Belediyecilik üzerine birkaç cümle

Celalettin Can Independent Türkçe için yazdı

Resim: Yüksel Arslan

19'uncu yüzyılın sonlarında başlayan, 20'nci yüzyılda refah devletinin gelişimine paralel olarak belediyeler gelişmiş ülkelerde eğitim, sağlık, konut, sosyal ve toplumsal yaşam alanlarında etkili kurumlar olarak kuruldı. 

Belediyelerin en temel özelliği gündelik yaşamı kolaylaştırmak, yanı sıra ihtiyaç sahibi halka yardım etmek, çamaşır evleri, aşevleri, sığınma evleri, kütüphaneler, huzurevleri, tanzim satış mağazaları gibi kurumlar oluşturarak hayatı yaşanılır kılmaktır.

Tarihsel gelişim sürecinde toplumsal/sınıfsal ilişkilere ve ihtiyaçlara bağlı olarak belediyeler de çeşitli biçimler almıştır.

"Toplumcu", "sosyalist", "halkçı" belediyeciliklerin yanı sıra sosyal, neoliberal, muhafazakâr türevleri ilk akla gelenlerdir.
 


Yukarıda başlıca özelliklerini ifade ettiğimiz "halkçı" belediyecilik de dahil hiçbir belediyecilik biçimi idealize edilmemelidir.

Emsal olsun, sosyal belediyecilik üzerinden "ranta ve tüketime dayalı kentleşme içinde" yoksullara yardım yapılıyor ama aynı yoksullar süreç içinde kendine yeter, özgür insanlar değil de belediyeye bağımlı insanlar haline getiriliyor.  

Yoksulu iş sahibi yapma yerine, yoksulun yoksulluğunu yardımlar yoluyla katlanılır kılma üzerinden bir şekilde dengeleme, dahası vahimi emek sömürüsünün nesnesi haline getirme söz konusu olabiliyor.

Toplumcu belediyecilik ilk olarak belediye sosyalizmi biçiminde Paris Komünü döneminde ortaya çıkıyor, 1960'lı yılların özgürlükçü ortamında yeni sol kentsel hareketliliklerle çakışarak yol alıyor.  

Toplumcu belediyecilik "yetki kaynakların halk yararına ve toplum için" kullanılması olarak tanımlanabileceği gibi, "yerel kamu hizmetlerinin kamu eliyle ve kamu kaynağı ile sağlanması düşüncesini geliştiren" akım olarak da tanımlanabilir.

19'uncu yüzyılda belediye sosyalizmi mücadelesi modern belediyeciliğin gelişmesinde etkili oluyor.

II. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa belediyeciliğinin gelişiminde yerel hizmetlerin kamulaştırılması bağlamında itici güç oluyor.  

"Belediye sosyalizminin" 1970'lerde kullanılan "halkçı belediyecilik" ve günümüzde yaygın olarak kullanılan "toplumcu belediyecilik" ile hemen hemen aynı olduğu savunuluyor.

Toplumcu belediyecilik 1870'lerden başlayarak 1980'lere kadar hâkim belediyecilik anlayışı idi. 

1980'lerden sonra ise neoliberal 24 Ocak Kararları ve devamı özelleştirme politikaları ile tasfiye ediliyor…

Yerel Yönetim ve Araştırma Derneği (YAYED) "Piyasaya Karşı Halkı Korumak için Toplumcu Belediyecilik" başlıklı çalışmada toplumcu belediyeciliğin kapsamını şöyle maddeleştiriyor:

Yeniden belediyeleştirme, toplumsal eşitlik, dayanışma, demokratik yönetim, üretici ve paylaşımcı belediyecilik, planlamacılık ve kalkınma, ortak yaşam kültürü ve kentlilik bilinci, nitelikli hizmet-üretken emek, nitelikli çalışma koşulları, doğal ve tarihi çevrenin korunması, gelişmeye açık olmak, herkesi görmek, tüketiciyi koruma, toplumsal cinsiyet eşitliği, kültür ve sanatı desteklemek.


Sosyalist-devrimci belediyecilik ise şu şekilde de tanımlanabiliyor:

Sosyalist- devrimci belediyecilik bireyin özne olarak kabul edildiği ve yerelin temsilinin özneleşen birey aracılığıyla aşağıdan yukarıya doğru örgütlendiği bir belediyecilik anlayışını tanımlamaktadır. Kullanım değerinin değişim değerinin önüne geçtiği, öz yönetim mekanizmalarının devreye sokulduğu, toplumsal mekânsal ve cinsiyet eşitsizliklerine yönelik politikaların üretildiği ve pratiklaştirildiği, farklılıkları gözetmek kaydıyla yerelin bizzat belediye sürecine müdahil olduğu, ekolojik bir belediyecilik anlayışıdır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU