Kendi mahallesinde kokainman bir dahi…

Vahap Aydoğan Independent Türkçe için yazdı

"Evrendeki en büyük gösteri, sen aklını keşfettiğin an başlar."

"İnsanlar düşündüklerinden daha ahlâklı ve hayal edebileceklerinden daha ahlâksızdır."

"En derin anlam taşıyan rüyalar, çoğu kez en çılgın görünenlerdir."

"Sağlıklı veya hastalıklı hiç fark etmez; konu cinsellik olunca, hepimiz sadece birer ikiyüzlüyüz".

"Medeniyet ilk kez birisinin muhatabına mızrak fırlatmak yerine, hakaret etmesiyle kurulmuştur."

"Din, toplumsal obsesyonlarımız, obsesyonlarımız ise bireysel dinimizdir." 


Tüm bu sözler, ona ait;

Evrensel değer olarak kabul gören entelektüel bir şahsiyet;

Yaşadığı zaman diliminde belli kesimler tarafından da sevilmeyen bir sapkın...

20'nci yüzyılın en ünlü ve en başarılı akademisyenlerinden...

Aynı zamanda bir kokain bağımlısı;

Sokak aralarında dahi herkesin bakışlarını üzerine çeken çağının adeta starı...

Evet, tam da tahmin ettiğiniz kişi; çoğumuzun ismini duyarken teorilerini sapkınlıkla bağdaştırdığı Sigmund Freud'un ta kendisi… 
 

Sigmund Freud.jpg
Sigismund Schlomo Freud / Fotoğraf: Wikipedia

 

Küçücük yaşta, annemize ruhumuzda yeşerttiğimiz aşk ötesi duygularla, babamıza nefret beslediğimizi;

"Anal dönem" diye nitelediği zamanın kötü geçmesi sonucu temizlik hastalığına yakalandığımızı;

Ve bu nedenle hayatımızı cimri, tutumlu bir şekilde idame ettiğimizi;

Rüyamızda gördüğümüz renkli topların, memeleri sembolize ettiğini;

"Oral dönemi" çarpık atlattığımız için sigara bağımlılığına yenik düştüğümüzü;

Fallik dönemde kız çocuklarının kendilerinde penis olmadığını fark edince, suçluluk ve yetersizlik hislerine kapıldığını;

Erkek çocuğun rol model olarak annesine benzeyen bir eş seçtiğini;

Rüyaları, arzularımızın bir nevi tatmin yeri olduğunu;

Zihinsel süreçler ile erotik bağların var olduğunu;

Ve cinselleştirilmiş dürtü enerjisi ile libidonun tanımını yapan zat diye geçebilir, geçiştirebiliriz...

Teorilerini saçma sapkın da görebiliriz...

Lakin Sigmund Freud'un yaşadığımız içsel dünyayı dönüştürdüğü, bilinçaltı dünyamızın kapılarını araladığı gerçeğini de değiştiremeyiz.

Onun bilinen yönlerinden, teorilerinden ziyade, bilinmeyen yönleri daha dikkat çekici olmuştur.

Kendisi hakkında az bilinen çarpıcı konulara da değinmek elzem…
 

Sigmund Freud, 1885 Freud Museum London.jpg
Sigmund Freud, 1885 / Fotoğraf: Freud Museum London

 

1850'lerde doğan Freud, yaşamının çoğunu Avusturya'nın Viyana şehrinde geçirir.

Pamuk tüccarı olan babasının yetersizliklerinden dolayı Almanya'ya, oradan da Viyana'ya taşınırlar. 4 yaşında ayak bastığı Viyana'da 80 yıl yaşar.

Annesi Freud için adeta bir idoldür. "Oedipus kompleksi" teorisinin mimarı kuşkusuz annesidir. 
 

Sigmund Freud'un annesi Amalia Freud.jpg
Sigmund Freud'un annesi Amalia Freud / Fotoğraf: Wikipedia

 

Freud ise annesine karşı sevgi dolu ve tutkulu bir bağlılık içindedir.

Babasına karşı, kızgın, öfkelidir ve hatta küçük yaşlarda onu yetersiz görüp kıskanır. 

Bu duruma kayıtsız kalmayan annesi ise, ilk çocuğu olan Freud'a çok anlam yükler.

İkisi üvey olmak üzere, Freud'un 8 kardeşi vardır. Fakat, öz kardeşleriyle dahi sağlıklı ilişkileri olmamıştır.

Kardeşleri doğdukça öfke ve kıskançlık nöbetleri geçirir.

Hayatı boyunca kendine güvenli, başarıya aç, şöhret hayalleriyle yaşayan; başarma azmiyle büyümesinin arkasında kesinlikle annesinin ona karşı olumlu tavırları yatar. 

Bir sohbetinde, annesi için şunları söyler:

Annesinin tartışmasız gözdesi olan bir adam, hayatı boyunca bir fethetme duygusu, bir başarılı olma inancı taşır, ki bu da onu genellikle gerçek başarıya götürür.
 

Sigmund Freud, annesi Amalia Freud ile birlikte, 1872.jpg
Sigmund Freud, annesi Amalia Freud ile birlikte, 1872 / Fotoğraf: Wikipedia

 

Ailesi, Freud'un okul çağında evi, onun için tam bir çalışma alanına dönüştürmüştür.

Öyle ki, Freud'un özel odası, ders çalışırken masasına götürülen yemekleri ve hatta rahatsız olmaması adına kız kardeşlerinin çalmadığı piyanoları vardır…

Akranlarına göre okula erken başlayan Freud, sınıf birincisi olmuştur.

Anadili Almanca olan Sigismund, (Sigismund olan ismini politik nedenlerden dolayı Sigmund olarak değiştirir) Yahudi bir aileden gelmesi nedeniyle İbranice, okulda öğrendiği için Latince, Shakespeare okumayı sevdiği için İngilizce, lisan öğrenmeye meraklı ve yatkın olduğu için de Fransızca, İtalyanca ve İspanyolcayı kendi çabasıyla öğrenir.

Birçok alana ilgisi olmasına karşın, tıbbı seçerek kariyerine yön verir.

Üniversitede profesör oluncaya dek akademik alanda çalışmalar yapar.
 

 

Özellikle kokainle çok uzun yıllar deneyler yapan Freud, tam bir kokain bağımlısı olur.

Freud hastalarına hipnoz yaparken özellikle kokaini ilaç olarak verir, hatta yıllarca kokainin mucize bir ilaç olduğunu da savunur.

Bu süreçte ekonomik sorunlar ile boğuşup bir yandan da hayat arkadaşı olacak Martha Bernays'la evlenmek için acil paraya ihtiyaç duyar.

Kendisine ait özel bir klinik açan Freud, düşlerinin ötesinde bir şöhrete üne kavuşur.

Lakin tam da bu süreçte kendisi için "seks düşkünü" nitelendirmeleri ya da "teorilerinin odağına cinsel arzularını yerleştirdiğine" dair savlara karşın düşüncülerini söylemekten çekinmez:

Kariyerinin en zirve basamaklarındayken, "seksin vücudu kirleten hayvansı bir ihtiyaç" olduğunu söyler.

Cinsel yaşamının 41 yaşında nihayete erdiğini de belirtir. Zira, yaş aldıkça sağlık problemleri baş gösterir.

Günde 20'yi aşkın puro içen Freud, 1923'te ağız kanserine yakalanır ve hayatının sonuna kadar ağız kanseriyle mücadele eder. 

Buna rağmen Freud, enerjisi ve çalışkanlığıyla durmak bilmeyen araştırmalarına da devam eder.

Tıp ve edebiyat alanında Nobel ödülü adaylığına kadar yükselir.

12 kez tıp, bir kez de edebiyat alanında Nobel'e aday gösterilir.

Benim de bu konuda şaşkınlığımı gizleyemeyeceğim durumu paylaşmak isterim:

Freud'un Nobel ödülü almamasına neden olan Albert Einstein'ın jüriye yazdığı mektup olur.

Einstein, Freud'a, Nobel ödülünün verilmemesi gerektiğini ve onun bir psikolog olduğu için tıp alanında ödülü alamaması gerektiğini söyler.

Ve böylece Freud ödülü alamaz…
 

Albert Einstein ve Sigmund Freud.jpg
Albert Einstein ve Sigmund Freud

 

Dünya denkleminde siyasi çalkantılar ve savaşlar başlar.

Nazizm'in faşizan katliamları devam ederken, Yahudi soykırımının kılıcı adeta Freud'un ensesinde gezinir.

Hitler'in acımasız katliamlar gerçekleştirdiği dönemde Einstein ve Freud'un aralarında bulunduğu yazarların kitapları Nazizm'in hüküm sürdüğü dönemde imha edilir.

Freud, bu durumu şu sözlerle özetler:

Nasıl bir gelişme ama! Orta Çağ'da olsak beni yakarlardı, şimdi ise kitaplarımı yakmakla yetiniyorlar.


1938 yılında Naziler, Avusturya'yı ilhak eder ve Yahudiler için tam bir soykırım gerçekleşir.  

Freud'un evi Naziler tarafından defalarca basılır.

6 çocuğu olan Freud'un en küçük kızı Anna, onun hayatında önemli bir yere sahiptir.

Bu baskınlar sonucunda kızı Anna tutuklanır ve Londra'ya gitmeyi böylelikle kabul eder.
 

Sigmund Freud, en sevdiği kızı Anna Freud ile birlikte.jpg
Sigmund Freud, en sevdiği kızı Anna Freud ile birlikte / Fotoğraf: Wikipedia

 

Lakin burada trajik bir olay yaşanır.

Makedonyalı yazar Goce Smilevski'nin kaleme aldığı "Freud'un Kız Kardeşi" adlı kitabındaki şu satırlar ürperticidir.

Kendisine İngiltere'ye giriş vizeleri sağlanan Freud, kendisi ile göç edebilecek 20 kişilik bir isim listesi sunma hakkına sahiptir. Listede doktorunun, doktorunun aile fertlerinin, hemşirelerin, hizmetçisinin, baldızının, hatta köpeğini ismi yer alırken Freud kız kardeşleri Rosa, Marie, Adolfina ve Paula'nın adlarını yazmayı reddetmiştir. Zira geride bıraktığı kız kardeşleri gaz odalarında can vereceklerdir. Halen kızkardeşlerinin isimlerini neden listeye dahil etmediği tam olarak bilinmemektedir…
 

Hz. Musa ve Tektanrıcılık.jpg

Son eseri "Hz. Musa ve Tektanrıcılık" (Der Mann Moses und die monotheistische Religion), 1939 yılında yayımlanır.

Puro ve madde bağımlılığın sonuçları hastalığın seyrini hızlandırır ve kanserin şiddetli ağrılarına artık dayanamayan Freud, hayatının en yakını, dostu, kızı, sırdaşı, aynı zamanda psikolog olan büyük kızı Anna'nın karşı çıkmasına rağmen, yüksek dozda morfin kullanarak 23 Eylül 1939 günü kendi iradesiyle hayatına son verir.

Freud gerçekten her kesimden farklı eleştiriler alan bir karakter olmuştur.

"Sevimsiz", "kaba", "arkadaşlarına karşı samimiyetsiz" gibi eleştirilerin yanı sıra, Londra'ya kaçarken söylem ve davranışlarıyla farklı bir imaj çizmiştir. 

Onun için arkadaşları şunları söylemişlerdir:

Freud, insanların iyi, rasyonel, saf ve temiz varlıklar olduğu kavramını yıkan bir cinsel firari olarak görülmüştür ve 1930'larda Naziler gücü ele geçirdiklerinde Freud Hristiyanlığın tüm kutsal mevhumlarını tahrip etmeye kendisini adamış̧ bir Yahudi olarak tanımlanmıştır. 


Hayat arkadaşı ve büyük bir aşkla bağlı olduğu Martha'ya yazdığı mektuplar bir hayli şaşırtıcı aslında.  

Freud, bir mektupta "Genç yaşta ünlü olmayışıma nişanlımın bir hatası yol açtı" ifadesini kullanır.
 

Sigmund Freud ve eşi Bernays Martha, Haziran 1885'te.jpg
Sigmund Freud ve eşi Bernays Martha, Haziran 1885

 

Martha'ya yönelttiği suçlamalar bunlarla da sınırlı kalmaz.

Martha'ya "çok çabuk aşık olduğunu" ifade eden Freud, Martha'nın hareketlerini sürekli kınar, onu "kaba davranmakla" suçlar.

Başka bir mektubunda ise şunları söyler:

Ne de olsa, ilk gördüğüm andan itibaren, seni baştan çıkarmaya nasıl kararlı olduğumu -Hayır, buna zorlamış olduğumu- ve sağduyuya dair tüm uyarılara rağmen, nasıl ısrar ettiğimi ve şimdiye kadar olmadığı ölçüde nasıl sınırsızca mutlu olduğumu, kendime olan güvenimi nasıl kazandığımı biliyorsun...

...

Sadece benim seni sevdiğim için beni sevmelisin ve bu durumdan utanmamalısın.


Mektuplarda da görüldüğü üzere, Freud'un duygu durumunda farklılıklar olduğu şüphesiz…
 

 

Psikoloji biliminin kurucusu, kokainman bir dahi…

Hayatta ve içsel dünyasında ikilemler yaşadığı bir gerçek.

İster sapkın bir kokainman ister psikolojinin temel taşlarını yerine oturtan bir profesör diyelim, bugün dünyanın neredeyse tüm üniversitelerinde yazdıkları, kuramları, teorileri ders olarak okutulduğu gerçeğini de yok sayamayız…

Yazıyı, Albert Einstein'ın Freud için söyledikleriyle sonlandıralım;

Freud, Aydınlanmacı felsefenin son temsilcilerinden biriydi. İnsanın sahip olduğu ve onu kafa karışıklığı ve çöküşten kurtarabilecek tek kudretin akıl olduğuna samimiyetle inanıyordu.


Sağlıkla, sanatla kalın…

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU