"Çin Modeli" adı verilen modeli yazan Çalışkan: Önerim, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Türkiye'ye giydirilen deli gömleğinin çıkarılması

Şefik Çalışkan, modelini "Parasının Değerini Düşük Tutan Ülkelere Karşı Yerli Üretimi ve İstihdamı Koruma Modeli" olarak isimlendirdiğini söyledi

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın partisinin MYK toplantısında, yeni modeli  "Çin böyle büyümüş. Biz pazara daha yakınız, onlardan daha avantajlıyız" diyerek savunduğu basına yansımıştı / Fotoğraf: AA

Son günlerin tartışma göndemine oturan "raporun" sahibi Şefik Çalışkan, DÜNYA'ya konuştu. Önemli noktalara dağıtılan "TCMB 18 Kasım 2021 Toplantısı Sonrası Ekonomik Görünüm" başlıklı çalışma, ağırlıkla "Çin modeli" diye tanımlandı ve iktidarın uygulayacağı ekonomi programının temel savunusu olarak sunuldu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Tartışmanın, çalışmanın gündemle örtüşmesinden kaynaklandığını ifade eden Çalışkan, kendi önerdiği model illa bir isimle anılmak istenirse "Parasının Değerini Düşük Tutan Ülkelere Karşı Yerli Üretimi Koruma Modeli" denilmesini tercih ettiğini söylüyor. Şefik Çalışkan, tartışılan rapor ve makroekonomik görüşlerine yönelik soruları yanıtladı. 

"Yaptığım iş, hasta olan şirketleri iyileştirmek"

Kendisini "şirket doktoru" olarak tanımlayan ve "Yıllardır yaptığım iş, hasta olan şirketleri iyileştirmek. En çok imalat alanındaki şirketlerle ilgileniyorum" diyen Çalışkan, şöyle konuştu:

Bizim imalatçı firmalarımız yıllardır parasının değerini düşük tutan ülkelerden yapılan ithal ürünlerle rekabet edemeyip batıp gitmekte. Haydi birkaç firma kötü yönetim yüzünden batsın ama gördüğüm onlarca ve hatta yüzlerce firma sadece bu nedenden dolayı batıp gitmekte. Ülkemizde üretim yapılan alanlarda yabancı ülkelerin ihracatlarını destekleme amaçlı yüksek kur politikalarını dikkate almazsanız, yerli üretimi ayakta tutamazsınız. Kendi üreticisini yüksek kur politikası uygulayan ülkelere ezdiren bir ülke, ucuz ithalatçılıktan batakçılığa uzanan bir ülke olmaktan kurtulamaz

"Ülkemizin para ve maliye politikası; iş adamlarımızı ve devletimizi vergisiz bırakmak için kurgulanmıştır"

25 yıldır bu alanda çalışma yaptığını belirten Şefik Çalışkan, ulaştığı sonucu şu sözlerle aktardı:

Ülkemizin para ve maliye politikası; iş adamlarımızı batırmak, işçilerimizi işsizliğe mahkûm etmek ve devletimizi de vergisiz bırakmak için kurgulanmıştır. Ülkemizin atmosferi yani para politikası zehirli, ülkemizin toprağı yani maliye politikası ise bataklıktır. İnsanımız, içinde bulunduğu atmosferi normal zannediyor, zemini ise "herhalde böyle olur" diye düşünüyor. Gerçekte ise para ve maliye politikası, girişimcimizin kâr etmemesi, insanımızın işsiz kalması, devletimizin de sürekli borçlanması şeklinde bilinçli olarak kurgulanmıştır. Bu durum ülkemizi; siyasal olarak istikrarsız, sosyal olarak huzursuz, ekonomik olarak geri, psikolojik olarak gerilimli yapmaktadır. Ülkemize adeta deli gömleği giydirilen bu kurgunun başlangıcı 1947 Marshall yardımları ve Sovyetler'in baskısı üzerine Batı Blokuna demir atmamız ve nihayet 1952 NATO sürecidir. Bu tarihten sonra ülkemiz, askeri ve ekonomik bağımsızlığını kaybetmiştir. Ülkemiz ekonomisi ve insan kaynakları, tamamen 2. Dünya savaşında yıkılan Avrupa'nın ayağa kalkmasına yardımcı olacak biçimde, stepne olarak kurgulanmıştır. Avrupa'da gıda açığını gidermek için ülkemize tarım makinaları verilirken, bu makinaların yerli üretimi için bırakın fabrika kurmayı, yedek parça üretimine bile izin verilmemiştir. Avrupa gıdada yeterli hale gelince, bu alanda destekler kesilmiş, bu defa madencilik ve ham madde alanında ülkemiz kaynakları kullanılmaya başlanmış ama bir tane bile ileri işleme madencilik tesisi kurulmamıştır. Mevcut sanayi tesislerimiz işlemez hale getiriliyor, uçak ve otomobil üretim girişimlerimiz engellenmiştir. Avrupa maden işini de diğer ülkelerle çözünce, bu defa çalışacak insan sıkıntısı çekmeye başlamış, Türkiye de Avrupa'nın mesleksiz, niteliksiz işçi kaynağı olarak kurgulanmıştır.

Ülkemizin siyasi ve ekonomi politiği, ABD tarafından kendisinin siyasi mandası, askeri ve ticari pazarı; Avrupa'nın da önce ham madde ve insan kaynağı, şimdi de sıcak para ve ticari pazarı olarak tasarlanmıştır. 1950'den bu yana siyasilerimizin Sovyet korkusu yüzünden ülke olarak ABD ve Avrupa'nın siyasi ve ekonomik zulmüne katlanmak zorunda kaldık. Her ne hikmetse ülkemizdeki tüm ağrı sanayi tesisleri de düşman biline Sovyetler tarafından kurulmuştur!

Osmanlı döneminde de ekonomiyi yok eden ve 1918'de Mondros Anlaşmasına getiren sürecin alt yapısı, Mehmet Ali Paşa korkusu nedeni ile 1838'de imzalanan Balta Limanı anlaşmasıdır. Bu anlaşma ile Osmanlı pazarı, İngiltere başta olmak üzere Avrupalı sömürgecilere teslim edilmiştir

"Kimseye sesimi duyuramıyorum"

"Bugün ekonomimizi sömürgeleştiren, düşük kur yüksek faiz politikasıdır" diyen Çalışkan, "Bu politika sonucunda ülkemizde imalat sanayisi çökmekte, ülkemiz ithalata boğulmakta, insanımız işsiz, iş adamımız kârsız, devletimiz de vergisiz kalmaktadır. Düşük kur yüksek faiz politikası, devletin borcunu artırarak talep enflasyonuna, cari açığı yükselterek maliyet enflasyonuna; milletin ve devletin gelirlerini yüksek faizle iç rantiyeye, sıcak parayla da dış rantiyeye akmasına neden olmaktadır. Ondan sonra da ülkemizdeki tüm sosyal ve siyasal taraflar; sonu gelmez, çare üretmez bir kör dövüşün içine giriyorlar" diyor.

sefik.jpg
Şefik Çalışkan, Kamu ve özel bankalarda çeşitli üst düzey pozisyonlarda çalıştı / Fotoğraf: theprowess.net

"Ülkemizdeki ağır sanayi, askeri teknoloji tesislerinin tamamı neden hep ABD ve Batılı ülkeler ile sorun yaşadıktan sonra kuruluyor?" diye soran Şefik Çalışkan, yanıtını da şöyle veriyor:

Çünkü bu çatışmalarla üzerimizdeki deli gömleğinden bir parça elimizi kurtardığımız an, olması gerekeni yapıyoruz da ondan. 1994'ten beri olan biten karşısında "Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!" diye bağırıyorum, ancak kimseye sesimi duyuramıyorum

"Başkaları da savundu"

"Ülkemize giydirilen deliği gömleği, "Düşük kur yüksek faiz" çıkmaz sokağına sadece ben dikkat çekmemişim" diyen Çalışkan, "Kemal Kurdaş, Oktay Yenal, Sadun Aren çıkmaz sokak hakkında nokta atışı yaparak alabildiğine çığlık atmışlar; ancak ne felç olmuş millet ne kavasa dönmüş siyaset ne de köleleşmiş iktisatçılarımız onları da duymamış. Bugün yaşayanlar arasında da Allah sağlıklı ve uzun ömür versin, Ege Cansen çığlık atmaktadır" diye konuştu.

"AK Parti, 19 yılda ülkemizin taktiksel alt yapısını güçlendirmiştir"

Türkiye'nin yanlış para politikalarını AK Parti iktidarına kadar sürdürdüğünü savunan Çalışkan, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bu durum, Sayın Cumhurbaşkanına kadar devam etti. Sayın Cumhurbaşkanı yönetiminde AK Parti, 19 yılda ülkemizin taktiksel alt yapısını güçlendirmiştir. Sayın Cumhurbaşkanının, kendi inşa ettiği imkân ve kabiliyetlere dayanarak ekonomiye 2.Dünya savaşı sonrası giydirilen deli gömleğini çıkarıp atmanın zamanının geldiğine karar verdiğini, tahmin ediyorum. Şunu da ayrıca çok güçlü ifade edeyim ki; temenni de ediyorum

"İstikrar programlarının bir maliyeti olur"

Şefik Çalışkan, önerdiği modelin "maliyet enflasyonu" yarattığı yönündeki soruya ise "İstikrar programlarının bir maliyeti olur. Biz daha önce defalarca yaptık ve programdan sonra ülkemiz daha da geri gitti. Çünkü bu programları yapanların aracı ve niyeti, ekonomiyi iyileştirmek değil kalıcı hasar açmaktı. İsrail, istikrar programına 500 devalüasyon, çok yüksek oranda bütçe fazlası ve ABD'den de her yıl bütçesinin yüzde 3'ü kadar hibe alarak başladı. Kısa sürede enflasyonu yüzde 20'ye düşürdü. Ancak 20'den yüzde 2'nin altına düşürmesi 16 yıl sürdü. Ekonominin azı matematik çoğu; beklenti, umut, duygu ve güvendir. Bunları yönetebilirsek gerçekleşmeler çok hızlı olacaktır" yanıtını verdi.

"Yeni politikanın "Çin Modeli" olduğu iddiasını ileri sürenler gözbağcılığı yapan hokkabazlara benziyor"

Önerdiği yeni model için gerekirse "Parasının Değerini Düşük Tutan Ülkelere Karşı Yerli Üretimi Koruma Modeli" denebileceğini belirten Şefik Çalışkan, "Sayın Cumhurbaşkanı'nın söylemlerinden yeni politikanın "Çin Modeli" olduğu iddiasını ileri sürenler gözbağcılığı yapan hokkabazlara benziyorlar. Türkiye Çin'in ve diğer parasının değerini düşük tutan ülkelerin politikalarına karşı kendisini korumaya alıyor.Bu konu iktidar muhalefet konusu değildir. Aklı başında olan, ülkesinin çıkarını düşünen herkes bu politikaya sahip çıkmalıdır" diyor.

 

Dünya

DAHA FAZLA HABER OKU