Eski Devlet Bakanı Dağdaş: Türkiye, 100 yıllık tarihinin en çetin kavşağında, kimin darbe sever, kimin darbe savar olduğu karışmış vaziyette!

Darbeler, muhtıralar ve yasakların hep "bildiri" sözcüğüyle başladığını belirten Dağdaş, "Darbe lafının sürekli gündemde tutulmasının kimseye faydası yok. Millet bu iktidara sandıkta gerekli darbeyi vuracaktır" dedi

Emekli 104 amiralin bildirisi tartışma yaratmaya devam ediyor / Fotoğraf: AA

"Oldum olası bildiri lafını duyduğumda hoşnutsuz olurum! 1977 yılı idi. 'Esir Türklere Özgürlük' başlıklı bir bildiri dağıtırken polis tarafından gözaltına alınmıştım. İzinsiz bildiri dağıtmaktan siyasi şubedeki polislerin epey eziyetini çekmiştim. O günden bugüne bildiri lafı bende hep negatif bir his uyandırır." 

Eski Devlet Bakanı Gürcan Dağdaş, 104 emekli amiralin gece yarısı yayımladığı bildiriye ilişkin başından geçen bir hadiseyi hatırlatarak değerlendirmede bulundu. 

Türkiye'nin toplumsal hafızasında yer edinen "bildiri" lafının hep olumsuz hadiselerin hatırlatıcısı olarak kayda geçtiğini söyleyen Dağdaş, "Darbeler, muhtıralar, yasaklar hep bildiri sözcüğü ile start almıştır" dedi. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)


Hem iktidarı hem de emekli amiralleri eleştirdi

Konuyla ilgili Independent Türkçe'ye açıklamada bulunan Dağdaş, hem iktidar hem de bildiri yayımlayan emekli amiralleri eleştirdi. 

"Anlaşıyor ki emekli amiraller bildiri yayınlamanın nasıl bir algı oluşturacağını düşünemeyecek kadar, akıllarını da emekliye ayırmışlar" diyen Dağdaş, memlekette kimin darbe sever, kimin darbe savar olduğunun birbirine karıştığını belirtti. 

Türkiye'nin artık, "muhtıra", "bildiri" ve "darbe" edebiyatından kurtulması gerektiğini ifade eden Dağdaş, şunları kaydetti: 

Türkiye'nin bundan kurtulamamasının sebebi bildirilere karşı olduğunu söyleyen yapıların da gizli birer bildirici olmasından kaynaklanıyor. Yani maalesef memleket tencere kapak misalidir ve uzun bir süredir bu sarmaldan çıkamıyor. Bu 104 amiralin hazırlamış oldukları metne bakınca buradan bir darbe sonucu çıkarmak sözkonusu olamaz ama bu 104 amiralin bir gece yarısı Türkiye'nin hatırası ve hafızasında var olan gece bildiri kavramını canlandırma teşebbüsünde bulunmaları çok yanlıştır.

 

Gürcan Dağdaş
Gürcan Dağdaş / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Ben olsam ne yapardım?" 

Türkiye'nin geleceği için kaygı duyan kişilerin yapması gereken ve izlemeleri zaruri olan yol ve yöntem konusunda değerlendirmede bulunan Dağdaş, "Ben bunların yerinde olsam ne yardım?" diye sordu ve sorusunu şöyle yanıtladı: 

"104 amiral adına Sayın Cumhurbaşkanı'ndan tüm parti genel başkanlarına kadar randevu talep ederdim. Montrö'den tutun da bildiride kendi kaygılarımızı cumhurbaşkanı başta olmak üzere herkese nakletmeye çalışırdım. Amaç eğer toplumu bilinçlendirmekse bu konuda duyarlı hale getirmekse bunun çeşitli sivil toplu kuruluşları (STK) ve meslek örgütlerinden farklı konferans ve toplantılarla bu bilgilendirme faaliyetini yürütürdüm."

"Kurmay kafa ve zeka açısında bomboş bir fotoğraf çıkardı karşımıza"

Dağdaş'a göre bildirinin eleştirilecek yönleri elbette var. En başında ise yayımlama zamanı. 

Bildiriyi gece yarısı yerine uygun bir zaman diliminde paylaşmaları gerektiğine dikkati çeken Dağdaş, "Kurmay zeka ve kafası açısından baktığımızda bu bomboş fotoğraf çıktı önümüze" ifadelerini kullandı.

 

Emekli 104 amiralin bildirisi tartışma yarattı
Emekli 104 amiralin bildirisi tartışma yaratmaya devam ediyor / Fotoğraf: AA

 

Türkiye'de iktidar başta olmak üzere darbe lafını bu kadar gündemde tutmanın sonuç itibarıyla farklı çevre ve merkezlere cesaret verdiğini aktaran Dağdaş, şu ifadelere yer verdi:

"Bir kere darbe lafı siyaset terminolojisinden çıkarılmalıdır. Bu terminolojide ilk başta dil temizlenmelidir. Türkiye'de darbeleri kim yaptı? Kamunun yetkilendirdiği ve elinde silahı olan kurumlar, yani asker yaptı. Şimdi eğer bir darbe kaygısı varsa sormazlar mı sana silahlı kuvvetlerden mi şüpheleniyorsun. Böyle bir şüphen varsa icra makamında sen varsın. Bu kaygıyı zaman zaman seslendirmek ve hissettirmek moral ve motivasyon açısından silahlı kuvvetlere de bir darbedir. Memlekette darbeler oldu ve muhtıralar verildi. Toplum olarak hepimiz bunu yaşadık ve ağır maliyetlerini ödedik. Ama siz sürekli darbe kaygısını siyasetinize malzeme etmeye devam ederseniz yarın böyle bir kalkışma sözkonusu olduğunda sanki doğal bir şeymiş gibi de algılanır." 

"Türkiye 100 yıllık tarihinin en çetin kavşağında"

Dağdaş, 18 yıllık AK Parti iktidarı döneminde ortaya çıkan ‘muhtıra' ve ‘darbe teşebbüslerinin' yargı önünde tüm boyutuyla adam gibi sorgulanması gerektiğini savundu. 

"Türkiye 100 yıllık tarihinin en çetin kavşağında" diyen Dağdaş, sözlerini şöyle tamamladı: 

"Bu sizin iktidarınızı bir süre uzatabilir ama bu neticeyi değiştirmez. Türkiye'nin önünde sadece sizin iktidardan gidişinizle sınırlı bir maliyet yok. Aynı zamanda bu kavşak Türkiye'nin önüne çok ağır maliyeler çıkaran bir süreç. İnsaflı olmalıyız, vatan diye bir derdimiz varsa, vatansever, vicdan ve akıl sahibi olmalıyız. Kurmay aklı gece bildiri yayınlatacak kadar boşalmış olabilir mi?  Bunun bir muhtıra, bir darbe çağrımı yapacağını düşünemeyen bir kurmay kafaya biz kurmay diyebilir miyiz? Şimdi aynı durum Sayın Cumhurbaşkanı ve hükümet yetkililerinin önünde. TSK'ya ayıp değil mi? Darbe kaygısı taşıyor diye sürekli gündemde tutarsanız. TSK'ya haksızlık değil mi? Öyle bir kaygı veya endişe verilere dayalıysa savunma bakanı başta olmak üzere TSK'nin komuta kademesi neden gereğini yapmıyor? Şayet böyle bir şey yoksa ve siyaseten gündemde tutuyorsanız bu tehlikeli şeylerdir. İşgüzarlık, akılsızlık yapanları kınıyorum!"

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU