Japonya ve Çin'in Fukuşima kavgası gerçekte neyle ilgili?

Bu ihtilafta mesele sadece suşi ve ucuz morina değil. Japonya ve Çin arasında Fukuşima kaynaklı serpinti nedeniyle yaşanan gerilim kritik eşiğe ulaşma tehlikesiyle karşı karşıya

Harap durumdaki Fukuşima nükleer santralinin suyu, Çin'i çok rahatsız edecek şekilde denize boşaltıldı (AP)

Kuzeydoğu Asya'nın kolayca parçalanabilir politikaları söz konusuysa neredeyse her şeyin radyoaktif olduğu ortaya çıkıyor.

Geçen hafta Çin'in, harap durumdaki Fukuşima nükleer santralinin arıtılmış suyunu denize boşaltma kararına tepki olarak Japonya'dan su ürünleri ithalatını yasaklamasının ardından bölgedeki gurmeler "deniz ürünleri savaşları"yla karşı karşıya kaldı.

Santralin reaktörünün 2011'deki deprem ve tsunami yüzünden erimesinden sonra, bu su tanklarda tutuluyor. Japonya zararlı maddelerin temizlendiğini ve suyun güvenli olduğunu söylüyor. Çin ise Japonya'nın "gelecek nesillere açık bir yara bıraktığını" ve "kendisini ekolojik sistemin sabotajcısı haline getirdiğini" söylüyor.

Bunların hiçbiri güvenlik veya halk sağlığıyla ilgili değil. Daha çok toksik milliyetçilikle ilgili. Ve bu propaganda, gülünç yönleri olsa da, ölümüne ciddi. Birleşik Krallık (BK) Dışişleri Bakanı James Cleverly, bu hafta Çin'e gittiğinde Pekin'de ele alması gereken o uzun endişeler listesine bölgesel barış ve güvenliği de ekledi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Öncelikle, olgular. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, planlanan boşaltımın küresel güvenlik standartlarını karşıladığını ve "insanlar ve çevre üzerindeki radyolojik etkisinin göz ardı edilebilir düzeyde" olacağını söyledi. Yaklaşık üç yüzme havuzunu dolduracak kadar su 17 gün içinde akacak ve toplamda 1 milyon 340 bin tonluk suyun salınması 30 yıl sürecek.

Bununla birlikte Çin, sıkı bir şekilde kontrol ettiği halktaki "büyük öfkeyi" gerekçe gösterdi ve "dökülen suyun bir daha toplanamayacağı" anlamına gelen eski bir atasözünü (Her zaman kullanışlı bir tane vardır) alıntıladı. Komünist Parti bunu diplomatik bir tartışmaya dönüştürdü, büyükelçileri çağırdı ve dışişleri bakanlığının kürsüsünden kavgacı açıklamalar yaptı.

Balıklar, karidesler ve deniz kulakları dondurucularda istiflenirken, parti yetkilileri misilleme araçlarına uzandı. Şu anda Japonya'nın tüm su ürünleri tamamen yasaklı. Bu heybetli bir silah: Japonya geçen yıl Çin ve Hong Kong'a bir milyar doları aşkın değerde deniz ürünü sattı. Japonya'nın kendi balıkçıları, geçim kaynaklarından endişe ederek su salmanın durdurulması için hükümete yalvardı.

Çin medyasının herhangi bir yerinde, yasağın bilimsel açıdan saçma olduğuna dair en ufak bir imaya rastlanmıyor. Ne de olsa bunlar, Kovid-19'un Çin'e ithal dondurulmuş gıdalarla girdiğini yıllarca iddia eden propaganda aygıtları. Rejim, gündemine uyduğu zaman, Avustralya'nın tarımsal üretiminde de halk sağlığına yönelik şoke edici tehditler bulmuştu.

Bir sevkiyatta bulunan böceklerin ekolojik güvenliğe "ciddi tehdit" oluşturmasını gerekçe gösteren Çin, önceki hafta karşı kıyısındaki, demokrasiyle yönetilen Tayvan adasından mango ithalatını yasaklamıştı. Tayvan'dan gelen elmalar, ananaslar ve hanigiller cinsinden balıklarsa zaten yasaktı.

Ticaret basitçe partinin heveslerine göre kullanılacak bir silah konumunda ve karar ne kadar kaprisliyse o kadar etkili oluyor çünkü öngörülemez ve korkutucu görülüyor.

Klasik tarzda, aparatçikler birbirlerini geçmek için yarışıyor. Hong Kong yasak getirdiğinde, bilim konusunda bir geçmişten yoksun bir polis olan baş yöneticisi John Lee, bu eski Britanya kolonisinin 7 milyon sakinini "korumak" amacıyla yasaklanan ürünler arasına deniz yosunu ve deniz tuzunu da dahil etti. Lee "onarılamaz kirlilik ve deniz çevresinin tahrip edilmesi" konusunda uyardı.

İlginçtir ki Lee, 2021'de Hong Kong yakınlarındaki sahilde bulunan Çin nükleer santrallerinden salınan sudaki radyoaktif trityum seviyelerinin, yaklaşık 3 bin 200 km uzaklıktaki Japon sularında planlanan salımın 5 katı olduğunu gösteren Japon hükümeti verileri hakkında hiçbir şey söylemedi.

Bu veriler, denize radyoaktif atık püskürten diğer Çin tesislerini de gösteriyordu. Çin bu verilere karşı çıkmazken Dışişleri Bakanlığı'nın sözcüsü, Fukuşima suyunun erimiş reaktör çekirdeğiyle temas ettiği için farklı olduğunu söyledi.

Sınırlı bir deniz ürünleri yasağının yürürlükte olduğu Güney Kore'de daha az yaygara koptu ancak Çin medyası Japonya'nın bu hamlesinin "İkinci Pasifik Savaşı diye kayıtlara geçeceğini" ilan eden bir muhalefet lideri buldu.

Siyasi gerçek şu ki, Fukuşima operasyonu ABD, Japonya ve Güney Kore'nin güvenlik ittifaklarını yeniden teyit etmelerinin hemen ardından geldi. Bu hamle, önceden Japonlar ve Güney Koreliler arasındaki savaştan kalma sorunları istismar ederek eğlenen Pekin'i çileden çıkarmıştı.

Her türlü anlaşmazlık nedeni, her iki taraftaki aşırı vatanseverler için kullanışlı ve bu olay da, dış kaynaklı kirliliğe dair pis imasıyla birlikte, standarttan ayrı düşmüyor. Aradaki fark, Çin'de aşırıların uçlarda değil, hükümette olmaları.

Asık suratlı lokantacılar dondurulmuş balık yemekleri üzerine kafa yorarken ve Avustralya ya da Norveç'ten ithal edilen balıklar için çok yüksek fiyatlar öderken, propaganda savaşının hicivli yönü bizi bölgenin jeopolitiğinin erimeye bir adım daha yaklaştığı gerçeğinden uzaklaştırmamalı.



https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Onur Bayrakçeken

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU