İran rejimi, 100 göstericinin öldürülmesinden sonra stratejik bir krizle karşı karşıya

Uluslararası Af Örgütü’nün (Amnesty) istatistiklerine göre İran güvenlik kuvvetleri geçen cumadan bu yana 100'den fazla protestocuyu öldürdü

İranlılar, 20 Kasım Çarşamba günü Devrim Muhafızları unsurlarından Murtaza İbrahimi’nin Şeyriyar kentindeki cenaze törenine katıldılar / Fotoğraf: AP

İran makamları tarafından, krizin kötüleşmesiyle birlikte internetin bütünüyle kesilmesinin ardından tam bir bilgi gizliliği halinden dolayı Washington ve Batı başkentleri dikkatlerini buraya odaklayabilir.

Benzin fiyatlarındaki artışı protesto eden barışçıl gösterilere karşı şiddete başvurulması, İran’daki güç koridorlarında korkunun hakim olduğunu gösteriyor. Ayrıca 100 İran kentinde rejim karşıtı gösterilerin patlak vermesi sonrasında İran'ın stratejisinin şu anda ciddi bir krizle karşı karşıya olduğunu teyit ediyor.

Şiddet ve kan stratejisi

Tahran rejimi, interneti keserek ve dördü güvenlik güçlerinden olmak üzere sadece beş kişinin hayatını kaybettiğini iddia ederek yaklaşık 100 şehirde yaşanan şiddetli ve kanlı çatışmaları gizleme politikasını sürdürüyor. Bununla birlikte Uluslararası Af Örgütü'nün videolara ve belgelenmiş tanıklıklara dayanan verileri, en az 106 barışçıl protestocunun öldürüldüğünü gösteriyor. Bu yaşananların ardından İran’da olup bitenlerle ilgili uluslararası arenadaki durgun sular hareketlenecek. Muhalif sesleri susturmak için şiddet ve kan dışında alternatif stratejiler kullanamadığı görülen İran rejimi üzerindeki uluslararası baskı artacak.

İran’da devletin kontrolünün geniş bir alanını elinde bulunduran Devrim Muhafızları’nın, protestoların devam etmesi halinde sert bir şekilde müdahale edileceği yönündeki açıklaması, bütün bu yaşananlara karşı tek bir stratejinin benimsendiğini gösteriyor: Şiddet ve kan

Bugünkü protestolar 2017 yılında yaşananlardan farklı mı?

Her ne kadar ekonomik nedenlerden kaynaklanmalarından ötürü mevcut protestolar ile 2017 yılındakiler arasında bir benzerlik bulunsa da Washington'daki Ortadoğu Enstitüsü uzmanlarından Alex Vatanka’ya göre 2017 gösterileri, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani yönetimini sarsmak isteyen Devrim Muhafızları tarafından tahrik edildi.  Ancak mevcut protestoların rejim içerisindeki bir grup tarafından teşvik edilmiş gibi görünmüyor. Bilakis kendiliğinden ortaya çıkan bu gösterilerin hedefinde başladığı günden itibaren Devrim Rehberi Ali Hamaney ve rejim vardı.

İran iktidar koridorlarında korku

Washington Post gazetesinde yayınlanan bir makalesinde Jason Rezaian, rejimin öfkeli göstericilere karşı benzin fiyatlarını yüzde 50 ila 200 oranında artırmasının, Tahran'da iktidar koridorlarında açık bir korkunun hâkim olduğunu gösterdiğini söylüyor. Rezaian, rejimin isyanı bastırma girişimlerine ve İran medyasının durumun stabil olduğunu iddia etmesine rağmen bu korkunun net bir şekilde göründüğünü belirtiyor.

Amerikalı yazar, İranlıların -yıllar boyunca kazanmış oldukları tecrübeyle- sokağa çıkarak kendi gücünü ortaya koyduğu takdirde mevcut rejimin, Saddam Hüseyin’in ve Beşşar Esed’in halka uyguladığı vahşeti geride bırakacağının ve yerel protestolara bile daha sert bir şekilde karşılık vereceğinin farkında olduğu değerlendirmesinde bulunuyor. Ancak bu hipotez, geçmişte hiçbir zaman geniş kapsamlı bir şekilde test edilmedi. Çünkü İran halkı hiçbir zaman bugünkü kadar umutsuz olmadı.

Gizli öfke ‘patlar’

Geçtiğimiz cuma günü başlayan ve birkaç gün içinde ülke genelindeki şehirlere yayılan protestolar, halk arasında gizli bir öfkenin bulunduğunu ve bir dizi etkenle birlikte bunun ortaya çıktığını gösterdi. İran para biriminin değeri son yıllarda birkaç kez geriledi. İranlılar mali durumlarının kötüleştiğine ve yaşam kalitelerinin düştüğüne tanık oldular. Ülkedeki yaygın yolsuzluklar, yanlış yönetim ve devlet parasının israfı ve ABD'nin İran'ın zayıf ekonomisi üzerindeki ekonomik yaptırımları krizi daha da derinleştirdi.

Yurtiçinde ve yurtdışındaki hoşnutsuzluk

İran’daki gösterilerin hızla alevlenmesinin sebeplerinden biri de muhtemelen İranlıların medya ve sosyal paylaşım sitelerinde komşu Irak’ta hükümete karşı gerçekleştirilen büyük protestoları izlemeleriydi. Bu protestoları izleyen İranlılar benzer bir durumun kendi ülkelerinde de yaşandığını gördüler. Bununla birlikte Irak'taki İran rejiminin karşı karşıya kaldığı kriz, kısmen öfkeli Irak vatandaşları arasındaki İran karşıtı tutumlarla ilgilidir. Bu gerçek, New York Times tarafından yayınlanan ve The Intercept sitesinde yer alan İran istihbarat belgelerince de teyit edildi. Belgelerde İranlı casusların Irak liderleriyle işbirliği yapmasıyla birlikte İran’ın Irak’ta geniş bir nüfuza sahip olduğunu ve İran’ın Irak'ın politik, ekonomik ve dini yaşamının her alanına sızdığını gösteriyor.

İran stratejisi, Irak hükümeti üzerindeki geniş nüfuzunun ve orada bulunan milislerinin yüzlerce barışçıl Iraklı protestocunun hayatını kaybetmesine sebep olmasının ardından bir krizle karşı karşıya görünüyor. Bu, güney Irak'taki Şii çoğunluk arasında İran'ın Irak iç işlerine müdahalesine karşı güçlü bir reddiyenin olmasını netice verdi. İran destekli siyasi partilerinin Irak'ın güney bölgesinde bulunan karargahlarının yakılmasında bu açık bir şekilde göründü. Görünen o ki İran, Iraklıların bağımsızlık arzusunu yanlış değerlendirdi.

ABD, İran’daki durumu izliyor

Washington İran’da olup bitenleri yakından takip ederken, Başkan Donald Trump 2017 gösterilerinde olduğu gibi Twitter hesabı üzerinden yorum yapmaktan kaçındı. Sadece Beyaz Saray tarafından yapılan açıklamada, protestocuların desteklendiği ifade edildi ve İran makamlarının uyguladığı şiddet kınandı. Amerikalılar her ne kadar Temsilciler Meclisi'ndeki azil soruşturmasıyla ilgiliyor olsa da yüzün üzerinde göstericinin öldürülmesinin ABD genelinde bir öfke uyandırması bekleniyor.

Bununla birlikte Washington’daki bazı gözlemciler, Trump yönetimine, iki yıl önce İran'da patlak veren gösteriler sırasında yaptığı hatayı tekrar etmemesini tavsiye ediyorlar. Nitekim ABD’nin ekonomik yaptırımları bu krizi daha da şiddetlendirdi ve ABD'nin bu tutumu bazı insan hakları çevreleri tarafından eleştirildi.

Washington'daki düşünce kuruluşlarından Atlantik Konseyi'nde İran’la ilgili araştırmalar yapan Holly Dagres, İranlıların tarihsel olarak öfke ve şikayetlerini dile getirme konusunda hızlı davrandıklarını dile getirdi.

1979'da aylarca süren gösteriler, Şah Muhammed Rıza Pehlevi'nin rejiminin devrilmesine ve bugün hala var olan bir İslam cumhuriyetinin kurulmasına yol açtı. O zamandan beri İran rejimi, siyasi özgürlükleri kısıtladı ve kendisine muhalif olanları pasifize etti. Fakat 2009 yılına kadar hiçbir değişiklik olmadı.

2009 yılında Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın seçime hile karıştırdığı yönündeki suçlamaların ardından geniş çaplı gösteriler patlak verdi. Yeşil Hareket olarak bilinen protestolar sırasında onlarca gösterici güvenlik güçleri tarafından öldürüldü. Gösteriler nihayetinde başarısız oldu.

Küllerin altındaki ateş

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, şubat ayında yapılacak parlamento seçimlerinden önce seçmenlerle arasında bir savaş yaşanmasını istemese de başkanlık ettiği koalisyon bir teste tabi tutulacak ve görevi daha da zorlaşacak. İranlılar onun ekonomik gelişme vaatlerine inanmadılar. Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) istatistikleri, İran ekonomisinin ABD ekonomik yaptırımları sonucunda bu yıl yüzde 9,5 oranında küçüleceğini gösteriyor. İranlılar 2017 protestolarından bu yana şu soruyu sormaya devam ediyorlar:

“Halk yoksulluk içerisinde yaşarken neden Irak, ​​Lübnan, Suriye, Yemen ve Gazze’deki siyasi gruplara ve milislere milyarlarca dolar harcanıyor?”

Araştırmacılar 2017 yılında 26 göstericinin öldürüldüğü protestolara şiddet kullanılarak son verilmesine rağmen ateşin hala küllerin altında yanmaya devam ettiğini söylüyorlar. Nitekim vatandaşlar ve muhalif gruplar, geçen yıl boyunca kamuoyunda siyasi ve sosyal reformlar talep etmeye devam ettiler. İran’daki ekonomik krizin derinleşmesiyle birlikte temmuz ve ağustos aylarında barışçıl protestolar düzenlendi. Fakat İran makamları, gerçek mermiler, göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su kullanarak göstericileri dağıttı.

Ekim ve kasım aylarında patlak veren bir diğer protesto dalgasında Tahran'daki öğretmenler maaşlarının artmasını talep ettiler. Ancak uluslararası insan hakları raporlarına göre yetkililer 23 kişiyi gözaltına aldı bunlardan 8’ini tutukladı.

Uluslararası Af Örgütü’nün verilerine göre bu yıl içerisinde, aralarında kadın hakları savunucuları ve avukatların da bulunduğu 7 binden fazla gösterici keyfi olarak gözaltına alındı.

Araştırmacılar, ekonomik krizin devam etmesi ve protestolar karşısında şiddet kullanma stratejisinin sürdürülmesi halinde İran halkı arasındaki bu galeyan durumunun son bulmayacağı konusunda uyarıda bulundular. Bu, her neye mal olursa olsun rejime karşı protestoların artarak devam edeceğini gösteriyor.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Adem İpekyüz

https://www.independentarabia.com/node/73181

 

DAHA FAZLA HABER OKU