Gelecek Partisi, Kanal İstanbul için referandum istedi

Partinin Kanal İstanbul ile ilgili raporu Genel Başkan Yardımcısı Feridun Bilgin tarafından açıklandı. Raporda, projenin dikte ettirildiğini savunularak halk oylamasına götürülmesi talep edildi

Fotoğraf: AA

Eski Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu liderliğinde kurulan Gelecek Partisi, Kanal İstanbul ile ilgili hazırladığı raporu kamuoyuyla paylaştı.

Gelecek Partisi Politika İzleme Kurulu'ndan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Feridun Bilgin, raporu ve partisinin Kanal İstanbul’a bakışını bugün partinin genel merkezinde yaptığı basın toplantısıyla açıkladı.

Projede her vatandaşın yeterli bilgi ve söz sahibi olması gerektiğini dile getiren Gelecek Partisi raporunda şu ifadeleri kullandı:

Dikte ettirilen değil, sadece bütün yönleriyle ortaya konulmuş, değerlendirilmiş ve sonuçta toplumun genelinde kabul görmüş bir proje “Millet Projesi” olarak kabul edilebilir ve gerçekleşmesi için kendisinden fedakarlık talep edilebilir.

"Önümüzdeki yıllarda boğaz trafiği azalacak"

İstanbul Boğazı’ndan geçen gemi trafiği resmi kayıtlara göre giderek azalmaktadır. 2002-2007 arasında İstanbul Boğazı’ndan geçen uğraksız gemi trafiği artarken, BTC Boru Hattının açılmasıyla 2007’de 56 bin 606 olan gemi sayısı, 2018’de 44 bine düşmüştür. Tamamlanan TANAP ve TÜRK AKIMI boru hatları, Rusya, Kafkasya ve Türk Cumhuriyetlerindeki petrol ve doğalgazın batı piyasalarına nakliyle ilgili muhtemel yeni boru hatlarının inşası ve Akdeniz başta olmak üzere yeni keşiflerle sürekli artan dünyadaki büyük çaplı yeni rezerv alanlarındaki petrol ve doğalgazın piyasaya sürülmesi ile birlikte, önümüzdeki yıllarda boğaz trafiğinde artma değil azalma olacaktır.

"Montrö'ye göre hiçbir gemi Kanal için zorlanamaz"

Montrö Sözleşmesi’ne göre, gemi şirketlerinin ve kaptanlarının İstanbul Kanalını kullanmaya zorlanmaları mümkün değildir. İstanbul Boğazı’ndan geçen uğraksız gemilerden, Fener ve Seyir Yardımcıları ücreti, Sağlık Resmi ve kılavuz alanlardan Kılavuzluk ve eskort römorkör ücreti alınmaktadır. Yıllık ortalama 110 milyon Dolar gelir elde edilmektedir. Kanal İstanbul’dan geçiş ücreti, maliyeti hesaba katıldığında bu rakamın çok üstüne çıkmalıdır. Bu durumda da zaten makul bekleme yapan hiç bir gemi Kanal’ı tercih etmeyecektir.

O halde proje geri dönüşlerinin ne ile, ne şekilde ve kaç yılda karşılanacağı hususu büyük bir soru işareti olarak karşımıza çıkmakta olup, kamuoyu bu konuda tatmin edilememiş ve proje çeşitli spekülasyonlara açık hale gelmiştir. Dolayısıyla bölgede arsa sahipliğinin ve oluşacak rantların dağıtımının tartışmaların temeline oturması gayet normaldir. Şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri çerçevesinde konunun yetkililer tarafından net bir şekilde açıklanması gerekmektedir.

Sahil bandı boyunca gerekli önlemler alınmazsa Terkos Gölü de yok olmakla karşı karşıya kalacaktır. Karadeniz ile Marmara Denizi arasında, Kanal’ın geçeceği kara güzergâhı boyunca tuzlu su akımı zemin boşluklarını dolduracağından, yeraltısuyu açısından, Kanal’ın kara güzergâhı boyunca hem dipten hem de kenarlardan sızdırmazlığının sağlanacağı bir projelendirmenin yapılması zorunludur. 

"Nüfus ve çevre sorunları artacak"

Zaten çok ağır bir trafik ve altyapı baskısı altındaki İstanbul’a yeni bir yerleşim cazibesi oluşturacak ve nüfus artışını hızlandıracak proje İstanbul açısından büyük sorunlar içermektedir. Ayrıca artan nüfusla orantılı çevresel problemler de büyüyecektir.

İstanbul Boğazı nedeniyle geçişlerde yaşanan sıkıntılara yeni bir darboğaz daha ilave edilecek; karayolu, demiryolu, metro, içme suyu ve atık su, arıtma, doğalgaz, enerji, iletişim vb. çok sayıdaki hattın geçişi hem pahalı hem de uzun süreçler alacak hale getirilmektedir.

Çıkacak hafriyatın bertaraf edilmesi de başlı başına büyük bir sorun teşkil etmektedir. Söz konusu hafriyatların Karadeniz’e taşınması öngörülmektedir. Bu durum deniz ekosistemini olumsuz etkileyecektir. Olası bir depremde dolgunun kopma riski de gözönüne alınmalıdır.

"Afet yönetimi açısından riskli"

Türkiye Afet Müdahale Planı’na göre (TAMP) Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli illeri İstanbul ile destek illerdir.  İstanbul’un bu illerle anakara bağlantısının zayıflatılması ve bir ada bölgesinin oluşturulması afet ve acil durum yönetimi planlaması açısından büyük bir risktir.

Bir uluslararası hukuk sorunu doğacak, Kanal İstanbul’un Montrö sistemiyle bağlantısı ve Montrö’ye dahil mi, değil mi sorusu ciddi bir meseleye dönüşecektir.

Montrö’nün değiştirilmesine veya yeni bir uluslararası sistemin kabulüne yönelik baskıların artması senaryosu ise; Türkiye’nin önüne şimdiden öngörülemeyen, hatta Montrö’nün gerisine götürme riski taşıyabilecek yeni sorunları önümüze getirebilecektir.

"ÇED süreci tereddütlerle dolu"

Çevre atalarımızdan devraldığımız harcanacak bir miras değil, korunması, geliştirilmesi ve gelecek nesillere devredilmesi gereken bir emanettir. ÇED süreçlerinin nasıl işletildiği hususu tereddütlerle doludur. 

Tasarruf oranı düşük olduğu için büyümesini dış tasarruflarla finanse eden, işsizlik oranı yüzde 14, genç işsizlik oranı yüzde 27,4 gibi çok yüksek değerlere çıkmış, işgücüne katılım oranının yüzde 53,9 olduğu, üretim yelpazesinin hızla değiştiği dünyada yüksek teknolojili ürün ihracatının toplam ihracat içindeki payının sadece yüzde 3,5, orta-yüksek teknolojili ürün ihracatının ise yüzde 36,4 olduğu bir Türkiye’de bu kadar büyük bir kaynağı, hem üretim hem de istahdam oluşturacak teknolojik seviyesi yüksek yatırımlara, eğitime, bilime, sağlığa harcamak yerine böylesine bir yatırıma harcama lüksü yoktur. 

"Proje siyasi kavga ve kutuplaşmaya evrildi, halkoylaması zaruri"

Projenin siyasi bir kavga ve kutuplaşma unsuru olmaya doğru evrildiğini de üzülerek müşahede etmekteyiz. Siyasi iktidardan beklentimiz yapıldıktan sonra asala geri dönüşü olmayacak, hangi açıdan bakılırsa bakılsın olumsuzlukları kazandıracaklarından çok daha büyük olan bu projeden vazgeçmesidir. Akıl, bilim ve vicdan bunu göstermektedir. Bu kadar geniş sorular içeren bir projeden dönülmesi zaafiyet değil, siyasi bir erdemdir.

Projeden vazgeçilmemesi halinde, Buradan hareketle böylesine büyük etkileri olacak bir projenin Türkiye çapında, en azından İstanbul halkının görüşünü alacak halk oylamasına götürülmesini zaruri addediyoruz.
 

Independent Türkçe
 

DAHA FAZLA HABER OKU