Trump'ın Türkiye'nin Suriye'yi işgaline olur vermesinin ardından Kürt halkını daha fazla kaos bekliyor

Şimdiye kadar nispeten barış içinde olan "güvenli bölge" sakinleri ile vakit geçirdim. Suriye'nin Araplaştırma politikasının geri dönüşünün yanı sıra birçok insan geçen seneki Afrin işgalinin tekrarından korkuyor

Richard Hall'un yazısını çevirdiğimiz sıralarda Türkiye'nin Suriye operasyonu başlamıştı bile (AFP)

Kuzeydoğu Suriye'de Türkiye sınırı boyunca uzanan bir yol var, bazı yerlerde o kadar yakın ki iki ülkeyi ayıran heybetli duvarın gölgesi yolun üzerine düşüyor.

Yol, Türkiye'nin önerdiği "güvenli bölge" içinde 200 milden (321 km) daha fazla uzanıyor. Yol boyunca seyahat etmek, Suriye'nin savaşında yeni bir cephe olabilecek bölgenin çetrefilliğini tecrübe etmek gibi.

Yol, Türk askerleri ve Suriyeli muhalif müttefiklerinin savaşa hazırlandıkları Cerablus'un güneyinden başlıyor. Fırat Nehri'ni geçiyor ve Kürt savaşçıların savaş boyunca en şiddetli IŞİD saldırılarından biriyle yüzleştiği, Kobani'ye varana kadar sınıra sarılıyor. O direnişin anısına meydanda devasa bir heykel dikili.

Yol, IŞİD tarafından neredeyse bir yıl boyunca işgal edilmiş, savaş öncesi çoğunluğu Arap olan Tel Abyad ilçesine gidiyor. Daha sonra, ABD ve Türkiye'nin yakın bir zamanda ortak devriye düzenlemeye başladığı Ras'ül Ayn ilçesinin önüne. En sonunda yaklaşık 250 bin insanın yaşadığı ve Kürt kuzeydoğunun kalbi Kamışlı'ya varıyor.

Türkiye Cumhurbaşkanı, Recep Tayyip Erdoğan bu yola "terör koridoru" diyor ve düzenin sağlanması için Türklerin yönettiği güvenli bölgenin zorunluluğunu savunuyor. Ama içinde yaşayan çoğu kişi için bölge zaten güvenli.

Suriye çatışması ülkenin Kürt nüfusu için bir paradoks gibi: yok edilme tehdidiyle yüzleştiler ama aynı zamanda yeni özgürlükler edindiler. On yıllarca, azınlık nüfusuna Suriye hükümeti tarafından ikinci sınıf vatandaş gibi muamele ediliyordu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Savaş geldiğinde silahlandılar ve hükümet güçlerini kovdular. Cihatçı gruplardan, Suriyeli muhaliflerden ve en sonunda IŞİD tarafından çeşitli saldırılara uğradılar.

Türkiye'nin planlarına göre sınır boyunca tüm ilçeler ve köyler silahlı kuvvetler ve müttefik Suriyeli muhalifler tarafından alınacak. Ankara, yaklaşan operasyonun sınırını, IŞİD'i yenmek için ABD'yle müttefik olan Kürt Halk Koruma Birlikleri'nden (YPG) (Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) en büyük grubu) korumak için gerekli bir önlem olduğunu söyleyerek gerekçelendirdi.

Ankara, grubun on yıllardır savaşta olduğu yasaklı Kürt ayrılıkçı grubun bir kolundan çok da farklı olmadığını savunuyor.

 

 

Güvenli bölgenin amacı SDG'yi zayıflatmak olabilir ama yıllardır savaşa katlanan siviller de ateş hattında olacak.

Geçen birkaç sene boyunca, önerilen güvenli bölgedeki ilçe ve köylerde yaşayan insanlar nispeten güvende yaşıyordu. YPG'nin kontrol ettiği yerlerde eleştirenler olmadı değil ve zorla silah altına almayla itham edildi ama ABD ordusunun desteğiyle korunması, otonom yönetimin temellerini atmaları için bölgenin insanlarına fırsat tanıdı. Ama projenin günleri hep sayılıydı. IŞİD'le savaş bitmeden önce bile, Türkiye sınırı geçmekle tehdit ediyordu.

Geçen senenin Kasım ayında Tel Abyad'da yaşayan Ahmed Tevfik, bana IŞİD geldiğinde memleketinden kaçtığını ve eğer Türkiye, sınırı geçecek olursa diye terk etmeye hazırlandığını söylemişti.

"İki arabam var ve her an kaçmamız gerekirse diye hazırlar" demişti.

O dönemde, bugün olduğu gibi, Türk kuvvetleri sınırın diğer tarafına yığılmıştı. Kürt kuvvetleri ve Türk mevzileri arasında karşılıklı ateş açılmıştı.

O zamanlar SDG mevzileri sınırdan birkaç yüz metre uzaklıktaydı. Bugün mevzilerin birçoğu yıkıldı.

Birkaç ay sonra Suriye'de Kürt çoğunluğun olduğu en büyük şehir olan Kamışlı'daydım, buranın sakinleri de Türkiye'nin saldırısına hazırlandıklarını söylüyordu.

Donald Trump, ABD askerlerini çekeceğini açıkladıktan kısa süre sonra "Şimdi, işgal olursa diye para biriktiriyoruz" demişti Abu Amar adlı biri. "Eğer Türkler buraya gelirse, bu bölgeler IŞİD'in yönettiği zaman gibi olacak. Her şeyi arkamda bırakacağım ve gideceğim."

Bazıları Türkiye'nin Kürt savaşçıları kovmak için işgal ettiği çoğunluğu Kürt olan Afrin bölgesinde yaşananların tekrarından korktuklarını söylüyor. Bölgenin kontrolünü bıraktıkları muhalif gruplar tekrar tekrar insan hakları ihlalleriyle suçlandı. 

"Afrin'de halk katliamlara maruz kaldı. Aynısı burada olacak" dedi 60 yaşındaki tekniker Serdar Halil. "Şu an bizim için barış var. Ama Afrin'de kimsenin hareket etmesine izin verilmiyor."

Şu an yoğun nüfuslu kuzeydoğu bölgesinde 700 bin kişiye yardım paketleri dağıtan Birleşmiş Milletler, savaştan kaçanlara ulaşmak için acil durum planları hazırladığını söyledi. Geçen pazartesi günü BM yaşanacaklar hakkında sert bir uyarı yaptı.

"Birleşmiş Milletler olarak bizim için güvenli bölge fikri acıklı bir geçmişimiz olan ve aslında asla desteklemediğimiz ya da teşvik etmediğimiz bir şey. Birleşmiş Milletler için işe yarayan bir şey olduğunu düşünmüyoruz, Sbrebrenitsa'yı ve geçmişte yaşananları hatırlarsak" dedi BM bölgesel insani yardım koordinatörü Panos Moumtzis.

Krizin ötesinde, Türkiye'nin bölgenin demografik yapısını kalıcı olarak değiştirmeyi planladığından korkuluyor. Ankara şu an Türkiye'de yaşayan iki milyon Suriyeli mülteciyi bölgeye yerleştirmeyi planladığını söyledi. Çoğu insan 1970'lerde Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad hükümetinin, Kürtlerin tarım arazilerine el konulup başka illerden yerleştirilen Araplara verildiği Araplaştırma politikasının tekrarından korkuyor.

Güvenli bölge için bir anlaşma yapılsa bile, SDG başka bir düşmanla karşılaşıyor, Suriye hükümeti ve müttefiki Rusya. Şam tüm ülkedeki kontrolünü tekrar sağlamak istediğini açıkça belirtti.

Trump'ın, ABD'nin SDG'ye saldırmak için yapılacak bir operasyonda Türkiye'ye engel olmayacağı açıklaması Beyaz Saray'ın ilgisini kaybettiğinin bir göstergesiydi.

Ve böylece, yıllarca süren çatışmalardan sonra, kuzeydoğu Suriye'deki Kürtler kısa süre içinde şimdiye kadar gördükleri en büyük kalkışmayla yüzleşebilir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Abdullah Hançerlioğlu

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU