Kılıçdaroğlu: CHP, hiçbir zaman tek adam partisi olmamıştır

"Başörtülüsü, başı açığı, seküleri, milliyetçisi, Atatürkçüsü 25 milyon kişi bir araya gelebildiysek büyük bir değişimi başlatmışız demektir"

Fotoğraf: AA

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu.

Kılıçdaroğlu konuşmasında, cezaevinde bulunan TİP Milletvekili Can Atalay'ın serbest kalması konusunda TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'a çağrıda bulunarak,  "Bir TBMM Başkanı, yasalara aykırı şekilde hapiste tutuluyorsa ve kendisi girişimde bulunmuyorsa TBMM'nin itibarını ayaklarının altına alıyor demektir. Kurtulmuş'a çağrı yapıyorum. Cindoruk'un yazılarını çıkarabilir, nasıl mücadele ettiğini görebilir. Artık TBMM Başkanı karar alırken, saraydan irade almamalı" dedi.

Abdullah Öcalan ile ilgili sözleri nedeniyle tutuklanan TELE1 Genel Yayınyönetmeni Merdan Yanardağ ile ilgili ise Kılıçdaroğlu, "Bir gazeteciyi tutuklamak, hangi aklın işidir? Troller devreye giriyor, her suçlama yapılıyor. Suçlamalardan sonra savcılar harekete geçiyor. Tutuklanmaması gereken bir konuda tutuklama kararı veriliyor. Akıl alır gibi değil" ifadelerini kullandı.

"Uluslararası tefeciler, düne kadar faizi artıramam diyen Erdoğan'a tükürdüğünü yalatıyor"

Hükümetin ekonomi politikalarını eleştiren Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

Bu ülkeyi borç batağına sürükleyenler, Batı'nın tefecileri tarafından teslim alındı. Onlar Hazine Bakanını, MB Başkanını tayin eder hale geldiler. Bu kabul edilemez bir tablo. Uluslararası tefeciler bakan atıyorsa, Merkez Bankası'na başkan atıyorsa ciddi bir beka sorunu vardır.  Uluslararası tefeciler, düne kadar faizi artıramam diyen Erdoğan'a tükürdüğünü yalatıyor. Erdoğan uluslararası tefecilerin kontrol ettiği ve yönlendirdiği biridir.

"CHP, hiçbir zaman tek adam partisi olmamıştır"

Konuşmasında partisi hakkında da değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, "CHP, hiçbir zaman tek adam partisi olmamıştır. Cumhuriyetimizin ve partimizin kurucusu Atatürk'ten, günümüze CHP her zaman bir kadro partisi olmuştur. Bir tek adam partisi hiç olmamıştır. Tarihinde doğruları yanlışları olmuştur. Ama bu hareket her zaman haksızlığa uğrayanların, adalete susamışların yanında olmuştur. CHP'nin tüm kadroları dünden bugüne siyasi yaşamlarının hiçbir döneminde kişisel ikballerinin peşinde koşmamışlardır. Atatürk gibi saray ve işgal kuvvetlerinin iştihamlı hayatını elinin tersiyle itip kuvayi milliyeyi kurmuştur" dedi.

Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:

Son 10 yılda Türkiye giderek büyüyen bir ekonomik krizle karşı karşıya. Aile yapısını temelden sarsıyor. Boşanmalar artıyor.  Göçmen politikası ülkemizin demografisini değiştirmiş, Türkiye'yi Avrupa'nın sığınmacı deposu haline getirmiştir. Daha acısı, iktidar ailesi üyelerinin dış ülkedeki mal varlıklarının, dış politikada pazarlık unsuru haline gelmiş olmasıdır. Türkiye, bu ve benzeri korkunç sorunun sorumlusu olan otoriter bir iktidar tarafından teslim alınmıştır. 

Bu gerçekler karşısında CHP olarak sessiz kalmamız, klasik muhalefet yapmamız beklenemezdi. Konumum gereği yapılması gerekenleri yapmalıydım. Ne mi yaptım? Asla, görüşülemez denilenlerle görüştüm. Bir araya gelinemez denilen toplumsal kesimlerle bir araya geldim. Görmezden gelinen toplumsal kesimleri helalleşmeye çağırdım. Kimseye kin tutmadım, ötekileştirmedim. Adalet hedefiyle yaptım bunları. Kardeşçe ve özgürce yaşayalım diye bu çabaları gösterdim. Batıya şirin görüneyim diye yanlış olan göçmen politikasını eleştirmekten geri durmadım. Doğuya şirin görüneyim diye Uygur Türklerine uygulanan politikaya ses çıkartmaktan vazgeçmedim. Biz ülkemizin tüm sorunlarına karşı çözüm önerileri ile vatandaşlarımızın karşısına çıktık ve TBMM'yi adres olarak gösterdik.  Asıl mücadele, devrimi, değişimi gerçekleştirdiğimizde haklının yanında olabilmektedir. Hayatımız boyunca o değişimin kendisi olabilmektedir. Ne biz seçimi aldığımızda haksızlığa karşı mücadeleyi bırakacaktık, ne de seçimi alamadık diye mücadeleyi bırakacağız. Türkiye'yi bu kabustan çıkarmak için yolun sonuna kadar mücadele ededeceğiz. Ne ben tek başıma  25 milyon kişiyi bu namuslu davama tek başıma kattım ne de CHP kattı. Ne mutlu bize ki bu 25 milyon kişinin tamamı haksızlık karşısında susmama, dilsiz şeytan olmama inancımızın koalisyonunda olmak istediler. Onlar mücadelemizin parasız, pulsuz, çıkarsız, namuslu yolun bu olduğunu gördüler. 

"25 milyon ile bir araya gelen koalisyon kurduysak zaten büyük bir değişimi başlatmışızdır demektir"

"Şimdi gelelim liderlik ve değişim meselesine" diyen Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:

Bizler 25 milyon gibi birçok ülkenin toplam nüfusuna sahip insanla birlikte çıkarsız, parasız, sadece hakkın yanında olmak için bir araya gelen bir koalisyon kurduysak, başörtülüsü, başı açığı, seküleri, milliyetçisi bir araya gelebildiysek büyük bir değişimi zaten başlatmışız demektir. 

Ama biz toplum olarak neyin değiştiğine değil neyin değişmediğine bakarsak hata yapmış oluruz. Değişen şeyler yüzde 20'lerden yüzde 48'e uzanan kitlelerdir. Asla görüşülemez denilen cenahlarla görüşmek, ittifak yapmaktır. Neden bizden değilsin diye o tarafı görmezden geleceğine onların yanına gidip ellerini tutmaktır. Bugün bu değişimi yaparak 25 milyonu davamıza kattık, yarın 25 milyonu davamıza katacağız. 25 milyonu bir araya getirme başarısı sadece bana, lidere ait değil. 

Tüm kara propagandaya, sahtekarlıklara, devlet bürokrasisinin gücüne rağmen hakkın yanında yer alabilmişsek bu 25 milyon olarak hepimizin başarısıdır. Başarıyı tek başıma üstlenmem ama bu birlikteyi başarsızılık olarak tanımlarsanız o zaman karşınızda dikilirim. 25 milyona dokundurtmam. 25 milyonun hakkını hukukunu kimseye yedirtmem. 25 milyona ulaşan bu değişim yeterli değilse, başarsızlık benimdir. Bu sayıyı artıracak yeni değişimleri üretme görevi de benimdir. Bugünkü görevim 25 milyondan bir kişiyi feda etmeden ülkemin, namuslu, hakkın yanında olan kitlelerin sayısını artıracak süreci yürütmektir. Masalar kurarak, Halil İbrahim sofraları kurarak, değişimin sadece bir gün değil hayat boyu süren bir süreç olduğunun idrakıyla yönetmektir. 

Bu partinin elbette başka liderleri de olacaktır. O zaman da bugün de ben aynı kalacağım. Bugün CHP lideri olmam ya da olmamam hiçbir şeyi değiştirmez. Biliyorum ki saray saltanatının karşısında hep beraber durup mücadelemizi sürdüreceğiz otoriter yönetimden Türkiye'yi kurtarıncaya kadar. Ben CHP'nin başında olsam da olmasam da birleştirdiğimiz bu 25 milyonluk demokrasi kitlesi hakkın yanında duranların kitlesi olacak, hiçbir zaman bir liderin güdümünde olmayacaktır. 

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU