Danimarka'nın uzun ve büyüleyici tarihi, Viking döneminden çok öncesine dayanıyor.
İlk kayıtlar, Danimarka'nın 10'uncu yüzyıldan önce Avrupa'nın diğer bölgelerinin saldırıları, yağmalanması ve nihayetinde fetihleriyle Viking uygarlığının merkezlerinden biri olduğunu gösteriyor.
8 ile 11'inci yüzyıl arasında Danimarka'da Vikingler olarak bilinen kavim hüküm sürdü.
Orta Çağ'da Kopenhag, Danimarka, Norveç ve İsveç'in 3 kuzey krallığının birliği olan Kalmar'ın başkenti oldu.
16'ncı yüzyıla kadar İsveç, Danimarka kralının hükümdarlığı altındaydı.
1506'da İsveç ile yaşanan bir savaş (Orta Çağ döneminde iki ülke arasında pek çoğundan biri) patlak verdi ve 1513'te İsveç Danimarka'dan ayrılabildi.
Reform, Danimarka'nın dini inançlarında ayrılmaz bir rol oynadı.
16'ncı yüzyılda yaşanan bir iç savaş, John Rantzau liderliğindeki Lutherciler komutasındaki Katolik'ten etkilenen Lübeck ordusunun yenilgisine yol açtı ve Danimarka ağırlıklı olarak Lutheran bir devlet haline geldi.
Danimarka'nın 16 ve 19'uncu yüzyıllar arasındaki tarihinin çoğu savaşlarla boğuşuyordu.
Bunların çoğu, gelişen Baltık Denizi'nin daha fazla kontrolü için İsveç ordularına karşı savaştı.
Napolyon Savaşları 19'uncu yüzyılda Danimarka kıyılarına yayıldı ve sonunda İngiliz ordusunun 1805'te Danimarka donanmasını yenmesine ve el koymasına yol açtı.
Danimarka, 19'uncu yüzyılda monarşik güçlerinin çöküşünü de gördü.
1840'lara gelindiğinde, bir zamanlar güçlü olan bu monarşiye dayalı ulus içinde yeni bir anayasaya yol açan özyönetim atanmıştı.
Feodal geçmişine rağmen Danimarka, I. ve II. Dünya Savaşı'nda tarafsız kalmayı seçti.
II. Dünya Savaşı sırasında Almanya, Danimarka'nın Baltık üzerindeki konumunu Nazilerin başarısı için önemli bir avantaj olarak gördü ve ülkeyi 1940 ile 1945 yılları arasında işgal etti.
Savaşın ardından Danimarka, güçlü tarım endüstrileri ve ticaret artışlarının bir sonucu olarak başlangıçta yüksek bir ekonomik büyüme dönemi yaşadı.
Bu, 1970'lerin sonlarında yüksek işsizlik ve hızla büyüyen enflasyonla sona erdi.
Bugün, Danimarka endüstrisi "yeşil" girişimleri ve programları ile ünlü ve bu, onu yeşil harekette lider yapıyor.
Danimarka'nın Viking tarihi, Lejre Deney Merkezi'nde (Slangealleen 2, Lejre 4320, Danimarka) veya Roskilde'nin Viking Gemi Müzesi'nde (Vindebader 12, Roskilde İlçesi, Danimarka) deneyimlenebilir.
Kopenhag'daki Ulusal Müze (Ny Vestergade 10, 1471 Kopenhag), Danimarka'nın zengin geçmişini ortaya çıkarmak için harika bir destinasyon.
Viking'in ayrılışına rağmen Danimarka, dünyaca ünlü geçmişinin parlak hatırlatmalarıyla dolu bir manzaraya sahip.
Viking döneminden kalma gemiler, yaşayan müzeler ve anıtlar keşfedilmeyi bekliyor.
Ayrıca modern Danimarkalılar, selefleri gibi değil... Yerliler sessiz, ancak misafirperverler ve arkadaşları, ailesiyle birlikte aktif bir sosyal hayatın tadını çıkarma eğilimindeler.
Danimarka'da insanlar samimi, selamlar sıcak ve yakın arkadaşlar neredeyse her zaman kucaklaşarak buluşurlar.
Hatırlanması gereken bir şey de Danimarkalıların dakiklikleriyle gurur duymaları ve karşılığında aynı nezaketi beklemeleridir.
Danimarka dilinde genellikle "lütfen" kelimesinden yoksun; bu nedenle birçok yerli İngilizce konuşurken onu cümlelerinin dışında bırakma eğiliminde.
Turistler bunu kaba değil, daha çok masum bir ihmal olarak düşünmeli.
Zira, Danimarkalılar kaba değil ve yabancıların yanında dillerini konuşmadıklarında oldukça utangaç olabilirler.
Yerel halkın "efendim" ve "hanımefendi" gibi diğer formaliteleri ihmal etmesi de sık görülen bir durum.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish
