Trump, Taliban'la anlaşana kadar Afganistan'da barışı sağladığını iddia edemez

Taliban'la görüşmelerde bariz bir ilerleme var. Amerika'nın en uzun savaşında sona mı yaklaşılıyor?

Donald Trump, hem Amerikan askerlerini Afganistan'dan çekmeyi hem de müttefiki Eşref Gani'yi (solda) desteklemeye devam edebilmeyi hedefliyor (AP) 

Başkan Donald Trump'ın gizlilik politikalarına karşı iyi bilinen hoşnutsuzluğunun bir avantajı var. Kendisinin, otoriter arkadaşlarının veya Ortadoğu politikalarına renk veren Washington ideologlarının pek ilgi duymadıkları yerlerde gerçek bir değişim için alan bulunuyor.

Geçen hafta haberlerde, Taliban'la Afganistan için muhtemel bir barış anlaşması sağlanması yönündeki görüşmelerde önemli bir atılım sağlandığı yer aldı.

Bu Afganistan siyasal elitinin yorgun üyelerinin bile umutlu göründüğü nadir bir an.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

2015'teki bir intihar saldırısından kıl payı kurtulan eski Afgan yasa koyucu Gül Paça Macidi, bir televizyon mülakatında "Uzun süren ve tartışmalı barış sürecine dair iyimserliğimiz bugünlerde giderek artıyor" dedi.

"Uzun müzakereler sonrası hem ABD hem de Taliban barış anlaşmasına daha çok yaklaşacak."

ABD'li yetkiler mümkün olan en kısa zamanda Taliban'la bir tür anlaşmaya varmak istediklerini ifade ediyor. Trump dünyasındaki her şeyde olduğu gibi burada da iç siyasete dair bir hesap var. Afganistan barışı, Kasım seçimlerinin hemen öncesinde Trump'a iki selefinin erişemediği bir kazanç sağlayacak.

Ancak buranın, siyasi düşüncenin bittiği yer olduğu görülüyor. Gün yüzüne çıkan detaylar, bir yıldan fazla süredir üzerinde çalışılan planın Katar'ın başkenti Doha'da profesyonel ellerce hazırlandığını gösteriyor.

2011 ABD işgali sonrası Afganistan'da ABD Büyükelçiliği görevini yürüten Afgan kökenli Amerikalı diplomat Zalmay Halilzad, doğduğu ülkeye barış getirmeyi büyük ihtimalle ömür boyu süren bir arayışın sonuca vardırılması olarak görüyor.

Trump, bu tür karışık dış işlerin pahalı ve siyasi açıdan popüler olmadığını düşünebilir. Ancak bencilliği ve miyopluğu 40 yıldan fazla süredir savaş dışında çok az şey görmüş olan yaralı bir ülkeye barış ölçüsü getiriyorsa, bırakalım öyle olsun.

Temkinli iyimserliğe imkan tanıyan birkaç sebep var. Öncelikle, Kabil hükümeti sürece dair bilgilendirilerek, Afganistan'daki ABD öncülüğündeki güçlerin bir diğer müttefiki daha terk etmek üzere olduğu yönünde kaygılara yol açacak sürprizlere maruz bırakılmıyor. NATO'nun Afganistan'daki üst düzey sivil temsilcisi Sör Nicolas Key, Afgan yetkililerden doğrudan Taliban'la görüşebilecek "kapsamlı" bir heyet listesi hazırlamasını istedi.

Yetkililer barış mekanizmasının 14 Şubat'tan itibaren 7 gün sürecek azaltılmış şiddet dönemi sonunda 21 Şubat'ta imzalanacak barış anlaşmasıyla başlayacağını ve bunu Afganistan içi müzakerelerin izleyeceğini belirtiyor.

Geçen hafta Brüksel'de bulunan ABD Savunma Bakanı Mark Esper, "İleriye dönük yegane değilse bile en iyi çözüm siyasi bir uzlaşı olacaktır" dedi. "Masada çözüm yönünde bir temele sahibiz, bunu dikkatlice inceliyoruz. Müttefiklerimize danışıyoruz. Kongre ve diğerleriyle görüşüyoruz. Bana kalırsa barış bir şansı hak ediyor."

Siyasi bir anlaşma ve şiddetin azaltımı, Taliban'ın talep ettiği gibi uluslararası birliklerin sayısını azaltacaktır. Ancak bu yolda atılacak her adım, Taliban'ın Afgan veya ABD birliklerine saldırılardan kaçınıp kaçınmayacağına bağlı olacak.

Cumartesi günü Münih Güvenlik Konferansı'na verilen bir ara sırasında gazetecilere konuşan üst düzey bir Dışişleri yetklilisi, "Askeri kararlar bulunduğumuz konuma göre alınacak, herkesin sınırlı beklentilere sahip olduğunu düşünüyorum" dedi. "Şiddet seviyesini aşağıya çekiyoruz, bu umuttur. Neler olacağını göreceğiz."

 



İdeal olarak, Esper'in belirttiği gibi "koşullara dayalı" bu yaklaşım, Taliban'ı köşeye sıkıştırabilir ve aşırılıkçı eğilimlerine boyun eğmeme yönünde cesaretlendirebilir.

Taliban yöntemlerini hala değiştirmemiş olabilir. Bu, azınlıklar ve kadınların Afganistan'da son 18 yılda edindiği kazanımları silebilecek aşırılıkçı bir örgüt. Jane’s Terrorism and Insurgency Centre'a (Jane Terörizm ve Silahlı Ayaklanma Araştırmaları Merkezi) göre geçen sene Afganistan'da zirve yapan ölümcül saldırıların yüzde 60'ından Taliban sorumlu.

Yerel medya, Afgan Savunma Bakanı Asadullah Halid'in "Ateşkese ve barışa kimse gözü kapalı yürümez" dediğini aktarıyor.

Aşırılıkçı eğilimlerine rağmen Taliban bir barış arayışında. Afgan sivillere korkunç zararlar veren şiddet Taliban'a da zarar veriyor. Geçen hafta Taliban lideri Mevlevi Serdar Muhammed ve sekiz savaşçı Belh ilinde, bir diğer komutan Molla Abdulrahim Tufan ve beş kişi ise Herat ilinde gerçekleşen iki ayrı hava saldırısında öldürüldü.

Taliban'a karşı gerçekleştirilen saldırıların çoğu Afgan hükümetinin Devlet Başkanı Eşref Gani komutasındaki kusurlu ancak güçlü silahlı kuvvetlerince düzenleniyor. Afganistan uzmanı Candace Rondeaux geçen haftaki yazısında "Afgan Ulusal Ordusu'nun devasa büyüklüğünün Gani ve Afgan hükümetine sağladığı somut pazarlık gücünü küçümsemek aptallık olurdu" dedi.

Taliban'ın yanı sıra, barışa engel en büyük ayak bağlarından  biri hükümet kanadındaki bölünmeler. Taliban'la görüşecek bir delagasyon hazırlayamayan Ulusal Birlik Hükümeti muhtemelen bir ateşkese de hazırlıksız görülüyor.

Taliban'la bir anlaşma sağlansa dahi, Taliban'dan ayrılan hizipler veya Afganistan IŞİD'i daha fazla şiddetle bunu sabote edebilir.

Yine de barışa doğru yöneliş sürüyor. Taliban çekip gitmeyecek. Yenilmeyecek. Taliban, Afgan toplumunun, siyasetinin bir parçası ve unsuru eğer Afganistan'ın bir geleceği olacaksa Taliban'la da anlaşılmalı. Bunun alternatifi 10 yıl veya daha fazla sürecek başka bir savaş olacak.

 


https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU