BM bünyesindeki bazı ülkeler Gazze konusunda neden Batı'dan farklı hareket ediyor?

Şarku'l Avsat uluslararası arenada kimin hangi konumda durduğunu gösteren bir harita çiziyor. Çin, Afrika ve Güney Amerika ülkeleri ön planda

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres / Fotoğraf: BM

BM ve dünyadaki birçok ülke, İsrail ile Gazze Şeridi'ndeki silahlı Filistinli gruplar arasındaki çatışmalara rağmen yalnızca Hamas ve İslami Cihad Hareketi’ni kınamaya odaklanan ABD ve Avrupa ülkelerinin eğilimlerinden farklı pozisyonlar almaya başladı.

ABD ve Avrupa'nın tutumlarıyla olan bu farklılık, BM Yüksek Komiseri Volker Türk'ün İsrail'in Gazze'ye uyguladığı “kapsamlı kuşatmanın uluslararası hukuka aykırı” olduğu uyarısında da görüldü. Diğer yandan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in bu kuşatmayla ilgili ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdiği benzer açıklamaları da aynı noktaya işaret ediyor. “Gazze'deki insani durum yaşanan son çatışmalardan önce çok trajikti ve şimdi daha da kötüleşecek” diyen Guterres, “son zamanlardaki şiddet eylemlerinin birdenbire ortaya çıkmadığını, Filistin topraklarının 56 yıllık işgaliyle birlikte uzun vadeli bir çatışmadan kaynaklandığını” hatırlattı.

Uluslararası arenada kim hangi konumda?

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) kapalı oturumunda da bu farklılaşma çok açıktı. ABD, Fransa, İngiltere, Arnavutluk, Malta, Japonya ve İsviçre, Hamas'ın Gazze çevresindeki yerleşimlere ek olarak İsrail askeri tesislerine saldırdığında (Eşi benzeri görülmemiş saldırıda yüzlerce İsrailli öldürüldü, ayrıca aralarında siviller ve askerlerin de bulunduğu onlarca kişi rehin alındı.) yaptıklarını ‘güçlü bir şekilde’ kınadı. Bu ülkeler düşmanlıkların durdurulmasını talep etmezken, bir Arap diplomat bunu “İsrail'e Hamas'ı disipline etme fırsatı verme çabası” olarak değerlendirdi.

Birçok ülke, ABD-Fransa-Almanya-Birleşik Krallık ortak açıklamasında belirtildiği gibi ‘gerilimin artmasının önlenmesi, çatışmanın kapsamının genişletilmemesi ve siyasi çözüm aranması’ talepleriyle şiddeti kınadığını ifade etti.

İsrail'in BM Daimî Temsilcisi Gilad Erdan'ın ifadelerine göre İsrail tarafı, Hamas ve İslami Cihad Hareketi’nin bölgesel destekçisi olarak büyük ölçüde İran'a odaklanmıştı. Filistin’in BM Daimî Temsilcisi Riyad Mansur ise ateşkese, sivillerin korunmasına ve iki devletli çözüme öncelik verdi.

Rusya için bir ‘fırsat’

İsminin açıklanmaması kaydıyla Şarku'l Avsat'a konuşan üst düzey bir Batılı diplomat için Rusya'nın, Ukrayna'daki savaşa ilişkin ABD ve Avrupa'nın tutumlarına yanıt verme fırsatını görmesi şaşırtıcı değildi. Batılı diplomat, Rusya’nın BM Daimî Temsilcisi Vasiliy Nebenzia'nın, ateşkes talebi, sivillerin korunması ve Filistin-İsrail çatışması için siyasi bir ufuk bulunması konularına odaklanan konuşmasına dikkat çekti.

Nebenzia, Hamas’ın geçtiğimiz Cumartesi gününden itibaren ‘İsrail topraklarında’ yaptıklarını kınama konusunda neredeyse fikir birliğinden uzak bir biçimde İsraillilere karşı işlenen ‘zulümlerin’ tek sorumlusunun Hamas olduğunu belirtmedi. Bunun yerine, hem İsraillilere hem de Filistinlilere “sivillere yönelik tüm şiddet eylemlerini durdurma” çağrısında bulundu.

Afrika ve Güney Amerika

Batılı diplomatın BMGK'deki ‘pozisyon haritasını’ okumasında, hızlı gelişmelerden derin endişe duyduğunu ifade eden Çin gibi diğer ülkelerle olan ayrım da ortaya çıktı. Bir yandan ‘tüm şiddet eylemlerini kınama’ çağrısı yapan Çin, bir yandan da ‘ateşkesin önemine ve iki devletli çözüme yol açacak bir müzakere süreci başlatmaya’ odaklanıyordu.

BMGK'deki üç Afrika ülkesi olan Gabon, Gana ve Mozambik, Hamas'ın son saldırılarını kınayan bir pozisyon almaktan çekinmeyerek her iki tarafta da ‘sivilleri koruma’ hedefine ulaşmak isteyen Çin, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Brezilya'nın tutumlarıyla daha uyumluydu. Ekvador ise ABD ve Avrupa'nın tutumlarının daha iyi anlaşıldığını göstermesine rağmen, onlardan farklı hareket etti.

Esirler ve rehineler

Şarku'l Avsat, BM'deki üst düzey bir diplomatik kaynaktan, Hamas'ın ve İslami Cihad Hareketi savaşçılarının eline düşen İsraillilerle nasıl başa çıkılacağı konusunda halen soruların var olduğunu öğrendi. Aynı zamanda bu hassas konuya, Cenevre Savaş Esirleri Sözleşmesi’nin geçerli olduğu İsrail askeri personeli arasında ayrım yapılmasını gerektiren bir mantık ışığında nasıl yaklaşılacağına dair hâlâ sorular bulunuyor. Şu an ki durum, yıllar önce Hamas tarafından esir alınan ve yıllar sonra yüzlerce Filistinli mahkûm ve sivil rehineyle takas edilerek farklı bir muamele gören İsrail askeri Gilad Şalit ile ilgili yaşanan deneyime benzer bir nitelik arz ediyor. Dolayısıyla şu an da Gazze'deki Filistinlilere elektrik, gaz ve suyun geri verilmesinin garanti edilmesi şartıyla, İsrailli esirlerin Filistinli mahkumlarla takas edilmeleri için arabuluculuk yapılıyor.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

 

Şarku'l Avsat'ın haberlerine ulaşmak için tıklayın

DAHA FAZLA HABER OKU