17 Ağustos'un ardından açılan yüzlerce davada adalet yerini bulmadı, benzer tehlike bugün de var

17 bin insanın hayatını kaybettiği 1999 Marmara depreminin ardından açılan davalar adaleti sağlamadı. Hukukçu Kartal, davalar "taksirli suçlar" yönünden açılırsa benzer tehlikenin tekrar edeceği uyarısında bulunuyor

17 Ağustos 1999'da, Marmara bölgesinde yaşayan 17 binden fazla kişi hayatını kaybetti

17 Ağustos 1999 Marmara depremi, 6 Şubat'ta Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlere kadar Türkiye'nin yaşadığı en ağır afetlerden biriydi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Kocaeli, Sakarya, Yalova ve İstanbul'da geniş çaplı yıkıma neden olan Marmara depreminde resmi rakamlara göre 17 binden fazla kişi öldü, 100 bini aşkın bina ve işyeri yerle bir oldu. Enkaz altlarından çıkarılan kişi sayısı da 48 bindi. 

Depremin yaralarını sarmak hiç kolay olmadı.

Depremde evleri yıkılanlar, yakınlarını kaybedenler, büyük maddi zararlara uğrayanların önemli bir kısmı haklarını aramak için mahkemelerin kapılarını aşındırdı. 

Hukukçuların araştırmalarına göre depremden bir süre sonra müteahhitlerin sanık olduğu 2 bin 100 dava açıldı.

Peki bu davalar nasıl sonuçlandı?

 

17 Ağustos Depremi 5.jpg
17 Ağustos depremi, Türkiye'nin en büyük afetlerinden biriydi

 

Rahşan Affı sanıkların "imdadına" yetişti

Kamuoyunda "Rahşan Affı" olarak bilinen Şartlı Salıverme ve Erteleme Yasası, sanıkların en büyük yardımcısı oldu.

2 bin 100 davanın 1800'ü bu af nedeniyle cezasızlıkla sonuçlandı. 

Mahkumiyet kararı çıkan dava sayısı 110'du, diğer 190 dava ise zamanaşımından düştü. 

Depremin merkez üssü olan Kocaeli'de açılan davaların sadece 5'inde, Sakarya'daki 695 davanın 5'inde, Yalova'daki 173 davanın ise sadece 1'inde sanıklar mahkum olmuştu.

Depremde 891 sakinini kaybeden İstanbul'da ise hiçbir mahkumiyet kararı çıkmadı.

 

Av. Kaya KARTAL-MAZLUMDER Genel Başkanı.jpg
Av. Kaya Kartal MAZLUMDER Genel Başkanı 

 

"Taksir değil kasıt"

MAZLUMDER Başkanı Avukat Kaya Kartal, 6 Şubat'taki depremlerin ardından hukukçu arkadaşlarıyla bölgeye giderek incelemelerde bulundu. 

17 Ağustos'un ardından açılan davalarda adaletin neden sağlanamadığı sorusuna yanıt veren Kartal, "Dosyalar 'taksirli suç' olarak açıldı. Taksirli suçların cezaları yüksek değil ve infaz koşulları daha hafif. Bu tür dosyaların ardından şartlı tahliyelerin önü açık ve sürekli af niteliğinde infaz düzenlemeleri yapılıyor. Siyasi davalarda daha katı bir tutum belirlenirken vatandaşa yönelik işlenen suçların cezalarının affedilmesinde daha bonkör davranılıyor" dedi. 

"Taksir değil kasıt niteliği taşıyacak ağır ihmallerin" söz konusu olduğunu belirten Kartal, 17 Ağustos'un ardından adalet sağlanamamsının nedeninin dosyaların ele alış şeklinde saklı olduğunu belirtti. 

Düzenleme şart

Kartal, 6 Şubat'ta meydana gelen davalarda da benzer bir durum yaşanabileceği tehlikesine işaret etti. 

Ceza hukuku açısından "esaslı bir düzenleme" yapılması gerektiğini belirten Kartal, "Öncesi için mümkün değil ama en azından bundan sonrası için gereken cezalar muhataplarına yöneltilebilir" dedi.

Ceza işe yarmıyor, tazminatlar sorumlulardan alınmalı

"Görüldüğü kadarıyla ceza işe yaramıyor, şirketlerin, müteahhitlerin, belediye yetkililerinin ve denetimle sorumlu olanların ceplerine dokunmak lazım" diyen Kartal, "Maddi ve manevi tazminatların ilgili bütün aktörlerden tanzim edilecek şekilde bir düzenleme yapılmalı" ifadelerini kullandı. 


 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU