Filistinlilerin Doğu Akdeniz'deki haklarının da takipçisi olunmalı

Prof. Dr. Mete Gündoğan Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA (Arşiv)

Günlerdir Gazze'de büyük bir soykırım yaşanıyor. 

İsrail, bebek, çocuk, genç, yaşlı, kadın demeden bir milleti yok etmeye çalışıyor. 

Gazze dediğimiz, Doğu Akdeniz'de yaklaşık 40 kilometrelik bir sınırı olan küçücük bir şehir. 

Şimdi burada yapılan bu soykırımlar, bu insanlık dramı bir an önce dursun ve insani yardımlar ulaşsın diye dünyanın birçok yerinde, birçok kuruluş ve birçok devlet tarafından çeşitli çalışmalar yapılıyor, çağrılarda bulunuluyor. 

Ancak bu çağrıların, bu çalışmaların, bu tehditlerin hiçbirini İsrail kabul etmiyor, gözü dönmüş bir şekilde saldırılarına, bombardımanlarına devam ediyor.

Elbette bu işin bir sonu gelecektir. 

Ancak bu sonunun aslında bir başlangıç olması için, dünya kamuoyunun ve Müslüman halkların şimdiden bazı çalışmaları da yapması gerekiyor. 

Mesela mutlaka savaş suçlularının bir mahkeme kurularak yargılanması ve cezalarını ödemesi gerekiyor. 

Çok büyük tahribatlar yapıldı. Bir şehir yok edildi, binalar yok edildi. Altyapı yok edildi. İnsanlar yok edildi…

Bunların birer tazminatının ortaya çıkması ve tazminatların karşılanması gerekiyor. 

Bu şehrin yıkılan yakılan yerlerin yeniden yapılması gerekiyor.

Elbette ölenler geri getirilemez ama yaralar iyileştirilebilir; ama bazı kayıplar yerine getirilemez. Tekrar yerine yerleştirilemez. 

Fakat oradaki insanların maddi kayıplarının giderilmesi için uluslararası kamuoyu tarafından özellikle ekonomi bazlı çalışmaların yapılması gerekiyor. 

İnsani yardımlar elbette ulaştırılacak. 

İnsanlar oradaki dramı durdurmak için yardımlar ulaştıracaklardır. 

Peki bu yardımlarla nereye kadar gidilebilir?

Halbuki o şehrin, o devletin yeniden imar edilmesi gerekiyor. 

Altyapının yeniden yapılandırılması gerekiyor. 

İnsanların orada refah içerisinde tekrar yaşayabilmesi gerekiyor. 

Bunun için çok büyük yatırımlar yapılması gerekiyor. 

Peki kim karşılayacak bu maddi yatırımları? 

Tabii ki bu işin bir de ekonomi boyutu var. 

Bu ekonomi boyutunu kim karşılayacak?

Tamam, insani yardımlarla belli bir miktar yaralara merhem olunabilir, sıkıntılar giderilebilir, ama orada kalıcı bir çalışma yapılması gerekiyor. 

Kalıcı bir düzen tesis edilmesi gerekiyor. 

Bu tazminatların karşılanması, bu ekonominin karşılanması, altyapının yapılması, üst yapının yapılması için orada Filistinlilerin sahip olduğu yeterinden fazla kaynağı var.

 


Nedir o kaynak? 

Gazze dediğimiz yer Doğu Akdeniz'e 40 kilometre sınırı olan ve Doğu Akdeniz'de var olan petrol ve doğalgaz rezervlerinde hakkı olan bir yerdir. 

Bugün Gazze 40 kilometre sınırıyla Doğu Akdeniz'de var olan yaklaşık 2 milyar varil petrolün ve 4 trilyon metreküp doğalgazın sahiplerinden biridir. 

Dünya kamuoyunun bunu da takip etmesi gerekiyor. 

Bu Gazzelilerin hakkıdır.

Yani gözümüzün önünde sömürge güçler gibi siz saldıracaksınız, insanları yerinden edeceksiniz; yakıp, yıkacaksınız… 

E bu insanların Doğu Akdeniz'de hidrokarbon rezervinden hakkı var. 

Bu haklarını kim takip edecek? 

İşte dünya kamuoyunun bunlara da hazırlanması lazım. 

Filistinlilerin bu haklarını da takip edip, onlara teslim etmesi gerekiyor.

Bakın bu kadar büyük kaynaklar varken, yani adeta bolluk içerisinde yokluk çekmelerine fırsat verilmemesi gerekiyor. 

Eğer bugün dünya kamuoyunun gözünün içine baka baka buradaki Filistinlilerin hakları gasp edilirse, yarın başkalarının da hakkı gasp edilir. 

Bakın Avrupa buradan gaz alacak diye kulağının üzerine yatmış. 

Hiç ses çıkarmıyor. 

"İsrail'in kendisi savunma hakkı var" diyorlar.

İsrail kendisinin savunma hakkı var elbette. 

Ama Filistinlileri öldürme hakkı nereden geliyor bunlara?

Bu çoluk çocuğu, bebekleri öldürme hakkı, şehirleri yakıp yıkma hakkı nereden geliyor?

Böyle bir hak olamaz. 

Son tahlilde baktığımızda bütün bu olaylar geçtiğinde ne göreceğiz önümüzde? 

Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon yatakları boru hatlarıyla Avrupa'ya sevk edilecek. 

Çünkü Avrupa hidrokarbon ihtiyacını Rusya'dan karşılıyordu. 

Kuzey Akım 1 ve Kuzey Akım 2'yi patlattınız… Ondan sonra Avrupa'nın şu anda gazı nereden gelecek? 

İşte bu hat üzerinden gaz gelecek. 

Onun için Avrupa'da eski sömürge huyu adeta hortlamış gibi.

Bütün bu olanlar karşısında sus pus, ses çıkarmıyor. 

Adeta gazını, petrolünü bekliyorlar. 

"İşler bitsin, ondan sonra biz buradan menfaatimizi alalım. Burayı sömürelim" diye bakıyorlar. 

Dünya kamuoyunun, özellikle Müslüman halkların Filistinlilerin sahip olduğu bu hakların da takipçisi olması gerekiyor. 

Eğer bugün Filistinlilerin bu haklarının takipçisi olmazsak, yarın tek tek sizin sahip olduğunuz petroldür, doğalgazdır… bunları da çökerler. 

Size çöktükleri zaman, sizin haklarınızı savunacak, sizin için mücadele edecek, gayret sarf edecek insan, Müslüman ya da topluluk bulamayız. 

Şimdiden, işin bu ekonomi boyutunun da mutlaka gündeme getirilip takip edilebilir hale getirilmesi için çalışmalar yapılması gerekiyor. 

Bu çalışmalar yapıldığı takdirde, bugün yakılan, yıkılan, yok edilen her şey -can hariç- yerine konulur; canlar için de tazminatlar verilir. 

Ve bunlar için de yeteri kadar kaynak var.

İşte o kaynak da doğal Doğu Akdeniz hidrokarbon rezervleridir. 

Ne Batı'nın bu rezervlerinin üzerine ahlaksız bir şekilde çökülmesine fırsat vermeli, ne de onların verdiği fırsata karşı sessiz kalınmalıdır.

Umarım bu çalışmalar da insani yardım çalışmaları gibi bir an önce başlar ve sonuna kadar takip edilebilir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU