Prof. Dr. Ünal Zenginobuz: Üniversiteler rant dağıtma aygıtına dönüşmesin istiyoruz

"Boğaziçi Üniversitesi, Türkiye'de türban karşıtı çok sert rüzgarların estiği günlerde dahi türbanlı kadınların haklarını savundu; savunmanın ötesinde, türbanlı öğrencilerin eğitim haklarını hayata da geçirebildikleri bir özgürlükler yuvası oldu"

Prof. Dr. Ünal Zenginobuz

Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ünal Zenginobuz, hakkında yürütülen soruşturmalar ve akademisyenlerin talepleri ile ilgili Independent Türkçe'ye konuştu. 

Boğaziçi Üniversitesi'nde Ocak 2021'de Prof. Dr. Melih Bulu'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından rektör olarak atanmasıyla başlayan, Ağustos 2021'de Melih Bulu yerineProf.Dr. Naci İnci'nin göreve gelmesi sonrasında da kesilmeyen protestolar halen devam ediyor.

Akademisyenlerin rektörlük binasına sırtlarını dönerek "özerk" ve "demokratik üniversite" talebiyle başlattıkları eylemler ve kampüsteki gelişmelerle ilgili konuşan Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci İnci'nin açıklamalarına akademisyenler tepki gösterdi.

Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ünal Zenginobuz hakkında yürütülen soruşturmalar ve akademisyenlerin talepleriyle ilgili bilgi verdi.


"Bunlar, baştan sonucu belli, yargısız infaz şeklinde yürütülen soruşturmalar"

Prof. Dr. Zenginobuz şöyle konuştu: 

Rektör Naci İnci'nin 26 Aralık 2022 tarihinde haber sitenize verdiği röportajda benim ve Boğaziçi üniversiteli diğer akademisyen meslektaşlarım hakkında açtığı soruşturmalarla ilgili sarf ettiği sözler, yanlı olmanın ötesinde, doğrudan gerçek dışı bilgiler içeriyor. Aynı durum görevden hukuksuz bir şekilde alınıncaya kadar Başkanlığını yürüttüğüm Boğaziçi Ekonomi Bölümü hakkında yönelttiği suçlamalar için de geçerli.

Hakkımda halen yürütülmekte olan toplam 10 soruşturma bulunuyor. Bu soruşturmaların hemen hepsi 22 Ağustos 2022 tarihinde hukuk dışı bir şekilde görevden alınmama gerekçe olsun diye yapay bir şekilde açılmış soruşturmalar. Bu soruşturmaların hepsi mensubu bulunduğum İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'ne dışarıdan atanan ve üniversitenin işleyişi hakkında bilgisi olmayan Dekan tarafından açıldı.

Sayın İnci soruşturmalara soruşturmacı olarak sadece dışarıdan getirilmiş başka fakülte dekanlarını atamış ve hakkımda karar verecek disiplin kuruluna tamamen hukuksuz bir şekilde kendi rektör yardımcılarını koyarak ceza kararları verilmesini sağlamıştır. Bu süreç henüz tamamlanmış değil. Baştan sona yanlı bir biçimde yürütülen ve hukuksuz bir şekilde oluşturulmuş bir disiplin kurulunun verdiği cezalarla ilgili üniversite içi süreç bile henüz bitmemiştir.

Cezalar resmen kesinleşir kesinleşmez derhal idari yargıya başvurulacaktır. Hal böyleyken Sayın İnci'nin devam etmekte olan süreçle ilgili olarak basına, yanlı olmasının ötesinde, gerçek dışı ve yanıltıcı bilgiler vermesi üzücü. Bunlar, baştan sonucu belli, yargısız infaz şeklinde yürütülen soruşturmalar


"Soruşturmalar idari görevlerin gereklerini yerine getirme çabalarım nedeniyle açıldı" 

Prof. Dr.  Zenginobuz, "Hakkımda açılan yıldırmaya, bezdirmeye ve diğer öğretim üyelerine gözdağı vermeye yönelik bu soruşturmalar, Sayın İnci'nin iddia ettiği şekilde kanun ve kural tanımazlığımdan kaynaklanmıyor. Tam aksine, Sayın İnci ve yönetiminin 16 aydır uygulamaya çalıştığı, Boğaziçi'ni sıradanlaştırmaya yönelik kanun ve kural tanımaz tasarruflara karşı bulunduğum idari görevlerin gereklerini yerine getirerek karşı çıkma çabalarım nedeniyle açıldı" şeklinde konuştu.

"Hakkımda soruşturma açılan yabancı öğrenci kontenjanı konusunda Sayın İnci'nin verdiği bilgiler eksik ve yanıltıcı olup gerçekle örtüşmüyor" diyen Prof. Dr. Ünal Zenginobuz, sözlerini şöyle sürdürdü:

Sayın İnci, Boğaziçi Üniversitesi'nde çok kültürlü bir ortam oluşsun diye yabancı öğrenci kontenjanı ayırdıklarını söylüyor. Ancak Ekonomi Bölümü için açılan bu kontenjanlara İstanbul'daki iki liseden 2022 yılında mezun olmuş, çok da yabancı gözükmeyen kişilerin kabul edildiğini belirtmiyor. Bu kabulleri Mart 2022'de Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'nden getirilerek İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı yapılan Prof. Dr. Murat Önder'in kendi başına verdiğini de belirtmiyor.

Prof. Önder, yüksek Scholastic Aptitude Test (SAT) sınavı puanlı Azeri öğrencileri dışlamış ve listede çok geri sıralarda yer alan iki adayın alınmasına kendi başına karar vermiştir. Bu konuyla ilgili olarak bölümümüzün ve bölüm başkanı olarak benim eksik veya zamanını geçirerek yaptığım hiçbir işlem bulunmuyor. Israrla talep etmeme rağmen hangi kriterlere göre karar verileceği bölümümüze bildirmedi.

Prof. Önder'in kendi başına verdiği kabul kararları ise ilgili mevzuata aykırı bir şekilde fakülte yönetim kurulu onayı olmaksızın rektörlüğe gönderildi. Bu nedenle kabuller yasal değil. Bu adil olmaktan uzak ve Boğaziçi Üniversitesi'nde çok kültürlü bir ortam oluşturmakla ilgisi olmayan kabul kararlarının iptali için bölümümüz yargıya başvurdu.

 

2.jpg
Fotoğraf: Independent Türkçe​​​​​​​

 

"Bir öğrenciye mahkeme kararına rağmen sınav vermediğim bilgisi tamamen yanlış"

Naci İnci'nin, bir öğrenciye mahkeme kararına rağmen sınav hakkı vermediği iddiasını "tümüyle gerçek dışı" olarak yanıtlayan Prof. Dr. Ünal Zenginobuz, "Söz konusu öğrenci, üniversiteyle ilişkisi kesildikten sonra hiç kayıt olmadığı ve almadığı sekiz dersten sınav hakkı için mahkemeye başvurmuş olan bir öğrenci. İlgili mahkeme sürecinin en başından itibaren öğrenciyle sınavların planlanması yapıldı ve mahkeme kararının kesinleşmesinin ardından öğrenci sınavlarını almaya başladı. Öğrencinin bir mağduriyeti ya da şikayeti söz konusu olmayıp, mezun oldu. Tüm bu süreç fakülte yönetim kurulunun bilgisi dahilinde ve bu konuda aldığı kararlarla gerçekleşti. Sayın İnci, konuyu doğru dürüst takip etmeyen ve bölüm başkanlığımız tarafından yazılan bir yazıyı açıkça yanlış okuyan İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Önder'in tamamen yanlış yönlendirmesiyle ve gerekli kontrolleri yapmadan beni görevden uzaklaştırdı. Bu yetmemiş, kampüse girişimi yasakladı, hukuk dışı bir biçimde Boğaziçi Üniversitesi adresli elektronik postamı kapattı ve güz döneminde ders vermeme engel oldu" ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Ünal Zenginobuz, sözlerine şunları ekledi:

Hakkımdaki bölüm birincileri soruşturması tamamen yapay, olmayan bir sorunu kullanmaya çalışan ve yıldırmaya yönelik bir soruşturma. Ekonomi Bölümü mezuniyet töreninde bölümü dereceyle bitiren öğrencilere ödül vermediğimi söyleyen Sayın İnci, açıkça gerçek dışı beyanda bulunuyor. Ne hakkımda soruşturma açılmasını isteyen dışarıdan atanmış tecrübesiz İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Önder ne de Sayın İnci bahsi geçen mezuniyet töreninde bulunmuşlardır.

Sayın İnci'nin, törende bulunan hiç kimsenin ifadesine başvurulmadan, törende ne olup bittiği araştırılıp somut biçimde ortaya konmadan önüne konmuş olduğu anlaşılan yanlış bilgilere dayanarak hakkımda, 'Tören sırasında iki öğrenciyi son derece kaba bir üslupla kürsüden indirerek ödülü tek bir öğrenciye vermiş. Bu kabul edilebilir bir şey değil' diyebilmesi gerçekten esef verici. Böyle bir şeyin Boğaziçi Üniversitesi'nde yüzlerce veli ve misafirin bulunduğu bir salonda olabileceğini düşünmek ancak; Boğaziçi Üniversitesi'ni hiç tanımamış, anlamamış olmakla mümkün. Sayın İnci'nin yanlış beyanının aksine, sözü edilen Ekonomi Bölümü mezuniyet töreni son yılların en çoşkulu, en keyifli mezuniyet töreni oldu.



Prof. Dr. Zenginobuz, "Hakkımda açılan ve Sayın İnci'nin röportajında her nedense bahsetmediği bir soruşturma da Ekonomi Bölümü'ne dışarıdan yapılan bir atamayla ilgili. Sayın İnci rektörlük görevine başladıktan sonra, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi adına yurtdışında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okutulan bir kişi, doktorasını tamamlamasının ardından ilgili hukuki ve akademik süreçler işletilmeden Ekonomi Bölümü'ne atandı. Bölümümüzün ihtiyaç belirtmediği, ilgili herhangi bir kuruldan geçmemiş, tamamen keyfi bir kararla ve bölümümüzün haberi olmadan yapılan bu atamaya karşı bölümümüzün on iki üyesi dava açtı. Bölüm başkanlığımız olağan akademik değerlendirme sürecimizden geçmeden tepeden inme bir kararla bölümümüze atanan bu yeni doktora sahibi kişinin ders verme talebini dava sürecinin bitmesinin ardından değerlendirmeye karar verdi. İlgili mevzuata göre tamamen bölüm başkanının inisiyatifinde olan ders verdirme konusundaki bu kararımızla ilgili olarak da hakkımda disiplin ve ceza soruşturması açıldı. Bahsi geçen yeni mezun kişi bu süreç sırasında Sayın İnci tarafından akademik işlerden sorumlu rektör danışmanı olarak üst düzey bir idari göreve atandı. Bu atamanın gerekçesi bölümümüzle paylaşılmamış ve anlaşılamamıştır. Sayın İnci'nin röportajında bu tepeden inme atama kararının bir sonucu olarak hakkımda açtığı soruşturmaları neden gündeme getirmediği de anlaşılamamaktadır" dedi.
 

t.jpg
Fotoğraf: Twitter

 

"Soruşturma bitmeden suçlu ilan edildi"

"Sayın İnci röportajında Boğaziçi Üniversiteli diğer akademisyen meslektaşlarım hakkında da açıkça gerçek dışı beyanlarda bulundu" şeklinde konuşan Prof. Dr. Ünal Zenginobuz, "Sayın İnci verdiği röportajda Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi meslektaşım Prof. Dr. Tuna Tuğcu'yu da hakkındaki soruşturma tamamlanmadan suçlu ilan etti. Prof. Tuğcu'nun Boğaziçi Üniversitesi Bilgi İşlem Merkezi tarafından açılan ihaleler hakkında ortaya çıkardığı bazı hususlar ile ilgili gerçek ortaya çıktığında Tuna Hoca'nın Bilgi İşlem Merkezi ile ilgili ortaya koyduklarının Sayın İnci'nin iddia ettiği gibi hayal dünyası ürünü olup olmadığı görülecek" diye belirtti.

Ayrıca, Naci İnci'nin ders vermeleri engellenen öğretim üyeleriyle ilgili söylediklerinin de "gerçek dışı" olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ünal Zenginobuz, "Sayın İnci'nin üniversite anlayışına göre rektör olarak kendisi bölümlerin ders programlarıyla ilgili kararlarını hiçbir gerekçe göstermeden yok sayabilir, 'uygun görmedim' diyerek bazı kişilerin ders vermesini sorgusuz sualsiz reddedebilir. Gerçek şudur ki, sadece kendi yönetimine karşı yapılan protestolara katıldığını düşündüğü öğretim üyelerinin derslerini uygun görmüyor. Aynı şekilde sadece protestolara katıldığı düşünülen mezunların da mezun kartları iptal ediliyor ve mezunu oldukları okulun kampüsüne girmeleri uygun görülmüyor" dedi.

Ayrıca Prof. Dr. Ünal Zenginobuz, şunları söyledi:

Sayın İnci'nin röportajında bahsetmeyi nedense atladığı bir diğer konu da Matematik Bölümü'nde istihdam edilen yabancı uyruklu meslektaşımız Mohan Ravichandran'ın sözleşmesinin gerekçesiz bir şekilde dönem ortasında iptal edilmesiyle ilgili olarak yakın zamanda çıkan mahkeme kararı. Mohan Hoca kısa bir süre önce sözleşmesinin iptaline karşı açtığı davayı kazandı ve görevine iadesi mahkeme kararı gereği artık.
 
Sayın İnci'nin tekrarlamaktan vazgeçmediği bir gerçek dışı beyanı da Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerinin iki yıldır her öğlen rektörlüğe sırtlarını dönmeleriyle ilgili. Sayın İnci röportajda her öğlen Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsü Üstün Ergüder Meydanı'nda öğretim üyelerinin gerçekleştirdiği 15 dakikalık protesto nöbetini devam ettirenlerin sadece 10-15 akademisyenden oluşan bir grup olduğunu söyledi. Sayın İnci, Boğaziçi Üniversitesi'nde kendi yönetimini kabul etmeyenlerin az sayıda kişi olduğuna herhalde kendisini inandırmaya çalışmakta.

Öğretim üyelerinin yüzde 95'i daha en başta kendisini rektör olarak görmek istemedikleri beyan etmişlerdi. Geçen uzun süre zarfında yüzlerce öğretim üyesi defalarca açık adlarıyla Sayın İnci'nin ve yönetiminin hukuk dışı tasarruflarına karşı yazılmış protesto bildirilerine imza attılar. Tam sekiz defa Boğaziçi Üniversitesi'nde 29 bölüm ile 3 enstitü Naci İnci yönetiminin aldığı hukuk dışı kararları kınayan bildiri yayınladı. Sayın İnci bunlara rağmen öğlen nöbetlerinin mahiyetini anlamamış görünmeye çalışmakta.


Prof. Dr. Zenginobuz,"Hazin olan şudur ki, görevde bulunduğu on altı aydır Boğaziçi Üniversitesi'nde olup bitenler ortadayken, Sayın İnci maalesef kadın öğretim üyeleri arasında baş örtülü akademisyen olmadığını belirterek Boğaziçi Üniversitesi'nin yönetilemediği gerçeğini kapatmaya çalışıyor. Halbuki Boğaziçi Üniversitesi Türkiye'de türban karşıtı çok sert rüzgarların estiği günlerde dahi türbanlı kadınların her türlü hakkını savundu; savunmanın ötesinde, türbanlı öğrencilerin eğitim haklarını hayata da geçirebildikleri bir özgürlükler yuvası oldu. Bu ve benzeri konularda Boğaziçi Üniversitesi Türkiye'de hakkında olumsuz söz söylenebilecek en son kurumdur" ifadelerini kullandı.
 

1.jpg
Fotoğraf: Independent Türkçe​​​​​​​

 

"Üniversiteler rant dağıtma aygıtına dönüşmesin istiyoruz"

"Boğaziçi ve ülkemizdeki üniversitelerimiz için iki yıldır gündeme getirip anlatmaya çalıştıklarımız çok basit, temel, ülkenin iyiliğini isteyen, kimsenin karşı çıkmayacağı değerler ve taleplerdir" diyen Prof. Dr. Ünal Zenginobuz, bunları ise şöyle sıraladı:

Dünyanın demokratik, gelişmiş ülkelerinde iyi üniversiteler nasıl işliyorsa, yöneticileri nasıl seçiliyorlarsa, Türkiye'de de üniversiteler öyle işlesin, belli grupların elinde rant dağıtma aygıtlarına dönüşmesin istiyoruz.
 
Kamu üniversitesi kadroları belli dernekler ve vakıflar üzerinden siyasi bağlantısı olanlara, ailesi güçlü olanlara, tanıdıklara peşkeş çekilmesin, ülkenin çalışkan, liyakatli gençleri adaletli bir şekilde akademik başarılarıyla üniversitelerde hoca olabilsin, bilime hizmet edebilsin istiyoruz.
 
Türkiye'de kamu üniversiteleri çökertilmesin, bu ülkenin imkânı olmayan gençleri de imkânı olan gençleri kadar kaliteli eğitim alabilsin istiyoruz. Öğrenciler disiplin soruşturmalarıyla, göz altılarla, yurtdışı yasaklarıyla ezilmeye çalışılmasın, kendi hocaları tarafından ihbar edilmesin, özgürce fikirlerini ifade edebilsinler istiyoruz, bu ülkeye küsmesinler, gitmesinler istiyoruz.
 
Üniversiteler rant kapısı olmasın, kamu kaynakları yağmalanmasın, kampüslerinin imar durumları tepeden inme kararlarla bir gecede değiştirilmesin, üniversite kaynaklarının kullanımı şeffaf olsun istiyoruz. Bu anlatmaya çalıştığımız ilke ve değerlerin makul olduğu, ülkenin iyiliği için olduğu açık. 


"Boğaziçi Üniversitesi bahsettiğimiz bu değerleri büyük ölçüde hayata geçiren ve bunun sonucunda devlet tarafından sağlanan çok sınırlı kaynaklara rağmen akademik olarak çok başarılı olmuş, Türkiye'deki tüm gençlerin girmek, eğitim almak için can attıkları bir yerken iki yıldır tam tersi bir yöne sürüklenmeye çalışılıyor" şeklinde konuşan Prof. Dr. Ünal Zenginobuz, "Maalesef iki yıldır bu sürüklenme bütün ülkenin gözleri önünde yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Türkiye'nin önde gelen, örnek alınması beklenen, güzide bir eğitim kurumu dönüştürülmeye, sıradanlaştırılmaya çalışılıyor. İstediğimiz, ülkemizin hak ettiği üniversitelere kavuşması. Üniversitelerimiz demokrasiye, adalete ve liyakate kavuşmadan Türkiye de kavuşamaz. Hepimiz aynı gemideyiz" ifadeleriyle sözlerini tamamladı.

 

 

Independent Türkçe

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU