"Ekonomik çıkarlar" ve "stratejik ortaklık" arasında Mahmud Abbas'ın Çin'i ziyareti

"Pekin bölgede varlık sahibi olmak istiyor, biz de bunu memnuniyetle karşılıyoruz çünkü konumu Filistin hakkından yana. Bu, ABD'nin İsrail'e karşı tarafgil oluşuna karşılık güvence teşkil ediyor"

Başkan Abbas'ın Pekin ziyareti, 16 Haziran'da (dün), Filistin-İsrail arasındaki müzakerelerin yeniden başlatılmasına yardım etme arzusunu dile getiren Çin ile stratejik bir ortaklık kurma anlaşmasıyla sona erdi 

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, 13-16 Haziran tarihlerinde Çin'e bir ziyaret gerçekleştirdi.

Abbas'ın Pekin'i ziyareti sırasında Filistinli yetkililer, Washington'un Filistin ile İsrail arasındaki dosya üzerindeki hegemonyasını kırma girişimleri kapsamında ABD'nin İsrail'e tam desteği karşısında Filistin haklarını garanti altına almak için Çin'in tutumundan yararlanma arzularını gizlemedi. 

Filistinli yetkililer, Çin'in dünyadaki artan rolünün denklemi kendi lehlerine çevirebileceğine inanırken bu ihtimali reddeden uzmanlar ve akademisyenler ise dünyayla, bilhassa İsrail ile ekonomik çıkarları olan Pekin'in ekonomik nüfuzunu artırmaya çalıştığına dikkat çekiyor.

Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, "Pekin bölgede varlık sahibi olmak istiyor, biz de bunu memnuniyetle karşılıyoruz çünkü konumu Filistin hakkından yana. Bu, ABD'nin İsrail'e karşı tarafgil oluşuna karşılık güvence teşkil ediyor" açıklamalarında bulundu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Aynı zamanda Çin'in donmuş siyasi süreci ilerletmeye yönelik artan ilgisini yansıtan, Filistin ile İsrail arasındaki çatışmayı çözme vizyonunu ortaya koymasından duydukları memnuniyeti dile getirdi.

Başkan Abbas'ın Pekin ziyareti, 16 Haziran'da (dün), Filistin-İsrail arasındaki müzakerelerin yeniden başlatılmasına yardım etme arzusunu dile getiren Çin ile stratejik bir ortaklık kurma anlaşmasıyla sona erdi.

Çin, Filistin'in Birleşmiş Milletler'e BM'ye tam üyeliğini ve 1967 sınırlarında bir Filistin devleti kurulmasını desteklese de, uzmanlar Çin'in bunu yapabileceğinden şüpheli.

Yıllarca anlaşmazlığın çözümü için genel bir girişim ileri sürülse de herhangi bir ilerleme kaydedilmedi.

Pekin, el-Halil'in doğusunda elektrik enerjisi üretecek bir güneş santrali kurmak için yedi yıldır İsrail'den onay alamadı.

Çin, ABD'den sonra İsrail'in ikinci büyük ticaret ortağı sayılıyor. 2022 yılında iki ülke arasındaki ticaret alışverişi bir önceki yıla göre yüzde 11 artışla yaklaşık 24,45 milyar dolar değerinde kaydedildi.

İki ülkenin 2016'da başlayan bir dizi müzakerenin ardından aralarında bir serbest ticaret anlaşması imzalaması bekleniyor.
 

Abbas'ın Pekin ziyareti sırasında Çin ile Filistin arasında ikili anlaşmalar imzalandı WAFA.jpg
Abbas'ın Pekin ziyareti sırasında Çin ile Filistin arasında ikili anlaşmalar imzalandı / Fotoğraf: WAFA

 

Filistin Kurtuluş Örgütü'nü (FKÖ) tanıyan Çin, 1960'lardan bu yana silah ve eğitim sağlıyor. Filistin Devleti'ni tanıyan ilk ülkelerden biri olan Çin, İsrail'i ise 1992 yılında tanıdı.

Ancak ticari ilişkileri, Tel Aviv'in Pekin'e askeri teknoloji sağladığı 1979 yılına kadar uzanıyor. 

FKÖ Yürütme Komitesi Üyesi Ahmet Mecdalani, "Çin, Rusya'dan ve uluslararası düzeyde aldığı destek ile siyasi süreçte rol oynamak için tüm bileşenlere sahip. Koşulların olgunlaşması zaman alıyor. Pekin'in Filistinlilerle güçlü tarihi ilişkileri olduğu kadar İsrail ile de iyi ekonomik ve siyasi ilişkileri var. Bu ilişkiler onun bölgede güçlü bir rol oynamasını sağlıyor" ifadelerini kullandı. 

Birzeit Üniversitesi siyaset bilimi uzmanı Ahmed Cemil deşunları söyledi:

Filistin Devlet Başkanı'nın Çin ziyaretinin büyük bir kısmı, yeni veya özel hiçbir şey olmaksızın, protokol ve rutinden oluşuyor. Çin, Abbas'ı ağırlayarak Orta Doğu'daki etkinliğinin mesajını iletiyor. Pekin, Orta Doğu ile ilişkilerinde ekonomik bir yaklaşım benimsiyor. İsrail ise bu konuda önemli bir oyuncu. Kendisinden talep edilmedikçe bölgeye müdahale etmiyor. Tel Aviv kimsenin Filistinlilerle siyasi sürece müdahil olmasına izin vermiyor, Washington bile neredeyse İsrail'in izin verdiği kapsamda dahil olabiliyor.


"Çin, ABD'nin Ortadoğu'dan çekilmesinin bıraktığı boşluktan yararlanarak bu boşluğu doldurabileceğini açıkça belirtiyor" diyen Cemil, "Pekin, kendisini ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin yatırım yapmak istemediği barış sürecinin bir parçası olarak sunuyor. Suudi Arabistan ile İran arasındaki uzlaşma hususunda ise, İki tarafın da arzusu olmasaydı bu olmazdı. Ancak İsrail'in reddetmesi nedeniyle Filistin meselesinde bu söz konusu değil. Çin'in birkaç yıldır defalarca kez duyurulan barış girişimi pratik hiçbir şey içermiyor; aksine iki devletli çözüme ilişkin genel pozisyonlara daha yakın. İsrail'de büyük bir yatırımcı olan Çin'in buradaki yatırımları hızla artıyor. Çin'İn ABD'nin bazı teknoloji ürünlerinin satışına getirdiği yasağın neden olduğu eksikliğin bir kısmını telafi etmek için İsrailli teknoloji şirketlerine ihtiyacı var" şeklinde konuştu.
 


Filistin Politika Araştırmaları ve Stratejik Çalışmalar Merkezi'nde (Masarat) Araştırma ve Politikalar Müdürü Halil Şahin, "Filistin liderliği, bölgesel ve uluslararası değişimlerden yararlanmak ve Filistin sorununun çözümü pahasına Arap devleti ile İsrail arasında ilişki kurulmasını sınırlamak için adımlar atmaya çalışıyor. Filistinliler, Çin'in Filistin halkının haklarını desteklediğini, Filistin davasına saygıyı yeniden tesis eden bir denge oluşturduğunu düşünüyor. Pekin'in İsrail ile sağlam ekonomik ilişkiler kurma telaşı, Orta Doğu'da istikrarlı bir güvenlik ortamı gerektiriyor. Filistinlileri onlarca yıldır destekleyen bir Çin mirası mevcut; ancak Pekin, Filistinlilere verdiği desteğin İsrail ile ilişkilerinden etkilenmediğini her zaman vurguluyor" açıklamalarında bulundu. 

Filistin dahil olmak üzere Arap ülkelerinin Pekin'e yanaşmasının, koşulları iyileştirme amacı taşıdığını düşünen siyasi analist Muhammed Kavvas da "Çin Ortadoğu'ya girmek istiyor. Ancak çok dikkatli davranıyor, zirâ buranın ABD'nin nüfuz alanı olduğunu biliyor. Filistin ise bölgeye yeni giriş noktalarından biri olarak kabul ediliyor. Washington ve Tel Aviv, Çin ile İsrail arasındaki geniş çaplı ilişkiler göz önüne alındığında, Çin folkloru olarak tanımladığı şeyle ilgilenmiyor. Moskova ve Pekin'e yönelmekten başka seçeneği olmayan Filistin ise iki başkentin Filistinlilere hiçbir şey teklif etmeyeceğini biliyor" dedi. 

İsrail Dışişleri Bakanı Yardımcısı Danny Ayalon, "Pekin, güvenilmez olduğu için Washington'ın yerine geçemez. İsrail, Mısır, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Fas arasındaki barış anlaşmalarına sponsor olan ABD gibi barış sürecini destekleme konusunda herhangi bir mirası bulunmuyor. ABD, kalıcı askeri varlığıyla Orta Doğu'da kalıyor. Pekin'in ise Orta Doğu'da askeri varlığı yok. ABD haricinde herhangi bir arabuluculuğu reddeden Tel Aviv, ülkesinin Washington ile Pekin arasında seçim yaparken Washington'u seçeceğini söylüyor" diye konuştu. 

İsrail'in eski Washington Büyükelçisi olan Ayalon, Filistinlilerin Pekin'den fayda sağlayacağı olasılığını düşük görüyor.

Filistin Otoritesi'ne mali desteğin Çin'den değil Avrupa Birliği, Amerika ve Arap ülkelerinden geldiği gerçeği ışığında yalnızca manevra yaptıklarını söylüyor. 

 

 

Independent Arabia

DAHA FAZLA HABER OKU