Irak Dinarı, İran Riyali ile birlikte yanıyor ve Bağdat, Tahran'ın ateşiyle alev alıyor

Serbest Ferhan Sindi Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

İran'ın Irak üzerindeki hegemonyası siyasi, sosyal, ideolojik, mezhebi-dini olmanın ötesinde ekonomik boyutuyla da çok derinden hissediliyor.

Bunu son bir iki haftada doların dinar karşısında yaklaşık yüzde 10 değer kazanmasıyla daha net bir biçimde gördük. 

Tahran yönetimi, 3 aydır devam eden gösteriler nedeniyle ABD'nin yanı sıra, AB ve başka ülkelerin de yaptırımlarına maruz kalınca riyal tarihin en düşük seviyesini gördü.

Doların riyal karşısında rekorunu tazelemesi üzerine iyice köşeye sıkışan İran, Irak gibi ülkelerdeki döviz rezervlerini kaçak yollarla götürüyor.

Çünkü bu ülkedeki etki gücü ardı tartışılamaz bir gerçek. 


Irak'ta petrol satışı artıyor fakat dinarın değeri düşüyor 

Irak'ın yerli para birimi dinar, son birkaç haftadır dolar karşısında büyük düşüş yaşıyor.

ABD'nin 100 doları bir ay önce 146-147 bin seviyelerindeyken, bugün ise (29 Aralık) 153 bine kadar çıktı.

Bu demek oluyor ki 1 dolar, 1,46 dinar iken 1,60 dinar oldu. Bu yaklaşık yüzde 10'luk bir değer kaybına tekabül ediyor. 

Irak gibi petrol zengini, altın ve döviz rezervleri güçlü, herhangi bir ambargo altında olmayan bir ülke için yerel para biriminin yüzde 10 değer kaybetmesi büyük bir olaydır.  

Dinar, sadece 25 Aralık 2022'de dolar karşısında yüzde 5,5 değer kaybetti.

Irak Merkez Bankası, en son Aralık 2021'de, yerel para biriminin değerini dolar karşısında neredeyse yüzde 30 düşürerek 1 doları 1119 dinardan 1470 dinara çıkarmıştı. 

Bu karar ülkede büyük tepkilere yol açmış ve tüm şehirlerde protesto gösterileri düzenlenmişti.

Merkez Bankası ise ekonomik nedenlerle böyle bir karar almak zorunda kaldıklarını açıklayarak bu politikayı savunmuştu.

Bu durum hem seçimlerde hem de hükümetin kurulması sürecinde ülkenin en önemli gündem maddeleri arasındaydı. 

Irak'ta 10 Ekim 2021'de yapılan seçimlerde üŞiilerin en büyük kütlesini oluşturan Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr, dinarın dolar karşısındaki değerinin eski haline getirilmesini savunarak bu politikanın yanlış olduğunu ifade ediyordu.

Seçimlerden de zaferle çıkan Sadr, hükümetin kurulması sürecinde Şubat 2022'de dinarın değerinin artırılması gerektiğini söyledi.

Şii liderin bu açıklamaları döviz piyasasında dalgalanmalara yol açtı. Sadr'ın açıklamalarının ardından 23 Şubat 2022'de 148 bin dinar olan 100 ABD doları, 142 bine kadar düştü. 

Merkez Bankası'nın 20 Aralık 2020'de aldığı develüasyon kararı ülkede enflasyonun da yaşanmasına ve fiyatların artışına neden olmuştu.

Ülkede Saddam sonrası dönemde ilk defa yaşanan bu develüasyon halkta şok etkisi yaratmıştı. 

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nün (OPEC) ikinci en büyük üreticisi olan Irak, Mart 2022'de 100 milyon 563 bin 999 varil petrol ihraç etti ve 11,07 milyar dolar gelir sağladı.

Petrol Bakanlığı'nın yayımladığı verilere göre Irak, 1972'den bu yana rekor kırdı ve en yüksek geliri elde etti.  

Irak Petrol Bakanlığı'nın Temmuz 2022'deki açıklamasında ise, Haziran 2022'de petrol satışından 11,5 milyar dolar gelir elde edildiği açıklandı. 

Irak, Rusya-Ukrayna savaşının ardından petrolde küresel arzda yaşanan krizden de istifade ederek petrol üretimini rekor seviyelere çıkardı. Nisan 2022'de petrol üretimini günlük 4,43 milyon varile çıkardı. 

Irak resmi devlet medyasının bilgilerine göre OPEC Irak'a günlük petrol üretimini 4,5 milyon varile kadar çıkarma izni verdi.

Bu sayede Irak Merkez Bankası'nın rezervleri 87 milyar doları aştı ve bu kurumun ulaştığı en yüksek rakam olarak kaydedildi. 

Irak 2022'nin ilk 11 ayında petrol satışından 108 milyar dolar elde etti. Ülkenin petrol geliri geçen yıla göre yüzde 57 artmış oldu. Ülke 2021'de petrolden  68 milyar dolar elde etmişti. 


Irak'ta dinarın değer kaybetmesinde İran'ın oynadığı rol

Yukarıda aktardığımız istatistiki veriler ve dikkat çektiğimiz gelişmeler neden önemli?

Çünkü İran'da son 3 aydır devam eden gösteriler nedeniyle ABD'den sonra AB de tutumunu sertleştirdi ve İran'a bir dizi yaptırım kararı aldı. 

İran, dünyada uğradığı imaj kaybı nedeniyle ekonomik açıdan gittikçe dibe vuruyor.

İran Riyali, son 1 yıl içinde yaklaşık yüzde 50 değer kaybetti. Gösterilerin başlamasından bu yana ise riyalin dolar karşısındaki değer kaybı yüzde 30'u buldu. 

ABD'nin bir doları 300 bin riya'den 430 binlere kadar çıktı. Yeni Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, 6 Ağustos'ta göreve başladığında ise ABD Doları 260 bin riyal seviyelerindeydi. 

İran Dışişleri Bakanlığı, ülkenin içinde bulunduğu sıkışıklıktan kurtulması için durmadan uzlaşı ve diyalog mesajları veriyor.

26 Aralık Pazartesi günü yapılan açıklamada da İran, nükleer anlaşmaya hazır olduğunu ve ortamın bunun için uygun olduğunu bildirdi.

Tahran sadece ABD ile değil Suudi Arabistan ile de müzakereleri sürdürmeye hazır olduğunu ilan etti.

Çünkü İran, Suudi Arabistan'ın nükleer müzakerelerde önemli bir aktör olduğunu ve ABD'nin Riyad'ın kaygılarını dikkate aldığını çok iyi biliyor. 

Tahran, durmadan "barış" mesajları verirken aslında ekonomik sıkışmışlığını da ister istemez ele veriyor. İran bunun için sadece mesaj vermiyor, yoğun bir diplomasi trafiği de yürütüyor.

Dışişleri Bakanı Abdullahiyan, bugün Umman'a gitti. Umman ise ABD ile İran arasındaki müzakerelerin merkezi olarak bilinen bir yer.

Bakanlıktan ziyaretle ilgili yapılan açıklamada Umman makamlarıyla ikili, bölgesel ve uluslararası ilişkileri görüşeceği belirtilmiş. Bu da alelade bir ziyaret olmadığına dair çok şey anlatıyor. 

Irak Elektrik Bakanlığı Sözcüsü Ahmed el İbadi 30 Mart 2021'de  ülkesinin elektrik ihtiyacını karşılamak için İran'dan ithal edilen doğalgazın borcunun ABD'nin İran'a 2018'den beri uyguladığı ambargolar nedeniyle ödenemediğini ifade etmişti.

İbadi'ye göre toplam borç 2,6 milyar dolardı. İran Merkez Bankası'na göre 2019'da Irak hükümeti İran'dan aldığı elektrik ve doğalgazın 4 milyar dolarlık kısmını ödedi. İran'a göre 4 milyar dolara rağmen 8 milyar dolar daha borç kalmıştı. 

FED İran Petrol Bakanı Cevad Oci de 17 Haziran 2022'de Irak'ın 1,6 milyar dolar doğalgaz borcunu ödediğini açıkladı.  

Bu rakamların buz dağının görünün yüzü olduğu, arka planda ise Irak'ın milyarlarca dolarının kaçak olarak İran'a götürüldüğü iddiaları ciddi olarak ortada. 

Bu nedenle son dönemde FED, Irak Merkez Bankası'na Dolar satışlarını azalttı ve şartları da ağırlaştırdı.

FED, Irak Merkez Bankası'ndan dolar sattığı kişi ve kurumların listesinin açıklanmasını istedi.

ABD, paranın teröristlere ya da yaptırım uyguladığı yerlere gitmesinden endişeli. Bu da bize FED'in Irak Merkez Bankası'na yönelik tutumunu sertleştirdiğini gösteriyor. 

Yaşanan kriz yansıtıldığı gibi kara para aklama, yolsuzluk ve hırsızlıkla mücadeleden değil FED'in Irak Merkez Bankası'na yönelik muamelesinden kaynaklanıyor.

Dinarın düşüşünün ardından Irak Merkez Bankası, özel bankalardan euro, yuan, BAE Dirhemi ve Ürdün Dinarı cinsiden döviz rezervinin artırılmasını istedi.

Bu FED'in aldığı kararlara karşı bir adım olarak değerlendirildi.  Ayrıca ABD Doları ile muamelenin azaltılmasını istedi 

Komşu ülkeler olan İran, Suriye ve Türkiye'nin yerel para birimlerinin dolar karşısında değer kaybetmesi anlaşılabilir bir şeydir.

Çünkü İran ambargo altında, Suriye savaşta ve Türkiye de ekonomik krizde. Bu üç ülkenin de dünya ülkeleri ile ciddi sorunları var.

Irak'ın böyle bir durumu yok. Herkesle ilişkileri iyi ve petrolünü rahat satabiliyor, parası da bankalara yatıyor. 

Irak gibi bir ülkenin o kadar yüksek petrol gelirine rağmen ekonomik alanda sorun yaşaması ve yerel para biriminin değerinin düşmesi sadece siyasi nedenlerle izah edilebilir.

Nitekim Şiilerin radikal unsurları da hem Irak'taki tabloyu hem de ABD'nin tutumunu çok iyi anlamış olacak ki konuya Siyasete bağlamaktan çekinmiyor. 

Maliki'nin lideri olduğu Kanun Devleti Koalisyonu yöneticilerinden Haydar Lami:

ABD, şüphe üzerine 4 özel bankaya ceza kesti. 30 bankaya da yurt dışına para kaçırdıkları ve kara para akladıkları gerekçesiyle uyarı verdi.


Şii siyasetçi ABD'nin herhangi bir delile sahip olmadığını savunurken Washington kaynakları da kararın "şüphe" üzerine alındığını ifade etmiş.

Asaib Ehli Hak milletvekillerinden Ahmed Musevi, şöyle dedi:

Doların yükselmesi sadece ekonomik bir mesele değildir. Bu yoksullara yönelik bir suça dönüşmüştür. ABD'nin ve Irak'taki müttefiklerinin soykırım sürecinin bir yansıması. ABD, Doları piyasaya sürmeyi bir cezalandırma aracı olarak kullanıyor. Bu da kendine göre bir hükümetin oluşmaması nedeniyledir.


Hasan Salim şu ifadeleri kullandı:

ABD Irak'a mali ambargo uygulama peşinde. Bu da Dolar'ın yükselişine yol açıyor. Amaç Irak'ın zayıflaması ve ekonomik açıdan gelişiminin engellenmesi.


Hükümetin ortakları sayılan bu Şii grupların konuya bu cihetle yaklaşması ve ABD'ye kafa tutması Irak için hayra alamet değildir.

Zira bu İran rejimi mantığıdır. İran 43 yıldır ABD'ye kafa tutuyor, yaptırımlarından korkmadığını iddia ediyor ve ambargoların kendilerine zarar vermediğini anlatıp duruyor.

Gerçekte öyle olup olmadığını ise Irak halkı takdir edecektir. 

Iraklı Ekonomist Nebil Cabbar Temimi ise konuya şöyle yaklaşıyor: 

Süreç endişe verici. Merkez Bankası'nın piyasaya sürdüğü doların miktarı 180 milyona kadar düştü.  Irak'tan yüklü miktarda dolar komşu ülkelere kaçak yollarla götürülüyor. Güvenlik Güçleri bunu önlemek için görevlerini yapmalıdır. Irak, ABD Hazine Bakanlığı ile transferlerde kolaylık sağlanması için bu süreçte daha yakın bir diyalog kurmalıdır.


Temimi'nin de dikkat çektiği gibi Bağdat acilen Washington ile sağlıklı bir diyalog kurup bu süreci en az hasarla atlatmazsa Irak için tehlike sinyallerinin çalması demektir.

Özellikle son 1 haftada İran'ın neden olduğu krizin ülke için ne gibi sonuçlara yol açtığını yakından hisseden Irak halkı, bunun bir ambargoya dönüşmesi halinde ne gibi felaketler yaşayacaklarının çok iyi farkında. 

Irak'ta sağduyu sahibi ve sorumluluk makamındaki isimlerin de maceracılığa atılmayacakları ve İran'ın değirmenine daha fazla su taşımaya cesaret edemeyecekleri yönünde yaygın bir kanaat var.

Çünkü etkili konumda olanlar bir şey denedi ve yankısı çok şiddetli oldu. Umarız gereken ders alınmıştır. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU