İşgal ve gerçeğin katledilmesi

Şirin, gerçeğe şahitlik edip öldürülen tek insan değil ve son da olmayacak

Filistinli sanatçılar, İsrail askerlerince vurularak öldürülen Şirin Ebu Akile onuruna Gazze kentinde bir duvar resmi çiziyor / Fotoğraf: AFP

Filistinli gazeteci Şirin Ebu Akile'nin öldürülmesi gibi hakikate şahit olanları öldürmek, gerçeği bir süreliğine de olsa saklamak için acınası ve başarısız bir girişimdir.

Oysa rasyonel mantık gerçeğin asla gizlenemeyeceğini, yapılsa da bunun ancak geçici bir süreliğine olabileceğini söyler.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu mantık, Siyonist ve köktendinci zihniyetlerdeki özgürlük kelimesinin anlamı ve basının geleceğini belirleyen Siyon Liderlerinin Protokolleri'nin* 12. protokolüne inanan zihniyetin varlığını doğrulamaktadır.

Söz konusu protokolde gerçeğin öldürülmesine açıkça işaret ediliyor.

Basının özgürlüğünü gasp eden, medyaya hükmeden, gerçeği gizleyen, şahitleri öldüren ve gerçeği kontrol edip örtbas eden Siyonist ve köktendinci zihniyetlerdir.

Arkanızda veya önünüzde herhangi bir delil bırakmayın.


İşte bu protokollerin yazdığı ve Irak işgali sırasında ABD ordusunun gerçekleri aktaran haber ajanslarının muhabirlerine karşı uyguladığı kural bu. Eyyub'un ve Hatip'in ölümü bunun bir delilidir.

Olayları yakinen bilen biri olarak İsrail'in işgalci uygulamalarıyla ilgili haberleri aktaran Şirin'in kendisi haber oldu.

İsrail ordusuna mensup askerlerin baskın yaptığı bir bölgede öldürüldü. Bölge çapraz ateş altında değildi.

Şirin'e eşlik eden gazetecilerin ve bazı Filistinli görevlilerin raporlarına ve açıklamalarına göre Şirin, ateş eden İsrail ordusunun nişan hattındaydı.

Filistin tarafı, Filistinli yetkililerin soruşturma başlatmasının ardından İsrail'in ortak bir soruşturma yürütme talebini reddettiler.

Adli tıp raporu, gelişmiş etkili bir silahtan çıkan kurşunun kurbanın kafasına isabet ettiğini, bunun beynini parçalayıp çok ciddi bir kanamaya neden olduğunu ve bunun sonucunda da hayatını kaybettiğini ortaya koydu.


Filistin Devlet Başkanı, Şirin'in ölümünden İsrail ordusunu sorumlu tutarken, Filistin Başsavcılığı, Cenin Mülteci Kampı'nda gazeteci Şirin'in öldürülmesiyle ilgili soruşturma işlemlerine başladığını duyurdu.

Başsavcılık konuya ilişkin yaptığı açıklamada davayı, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) yetki alanına giren iç suçları belgeleme konusunda uzmanlaşmış Uluslararası Suçlar Savcılığı aracılığıyla takip edeceğini ve davayı UCM Başsavcısı'nın ofisine göndermeye hazırlanacağını kaydetti.

Bu, Filistin Yönetimi'nin olayın peşini bırakmayacağını ve özellikle İsrail ordusunun, Şirin'in ailesinin taziye evine baskın düzenlemeye ve yas tutanları 'izinsiz' bir şekilde toplandıkları gerekçesiyle dağıtmaya çalışmasının ardından soruşturmada adaleti sağlamak için uluslararası bir katılım çağrısında bulunacağını gösteriyor.
 


Şirin gerçeğe şahitlik edip öldürülen tek insan değil ve son da olmayacak.

Liste, özellikle de profesyonel ve dürüst bir şekilde yapılırsa zorluklarla dolu gazetecilik mesleği söz konusu olduğunda uzayıp gidiyor.

Şirin sadece bir gazeteci değildi. Bir davanın ve işgal edilmiş bir ülkenin sahibi ve topraklarında zulüm gören halktan biri olarak mesleğini icra ediyordu.
 

Uluslararası bir soruşturma açılmasını isteyen sadece Filistinliler değildi. ABD'nin İsrail Büyükelçisi Tom Nides, Şirin'in ölümü ve başka bir gazetecinin yaralanmasıyla ilgili kapsamlı bir soruşturma yapılması çağrısında bulundu.

Büyükelçinin talebi Filistinli Şirin'in ABD vatandaşlığının bulunmasından ötürü geldi.

Filistinli-ABD'li gazeteci Şirin Ebu Akile'nin öldürülmesi, çatışma bölgelerindeki gazetecileri ve muhabirleri, bedeli üstü kapatılmış gerçeklerin şahidi olmaktan başka bir suçu olmayan masum bir canın alınması olan gerçeği gizlemenin, haber yapmanın veya herhangi bir şekilde üretmenin kurbanı olmaktan koruyacak yasaların çıkarılmasına kapı aralayacak mı?

İşgalci İsrail güçlerinin uzlaşmazlığı, Filistinlilere yönelik baskıları, haklarını ellerinden çalmaları, topraklarını ve evlerini tahrip etmeleri, ağaçlarını sökmeleri ve onları onurlu bir yaşam sürmekten mahrum bırakmaları dorultusunda, çatışmanın devam edeceğini ve işgal makamları tarafından uygulanan cinayet ve eziyetin sona ereceğine dair en ufak bir umut ışığı olmadığını görüyoruz.

 

 

* Siyon Liderlerinin Protokolleri -Kayıhan yayınevi (ç.n.)

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Adem İpekyüz

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU