İstanbul Barosu Başkanı Durakoğlu’ndan Yargı Reformu Strateji Belgesi değerlendirmesi: Adına ‘reform’ diyemezsiniz

Muhalefet ve barolardan tepki çeken Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin 39 maddelik ilk paketinde, on binlerce kişinin yargı sürecini etkileyecek bölümler yer alıyor

Fotoğraf: AA

30 Mayıs 2019’da duyurulan Yargı Reformu Strateji Belgesi,  24 Ekim’de Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. 

Ceza Muhakemesi Kanunu ile bazı kanunlara yeni düzenlemeler getiren paket, gelecek beş yıl içinde yargı alanında yapılması gerekenlerle yol haritası çıkarıyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Muhalefet ve barolardan tepki çeken Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin 39 maddelik ilk paketinde, on binlerce kişinin yargı sürecini etkileyecek bölümler yer alıyor.

İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, paket hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Pakette yer alan “Haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamalarının suç sayılmaması” hakkında Durakoğlu bahsedilen maddelerin zaten Anayasa’da bulunduğunu söyledi:

Söz konusu ifadeler zaten Türk Ceza Kanunu’nun iki maddesinde aynen vardı. Ancak uygulamada, özellikle Terörle Mücadele Kanunu çerçevesinde açılan davalarda mahkemelerin verdiği karar TCK’nın 2 maddesinin uygulanmayacağı ayrıca değerlendirilmesi gerektiği noktasındaydı. Bu nedenle çıkan yasa da terörle mücadele kapsamındaki suçlarda da uygulanması için bu maddeyi getirdiler. ‘Yeni düzenlemenin somut bir sonucu oldu mu’ derseniz, ben şu ana kadar somut bir sonucunu görmedim. Düşünce açıklamasıyla ilgili ortaya çıkan durumlar şu anda devam ediyor. Sonuç olarak bu öyle bir madde ki hakimin taktirine bırakılmış bir şey.

“Konuştuğunuz şeyin adı reform olmaz”

Durakoğlu, yasalaşan birinci yargı paketinin temel yargısal sorunları karşılamadığı sürece ‘reform’ denilemeyeceğini ifade ediyor. Durakoğlu, 'yargıda bağımsızlık sağlanmasına öncelik verilmesi gerektiğini' işaret ediyor: 

Yargıda bağımsızlık, tarafsızlık olmadığı sürece bu madde uygulanmasında devre dışı bırakılıyor. Bu sorun bu nedenle ortaya çıkıyor.  Yargı paketi bu ülkenin temel yargısal sorunlarını karşılamadığı sürece adına ‘reform’ diyemezsiniz. HSK’yı, yargı bağımsızlığını konuşmuyorsanız, yargıca en azından bir coğrafi teminat bile veremiyorsanız, Sulh Ceza Hâkimliklerini konuşamıyorsanız, Ağır Ceza Mahkemelerinin kuruluşunu konuşamıyorsanız, oraları Özel Yetkili Mahkeme olarak donatmayı konuşamıyorsanız, konuştuğunuz şeyin adı reform olmaz. Palyatif iyileştirmeler olur, yani bir evde yangın varken siz tabloyu düzeltirsiniz. Bu anlamda yargı reformu paketlerinin ciddiye alınacak bir tarafı olduğunu düşünmüyorum. Şu ana kadar çıkanlara bakarak söylüyorum

Devamı için tıklayın

 

Tükenmez Haber

DAHA FAZLA HABER OKU