Pakistan'ın Çin'e olan yakınlığına bakılmaksızın, ABD Pakistan'ın en büyük ikinci ticaret ortağı ve en büyük ihracat pazarı olmaya devam ediyor. 

ABD, bir süper güç olarak üstünlüğünü kaybetmesine rağmen, Pakistan ve Hindistan'da güvenlik ve istikrarı garanti eden, Afganistan'ın IŞİD ve diğer aşırılık yanlısı gruplar için bir terör yatağı olmasını önleyen kilit bir oyuncu olmaya devam ediyor. 
 


Mevcut ve gelecekteki ikili ilişkiler

ABD ile Pakistan arasındaki ilişkiler şuan şu dört ilkeye dayanıyor. 

İlki, nükleer silahların kullanıldığı askeri çatışma tehlikelerinin azaltılması.

İkincisi, terörizm, sınır güvenliği, uyuşturucu gibi ortak tehditlere karşı ortak stratejilerin oluşturulması 

Üçüncüsü, istenmeyen herhangi bir durumdan kaçınmak için Hindistan ile herhangi bir kriz sırasında ABD ile açık iletişimin sürdürülmesi

Son olarak ise stratejik çıkarlara ulaşmak için genel olarak Güney Asya'da ve özel olarak Pakistan'da ABD nüfuzunun korunması 

Nitekim ABD ile Pakistan arasındaki ilişkilerin her iki tarafın ihtiyaçları ile sınırlı ve çatışmasız olacağı söylenebilir.

Washington ile Pekin arasındaki küresel rekabet ışığında, her iki tarafta da ABD'nin uzun vadeli stratejik çıkarlarının Hindistan ile olan ilişkilerinde yattığına dair bir anlayış var. Pakistan'ın jeopolitik çıkarları ise Çin ile bağlantılı. 

İki ülkenin gelecekteki ilişkileri şu üç önemli dosya etrafında dönecek: ABD ile Çin arasındaki gerilim, Pakistan ile Hindistan ve Afganistan arasındaki ilişkiler, güvenlik meselesi ve terör gruplarının caydırılması.

Stratejik konulardaki farklı bakış açılarına rağmen, teröre karşı işbirliğinin çeşitli yönleri ve ortak hedeflere ulaşmak için aralarındaki görüşmeler sürecek.  

ABD, Pakistan ile ilişkisinin doğası ve sınırlamaları göz önüne alındığında İslamabad'dan Çin ile ilişkisini kesmesini beklemiyor.

Ancak Çin'in nüfuzunu, Pakistan'ın önemli stratejik kararları özgürce alabileceği noktaya kadar azaltmak istiyor.

Ancak Pakistan ise ABD’nin desteğinin yokluğunda Çin'e doğru koşuyor.


Nükleer çatışma tehlikesi

Washington'ı endişelendiren bir diğer konu ise Güney Asya'da Hindistan ile Pakistan arasında yaşanan nükleer çatışma.

Washington’un potansiyel bir krizin tam teşekküllü bir çatışmaya dönüşmesini önlemek için, sınır çatışmaları ve ihtilaf olaylarında iki taraf arasında arabuluculuk rolünü oynamaya devam etmesi gerekiyor. 

Diğer yandan ise Pakistan ile Hindistan arasındaki gerilim kısmen ABD'nin çıkarlarına hizmet ediyor.

Zirâ bu gerilim, Çin’in nüfuzunu azaltmaya yardımcı oluyor. Pakistan ise bu siyasi gerçeği bölgede kendisi ile Hindistan arasındaki stratejik dengeyi korumak için kullanıyor. 

Nitekim ABD, Güney Asya bağlamında Pakistan'ı görmezden gelemez. Küresel düzeyde süper güç statüsünü kaybetmiş olsa da Pakistan'a önemli mali ve güvenlik yardımı sağlamaya devam edebilir.

Şu an iki ülke ilişkilerinin iyi ya da kötü olacağı aşikar değil; aksine iki taraf anlaşmazlıklara rağmen gerçekçi düzeyde stratejik uzlaşı yolunu izlemeye devam edecek gibi görünüyor.

 

 

Independent Urdu

DAHA FAZLA HABER OKU