Elon Musk dünyamı ele geçirdi ve bu hoşuma gitmiyor

Twitter/X'in CEO'sunun hem dünya liderlerine erişimi hem de savaşları, yapay zekanın geleceğini ve hayatımıza hükmeden teknolojiyi etkileme gücü var. Sınırı nerede çekmeliyiz?

Elon Musk'ın ve belki birkaç diğer kişinin daha bize nasıl düşüneceğimizi söylemesini istiyor muyuz? (AFP)

Ben bu savaşta nasıl yer alıyorum?

Hepimizin bir şekilde cevaplanmasını istediği bir soru bu.

Elon Musk bu soruyu, gelecek hafta yayımlanması planlanan Musk biyografisinin yazarı Walter Isaacson'a yöneltti. Bu soru Ukrayna'ya ve Ukrayna güçlerinin, Rus Karadeniz Filosu'na yönelik küçük düşürücü olma potansiyeli taşıyan saldırısında Starlink internet sisteminin kullanılmasını önlemek için Musk'ın sistemin kapatılması emrini verip vermediğine ilişkin sorulara atıfta bulunuyor. Musk bunu yaptığını reddediyor.

Her halükarda Musk'ın III. Dünya Savaşı'nın kışkırtılmasında rol almak istememesi anlaşılabilir bir durum (onun egosu bile bu kadar büyük değil) fakat bu olay teknoloji milyarderinin artık sahip olduğu inanılmaz gücü ve erişimi gösteriyor.

Yeni kitaptan öğrendiğimize göre Musk, ABD liderlerine çoğu devlet ya da hükümet liderinden daha rahat erişme imkanına sahip fakat onlara itaat etmek yerine danışıyor. Ukraynalılar, Starlink'i kullanmak istediğinde Musk bunun sonuçlarını Joe Biden'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Genelkurmay Başkanı General Mark Milley ve Rusya'nın ABD Büyükelçisi'yle görüştü. Sonra da savaşın gidişatını ve dünya tarihini değiştirebilecek sonuçlarıyla, kendi kararını verdi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Tarih boyunca Henry Ford, J.P. Morgan ve Bill Gates gibi iyi ya da kötü yönde ağırlığını koyan zengin kişiler ve güçlü şirketler oldu. Yine de gayri resmi diplomatik kişi rolünün yanı sıra yarı askeri yeteneklere sahip milyarder bir sanayicinin ortaya çıkması bir yenilik ve en azından bazı endişeler doğuruyor.

Musk seçilmiş biri değil ve kimseye karşı demokratik sorumluluğu yok. Düşünmesi gereken birkaç finansör (ve piyasanın kaprisleri) dışında istediğini yapabilir. Peki ona güvenebilir miyiz?

Başka bir örnek vermek gerekirse, Twitter'ı (artık X diye yeniden adlandırıldı) tartışmalı ve kaotik biçimde satın almasına ve söylendiği üzere yapay zeka dünyasına yönelen rotasına bakalım. Bu, uzay ve elektrikli otonom araçlar gibi Musk'ı cezbeden türden bir şey ve Musk da kendisini büyüleyen şeyi elde etme ve kontrolüne alma içgüdüsüne sahip.

Ancak bu aynı zamanda kişiseldi. Bu tür alanlardaki düşüncelerinin çoğunu tanımlayan toyluğunu ele veren tuhaf bir ifadeyle Musk, "duyarcı zihin virüsü" denen bir şeyin kızına bulaşmasını önlemek için Twitter'ı kontrolüne almak zorunda kaldığını söylüyor. Musk, 19 yaşındaki Jenna'nın "sosyalizmin ötesine geçerek tam bir komüniste dönüştüğünü ve zengin olan herkesin kötü olduğunu düşündüğünü", biyolojik olarak kadınlığa geçiş yaptıktan sonra babasıyla tüm bağlarını kopardığını anlatıyor. O halde Musk'ın geçen aralıkta attığı şu tweet hiç de şaşırtıcı değil:

Duyarcı zihin virüsü ya yenilecek ya da başka hiçbir şeyin önemi kalmayacak.

Benim (sözümona duyarcı virüsü bulaşmış) zihnime göre "duyarcı zihin virüsü" diye bir şey yok çünkü "duyarcı" olmak, yani ırksal ve toplumsal adalete karşı duyarlı olmak bizi insan yapan şeylerin bir parçası. Günlük hayatta bu hoşgörülü olmaktan, saygılı ve görgü kurallarına uygun davranmaktan başka bir anlama gelmiyor.

Ama ne önemi var ki? Twitter/X'in sahibi olan ve şüphesiz yakında yapay zeka alanında bir güç haline gelecek Musk, sosyal medya ve yapay zekanın içinde bulunduğu etik çerçevenin "duyarcı" olmamasını ve evet, daha az insancıl, hoş ve güvenli bir şey halini almasını sağlamak için tüm gücünü kullanacak.

Batı'nın siyasi ve kültürel tartışmalarını tanımlamaya yönelik bu girişim sadece Musk'ın değil hepimizin meselesi ve kısıtlama ya da hesap verme sorumluluğu olmadan tek bir bireyin böylesi bir gücü elinde tutması doğru olamaz. Mesela arama sorgularımız ve yapay zekanın ürettiği içerik nihayetinde sosyal muhafazakarlık, toplu taşımanın kamulaştırılmasını veya yeşil enerjiye mali destek sağlanmasını istemek gibi ana akım siyasi bakış açılarının içine Yahudi düşmanlığı yerleştirirse ne yaparız?
 


Bu bağlamda Musk'ın ABD merkezli Yahudi savunma örgütü İftira ve İnkarla Mücadele Birliği'ne (Anti-Defamation League/ADL) hukuki savaş açma kararı endişe verici bir gelişme. Twitter/X'in reklam gelirlerindeki düşüşten ADL'i sorumlu tutan Musk şöyle diyor:

Platformumuzun adını Yahudi düşmanlığı meselesinde temize çıkarmak için İftira ve İnkarla Mücadele Birliği'ne iftira davası açmaktan başka seçeneğimiz yok gibi görünüyor... ne ironi ama!

"Reklam verenlerden duyduğumuza göre, gelir kaybımızın çoğundan ADL sorumlu görünüyor" diye yazan Musk, örgütün "muhtemelen şirket değerinin yarısını, yani kabaca 22 milyar doları yok etmekten sorumlu tutulacağını" da ekledi.

Musk, "Reklam verenler tartışmalardan kaçınıyor, yani ADL'in ABD ve Avrupa'daki reklam gelirlerimizi yok etmesi için gereken tek şey asılsız suçlamalar yöneltmek" dediği uzun bir tweet dizisine, ifade özgürlüğünden yana ancak "her türlü Yahudi düşmanlığına karşı olduğuna" açıklık getirerek başladı.

İşte yapay zekanın yeni dünyasına yaklaştığımız şu günlerde işler böyle yürüyor: Geleceğin etik ve kültürel çerçevesi bir milyarderin mahkemede açtığı davayla belirleniyor. Her ne olursa olsun, bu sürdürülebilir bir demokratik çözüm değil.

Ülkelerin hükümetleri, AB gibi uluslarüstü organlar ve uluslararası anlaşmalar daha önce mega zenginlerin ve ulusötesi devasa şirketlerin faaliyetlerini kısıtlamayı başarmıştı ve hâlâ başarmaya devam ediyor. Hatta bazılarının vergilerini ödemesi bile sağlandı. Ancak 21. yüzyılda emin adımlarla ilerlerken geçmişte General Motors, ITT, IBM, petrol devleri, yatırım bankaları, Microsoft, serbest yatırım fonları ve hatta bugüne kadar Facebook/Meta, Amazon ve Google/Alphabet gibi devlerde işe yarayan şeylerin, bizzat insanlığın entelektüel yaşamını etkileyecek ve hatta ona hükmedecek, geleceğin her yere nüfuz eden güçlerinde işe yaramayabileceğinden korkulmalı.

Hükümetler ve parlamentolar buna ayak uydurmakta fazlasıyla yavaş ve zayıf kalıyor. Britanya Çevrimiçi Güvenlik Yasa Tasarısı gibi mevzuatlar, neredeyse yürürlüğe girdikleri andan itibaren güncelliklerini yitirmeye meyilli. Kapitalizmin bu son versiyonundaki güç dengesizliği giderek daha da belirginleşiyor.

Musk'ın ve belki birkaç diğer kişinin daha bize nasıl düşüneceğimizi söylemesini istiyor muyuz? Uygarlığımızı şekillendirmelerini? Şahsen ben daha "duyarcı" bir dünyayı çok isterdim. Bu konuda söz hakkım olacak mı? Ortaya çıkan bu güç yoğunlaşması, bu kendi Batı oligarşimiz doğru gelmiyor ama kimse de bundan pek bahsetmiyor (gerçi Isaacson'ın kitabı bunu biraz değiştirebilir). Musk'ın 10 yıl önce Forbes dergisine söylediği gibi:

Sevdiğimiz şeylere sahip olmanın ve dünyayı yok etmemenin yolunu bulmamız gerekiyor.



https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU