Ben psikoloğum: İşte çocukların cinayet işleme nedeni

Çocuklar çevrimiçi medyadan çok şey kopyalıyor: moda, makyaj dersleri, TikTok dansları, aksanlar, ifade ve inançlar. Brianna Ghey'in korkunç bıçaklanmasının ardından Dr. Jessica Taylor'ın söylediği üzere cinayet ve şiddeti de...

Brianna Ghey bir av bıçağıyla kafasından, boğazından, göğsünden ve sırtından 28 kez bıçaklandı (Cheshire Polis Teşkilatı/AP)

15 yaşındaki Brianna Ghey'in cinayetinde bir şey apaçık ortada; isimleri şubatta açıklanacak ergen katilleri cinayet, şiddet, vahşet ve işkenceye kafayı takmış. Bu materyallere, internet sitelerine ve forumlara internet üzerinden ve küresel çapta ulaşılabilen medya kuruluşları aracılığıyla erişildiği mahkemede belirtildi.

Bu olay bana, iki yaşındaki James Bulger'ın 1993'te 10 yaşındaki Jon Venables ve Robert Thompson adlı iki çocuk tarafından öldürülmesiyle bağlantılı delilleri çok fazla hatırlattı. O zaman da çocukların, bir seri katil tarafından ele geçirilen ve kurbanlarına işkence yapan şiddet dolu bir oyuncak bebeği konu alan Çocuk Oyunu 3'teki (Child's Play 3) cinayet sahnelerini izleyip sonra da bunu canlandırdıkları mahkemede dile getirilmişti.

Cinayeti planlarken defalarca "Ben Chucky, oynamak ister misin?" diyen bir grup suçlu tarafından kaçırılıp işkence gören 16 yaşındaki Suzanne Capper'ın 1992'deki ölümü çok daha az biliniyor.
 


Bu vahşi cinayetler Birleşik Krallık hükümetinde daha geniş çaplı bir tartışmaya yol açtı: Aşırı şiddet içeren materyalleri tüketmek, çocukları birbirlerini öldürmeye teşvik ediyor olabilir mi?

Epey basit bir soru olduğunu söyleyebilirim. Ve epey basit bir cevabı var. Bir psikolog olarak benim görüşüme göre cevap, koca bir evet.

Ne yazık ki parlamentodaki bu konuşmalar sönüp gitti. Çoğu kişi şiddete meyilli bu çocuklarda bireysel bir sorun olduğuna inanmayı tercih etti ve bilhassa şiddet içerikli medyanın rolünü incelemek istemedi. Özellikle de pek çok kişi şiddet içeren medyayı severken.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Pek çok uzman, şiddet içeren medyayla şiddetin yaygınlaşması veya taklit edilmesi arasında neden sonuç ilişkisi olmadığını savunuyor. Bunun yerine açıklamalar giderek daha fazla psikiyatrik nitelik kazanıyor. Akıl hastalıkları. Kişilik bozuklukları. Teşhis edilmemiş psikozlar.

Öte yandan ben şiddet uygulayan bu çocukların akıl hastası olduğunu düşünmüyorum; bunun yerine gözümü toplumumuza çeviriyorum.

Bir psikolog olarak ben azınlıktayım. Başkalarının bu bağlantıyı neden göremediğini (ya da daha da daha uygun ifadesiyle, bu bağlantının neden aktif bir şekilde inkar edildiğini) sık sık merak ediyorum.

Brianna Ghey'in katilleri Jeffrey Dahmer, Dr. Harold Shipman ve Richard Ramirez gibi seri katillerle ilgili sansasyonel belgesellere bayılıyordu. Sweeney Todd gibi filmleri seviyorlardı. Tecavüz, cinayet ve işkenceyi sevenlere yönelik dark web materyallerine erişmişlerdi. Brianna'nın öldürülmesinin fitilini ateşleyen ve planlayan kız öğrenci mesajlarında, dark web'de bulduğu gerçek işkence videolarını izlemeyi sevdiğini söylüyordu.

Elbette insanlar konforlu sonuçlara atlıyor. Bu kız parçalanmış bir aileden geliyor olmalı. İstismara uğramış olmalı. Akıl hastası olmalı. Bir tür geçmişi olmalı. Bunu yapıyorlar çünkü bir çocuğun başka bir çocuğu vahşice öldürdüğü gerçeğiyle karşı karşıya kalınca yapabilecekleri tek şey bu. Topluma ve medyaya bakmaktansa o kişilerin şiddet uygulamasını açıklayan bir arkaplan yaratmayı tercih ediyorlar.
 


Öte yandan parçalanmış yuvalar ve köhnemiş klişeler Brianna Ghey'in katilleri için sözkonusu değil; sevgi dolu ailelerde güven içinde yetiştirilen bu çocukların, çalışkan ve boşanmamış ebeveynleri vardı. O zaman parmaklar dosdoğru, Netflix'in belgesel dizilerinden telefonlarına indirdikleri uygulamalara kadar her şeyi içeren sosyal medya ve dijital medya erişimlerine yöneliyor gibi görünüyor.

Şimdi katiller ve seri tecavüzcülere düşkünlüğün sadece yalnızlara ya da cinayete meyilli ergenlere özgüymüş gibi davranmayalım; suç belgesel dizileri tüm yayın platformlarındaki en popüler türlerden biri. Bu sansasyonel, yüceltilmiş ve şanlı katiller, milyonlarca kişiyi büyülüyor ve heyecanlandırıyor. Kabul etmesek de bu var.

Toplumumuzun açık-gizli yumuşak karnı, herkesin görebileceği şekilde ortada. Çok fazla kişi günün sonunda eğlence amacıyla, atıştırmalık bir şeyler alıp yerlerine kıvrılarak korkunç cinayetlerin ve tecavüzlerin anlatılmasını ve dramatize edilmesini izliyor.

Çocukların da izleme tercihleri farklı değil ama kilit bir fark var. Onlar medya içeriklerini yetişkinlerden daha fazla tüketiyor. Günde ortalama 4 saatlerini TikTok izleyerek, Snapchat ve Instagram kullanarak geçiriyorlar (Statista, 2022). Medya erişimleri haftada yaklaşık 60 saat (Statista, 2018). Medya erişimleri çocukların hayatını yönetiyor ve ciddi derecede etkiliyor.

Gerçek şu ki yeni neslimizi şiddet yanlısı, cinayet yanlısı, tecavüz yanlısı, istismar yanlısı bir toplumda yetiştiriyoruz. Medyamız bunlarla dolu; bu yüzden çocuklar bu şeyleri sergilemeye başladığında ağzımız açık oturmamız pek mümkün değil.

Çocuklar çevrimiçi medyadan çok şey kopyalıyor: moda, makyaj dersleri, TikTok dansları, aksanlar, ifadeler, hakaret ve inançlar. Brianna'nın korkunç bıçaklanmasının ardından, cinayet ve şiddeti de kopyaladıklarını söyleyebilirim.

İlkokul öğretmenleri, Andrew Tate'in videolarındaki kadın düşmanı söylemleri savuran küçük erkek çocuklarla mücadele ediyor ve bu videoların engellenmesi ve Tate'in durdurulması çağrısı yapılıyor. Çocuklar internette gördükleri için okulda kavga eden diğer çocukların videosunu çekiyor, birbirlerini dövüp zorbalık yapıyor. Ergenler, internette gördükleri için birbirlerini çıplak fotoğraflar ve cinsel içerikli videolar göndermeye zorluyor ve teşvik ediyor.

Bağlantılar gözümüzün önünde. Peki ya şiddet? Cinayet? İşkence? Bunlar sınırların dışında mı? Bir şekilde denetimin ötesinde mi? Neden?

Çocuklarımızın ya da kendimizin toksik medya tüketimini sınırlamak (ya da bunlara bakmak) istemediğimiz için onların birbirlerini taciz ve darp ettiğine, öldürdüğüne inanmaya katlanamayacak kadar çok mu seviyoruz şiddeti?

Bana öyle geliyor. Ve ne yazık ki işte buradayız.

James Bulger'ın öldürülmesinin üzerinden 30 yıl geçti ve bir çocuk daha, şiddet içerikli medyadan esinlenen iki çocuk tarafından acımasızca öldürüldü. Ne zaman adım atıp sıradaki cinayetin gerçekleşmesini engelleyeceğiz?



https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Büşra Ağaç

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU